38 - Sâd suresi 18. âyet meali

إِنَّا سَخَّرْنَا الْجِبَالَ مَعَهُ يُسَبِّحْنَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِشْرَاقِ
İnnâ sahharnel cibâle meahu yusebbıhne bil aşiyyi vel işrâk(işrâkı).
  
innâ hiç şüphesiz biz, muhakkak ki biz
sahharnâ biz musahhar kıldık, emre amade kıldık
el cibâle dağlar
mea-hu onun yanında
yusebbıhne tesbih ediyorlar
bi el aşiyyi akşamları
ve el işrâkı ve işrak vakti, güneşin ışımaya başladığı zaman
   
Abdulbaki Gölpınarlı Şüphe yok ki biz, dağları râm etmiştik ona, akşam ve kuşluk çağlarında onunla berâber Rabbi tenzîh ederlerdi.
Abdullah Parlıyan Ve bunun için her sabah ve akşam sınırsız kudret ve egemenliğimizi anarken, dağlar da O'na eşlik ederlerdi.
Adem Uğur Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi.
Ahmed Hulusi Doğrusu biz, akşam ve Güneş doğduğu vakit tespih eder (işlevlerini yerine getirir) hâlde, dağları (benlik sahiplerini) Ona boyun eğdirdik.
Ahmet Tekin Biz, güneş batarken ve güneş doğarken onunla birlikte tesbihte bulunan dağları da, kurduğumuz düzene boyun eğdirdik.
Ahmet Varol Biz dağları onun buyruğuna verdik; akşam ve sabah onunla tesbih ederlerdi.
Ali Bulaç Doğrusu biz dağlara boyun eğdirdik, akşam ve sabah kendisiyle birlikte (Allah'ı) tesbih ederlerdi.
Ali Fikri Yavuz Gerçekten biz, dağları onun emrine bağlı kıldık da, akşamleyin ve kuşluk vakti onunla beraber tesbih ederlerdi.
Ali Ünal Dağları emrimize boyun eğdirdik de, akşam vakitlerinde ve sabah işrak zamanı onunla birlikte Allah’ı tesbih ederlerdi;
Bayraktar Bayraklı Doğrusu biz, dağları Dâvûd'un emrine vermiştik. Gece-gündüz onunla birlikte Allah'ı anmaktadırlar.
Bekir Sadak (18-19) Dogrusu Biz, aksam sabah onunla beraber tesbih eden daglari, kuslari da toplu halde onun buyrugu altina vermistik. Herbiri ona yonelmekteydi.
Celal Yıldırım Kuşları da toplu halde Ona emrine verdik; akşam sabah onunla beraber tesbîh ederlerdi.
Cemal Külünkoğlu Biz dağları onun emrine vermiştik. Akşam ve sabah vakti onunla birlikte tesbih ederlerdi.
Diyanet İşleri (eski) (18-19) Doğrusu Biz, akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, kuşları da toplu halde onun buyruğu altına vermiştik. Her biri ona yönelmekteydi.
Diyanet Vakfi (18-19) Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O'na yönelmiştir.
Edip Yüksel Dağları onun emrine vermiştik; onunla birlikte akşamleyin ve tan doğumu (Tanrı’yı) yüceltirlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır Çünkü biz onun maıyyetinde dağları müsahhar kılmıştık: tesbih ederlerdi akşamleyin ve işrak vaktı
Erhan Aktaş Dağları emrine amade kıldık. Akşamdan gündoğumuna1 onunla birlikte tesbih2 ederlerdi.

1- Her zaman, sürekli, bütün bir gün boyu. 2- Tesbih, tevhid inancının ve anlayışının kavranması ve Yaratıcı’nın tüm nitelikleriyle tanınması ve dillendirilmesi, tanıtılması demektir. Dağların, Allah’ı tesbih etmeleri demek; Allah’ın yaradılışlarına koyduğu yasalara bağlılık içinde, varlık amaçlarına uygun bir hal içinde bulunmaları demektir. Bu bağlamda, evrende olan tüm canlı ve cansız varlıklar Allah’ı tesbih etmektedirler. Hal diliyle ortaya konan bu gerçeklik, aslında Allah’ın tüm nitelikleri ile tanınması, tanıtılmasını ifade etmektedir.
Gültekin Onan Doğrusu biz dağlara boyun eğdirdik, akşam ve sabah kendisiyle birlikte (Tanrı'yı) tesbih ederlerdi.
Hakkı Yılmaz Gerçekten Biz, dağlara boyun eğdirdik/yapısal olarak insanların yararına kullanılacak biçimde yarattık. Her zaman kendisiyle birlikte Allah'ı noksanlıklardan arındırırlardı.
Harun Yıldırım Biz, dağları onun emrine vermiştik.Akşam sabah onunla beraber tesbih ederlerdi.
Hasan Basri Çantay Gerçek biz dağları (kendisine) müsahhar kıldık ki bunlar akşamlayın ve kuşluk vakti onunla birlikde durmayıb tesbîh ederlerdi.
Hayrat Neşriyat Gerçekten biz, dağları (ona) boyun eğdirdik, akşam sabah onunla berâber tesbîh ederlerdi.
İbni Kesir Biz, gerçekten dağları onun buyruğuna vermiştik. Sabah ve akşam tesbih ederlerdi.
İskender Evrenosoğlu Muhakkak ki Biz, dağları ona musahhar (emrine amade) kıldık. İşrak vakti ve akşam vakti onunla beraber tesbih ederlerdi.
Kadri Çelik Doğrusu biz dağlara boyun eğdirdik, akşam ve sabah onlar kendisiyle (Davud ile) birlikte (Allah'ı) tesbih ederlerdi.
Mehmet Ali Eroğlu Akşam ve sabah kendi haliyle Allah'ı tesbih ederdi. Şüphesiz dağları boyun eğdirmişizdir.
Mehmet Okuyan Biz dağları (onun) hizmetine vermiştik. Akşam ve kuşluk vakti onunla birlikte tesbih ederler (yüceltirlerdi).
Muhammed Celal Şems Şüphesiz Biz, dağlarda (yaşayan insanları) kendisine tâbi kıldık. Onlar çökmekte olan akşam ve ağarmakta olan sabah vaktinde (hep) tespih ederlerdi. (Bknz. 21:79, 34:10)
Muhammed Esed (ve bunun için,) her sabah ve her akşam sınırsız kudret ve egemenliğimizi anarken dağları o'na eşlik ettirirdik,
Mustafa Çevik 18-19 Davud, Allah’a teslimiyet konusunda yaratılışındaki sebebe dağlar gibi teslim olur, sapasağlam durur. Kuşlar gibi de yaratılışının sebebine uygun hareket eder ve sabah akşam Allah’ın sınırsız kudretini, kâinattaki nizamını, hükümranlığının mükemmelliğini düşünüp O’na yürekten itaat ederdi.
Mustafa İslamoğlu İşte bu yüzden, her sabah ve her akşam, onunla birlikte emrimize amade kıldığımız dağlar da kudret ve ihtişamımızı dillendirirdi;
Ömer Nasuhi Bilmen Muhakkak ki, dağları musahhar kıldık, O'nunla beraber akşamleyin ve kuşluk vakti tesbih ederlerdi.
Ömer Öngüt Biz dağları onun emrine vermiştik. Sabah akşam onunla beraber tesbih ederlerdi.
Şaban Piriş Biz, dağları ona boyun eğdirmiştik. Akşam sabah onunla tesbih ederlerdi.
Sadık Türkmen Biz dağları emri altına vermiştik, akşam ve kuşluk vakti onunla birlikte (Allah’ı) anarlardı.
Seyyid Kutub Biz dağları onun emrine verdik. Sabah akşam onunla beraber tesbih ederler.
Suat Yıldırım (18-19) Biz sabah akşam kendisiyle zikir ve ibadet etmeleri için dağları, toplu haldeki kuşları onun hizmetine vermiştik. Her biri onun âhengine katılır, beraber zikrederlerdi.
Süleyman Ateş Biz dağları onunla beraber (tesbih etmeleri için) boyun eğdirmiştik; akşam sabah onunla tesbih ederler (onun yaptığı tesbihle çınlarlar)dı.
Süleymaniye Vakfı Akşamleyin ve kuşluk[*] vaktinde onunla birlikte ibadet eden dağları, hizmetine vermiştik.

[*] Güneş ışıklarının yeryüzüne yayıldığı kuşluk vakti (Lisan’ul-Arab). Bu vakitte kılınan namaza salatu’d-duhâ veya salâtü’l-işrâk denir. Türkçede ona kuşluk namazı denir. (Bkz. Taberi, Tefsir, 21/169).

Tefhim-ul Kuran Doğrusu biz dağlara boyun eğdirdik, akşam ve sabah onlar kendisiyle birlikte (Allah'ı) tesbih ederlerdi.
Ümit Şimşek Dağları Biz onun emrine verdik ki, akşam sabah onunla birlikte tesbih ederlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk Dağları onunla birlikte buyruk altına almıştık: Akşam sabah birlikte tespih ederlerdi.

Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.