21 - Enbiyâ suresi 64. âyet meali

فَرَجَعُوا إِلَى أَنفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنتُمُ الظَّالِمُونَ
Fe receû ilâ enfusihim fe kâlû innekum entumuz zâlimûn(zâlimûne).
  
fe receû o zaman döndüler
ilâ enfusi-him onlar kendilerine
fe kâlû o zaman dediler
inne-kum hiç şüphesiz siz, muhakkak ki siz
entum sizi
ez zâlimûne zâlimler
   
Abdulbaki Gölpınarlı Birbirlerine dönüp de gerçekten de zâlimsiniz siz dediler.
Abdullah Parlıyan Bunun üzerine birbirlerine veya vicdanlarına dönüp: “Doğrusu asıl zalim olan, yani yaratılış gayesi dışında yaşamak suretiyle yoldan çıkan biziz!” diyerek kendilerini suçlamış oldular.
Adem Uğur Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) "Zalimler sizlersiniz, sizler!" dediler.
Ahmed Hulusi Şöyle bir düşündükten sonra: "Muhakkak ki siz, evet siz zâlimlersiniz" dediler (birbirlerine).
Ahmet Tekin Bunun üzerine akılları başlarına gelerek mantıklı düşündüler. Birbirlerine dönüp:'Siz, evet siz bu cansız putlara kulluk ve ibadet etmekle kendilerine haksızlık eden zâlimlersiniz' dediler.
Ahmet Varol Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurarak: 'Şüphesiz sizsiniz asıl zalimler, siz' dediler.
Ali Bulaç Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; "Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler.
Ali Fikri Yavuz Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de: “- Doğrusu siz haksızsınız.” dediler.
Ali Ünal Bunun üzerine, gerçeğe uyanan vicdanlarına yöneldiler ve (kendi içlerinde itirafta bulunup) dediler: “Biziz, evet (en büyük yanlışı ve haksızlığı yapan) asıl zalim biziz!”
Bayraktar Bayraklı (64-65) Kendi kendilerine dönüp birbirlerine, “Doğrusu siz zâlimlerdensiniz” dedikten sonra, gönüllerindeki eski inançları depreşerek, “Ey İbrâhim! Sen bunların konuşmayacağını bilirsin” dediler.
Bekir Sadak (64-65) Kendi kendilerine: «Dogrusu siz haksizsiniz", sonra kafalarinda olan eski inanclarina donerek: «Ey Ibrahim! Bunlarin konusmayacagini, and olsun ki, bilirsin» dediler.
Celal Yıldırım Bunun üzerine kendi vicdanlarına dönüp: «Şüphesiz ki siz haksızlarsınız» dediler.
Cemal Külünkoğlu Bunun üzerine vicdanlarına dönüp (içlerinden kendi kendilerine): “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.
Diyanet İşleri (eski) (64-65) Kendi kendilerine: 'Doğrusu siz haksızsınız', sonra kafalarında olan eski inançlarına dönerek: 'Ey İbrahim! bunların konuşmayacağını, and olsun ki, bilirsin' dediler.
Diyanet Vakfi Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) «Zalimler sizlersiniz, sizler!» dediler.
Edip Yüksel Kendi vicdanlarına dönüp, kendi kendilerine şunu söylediler: “Gerçekten sizler haksızsınız.”
Elmalılı Hamdi Yazır Bunun üzerine vicdanlarına müracaat ettiler de dediler: doğrusu siz haksızsınız
Erhan Aktaş Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Haksızlık ediyoruz.” dediler.
Gültekin Onan Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; "Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler.
Hakkı Yılmaz Bunun üzerine kendi vicdanlarına döndüler de: “Şüphesiz siz, yanlış; kendi zararlarına iş yapanların ta kendisisiniz” dediler.
Harun Yıldırım Kendi vicdanlarına dönerek dediler ki: “Muhakkak asıl zalimler sizlersiniz.”
Hasan Basri Çantay Bunun üzerine vicdanlarına dönüb (birbirlerine) dediler ki: «Hiç şübhesiz (asıl) zaalimler sizsiniz, siz»!
Hayrat Neşriyat Bunun üzerine (orada bulunanlar) kendi vicdanlarına döndüler de (kendi kendilerine): 'Gerçekten zâlim olanlar, ancak sizlersiniz' dediler.
İbni Kesir Bunun üzerine kendilerine dönüp dediler ki: Hiç şüphesiz zalimler sizsiniz siz.
İskender Evrenosoğlu Bunun üzerine kendilerine geldiler, sonra da (kendileri için); “Muhakkak ki siz; siz zalimlersiniz.” dediler.
Kadri Çelik Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da (kendi kendilerine), “Şüphesiz zalim olanlar sizlersiniz” deyiverdiler.
Mehmet Ali Eroğlu İşte o an birbirlerine döndüler:" Gerçek şu ki zalim olan sizlersiniz (bizler)" dediler.
Mehmet Okuyan Kendilerine dönüp “Zalimler sizsiniz, siz!” demişlerdi.
Muhammed Celal Şems Bunun üzerine onlar kendi liderlerine yönelerek, “Zalim olan sizlersiniz,” dediler.
Muhammed Esed Bunun üzerine birbirlerine dönüp: "Doğrusu, asıl zalim olan sizlermişsiniz!" dediler.
Mustafa Çevik 64-70 Bunu dinleyenler biraz düşünüp sonra kendi kendilerine, “Bu cansız ve aciz, kendilerine bile faydası olmayan yaratıkları ilah edinip de yardımlarını ummak, her şeyi yaratıp yaşatan Allah’a nankörlük etmektir. Doğrusu biz böyle inanıp yaşamakla kendimize yazık etmişiz, İbrahim’in söyledikleri doğru.” dediler. Bu gerçeği görüp, anlamalarına rağmen çok geçmeden tekrar o eski çarpık, sahte, sapık inançlarına döndüler ve İbrahim’e: “Ey İbrahim! Sen de biliyorsun ki onlar konuşmazlar ama yine de bizim ilahlarımızdır.” deyince İbrahim onlara: “Yazıklar olsun size ve Allah’la birlikte ilah edindiklerinize, neden gerçek apaçık ortada dururken size hiçbir faydası olmayan bu şeylere ilahlık yakıştırıyorsunuz, siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?” dedi. İbrahim’den bunu duyanlar: “Şunu ateşe atalım da bir daha ilahlarımız hakkında ileri geri konuşmasın, böylece inancımıza ve nizamımıza sahip çıktığımızı herkese gösterelim.” dediler. Bunun üzerine Biz de: “Ey ateş İbrahim’e karşı serin ol, onu yakma.” diye emrettik. Böylece müşriklerin İbrahim’i ortadan kaldırma planlarını boşa çıkarıp, onları hüsrana uğrattık.
Mustafa İslamoğlu Bunun üzerine kendi iç dünyalarına döndüler ve (kendi kendilerine) "Siz var ya, siz" dediler, "işte asıl haddini bilmezin ta kendisisiniz!"
Ömer Nasuhi Bilmen Bunun üzerine kendi nefislerine döndüler de dediler ki: «Siz şüphe yok ki, zalimlersiniz.»
Ömer Öngüt Kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine): “Hakikaten sizler zâlimlersiniz!” dediler.
Şaban Piriş Bunun üzerine kendilerine gelip: -Siz, gerçekten haksızsınız dediler.
Sadık Türkmen Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da birbirlerine: “Gerçekten siz zalimlersiniz” dediler.
Seyyid Kutub Bunun üzerine vicdanlarına başvurarak birbirlerine «asıl zalimler sizlersiniz» dediler.
Suat Yıldırım Bunun üzerine vicdanlarına dönüp içlerinden: "Asıl zalim İbrâhim değil, bu âciz putlara ibadet edip bel bağlayan sizler, biz müşriklermişiz!" dediler.
Süleyman Ateş Kendi vicdanlarına başvurup (içlerinden): "Hakikaten sizler haksızsınız!" dediler.
Süleymaniye Vakfı Bunun üzerine kendilerine geldiler de “Biz, gerçekten yanlış yoldayız[*]” dediler.

[*] iltifat Bakara 2/64

Tefhim-ul Kuran Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da: «Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz» dediler.
Ümit Şimşek Vicdanlarının sesini dinlediklerinde, 'Gerçekten zalim olan biziz' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk Bunun üzerine kendi benliklerine döndüler de şöyle dediler: "Siz, zalimlerin ta kendilerisiniz."

Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.