| Abdulbaki Gölpınarlı |
Onu gördükleri gün, bir akşamcık yaşamışa dönerler yahut da günün kuşluk çağı.
|
| Abdullah Parlıyan |
İnsanlar kıyameti gördükleri gün, sanki dünyada ancak bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler.
|
| Adem Uğur |
Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.
|
| Ahmed Hulusi |
Onu gördükleri süreçte, sanki onlar (dünyada) hiç kalmamışlardır! Ancak bir Aşiyye (Güneş'in ufukta batma süresi) yahut onun battıktan sonraki kalan aydınlık süresi kadar dünyada yaşamış olduklarını sanırlar.
|
| Ahmet Tekin |
İnsanlar kıyametin kopacağı ânı gördüklerinde, dünyada sadece ikindi-akşam aralığıya da kuşluk vakti kadar kaldıklarını sanırlar.
|
| Ahmet Varol |
Onlar onu gördükleri gün sanki (dünyada) bir akşam veya kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar.
|
| Ali Bulaç |
Onu gördükleri gün, sanki, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.
|
| Ali Fikri Yavuz |
(İnsanlar), kıyameti görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluğundan başka (dünyada, yahud kabirlerde) durmamışa dönecekler.
|
| Ali Ünal |
Onunla karşılaştıkları gün öyle gelir ki onlara, sanki bir akşam veya bir sabah vakti kalmışlar dünyada.
|
| Bayraktar Bayraklı |
(42-46) Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar.
|
| Bekir Sadak |
Kiyameti gordukleri gun dunyada ancak bir aksam yahut bir kusluk vakti kadar kalmis olduklarini sanirlar.*
|
| Celal Yıldırım |
Kıyâmet'i gördükleri gün sanki (Dünya'da) ancak bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmış gibidirler. (Dünya'nın ömrünün uzunluğuna, Âhiretin sonsulzuğuna nisbetle insanoğlunun ömrünün ne kadar kısa olduğuna işaret ediliyor.)
|
| Cemal Külünkoğlu |
Onlar onu (kıyameti) gördükleri zaman sanki dünyada bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olacaklar.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.
|
| Diyanet Vakfi |
Kıyamet gününü gördüklerinde (dünyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.
|
| Edip Yüksel |
Onu gördükleri gün, sanki (dünyada) bir akşam veya kuşluk vakti kadar kalmışlardır.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Onu görecekleri gün onlar, sanki bir akşam veya kuşluğundan başka durmamışa dönecekler
|
| Erhan Aktaş |
Onlar onu1 görecekleri gün, dünyada bir akşam veya kuşluğundan2 başka kalmamış sanacaklar.
1- Kıyameti. 2- Kuşluk vakti kadar.
|
| Gültekin Onan |
Onu gördükleri gün sanki, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.
|
| Hakkı Yılmaz |
Sonra onlar onu görecekleri gün, dünyada bir akşam veya kuşluğundan başka durmamış gibidirler.
|
| Harun Yıldırım |
Onu gördükleri gün, sanki bir akşam veya kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olur onlar.
|
| Hasan Basri Çantay |
Onlar bunu görecekleri gün sanki (günün) bir akşamından, yahud bir kuşluğundan başka durmamışlardır.
|
| Hayrat Neşriyat |
Onu görecekleri gün, sanki onlar (dünyada) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamış gibidirler!
|
| İbni Kesir |
Ve onlar onu gördükleri gün; sadece bir akşam veya bir kuşluk vakti kalmış gibi olurlar.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Sanki onlar, onu (kıyâmeti) görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluk vaktinden başka (zamanları) kalmamış gibi olurlar.
|
| Kadri Çelik |
Kendileri onu gördükleri gün, sanki onlar, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Nihayetinde onu gördükleri gün kendileri düşünürler. Ancak bir akşam-bir sabah faslı kadar dünyada durdular.
|
| Mehmet Okuyan |
Onu (mahşeri) gördükleri gün, (dünyada sanki) bir yatsı vakti veya (gündüzün) kuşluğu kadar kalmış gibi olacaklar.
|
| Muhammed Celal Şems |
Onlar onu gördükleri gün, (dünyada) sadece bir akşam veya bir sabah kalmış gibi hissedecekler.
|
| Muhammed Esed |
Onu anladıkları Gün (onlara, bu dünyada) bir akşamdan ya da kuşluğuyla (birlikte sona eren bir gece)den fazla kalmamışlar (gibi gelecek)!
|
| Mustafa Çevik |
42-46 Ey Peygamber! Sana hâlâ ısrarla Son Saat’in ne zaman gelip de, Kıyamet’in kopacağını soruyorlar. O’nun zamanını Biz bildirmedik ki sen nereden bileceksin!? Onun ne zaman gelip çatacağını yalnızca Allah bilir. Senin görevin sadece Son Saat’in gelip Kıyamet’in mutlaka gerçekleşeceğini bildirmek ve O Gün’ün dehşeti ile uyarmaktır. Hesap vermek üzere diriltildiklerinde, bugünleri yalan sayıp, inkâr ederek yaşamış olanlar, dünyada sanki bir gece ya da akşamdan kuşluk vaktine kadar kaldıklarını sanacaklar.
|
| Mustafa İslamoğlu |
(Kafirler) bu hakikati bizzat gördükleri gün, onlara sanki (bu dünyada) bir akşam veya bir kuşluktan fazla kalmamışlar gibi gelecek.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Onlar, o Kıyameti gördükleri gün sanki bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başka kalmamış gibi olurlar.
|
| Ömer Öngüt |
Onlar o kıyameti gördükleri gün, sanki dünyada bir akşamdan veya kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar.
|
| Şaban Piriş |
Onu gördükleri gün, onlar sanki, sadece bir akşam veya bir kuşluk vakti süresince (dünyada) kalmış olurlar.
|
| Sadık Türkmen |
Onlar onu gördükleri gün sanki sadece bir akşam vakti veya bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar!
|
| Seyyid Kutub |
Onlar onu gördükleri zaman sanki dünyada bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar.
|
| Suat Yıldırım |
Onu gördükleri gün öyle gelir ki onlara; yalnız bir akşam veya bir sabah faslı durdular dünyada.
|
| Süleyman Ateş |
Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyâda) bir akşam veya onun kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar.
|
| Süleymaniye Vakfı |
İnsanlar onu gördükleri gün, bu dünyada bir akşam ya da bir gündüz vakti[*] kadar kalmış gibi olurlar.
[*]Buraya şöyle meâl verilir:”dünyada bir akşamüstü ya da kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar.” Bizim farklı meali vermemizin asıl sebebi şu iki âyettir: Allah: “Yeryüzünde yıl sayısı olarak ne kadar kaldınız?” diye soracak; onlar da: “Bir gün ya da günün bir kısmı kadar kaldık...” diyeceklerdir. (Müminûn 23/113)
Duhâ, güneşin yükseldiği ve sıcaklığın etkisini göstermeye başladığı kuşluk vakti olarak tanımlanır ama İlgili âyetler üzerinde dikkat düşünülünce bu tanımın eksik olduğu görülür. (Bkz: Şems suresinin dipnotu) Duhâhâ=ضُحَاهَا’daki ‘hâ = onun’ zamiri, 29. ayette olduğu gibi semâ’yı gösterir. Göğün duhâsı gündüzdür. (Lisan’ul-arab ضحا md.)
Aşiyye = عَشِيَّةً de güneşin tepe noktasından kayması ile batması arasındaki vakit sayılır. Âyetlere uygun olan, müfredat’taki “güneşin tepe noktasından batıya kayması ile başlayıp sabaha kadar süren vakit olmasıdır. Bir yerde “bir akşam kaldım” diyen kişi, genellikle bunu kasteder. “Gündüz vakti kaldım” diyen de güneş batmadan ayrıldığını söylemiş olur. Bu da (Müminûn 23/113) âyetine tam uyar.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Kendileri onu gördükleri gün, sanki onlar, bir akşam veya bir kuşluk vaktinden başkasını yaşamamış gibidirler.
|
| Ümit Şimşek |
O günü gördüklerinde sanırlar ki, dünyada ya bir gece kalmışlardır, ya da bir kuşluk vakti.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Onu gördükleri gün onlar, dünyada sanki bir akşam veya onun kuşluk vaktinden başka kalmamışa dönerler.
|