| Abdulbaki Gölpınarlı |
Ve dağlarını oturttu.
|
| Abdullah Parlıyan |
Dağlarını dikip sağlam şekilde yerleştirmiştir.
|
| Adem Uğur |
Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
|
| Ahmed Hulusi |
Dağlara gelince, onları demir atmış gibi dikip sâbitledi.
|
| Ahmet Tekin |
Dağları, yerlerine sağlam baskılı, oturaklı, derin temele dayalı bir şekilde yerleştirdi.
|
| Ahmet Varol |
Dağları da sağlam bir şekilde yerleştirdi.
|
| Ali Bulaç |
Dağlarını dikip oturttu;
|
| Ali Fikri Yavuz |
Dağları yerleştirdi,
|
| Ali Ünal |
Ve dağları da sapasağlam oturtup, yerleştirdi.
|
| Bayraktar Bayraklı |
(30-33) Ardından yerküreyi döşedi. Sizin ve hayvanlarınızın geçimi için yerden suyunu ve bitkilerini çıkardı. Dağları yerleştirdi.
|
| Bekir Sadak |
Daglari yerlestirmistir.
|
| Celal Yıldırım |
Dağları dikip sağlamlaştırdı.
|
| Cemal Külünkoğlu |
Dağları da sağlam bir şekilde olması gereken yere yerleştirdi.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Dağları yerleştirmiştir.
|
| Diyanet Vakfi |
(30-33) Ondan sonra da yerküreyi döşedi. Kendiniz ve hayvanlarınız için bir faydalanma olmak üzere, yerden suyunu ve otlağını çıkardı ve dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.
|
| Edip Yüksel |
Dağları da çaktı.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Ve dağlarını oturttu
|
| Erhan Aktaş |
Ona dağlar yerleştirdi.
|
| Gültekin Onan |
Dağlarını dikip oturttu;
|
| Hakkı Yılmaz |
(27-33) Oluşturuluşça siz mi daha çetinsiniz yoksa gök mü? Göğü, Allah yaptı; boyunu yükseltti, sonra da onu düzene koydu, gecesini kararttı ve ışığın parlaklığını çıkarttı. Ve ondan sonra, sizin ve hayvanlarınız için bir yararlanma olmak üzere yeryüzünü döşedi/ yeryüzünden suyunu ve otlağını çıkardı, dağları da demirledi/sağlam bir şekilde yerleştirdi.
|
| Harun Yıldırım |
Dağları da sapasağlam ona dikti.
|
| Hasan Basri Çantay |
Dağları (nı sapasağlam) dikdi.
|
| Hayrat Neşriyat |
(31-33) Size ve hayvanlarınıza bir fayda olmak üzere, ondan (yeryüzünün) suyunu ve otlağını çıkardı ve dağlar ki onları yerleştirdi!
|
| İbni Kesir |
Dağları dikmiştir.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Ve dağlar, ona (yeryüzüne), onları muhkem (sağlam) olarak yerleştirdi.
|
| Kadri Çelik |
Dağlarını dikip perçinledi.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
(32-33) Azim dağları oturttu. Sizin ve hayvanlarınız için bunlar.
|
| Mehmet Okuyan |
Dağları (yere) O çakmıştır.
|
| Muhammed Celal Şems |
Dağları (da yere) sağlamlaştırdı.
|
| Muhammed Esed |
ve dağları sağlam şekilde yerleştirmiştir:
|
| Mustafa Çevik |
27-33 Ey Allah’ı hayatın dışında tutmaya çalışan ve öldükten sonra diriltilip, hesap sorulacağına inanmayanlar! Düşünüp de söyleyin bakalım, “Sizi öldükten sonra yeniden yaratmak mı zor, yoksa üzerinizdeki gökyüzünü ve orada olanları yaratmak mı daha zor? Başınızı kaldırıp da bakın bakalım, Allah orada olanları nasıl bir mükemmellikle yaratıp direksiz inşa ederek, geceleyin karartıp gündüz de nasıl aydınlatıyor. Dönüp bir de yeryüzünü tüm canlılar için nasıl döşeyip, yaşanabilir hale getirmiş olduğuna, yerden suyu çıkarıp, bitki örtüsünü meydana getirişine ve dağları yerleştirip yeryüzünü sağlamlaştırdığına bakıp bir daha düşünün.” Allah’ın yarattıklarından hem siz hem de hayvanlarınız rızıklanmaktasınız.
|
| Mustafa İslamoğlu |
ve dağları sağlamca O yerleştirdi;
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Dağları da tesbit etti.
|
| Ömer Öngüt |
Dağları dikti.
|
| Şaban Piriş |
Dağları da yerleştirdi.
|
| Sadık Türkmen |
Orada dağlarını oturttu,
|
| Seyyid Kutub |
Dağları yerleştirmiştir.
|
| Suat Yıldırım |
Dağlarını oturttu.
|
| Süleyman Ateş |
Dağları oturttu,
|
| Süleymaniye Vakfı |
Dağları sabitledi[*].
[*] Bu âyete göre, bitkilerin ve hayvanların yaratılması, göklerin ile yerin yaratılmasından ve gecenin ile gündüzün oluşmasından sonradır. Yedi âyette, göklerin ve yerin altı günde yaratıldığı bildirilmiştir. Aşağıdaki âyetlerde ise yerin iki günde yaratıldığı, gıda ölçülerinin toprağa yerleştirilmesinin iki gün daha devam ettiği, kalan iki günde de göklerin yaratıldığı bildirilmiştir. “De ki; yeri iki günde yaratana benzer nitelikte varlıklar oluşturarak onu tanımazlık eden siz misiniz? O, tüm varlıkların Rabbi ve sahibidir. Üstten içe sabit dağlar yerleştirip yeri bereketlendiren ve arayanlara eşit uzaklıktaki gıdaların ölçüsünü dört günde oluşturan odur. Sonra duman halindeki göğe yönelmiş; ona ve yere; “İsteyerek veya istemeyerek gelin” demişti; ikisi de; “İsteyerek geldik” demişlerdi.” Sonra onları, iki günde yedi gök halinde tamamlamış ve her gökte ona ait emri vahyetmişti. En yakın (birinci) göğü de kandillerle (yıldızlarla) süslemiş ve korumuştur. İşte bu, daima üstün ve bilgili olan Allah’ın koyduğu ölçüdür. (Fussilet 41/9–12)
|
| Tefhim-ul Kuran |
Dağlarını dikip oturttu;
|
| Ümit Şimşek |
Dağları yerlerine dikti.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Dağları, demir atmış gibi oturttu;
|