|
|
| | |
| Abdulbaki Gölpınarlı |
Ve taşkın, coşkun, dalgalanıp duran denize.
|
| Abdullah Parlıyan |
taşkın, coşkun ve dalgalanıp duran denize;
|
| Adem Uğur |
Kaynatılmış denize (bunlara andolsun ki),
|
| Ahmed Hulusi |
Kabarıp taşan (ilim - dalga {wave}) okyanusuna!
|
| Ahmet Tekin |
Yanan dolu denizlere, okyanuslara andolsun!
|
| Ahmet Varol |
Tutuşturulmuş denize, [1]
|
| Ali Bulaç |
Kabarıp, tutuşan denize,
|
| Ali Fikri Yavuz |
Taşkın denize...
|
| Ali Ünal |
Ve dopdolu, (kaynatılmayı bekleyen) deniz(ler)e,
|
| Bayraktar Bayraklı |
(1-6) Tûr'a, açılmış ince deride yazılı kitaba, imar edilmiş o eve; yükseltilmiş şu tavana, kabaran denize yemin olsun ki…
|
| Bekir Sadak |
(1-7) Tur'a, yayilmis ince deri uzerine satir satir dizilmis Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yukseltilmis tavan gibi goge, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabi hic suphesiz gelecektir.
|
| Celal Yıldırım |
Dolup kabaran (veya kaynayıp kabaran) denize and olsun ki,
|
| Cemal Külünkoğlu |
(1-8) (Musa'nın vahiy aldığı) Tur dağına, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab'a, Beyt-i Mamur'a (Meleklerin gökte tavaf ettikleri makama ya da Kâbe'ye), yükseltilmiş tavana (göğe), kabaran denize yemin olsun ki, Rabbinin azabı kesin olarak gerçekleşecektir. Onu geri çevirecek hiçbir şey yoktur.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
(1-8) Tura, yayılmış ince deri üzerine satır satır dizilmiş Kitap'a, mamur bir ev olan Kabe'ye, yükseltilmiş tavan gibi göğe, kaynayacak denize and olsun ki, Rabbinin azabı hiç şüphesiz gelecektir. Onu savacak yoktur.
|
| Diyanet Vakfi |
(1-8) Tûr'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab'a, Beyt-i Ma'mûr'a, yükseltilmiş tavana, dolu denize andolsun ki, Rabbinin azabı mutlaka vuku bulacaktır. Ona engel olacak hiçbir şey yoktur.
|
| Edip Yüksel |
Ve kaynatılmış denize…
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
bahri mescûre ki
|
| Erhan Aktaş |
Doldurulmuş denize ant olsun.
|
| Gültekin Onan |
Kabarıp, tutuşan denize,
|
| Hakkı Yılmaz |
(1-8) Tûr'un kaldırılışı, yayılmış ince deri üzerine satırlaştırılmış Allah'ın indirdiği tüm kitaplar, Allah'ın ma‘mur evi; Ka‘be'yi, Fil ashâbı'na yıktırmayışı, Âd ve Semûd toplumlarının değişime/ yıkıma uğratılışları, Nûh toplumunun suya boğdurulması, Firavun ve yakınlarının suda boğulması, Sebe halkının sel felaketiyle cezalandırılması, Semûd ülkesi gibi nice memleketlerin kuraklıkla, göllerinin, nehirlerinin kurutulup her yanının çölleşmesi ile cezalandırılması kanıttır ki şüphesiz Rabbinin azabı, kesinlikle vuku bulacaktır, ona engel olacak yoktur.
|
| Harun Yıldırım |
Kabarıp tutuşan denize,
|
| Hasan Basri Çantay |
Dolan denize,
|
| Hayrat Neşriyat |
(6-8) Ve tutuşturulmuş denize (yemîn olsun) ki, şübhesiz Rabbinin azâbı elbette vâki'(olacak)tır; onun için hiçbir def' edici yoktur!
|
| İbni Kesir |
Dolan denize.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Dolu denize andolsun.
|
| Kadri Çelik |
Kabarıp tutuşan denize.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
(5-6) Upuzun yüksek tavan gök kubbeye, Ağzına kadar dolu okyanusa Andolsun!
|
| Mehmet Okuyan |
Kaynatılmış denize ki
|
| Muhammed Celal Şems |
(1-6) Tûr’u, açık sayfalar üzerine yazılı Kitab’ı (Kur’an-ı Kerim), (daima insanların) uğrayacağı Ev’i (Kâbe), (ebediyen) yüksek kalacak olan çatıyı (Kâbe’nin çatısı) ve kabaran denizi (Daima ortaya çıkmaya devam edecek Kur’an bilgileri) şahit olarak gösteriyorum.
|
| Muhammed Esed |
Kabaran denizi düşün!
|
| Mustafa Çevik |
1-12 Sina Dağı’na satır satır yazdırılan bu ilahı kitaba, insanları yaratılış sebeplerine uygun yaşamaya davet için yaptırılmış olan Kâbe’ye, üzerinizde kubbe gibi yaratılmış olan gökyüzüne, dalgalanıp kabaran denizlere andolsun ki iman etmeyi reddeden ve mü’minlere karşı savaş açanlar için, Allah’ın azabı mutlaka gerçekleşecektir ve onun gerçekleşmesini engelleyecek hiçbir güç de yoktur. O Gün, gökler öyle bir sarsıntı ile sarsılacak ve dağlar korkunç bir gürültü ile yerlerinden oynatılıp yürütülecek ki, Allah’ın davetini yalanlayıp yüz çevirenlerin O Gün vay haline. Bu gerçeklerle uyarılmalarına rağmen, müşrik ve kâfirler hâlâ daldıkları batıl anlayışlarının bataklığında oyalanıp duruyorlar.
|
| Mustafa İslamoğlu |
Kükreyen taşkın deniz şahit olsun!
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(4-7) Ve Beyt-i Mâmur'a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır.
|
| Ömer Öngüt |
Kabarıp taşan denize andolsun!
|
| Şaban Piriş |
Taşkın denize andolsun ki...
|
| Sadık Türkmen |
Kaynayan dalgalı denize!
|
| Seyyid Kutub |
Kaynatılmış denize
|
| Suat Yıldırım |
Ağzına kadar dolu okyanusa yemin olsun ki:
|
| Süleyman Ateş |
Kaynatılmış denize (bunlara andolsun ki),
|
| Süleymaniye Vakfı |
Ve coşmuş deniz önemli olduğu gibi.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Kabarıp, tutuşan denize,
|
| Ümit Şimşek |
Ve yakılmış denize.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Yemin olsun o alevlerle kaynatılıp köpürtülmüş denize,
|
|
|
|