| Abdulbaki Gölpınarlı |
Ancak, esenlik size, esenlik denir.
|
| Abdullah Parlıyan |
Duydukları ve duyacakları söz yalnızca: “Selam, selam”dır.
|
| Adem Uğur |
Söylenen, yalnızca "selâm, selâm" dır.
|
| Ahmed Hulusi |
Sadece "Selâm, Selâm" denilir (Selâm isminin işaret ettiği özellik daim olsun; anlamında).
|
| Ahmet Tekin |
Söylenen yalnızca: 'Selâm size, selâmette olun, selâmete erdiniz.''Selâm size, selâmette olun selâmete erdiniz'dir.
|
| Ahmet Varol |
Sadece: 'Selâm, selâm' (sözü duyarlar).
|
| Ali Bulaç |
Yalnızca bir söz (işitirler:) "Selam, selam."
|
| Ali Fikri Yavuz |
Ancak bir söz işitirler: Selâm... (birbirleriyle selâmlaşır dururlar).
|
| Ali Ünal |
İşittikleri ancak selâm, arkasından yine selâmdır.
|
| Bayraktar Bayraklı |
(25-26) Karşılıklı selâmlaşmadan başka, orada boş ve günah söz duymazlar.
|
| Bekir Sadak |
Sadece selama karsilik selam sozu isitirler.
|
| Celal Yıldırım |
Ancak «selâm !. Selâm !.» sözü işitilir.
|
| Cemal Külünkoğlu |
(25-26) Orada ne boş konuşmalar duyarlar, ne de günaha yönelten bir çağrı. Sadece “selâm!”, “selâm!” sözünü işitirler.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Defterleri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara!
|
| Diyanet Vakfi |
Söylenen, yalnızca «selâm, selâm»dır.
|
| Edip Yüksel |
Sadece, “Selam, selam“ derler.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Ancak bir kelâm: Selâmen selâm
|
| Erhan Aktaş |
Söz olarak yalnızca; selam, selam1 sözü söylenir.
1- Esenlik, güven ve barış.
|
| Gültekin Onan |
Yalnızca bir söz (işitirler:) "Selam, selam."
|
| Hakkı Yılmaz |
Sadece söz olarak: “Selâm [sağlık, esenlik, mutluluk], selâm [sağlık, esenlik, mutluluk]!”
|
| Harun Yıldırım |
“Selam selam” diye bir sözden başka.
|
| Hasan Basri Çantay |
Yalınız bir söz (işidirler ki oda) «Selâm, selâm» dir.
|
| Hayrat Neşriyat |
Ancak bir söz (işitirler ki, o da): 'Selâm (olsun!), selâm (olsun)!'dur.
|
| İbni Kesir |
Yalnız selama karşılık; selam, denir.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Sadece selâm, selâm sözü söylenir.
|
| Kadri Çelik |
Yalnızca bir söz (işitirler:) “Selam, selam!”
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
(25-26) İşitilmez orada boş söz, günah ait bir laf. Söylenen sadece "selam, selam" dır.
|
| Mehmet Okuyan |
25-26 O (cennet)lerde “Selam, selam”dan başka bir söz de günaha sokan bir (laf) da duymazlar.
|
| Muhammed Celal Şems |
Sadece (selamet duasını içeren,) “Selam! Selam!” sözlerini işitecekler.
|
| Muhammed Esed |
ama sadece iç sükuneti ve barış müjdesi.
|
| Mustafa Çevik |
4-26 O Gün yeryüzü şiddetle sarsılacak, dağlar un ufak olup savrulacak ve insanlar üç sınıfa ayrılacaklar. Bir sınıf, davet edildiklerine iman edip, onu yaşama gayreti içinde orta yolu izleyen, amel defterleri sağ taraflarından verilecek mutlu kimseler; başka bir sınıf da, Allah adına davet edildikleri hayat nizamını reddedip, şirk ve küfür bataklığı içinde yaşamayı seçenlerdir. Bunlara amel defterleri sol taraflarından verilecek ve hak ettiklerini görünce hüsrana uğrayıp mutsuz olacaklar. Bir de davet edildikleri, sınırlarını da Allah’ın belirlediği hayatı yaşamak ve yaşatmak uğrunda malları ve canları ile cihat edenler var. Bunlar da yarışta öne geçenler ve Allah’a en çok yakınlık sağlayanlardır. İşte bu en önde koşarak öncülük edenler, cennetin kendileri için hazırlanmış olan en güzel yerlerinde nimetler içinde yaşayacaklardır. Bunların birçoğu önceki ümmetlerden, az bir kısmı da sonraki ümmetlerden olacak. Onlar o cennetlerde mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerinde, karşılıklı oturup, tarifsiz mutluluklar paylaşacaklar, orada ölümsüz ve daima genç olarak kalacak, tertemiz kaynaklardan ibriklere doldurulmuş içecekler ikram edilecek, içtiklerinde ne başları döner ne de sarhoş olurlar. Beğendikleri her türlü meyve, canlarının çektiği
kuş etleri ve âdeta sedefler içindeki inciler gibi tertemiz, kusursuz bakışlı eşlerle de ödüllendirilecekler. Orada ne bir boş laf, ne de günaha yöneltecek hiçbir söz de duymazlar, yalnızca cennete kavuşmanın iç huzurunu yaşarlar.
|
| Mustafa İslamoğlu |
sadece denilecek ki: "Mutluluklar!.. Mutluluklar!.."
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(25-26) Orada ne bir boş lâf ve ne de günaha sokacak bir şey işitmezler. Ancak bir söz işitirler (ki, o da) selâmdan ibarettir
|
| Ömer Öngüt |
Sadece selâma karşılık selâm sözü işitirler.
|
| Şaban Piriş |
Yalnızca söylenen: -Selam, selamdır!
|
| Sadık Türkmen |
Dedikleri yalnızca: “Selâm, selâm!”dır.
|
| Seyyid Kutub |
İşittikleri tek söz «selâm, selâm» dır.
|
| Suat Yıldırım |
İşittikleri söz, hep: "Selâm! selâm!" sesleridir.
|
| Süleyman Ateş |
Duydukları söz, yalnız "Selâm, selâm" dır.
|
| Süleymaniye Vakfı |
İşittikleri sadece “Selam, selam” sözleridir.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Yalnızca bir söz (işitirler:) «Selam, selam.»
|
| Ümit Şimşek |
İşittikleri hep esenlik, hep esenliktir.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Sadece "selam, selam!" denir.
|