| Abdulbaki Gölpınarlı |
Katımızdan bir nîmet olarak; işte böyle mükâfatlandırırız şükredeni.
|
| Abdullah Parlıyan |
katımızdan bir nimet olarak. İşte biz şükredenleri böyle mükafatlandırırız.
|
| Adem Uğur |
Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.
|
| Ahmed Hulusi |
İndîmizden bir nimet olmak üzere. . . Şükredeni işte böyle cezalandırırız!
|
| Ahmet Tekin |
Tarafımızdan bir lütuf olarak kurtardık. Şükredenleri biz böyle mükâfatlandırırız.
|
| Ahmet Varol |
Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte şükredeni böyle mükafatlandırırız.
|
| Ali Bulaç |
Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.
|
| Ali Fikri Yavuz |
Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte (iman ve itaat etmek suretiyle nimetimize) şükür edeni, böyle mükâfatlandırırız.
|
| Ali Ünal |
Tarafımızdan bir nimet olarak. Kim şükrederse, onu işte böyle kurtarırız.
|
| Bayraktar Bayraklı |
(34-35) Lût ailesi hariç, biz de onların üzerine taş yağdırdık. Katımızdan bir nimet olarak, Lût ailesini seher vakti kurtardık. Şükredenleri işte böyle ödüllendiririz.
|
| Bekir Sadak |
(34-35) Biz de uzerlerine tas yagdiran bir ruzgar gonderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarini, katimizdan bir nimet olarak seher vakti kurtardik. sukredene iste boyle mukafat veririz.
|
| Celal Yıldırım |
(34-35) Bunun için biz, üzerlerine taş (yağmuru yağdıran bir kasırga) gönderdik; ancak Lût ailesini katımızdan bir nîmet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredeni biz böyle mükâfatlandırırız.
|
| Cemal Külünkoğlu |
(34-35) Biz de hepsinin üzerine taş savuran bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût'un ailesini (iki kızını) katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
(34-35) Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgar gönderdik. Ancak, Lut'un taraftarlarını, katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. Şükredene işte böyle mükafat veririz.
|
| Diyanet Vakfi |
(34-35) Biz de üstlerine taş (yağdıran bir fırtına) gönderdik. Ancak Lût ailesi müstesna, katımızdan bir nimet olarak onları seher vaktinde kurtardık. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.
|
| Edip Yüksel |
Katımızdan bir iyilik olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Tarafımızdan bir ni'met olarak, işte şükredeni böyle karşılarız
|
| Erhan Aktaş |
İşte şükredenleri katımızdan bir nimet olarak böyle ödüllendiririz.
|
| Gültekin Onan |
Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.
|
| Hakkı Yılmaz |
34-35 Biz onların üzerine ufak taş yağdıran bir fırtına gönderdik. Lût'un ailesi bundan ayrı tutuldu. Onları katımızdan bir nimet olarak seher vaktinde kurtardık; Biz kendisine verilen nimetlerin karşılığını ödeyen kimseyi böyle mükâfâtlandırırız.
|
| Harun Yıldırım |
Tarafımızdan bir nimet olmak üzere. İşte biz, şükredenleri böyle mükafatlandırırız.
|
| Hasan Basri Çantay |
Tarafımızdan bir ni'met olarak. İşte şükredenleri biz böyle mükâfatlandırırız.
|
| Hayrat Neşriyat |
(34-35) Şübhesiz ki biz, onların üzerine (taş yağdıran) bir kasırga gönderdik; ancak Lût âilesi müstesnâ. Tarafımızdan bir ni'met olarak onları (karısı hâriç) bir seher vaktinde kurtardık. İşte şükreden(ler)i böyle mükâfâtlandırırız!
|
| İbni Kesir |
Katımızdan bir nimet olarak. İşte Biz; şükredeni böyle mükafatlandırırız.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Katımızdan bir ni'met olarak, şükreden kimseyi işte Biz, böyle mükâfatlandırırız.
|
| Kadri Çelik |
Tarafımızdan bir nimet olarak (kurtardık). İşte biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Ancak tarafımızdan nimet olarak veririz. İşte böyle mükafatlar şükredenler içindir.
|
| Mehmet Okuyan |
34-35 Lut’un ailesi (destekçileri) hariç, üzerlerine taş göndermiştik (yağdırmıştık). Onları (Lut’un destekçilerini) ise katımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtarmıştık. Biz şükredenin karşılığını işte böyle veririz.
|
| Muhammed Celal Şems |
(Bu,) Katımızdan bir nimetti. Biz, şükredene böyle karşılık veririz.
|
| Muhammed Esed |
katımızdan bir nimet olarak; işte biz şükredenleri böyle ödüllendiririz.
|
| Mustafa Çevik |
33-35 Lût halkı da uyarılara rağmen daveti yalan saydı, kulak asmayıp göz ardı etti. Biz de onları bir bela fırtınası ile seher vaktinde yerle bir ettik, daveti kabul
edenleri ise Lût ile birlikte kurtardık.
|
| Mustafa İslamoğlu |
katımızdan bir nimet olarak: şükredenleri Biz işte böyle ödüllendiririz.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Bizim tarafımızdan bir nîmet olarak, işte şükredeni öylece mükâfaatlandırırız.
|
| Ömer Öngüt |
Katımızdan bir rahmet olarak. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.
|
| Şaban Piriş |
Katımızdan bir nimet olarak. Şükredenleri işte böyle ödüllendiririz.
|
| Sadık Türkmen |
Katımızdan bir nimet olarak, şükreden kimseyi işte böyle mükâfatlandırırız.
|
| Seyyid Kutub |
Tarafımızdan sunulmuş bir nimet olarak. Biz şükredenleri işte böyle ödüllendiririz.
|
| Suat Yıldırım |
(34-35) Biz de Lût’un ailesi dışında, hepsinin üzerine taş savuran bir fırtına gönderdik. Onları ise, tarafımızdan bir nimet olarak seher vakti kurtardık. İşte şükredenleri Biz böyle ödüllendiririz.
|
| Süleyman Ateş |
Katımızdan bir ni'met olarak. Biz şükredeni böyle mükâfâtlandırırız.
|
| Süleymaniye Vakfı |
Bu, katımızdan yapılan bir iyilikti. İyilik bilenleri böyle ödüllendiririz.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.
|
| Ümit Şimşek |
Bu ise katımızdan bir nimet idi. Şükredeni Biz böyle ödüllendiririz.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Katımızdan bir nimet olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz biz.
|