| Abdulbaki Gölpınarlı |
Demişlerdi ki: Gerçekten de sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğramadayız, andolsun ki bu işten vazgeçmezseniz elbette taşlarız sizi ve elbette bizden, elemli bir azâba uğrarsınız.
|
| Abdullah Parlıyan |
Toplumun cevabı: “Doğrusu sizin yüzünüzden başımıza uğursuzluk çöktü. Eğer bu işinize bir son vermez ve elçiliğinizden vazgeçmezseniz, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size, acıklı bir azap dokunacaktır.”
|
| Adem Uğur |
(Bunun üzerine onlar:) Doğrusu siz bize uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve bizden size mutlaka fena bir kötülük dokunur, dediler.
|
| Ahmed Hulusi |
Dediler ki: "Kuşkusuz sizde uğursuzluk olduğunu düşünüyoruz. . . Andolsun ki, eğer vazgeçmezseniz, kesinlikle sizi taşlayarak öldüreceğiz ve elbette size bizden feci bir azap dokunacaktır. "
|
| Ahmet Tekin |
Onlar:'Kesinlikle biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlayarak öldürürüz. Bizden size, can yakıcı müthiş bir kötülük dokunur.' dediler.
|
| Ahmet Varol |
Dediler ki: 'Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer (yaptığınıza) son vermezseniz andolsun sizi taşlayacağız ve bizden size acıklı bir azap dokunacaktır.'
|
| Ali Bulaç |
Dediler ki: "Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acı bir azab dokunacaktır."
|
| Ali Fikri Yavuz |
(Onlar, elçilere) dediler ki: “- Doğrusu biz, sizinle uğursuzlandık. Eğer (bu sözünüzden) vaz geçmezseniz, muhakkak sizi taşla öldürürüz; ve her halde size bizden çok acıklı bir azap dokunur.”
|
| Ali Ünal |
Diğerleri tehdit etti: “Biz, sizde bir uğursuzluk görüyoruz; sizin yüzünüzden başımıza gelecekler var. Eğer (bu tebliğ işinize) bir son vermezseniz, bilin ki sizi taşa tutarız ve bizim elimizden size acı mı acı bir azap dokunur.”
|
| Bayraktar Bayraklı |
Ülke halkı şöyle dedi: “Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşılaştık, biz sizi uğursuzluk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlayacağız. Bizden size acıklı bir azap kesinlikle dokunacaktır.”
|
| Bekir Sadak |
Kasabalilar: «Dogrusu sizin yuzunuzden ugursuzluga ugradik; vazgecmezseniz and olsun ki sizi taslayacagiz ve bizden size can yakici bir azap dokunacaktir» demislerdi
|
| Celal Yıldırım |
Kasaba halkı onlara: «Doğrusu sizin yüzünüzden başımıza uğursuzluk çöktü. Eğer (bu iddia ve uyarınızdan) vazgeçmezseniz elbette sizi taşlar ve elbette bizden size elem verici bir azâb dokunur,» dediler.
|
| Cemal Külünkoğlu |
(O şehirliler) dediler ki: “Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap dokunacaktır.”
|
| Diyanet İşleri (eski) |
'Doğrusu sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık; vazgeçmezseniz and olsun ki sizi taşlayacağız ve bizden size can yakıcı bir azap dokunacaktır' dediler.
|
| Diyanet Vakfi |
(Bunun üzerine onlar:) Doğrusu siz bize uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve bizden size mutlaka fena bir kötülük dokunur, dediler.
|
| Edip Yüksel |
Dediler ki, “Sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer son vermezseniz sizi taşlarız/kovarız ve bizden size acı bir ceza dokunacaktır.”
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Doğrusu dediler: biz sizinle teşe'üm ettik, yemin ederiz ki vazgeçmezseniz sizi hiç tınmadan recmederiz ve her halde size bizden pek acıklı bir azâb dokunur
|
| Erhan Aktaş |
“Siz bize kesinlikle uğursuzluk getirdiniz. Eğer vazgeçmezseniz, kesinlikle sizi taşlarız. Ve bizden size çok acıklı bir azap dokunur.” dediler.
|
| Gültekin Onan |
Dediler ki: "Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acı bir azab dokunacaktır."
|
| Hakkı Yılmaz |
O kentin halkı dediler ki: “Şüphesiz biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer vazgeçmezseniz, andolsun ki sizi taşlayarak öldürürüz ve kesinlikle bizden size çok acıklı bir azap dokunur.”
|
| Harun Yıldırım |
Doğrusu siz bize uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve bizden size mutlaka fena bir kötülük dokunur, dediler.
|
| Hasan Basri Çantay |
Dediler: «Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzlandık. Eğer vaz geçmezseniz, andolsun, sizi mutlak taşlarız. Bizden size muhakkak acıklı bir işkence de dokunur».
|
| Hayrat Neşriyat |
(Şehir halkı:) 'Doğrusu biz, sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Yemîn olsun ki, eğer (bu söylediklerinizden) vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşla(yarak öldürü)rüz ve bizden size gerçekten elemli bir azab dokunur' dediler.
|
| İbni Kesir |
Doğrusu, sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Vazgeçmezseniz andolsun ki sizi taşlayacağız. Ve bizden size, elim bir azab dokunacaktır, dediler.
|
| İskender Evrenosoğlu |
"Muhakkak ki biz, sizinle uğursuzluğa uğradık. Eğer siz gerçekten vazgeçmezseniz (son vermezseniz), sizi mutlaka taşlayacağız. Ve mutlaka bizden size elîm bir azap dokunacak." dediler.
|
| Kadri Çelik |
Onlar dediler ki: “Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, mutlaka sizi taşa tutacağız ve bizden yana size acıklı bir azap dokunacaktır.”
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
"Sizlerden dolayı biz uğursuzluğa uğradık muhtemelen. Son vermeyecek olursanız eğer İşte o zaman sizi taşa tutacağız. Mutlaka bizden yana size acı bir azap dokunur" dediler.
|
| Mehmet Okuyan |
(Şehir halkı) “Sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. (Tebliğden) vazgeçmezseniz, şüphesiz ki sizi kovacağız; elbette bizden size elem verici bir azap dokunacak!” demişti.
|
| Muhammed Celal Şems |
(Bunun üzerine kâfirler,) “Biz sizi uğursuz sayıyoruz. Eğer vazgeçmezseniz, sizi mutlaka taşa tutup (öldürürüz.) Bizden size, muhakkak çok acı bir azap gelecek,” dediler.
|
| Muhammed Esed |
(Ötekiler,) "Doğrusu," dediler, "bize uğursuzluk getirdiniz! Eğer bundan vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlayacak ve başınıza bir bela saracağız!"
|
| Mustafa Çevik |
18-19 Halk da şöyle karşılık verdi: “Bize uğursuzluk getirdiniz. Şayet bizim hayat
tarzımızı değiştirmeye kalkmaktan vazgeçmezseniz, sizi öldüresiye taşa tutar, hakaretler eder ve canınızı yakarız.” Elçiler de dönüp onlara dediler ki: “Sizin uğursuzluğunuz, seçmiş olduğunuz hayat tarzınızdan kaynaklanıyor. Sizi doğru olana davet
edip, öğüt vererek uyardığımız için mi bizi suçluyorsunuz? Maalesef siz haddi aşıp azgınlaşmış nankör bir topluluksunuz.”
|
| Mustafa İslamoğlu |
(Şehir halkı) dediler ki: "Şüphesiz bize uğursuzluk getirdiniz. Eğer buna bir son vermezseniz, sizi öldüresiye taşa tutar ve sizi keyfimizce şiddetli bir biçimde cezalandırırız."
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(O münkirler de) Dediler ki: «Biz sizinle teşe'ümde bulunduk. Andolsun ki, eğer vazgeçmez iseniz elbette sizi taşlayacağız. Ve elbette ki, bizim tarafımızdan size pek acıklı bir azap dokunacaktır.»
|
| Ömer Öngüt |
Onlar dediler ki: "Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizden size acı bir azap dokunur. "
|
| Şaban Piriş |
Onlar dediler ki: -Sizin yüzünüzden bize uğursuzluk geldi. Eğer bu işe bir son vermezseniz, sizi taşa tutarız ve bizden acı bir azap dokunur size.
|
| Sadık Türkmen |
Dediler ki: “Biz, sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık, eğer vazgeçmezseniz sizi taşlarız/kovarız ve bizden size acı bir azap dokunur.”
|
| Seyyid Kutub |
Kentliler dediler ki; «doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizden size acı bir azab dokunur.»
|
| Suat Yıldırım |
Ahâli dedi ki: "Uğursuzsunuz siz, şayet vazgeçmezseniz, sizi taşlarız, acı mı acı bir azap size dokundururuz."
|
| Süleyman Ateş |
(Kentliler) Dediler ki: "Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer bu işten vazgeçmezseniz sizi mutlaka taşlarız ve bizden size acı bir azâb dokunur."
|
| Süleymaniye Vakfı |
Halk dedi ki; “Sizin yüzünüzden iyice savrulduk[1*]. Bu işi bırakmazsanız sizi taşa tutarız, fena halde canınız yanar[2*].”
[1*] Tetayyur, teferruk anlamına gelir. (Muhtar’us-sıhah) Tetayyur (تطير), tefe’ul babındandır, tekellüf ifade eder. Yani “dağılma tahammül edilemez ölçülere vardı” demiş olurlar. “Savrulduk” diye anlam vermemizin sebebi budur.
[2*] Nebîmizin tebliğinden sonra Mekkeliler de savrulduğu için onu öldürmeye kalkmışlardı.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Onlar dediler ki: «Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek olursanız, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acıklı bir azab dokunacaktır.»
|
| Ümit Şimşek |
Onlar 'Biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık,' dediler. 'Vazgeçmeyecek olursanız sizi taşlarız; bizden size acı bir azap dokunur.'
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Dediler: "Sizin yüzünüzden uğursuzlukla karşılaştık/biz sizi uğursuzluk sebebi saymaktayız. Eğer bu işe son vermezseniz, sizi mutlaka taşlayacağız. Ve bizden size acıklı bir azap kesinlikle dokunacaktır."
|