| Abdulbaki Gölpınarlı |
Sözün, onlar hakkında yerine geleceği, tahakkuk edeceği zaman gelip çatınca yeryüzünden, onlara bir mahlûk çıkarırız ki o, konuşur onlarla ve gerçekten de insanlar, delillerimize adamakıllı inanmazlar der.
|
| Abdullah Parlıyan |
Söylenen kıyamet saati, başlarına geldiğinde, onların karşısına yerden kendilerine: “İnsanlığın, mesajlarımıza gerçek bir imanla inanmadığını” söyleyen bir yaratık çıkaracağız.
|
| Adem Uğur |
O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.
|
| Ahmed Hulusi |
O hüküm (kıyametleri veya genel kıyamet öncesi) onlara eriştiğinde, onlar için Dabbet-ül Arz'dan (arzın {beden} bir tür konuşanı - bedenden ayrılık saati olan ölümün tadılma sürecinde) çıkarırız ki; onlara, insanların varlıklarındaki işaretlerimize (hakikatlerine) ikân sahibi olmadıklarını söyler!
|
| Ahmet Tekin |
İlâhî kelâmdaki tehdidin, kesinlikle gerçekleşeceği vakit, Kıyamet koparken onlara yerden bir canlı mahlûk çıkarırız. Bu, insanların âyetlerimize, Kur’ân’ımıza, kâinattaki kudretimizin delillerine, ilme, gerekçeye itibar etmediklerini, kesinlikle inanmadıklarını söyleyerek onları yaralar.
|
| Ahmet Varol |
(Kendilerine söylenmiş olan) söz başlarına geldiği zaman yerden bir canlı çıkarırız ki o onlara, insanların ayetlerimize kesin bir inançla inanmadıklarını söyler.
|
| Ali Bulaç |
O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler.
|
| Ali Fikri Yavuz |
(Kıyametin kopacağına dair), o sözün, üzerlerine vukuu yaklaştığı zaman, onlar için yerden bir Dabbe (kıyamet âlâmetlerinden olup, mümin ile kâfiri işaretliyerek birbirinden ayıracak olan bir hayvan) çıkarırız da, insanların âyetlerimize yakînen iman etmemiş olduklarını kendilerine söyler.
|
| Ali Ünal |
O (ölü, sağır ve körler) hakkında azap sözümüzün gerçekleşme zamanı gelince, onlar için yerden bir dâbbe (canlı) çıkarırız. O da, insanların (kendi iç dünyalarındaki, dış dünyadaki ve Kitap’taki) âyetlerimiz hakkında kesin inanç sahibi olmaya yanaşmadıklarını dile getirir.
|
| Bayraktar Bayraklı |
O söz, tepelerine indiğinde, yerden onlar için canlı bir yaratık çıkarırız da, o onlara, insanların bizim âyetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.
|
| Bekir Sadak |
Kendilerine soylenmis olan baslarina geldigi zaman, yerden bir cesit hayvan cikaririz ki o, onlara, insanlarin ayetlerimize kesin olarak inanmadiklarin soyler. *
|
| Celal Yıldırım |
Söylenen (tehdîd edildikleri şey) başlarına gelince, onlara yerden bir DÂBBE çıkarırız da, o, insanların âyetlerimize kesin kesin inanmadıklarını kendilerine bildirir.
|
| Cemal Külünkoğlu |
İnsanlara yönelttiğimiz o tehdidin gerçekleşme günü (kıyamet) yaklaşınca karşılarına yerden bitme bir “Dabbe” (kıyamet alametlerinden olan garip bir yaratık) çıkarırız. Bu, dile gelerek insanların ayetlerimize inanmadıklarını kendilerine bildirir.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Kendilerine söylenmiş olan başlarına geldiği zaman, yerden bir çeşit hayvan çıkarırız ki o, onlara, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıkların söyler.
|
| Diyanet Vakfi |
O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.
|
| Edip Yüksel |
Zamanı gelince, onlara topraktan mamul bir yaratık çıkaracağız; onlara, halkın ayet ve mucizelerimizi onaylamadığını bildirecek.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Söylenen başlarına geleceği vakıt da onlar için Arzdan bir dâbbe çıkarırız, nâsın âyetlerimize yakîn ile inanmaz idiklerini kendilerine söyler
|
| Erhan Aktaş |
Üzerlerine söz1 gerçekleştiği zaman, onlara yerden bir dabbe2 çıkarırız. Kuşkusuz o, onlara, insanların3 ayetlerimize inanmadıklarını söyler.4
1- Mahşerde toplayıp hesap sorma, hesaba çekme. 2- Dabbe, Hareket eden, canlı demektir. Genellikle sürüngenler için kullanılır. Kur’an’da tüm canlılar için de kullanılmıştır.(8/Enfal, 22; 35/Fatır, 45) Ancak “Dabbetü’l-arz”, bir tamlama olarak “yer canlısı” demektir. Bu sözcük, tefsirlerde daha çok eski inançların hurafelerine dayalı olarak ele alınmakta, kıyametin alameti de olmak üzere, gerçeği yansıtmayan pek çok farklı rivayetlere yer verilmektedir. Bu rivayetlerin hiç birsinin Kur’an’i bir dayanağı yoktur. Bu tamlamanın, Kıyamet’in yaklaşması anıyla bir ilgisi olmayıp, Kıyamet’in kopuşundan sonraki durum olan “hesaba çekilme” anından söz etmektedir. Ayetin bağlamı dikkate alındığında müşriklerin gerçeğe kapalı, hiçbir sözden anlamaz oldukları eleştiri konusu edildiği görülmektedir. Dabbe, bu bağlamda müşriklerin bütün yapıp ettiklerinin ortaya çıkarılması, gerçeklerin ortaya dökülmesinin ifadesi olarak mecaz bir anlatımdır. Yerden yapılmış konuşan bir varlığın/cismin/aletin, onların yapıp ettiklerini tek tek söyleyeceği mecazen anlatılmaktadır. Tıpkı insanın uzuvlarının, insanın yapıp ettiklerine tanıklık edecekleri hususundaki ayetler gibi. (24/Nur, 24). 3- Müşriklerin. Kâfirlerin. 4- Onlar adına konuşacak.
|
| Gültekin Onan |
O söz başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler.
|
| Hakkı Yılmaz |
Ve Söz üzerlerine vaki olduğu/gerçekleştiği zaman onlar için, insanların âyetlerimize gerektiği gibi inanmadıklarını onlara söyleyen/anlatan, topraktan/maddeden yapılmış hareket eden, konuşan bir varlık çıkardık.
|
| Harun Yıldırım |
O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dâbbe (mahlûk) çıkarırız da, bu onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.
|
| Hasan Basri Çantay |
O söz (ün ma'nâsı) kendilerinin aleyhinde (tahakkuk edib) vukuu (ve zuhuur) a geldiği zaman yerden bunlar için bir dâbbe çıkarırız ki bu, onlara insanların âyetlerimize kat'î bir kanâat beslemezler idiğini (başlarına kakarak) söyler.
|
| Hayrat Neşriyat |
O (azab) söz(ü) başlarına geldiği (kıyâmet yaklaştığı) zaman ise, onlara yerden bir dâbbe (hareketli bir canlı) çıkarırız; (o,) gerçekten insanların âyetlerimize kat'î olarak inanmıyor olduklarını kendilerine söyler.
|
| İbni Kesir |
Kendilerine söylenmiş olan, başlarına geldiği zaman; yerden bir canlı çıkarılır ki insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyleyerek konuşur.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Ve onların üzerine (Allah'ın Kitap'ta söylediği) söz vuku bulunca, onlara arzdan dabbe çıkardık (çıkarırız). İnsanların (Kitap'taki) âyetlerimize yakîn hasıl etmediklerini söyleyecek.
|
| İstanbul Kuran Araştırmaları Grubu |
O söz başlarına geldiği zaman onlara yerden bir Dabbe çıkarırız. O da insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını söyler.
|
| Kadri Çelik |
(Yer ve gökteki ayetler karşısında iman etmediklerinden) O söz (azap) başlarına geldiği zaman, onlara yerden (harikulade bir mucize olarak) bir canlı çıkarırız. O da insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Nasıl da o söz karşılarına çıktığında, yeryüzünde onlar için yürüyen canlı bir dâbbe çıkar, Eh işte o, kendileriyle konuşur insanların ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.
|
| Mehmet Okuyan |
Onlar hakkında o (azap) sözü gerçekleştiği zaman, onlar için yerden bir canlı çıkarmış olacağız ve bu (inkârcı) insanların ayetlerimize kesin bir şekilde inanmamış olduklarını kendilerine söyleyecektir.
|
| Muhammed Celal Şems |
(Haklarındaki azap) haberi gerçekleşeceği zaman, onlar için Biz, yerden bir yaratık çıkaracağız. O, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmamalarından dolayı, onları ısıracak.
|
| Muhammed Esed |
Ve (o kalben sağır ve kör olanlara gelince: Haktan yana kendilerine söylenen) söz bütün açıklığıyla gerçekleştiği zaman, onların karşısına yerden, kendilerine insanlığın mesajlarımıza gerçek bir imanla inanmadığını söyleyen bir yaratık çıkaracağız.
|
| Mustafa Çevik |
82-85 Allah’ın vaat ettiği Kıyamet’le birlikte, Azap Günü geldiğinde, yerden bir dabbe (canlı) çıkarıp insanların çoğunun davetimize gönülden inanıp, gereklerini yerine getirmedikleri için azabı hak ettiklerini duyuracağız. O Gün her ümmetten âyetlerimizi yalan sayıp, Allah adına yapılan davetten yüz
çevirenleri gruplar halinde toplayıp, azap yerine sürükleyeceğiz. Oraya geldiklerinde de onlara, “Biz, size doğru olan hayat nizamı ile ahlakını anlayıp, kavrama yetenekleri bahşetmiş, peygamberler ve kitaplarla da davet etmiştik, bütün bunlara rağmen, sizler umursamayıp, düşünmeden reddettiniz ve böylece bugün için hiç hazırlık yapmadınız.” denilecek ve hak ettikleri azap karşılarına çıkarılınca da, ne söyleyecek sözleri, ne de söz söyleyecek halleri olmayacak.
|
| Mustafa İslamoğlu |
Ve (o vahyi işitmeyen ölüler ve sağırlar) aleyhindeki söz gerçekleştiği zaman, onlar için yerden bir canlı çıkarırız; o onları mesajlarımıza öteden beri insanların yürekten inanmamış olduklarını söyler.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Söylenen söz, başlarına geldiği zaman, onlar için yerden bir dâbbe çıkarırız da Bizim âyetlerimize nâsın kat'i sûrette inanmaz olduklarını onlara söyler.
|
| Ömer Öngüt |
(Kıyametin kopacağına dair) o sözün tahakkuk zamanı yaklaşınca onlara yerden bir dabbe çıkarırız da insanların âyetlerimize yakînen iman etmemiş olduklarını söyler.
|
| Şaban Piriş |
Onlara verilen söz gerçekleştiği zaman, yerden bir dabbe (canlı) çıkarırız da onlara konuşarak; insanların gerçekten ayetlerimize inanmadıklarını söyler.
|
| Sadık Türkmen |
Üzerlerine söz gerçekleştiği zaman, onlar için yerden bir dabbe/canlı (sorgu meleği) çıkarırız; bu canlı varlık onlara (inkârcılara), ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını söyler!
|
| Seyyid Kutub |
insanlara yönelttiğimiz o tehdidin gerçekleşme günü yaklaşınca karşılarına yerden bitme bir hayvan çıkarırız. Bu hayvan dile gelerek insanların ayetlerimize inanmadıklarını açıklar.
|
| Suat Yıldırım |
Kıyamet hakkındaki sözün gerçekleşme zamanı yaklaşınca onlara yerden bir dabbe (canlı) çıkarırız. O da insanların bizim ayetlerimize, (özellikle kıyamete dair ayetlerimize) inanmadıklarını söyler.
|
| Süleyman Ateş |
O söz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dâbbe (canlı) çıkarırız; o, onlara insanların, âyetlerimize inanmadıklarını söyler.
|
| Süleymaniye Vakfı |
Bu insanların haklarındaki karar kesinleşince[1*] onlar için yerden (kabirlerinden) bir dâbbe[2*] çıkarırız. Dâbbe, o insanlara, Allah’ın âyetlerine kesin bir inançla inanmadıklarını söyler.
[1*] Ölene kadar tevbe kapısı açıktır. Kişi hakkındaki karar ölünce verilir. Dolayısıyla bu ayette kişinin ölümünün gerçekleştirilmesi ifade edilmektedir.
[2*] Dabbe: Hareket etme özelliği olan, canlı demektir. Bunların göklerde ve yerlerde olduğu, insan ve melek grubunun da dabbe özelliği olduğu ilgili ayetlerde anlatılmıştır. Dolayısıyla bu ayetteki dabbe kendini doğrulara kapatan insanlardan ölenlere, durumunu kabirde iken tebliğ eden melektir. İlgili diğer ayetler: (Şura 42/29, Nahl 16/49, Nahl 16/61, Bakara 2/164, En’am 6/38 , Hud 11/6, Hud 11/56, Nur 24/45, Ankebut 29/60, Lokman 31/10, Sebe 34/14, Fatır 35/45, Casiye 45/4)
|
| Tefhim-ul Kuran |
O söz, kendi başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe çıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara söyler.
|
| Ümit Şimşek |
Söz verilen zaman gelip çattığında, onlara yerden bir dâbbe çıkarırız ki, kendileriyle konuşur da insanların âyetlerimize kesin bir şekilde inanmadıklarını söyler.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
O söz tepelerine indiğinde, yeryüzünden onlar için bir dâbbe/debelenir gibi yürüyen bir canlı çıkarırız da o onlara, insanların bizim ayetlerimize gereğince inanmadıklarını söyler.
|