| Abdulbaki Gölpınarlı |
Allah'a andolsun ki der, az kalmıştı, beni de helâk edecektin.
|
| Abdullah Parlıyan |
Ve “Aman Allah'ım!” der. Ey eski arkadaşım! Neredeyse beni de mahvedecektin.
|
| Adem Uğur |
"Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin.
|
| Ahmed Hulusi |
Dedi ki: "Tallahi, az kalsın beni de bu çukura yuvarlayacaktın. "
|
| Ahmet Tekin |
Arkadaşına: 'Allah’a yemin ederim ki, sen, az kalsın beni yakacaktın' der.
|
| Ahmet Varol |
Der ki: 'Allah'a yemin olsun, sen az kalsın beni de helâke götürecektin.
|
| Ali Bulaç |
Dedi ki: "Andolsun Allah'a, neredeyse beni de (şu bulunduğun yere) düşürecektin."
|
| Ali Fikri Yavuz |
(Ona şöyle) der: “-Vallahi, doğrusu sen, az daha beni helâk edecektin.
|
| Ali Ünal |
“Allah’a yemin olsun ki,” der, “neredeyse benim de helâkime sebep olacaktın;
|
| Bayraktar Bayraklı |
Ona diyecek ki: “Allah'a andolsun ki, az kalsın beni de helâk edecektin.”
|
| Bekir Sadak |
Ona der ki: «Allah'a and olsun ki, az kalsin beni de mahvedecektin.»
|
| Celal Yıldırım |
«Allah'a yemin olsun ki, neredeyse beni de mahvedecektin,» der.
|
| Cemal Külünkoğlu |
(56-57) Ona şöyle der: “Allah'a andolsun, neredeyse beni de helâk edecektin. Rabbimin lütfu olmasaydı şimdi ben de cehenneme götürülmüş olacaktım.”
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Ona der ki: 'Allah'a and olsun ki, az kalsın beni de mahvedecektin.'
|
| Diyanet Vakfi |
(56-57) «Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin. Rabbimin nimeti olmasaydı, şimdi ben de (cehenneme) getirilenlerden olurdum» dedi.
|
| Edip Yüksel |
“ALLAH’a andolsun, az kalsın sen beni de mahvedecektin“ der.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Tallahi, der: doğrusu sen az daha beni helâk edecektin
|
| Erhan Aktaş |
“Vallahi az kalsın beni de mahvedecektin.” dedi.
|
| Gültekin Onan |
Dedi ki: "Andolsun Tanrı'ya, neredeyse beni de (şu bulunduğun yere) düşürecektin."
|
| Hakkı Yılmaz |
(56-59) Dedi ki: “Allah'a yemin ederim ki doğrusu sen az daha beni değişime/yıkıma uğratacaktın. Rabbimin nimeti olmasaydı, kesinlikle ben de bu hazır bulundurulanlardan olacaktım. Peki, nasılmış bak! Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz; bir daha diriltilmeyecekmiş miyiz? Biz, azaba uğratılmayacak mıymışız?”
|
| Harun Yıldırım |
"Yemin ederim ki, sen az daha beni de helâk edecektin.
|
| Hasan Basri Çantay |
(Ve ona) dedi ki: «Allaha yemîn ederim, sen az kaldı beni de muhakkak helak edecekdin».
|
| Hayrat Neşriyat |
Dedi ki: 'Allah’a yemîn olsun ki, (sen) nerede ise gerçekten beni (de) helâk edecektin!'
|
| İbni Kesir |
Dedi ki: Allah'a andolsun ki; az kaldı beni de mahvedecektin.
|
| İskender Evrenosoğlu |
"Allah'a yemin olsun ki, sen az daha beni de gerçekten helâk edecektin?" dedi.
|
| Kadri Çelik |
Der ki: “Andolsun Allah'a, şüphesiz sen az daha beni helâk edecektin.”
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
(56-57) "Sahiden beni helak edecektin tallahi", Rabbimin lütfu olmasaydı getirilenlerdendim" der
|
| Mehmet Okuyan |
(Mümin olan, ateşteki arkadaşına) şöyle diyecektir: “Allah’a yemin olsun: Sen az daha beni de helak edecektin.
|
| Muhammed Celal Şems |
Der ki: “Vallahi, neredeyse beni (de) helâk edecektin.”
|
| Muhammed Esed |
ve "Aman Allahım!" der, "(Ey eski arkadaşım), neredeyse (beni de) mahvedecektin!
|
| Mustafa Çevik |
50-61 Cennette birbirleriyle sohbet ederken, içlerinden biri der ki: “Bir zamanlar dünyada iken benim bir arkadaşım vardı ve bana hep derdi ki, sen âhiret hayatına gerçekten inanıyor musun? Şimdi biz öldükten, kemik yığını ve toprak haline geldikten sonra yeniden diriltilip hesaba mı çekileceğiz, buna mı inanıyorsun? Şimdi bana böyle diyenin durumunu görmek için cehenneme bir bakalım.” Cehenneme baktıklarında onu ateşinin ortasında görürler, cennetteki mü’min ona seslenerek, “Vallahi eğer senin aklına uysaydım beni de mahvedecektin. Ben Rabbimin davetine iman edip yönelmeseydim, şimdi o ateşin içinde feryat edenlerden olacaktım.” dedikten sonra da, cennette ki arkadaşlarına dönüp, “Biz bir daha ölmeyeceğiz ve cehennem azabı da görmeyeceğiz, işte gerçek zafer ve mutluluk budur, çalışıp çabalamak isteyenler bunun için çalışsınlar.” diyecek.
|
| Mustafa İslamoğlu |
"Aman Allah'ım!" der, "Az kalsın beni mahvedecektin!
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Der ki: «Vallahi sen az kaldı elbette beni helâk edecek idin.»
|
| Ömer Öngüt |
Dedi ki: "Yemin ederim ki sen az daha beni de helâk edecektin!"
|
| Şaban Piriş |
-Allah’a yemin ederim ki, sen, neredeyse beni de mahvedecektin! der.
|
| Sadık Türkmen |
Dedi ki: “Allah’a yemin olsun ki, az kalsın sen beni de mahvedecektin!..
|
| Seyyid Kutub |
Ona der ki; «Yemin ederim ki, sen az daha beni helâk edecektin.
|
| Suat Yıldırım |
(54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helâke sürükleyecektin! Rabbimin hidâyet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!"
|
| Süleyman Ateş |
"Tallâhi, dedi, sen az daha beni de alçaltacaktın."
|
| Süleymaniye Vakfı |
Ona şöyle der: “Vallahi az kalsın beni de bu hale düşürecektin.”
|
| Tefhim-ul Kuran |
Dedi ki: «Andolsun Allah'a, neredeyse beni de ( şu bulunduğun yere) düşürecektin.»
|
| Ümit Şimşek |
Der ki: 'Allah'a yemin olsun, neredeyse beni de helâk edecektin.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Dedi: "Vallahi, az kalsın sen beni de buralara düşürecektin."
|