| Abdulbaki Gölpınarlı |
De ki: Bütün şefâat, Allah'ın; onundur göklerin ve yeryüzünün saltanatı ve tedbîri, sonra da dönüp onun tapısına gideceksiniz.
|
| Abdullah Parlıyan |
De ki: “Şefaat hakkını verme yetkisi, yalnız Allah'a aittir. Gökler ve yer üzerindeki hakimiyet de yalnız O'nundur ve sonunda O'na döndürüleceksiniz.”
|
| Adem Uğur |
De ki: Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.
|
| Ahmed Hulusi |
De ki: "Şefaat tümüyle Allâh'ındır! (Çünkü) semâların ve arzın mülkü O'nundur! Sonra O'na rücu ettirileceksiniz. "
|
| Ahmet Tekin |
'Bütün kâinatı tek başına yardımcısız-eşşiz yaratmak, nizamını sağlamak ve ayakta tutmak Allah’a aittir. Göklerin ve yerin mülkü ve hükümranlığı O’nundur. Üstelik O’nun huzuruna götürülüp hesaba çekileceksiniz.' de.
|
| Ahmet Varol |
De ki: 'Şefaatin tümü Allah'ındır. [2] Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürülürsünüz.
|
| Ali Bulaç |
De ki: "Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
|
| Ali Fikri Yavuz |
De ki: “- Bütün şefaat Allah’ın kudretindedir. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Sonra (ahirette) hep döndürülüb O’na götürüleceksiniz.”
|
| Ali Ünal |
De ki: “(Katında bazılarına şefaat izni versin vermesin,) mutlak kudret ve hakimiyet Allah’ındır. O’na aittir göklerin ve yerin mutlak mülkiyet ve hakimiyeti. Sonunda, hesap vermek üzere O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.
|
| Bayraktar Bayraklı |
De ki: “Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.”
|
| Bekir Sadak |
De ki: «Butun sefaat Allah'in iznine baglidir. Goklerin ve yerin hukumranligi O'nundur. Sonra O'na doneceksiniz.»
|
| Celal Yıldırım |
De ki: Şefaatin tamamı Allah'a aittir (O'nun iznine bağlıdır). Göklerin ve yerin mülkü (ve tasarrufu münhasıran) O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.
|
| Cemal Külünkoğlu |
De ki: “Şefaat (yetkisi) yalnız Allah'a aittir. Gökler ve yer üzerindeki otorite (yalnız) O'nundur ve sonunda yalnız O'na döndürüleceksiniz.”
|
| Diyanet İşleri (eski) |
De ki: 'Bütün şefaat Allah'ın iznine bağlıdır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döneceksiniz.'
|
| Diyanet Vakfi |
De ki: Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.
|
| Edip Yüksel |
De ki: “Tüm şefaat ALLAH’a aittir.” Göklerin ve yerin yönetimi O’na aittir. Sonra O’na döndürüleceksiniz.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
De ki Allahındır o şefaat bütün, onundur mülkü Göklerin ve Yerin, sonra hep döndürülüp ona götürüleceksiniz
|
| Erhan Aktaş |
De ki: “Şefaat etme tamamıyla Allah’ın elindedir.1 Göklerin ve yerin egemenliği yalnızca O’na aittir. Sonra O’na döndürüleceksiniz.
1- Kur’an, “şefaat” anlayışını ve inancını kesin olarak reddetmektedir. Nebiler de dâhil hiç kimsenin şefaat etme hakkı yoktur. Şefaatin varlığına inanan bir kimse müşrik olur.
|
| Gültekin Onan |
De ki: "Şefaatin tümü Tanrı'nındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
|
| Hakkı Yılmaz |
De ki: “Bütün yardım, destek, kayırma Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü yalnızca O'nundur. Sonra yalnızca O'na döndürülürsünüz.”
|
| Harun Yıldırım |
De ki: Bütün şefâat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz.
|
| Hasan Basri Çantay |
De ki: «Bütün şefaat (hakkı) Allahındır. Göklerin ve yerin mülk (-ü tasarrufu) onundur. Nihayet (hepiniz) ancak Ona döndürü (lüb götürü) leceksiniz».
|
| Hayrat Neşriyat |
De ki: 'Şefâat tamâmen Allah’a âiddir. Göklerin ve yerin mülkü, O’nundur. Sonra ancak O’na döndürüleceksiniz.'
|
| İbni Kesir |
De ki: Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra hepiniz O'na döndürüleceksiniz.
|
| İskender Evrenosoğlu |
De ki: "Şefaatin hepsi Allah'a mahsustur. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
|
| Kadri Çelik |
De ki: “Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra da O'na döndürüleceksiniz.”
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Elbet, söyle ki: "Şefaatin tamamı Allah'a aittir. Çünkü göklerin ve yerin hakimiyeti O'nundur. (Rab'nin) huzuruna eninde sonunda götürüleceksiniz. O'na hesap vereceksiniz sizler"
|
| Mehmet Okuyan |
De ki: “Şefaat tamamen ve yalnızca Allah’a aittir. Göklerin ve yerin otoritesi yalnızca O’na aittir. Sonra da yalnızca O’na döndürüleceksiniz.”
|
| Muhammed Celal Şems |
De ki: “Şefaat (konusu) tamamen Allah’ın yetkisindedir. Göklerin ve yerin hükümranlığı, yalnız O’nundur. Sonunda hepiniz O’na döndürüleceksiniz.”
|
| Muhammed Esed |
De ki: "Şefaat (hakkını verme yetkisi) yalnız Allah'a aittir: Gökler ve yer üzerindeki hakimiyet (yalnız) O'nundur ve sonunda yalnız O'na döndürüleceksiniz".
|
| Mustafa Çevik |
43-44 İnsanı yaratan, bunca nimetle donatıp yaşatan, dünyada ve âhirette tek şefaat edecek olan, öldükten sonra diriltip hesap soracak olan Allah’tır. De ki: “Ey müşrikler! Kesin olan gerçek bu olmasına rağmen hiçbir şeyi yaratma gücüne sahip olmayan, kendileri de yaratılmış olanlardan nasıl şefaat umabilirsiniz?” Yine onlara de ki: “Şefaat etme yetkisi tamamıyla Allah’a aittir. Gökler ve yer üzerinde hükümranlık da O’na aittir. Yardım, destek ve kayırma gücüne sahip olan da yalnız Allah’tır. Sonunda O’nun huzurunda toplanacaksınız.”
|
| Mustafa İslamoğlu |
De ki: "Şefaate (izin verme) yetkisi tamamıyla ve sadece Allah'a aittir: Gökler ve yerin mutlak otoritesi (de) O'na aittir: sonunda sadece O'na döndürüleceksiniz.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
De ki: «Bütün şefaat, Allah içindir. Göklerin ve yerin mülkü O'nun içindir. Sonra O'na döndürüleceksinizdir.»
|
| Ömer Öngüt |
De ki: "Bütün şefaat (hakkı) Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz. "
|
| Şaban Piriş |
De ki: Şefaatin hepsi Allah’ındır. Göklerin ve yerin hakimiyeti O’na aittir. Bir zaman sonra O’na döndürüleceksiniz.
|
| Sadık Türkmen |
De ki: “Bütün şefaat (aracılara ihtiyacı olmayan) Allah’ındır. Göklerin ve yeryüzünün egemenliği/mülkü/krallığı O’nundur. Sonra O’nun katına döndürülürsünüz.”
|
| Seyyid Kutub |
De ki: «Bütün şefaat Allah'ın iznine bağlıdır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döneceksiniz.»
|
| Suat Yıldırım |
De ki: "Şefaatin tamamı Allah’a aittir. Çünkü göklerin ve yerin mülk ve hâkimiyeti de O’nundur. Sonunda da O’nun huzuruna götürülecek, O’na hesap vereceksiniz."
|
| Süleyman Ateş |
De ki: "Şefâ'at tamamen Allâh'ındır (yardım ve destek yalnız O'ndandır). Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
|
| Süleymaniye Vakfı |
De ki “Şefaat yetkisi[*] tümüyle Allah’ın elindedir. Göklerin ve yerin hakimiyeti O’ndadır. Zaten sonunda tekrar yaratılıp O’nun huzuruna çıkarılacaksınız.”
[*] Şefaat kavramı için Bkz. Bakara 2/48 ve dipnotu
|
| Tefhim-ul Kuran |
De ki: «Şefaatin tümü Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Sonra da O'na döndürüleceksiniz.»
|
| Ümit Şimşek |
De ki: Şefaat tümüyle Allah'a aittir. Göklerin ve yerin egemenliği Onundur. Sonunda Onun huzuruna döneceksiniz.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
De ki: "Şefaat, tümden ve sadece Allah'ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi O'nundur. Sonunda O'na döndürüleceksiniz."
|