| Abdulbaki Gölpınarlı |
Ve bizse pek yakın görürüz onu.
|
| Abdullah Parlıyan |
Ama biz onu yakın görüyoruz.
|
| Adem Uğur |
Biz ise onu yakın görmekteyiz.
|
| Ahmed Hulusi |
Biz ise onu yakın görüyoruz!
|
| Ahmet Tekin |
Biz de onu yakın bir gelecekte görüyoruz.
|
| Ahmet Varol |
Biz ise onu yakın görüyoruz.
|
| Ali Bulaç |
Biz ise, onu pek yakın görüyoruz.
|
| Ali Fikri Yavuz |
Fakat biz, o azabı yakın görüyoruz.
|
| Ali Ünal |
Ama Biz onu, gerçekleşmesi kesin ve pek yakın görüyoruz.
|
| Bayraktar Bayraklı |
(6-7) Kâfirler o azabı uzak görüyorlar; biz ise onu yakın görmekteyiz.
|
| Bekir Sadak |
Ama biz onu yakin gormekteyiz.
|
| Celal Yıldırım |
Biz ise, onu yakın görmekteyiz.
|
| Cemal Külünkoğlu |
Fakat biz, onu yakın görüyoruz.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Ama biz onu yakın görmekteyiz.
|
| Diyanet Vakfi |
Biz ise onu yakın görmekteyiz.
|
| Edip Yüksel |
Biz ise onu yakın görüyoruz.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Biz se onu yakın görürüz
|
| Erhan Aktaş |
Biz, onu yakın görüyoruz.
|
| Gültekin Onan |
Biz ise, onu pek yakın görüyoruz.
|
| Hakkı Yılmaz |
(6,7) Şüphesiz Biz, olacak azabı çok yakın görürken, onlar onu çok uzak görüyorlar.
|
| Harun Yıldırım |
Biz ise onu pek yakın görüyoruz.
|
| Hasan Basri Çantay |
Biz ise onu yakın görüyoruz.
|
| Hayrat Neşriyat |
Hâlbuki (biz) onu yakın görüyoruz.
|
| İbni Kesir |
Biz ise; onu, yakın görmekteyiz.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Ve Biz, onu yakın olarak görüyoruz.
|
| Kadri Çelik |
Biz ise, onu pek yakın görmekteyiz.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
(7-8) Rehberliğimizde ise bunu yakın görürüz. O gün gök erimiş maden gibi görünür.
|
| Mehmet Okuyan |
Biz ise onu yakın görmekteyiz.
|
| Muhammed Celal Şems |
Biz (ise,) onu çok yakın görüyoruz.
|
| Muhammed Esed |
ama Biz onu yakın görüyoruz!
|
| Mustafa Çevik |
5-18 Ey Peygamber ve beraberindeki mü’minler! Siz müşrik ve kâfirlerin alaylı sözlerine, saldırılarına sabırla göğüs gerip, direnerek mücadelenize devam edin. Onların geleceğine inanmadıkları Kıyamet ve Hesap Günü, Bize göre yakındır. O Gün geldiğinde, gök erimiş maden gibi olacak, dağlar da atılmış yün misali uçuşup dağılacaklar ve hiçbir kimse bir yakınını, dostunu soracak durumda olmayacak, herkes kendi derdine düşecek, birbirlerini görmelerine rağmen, görmezden gelecekler. O Gün her müşrik ve kâfir kendi canını ateşin azabından kurtarmak için çocuğunu, eşini, kardeşini, dünyada iken sahiplendiği soyunu sopunu, herkesi ve neyi varsa hepsini fidye olarak vermeye çoktan razıdır, yeter ki kendini kurtarabilsin. İşte O Gün dünya hayatlarını hakikate sırt dönerek tamamlamış olanları hiç kimse, hiçbir güç derileri kavurup soyan o elemli ateş azabından kurtaramaz. O nankör ve zalimler, Allah’ın davetini umursamayıp, O’nun bahşettiği serveti biriktirip üstüne oturmuş, Rabbine şükredip rızasını kazanmak uğrunda infak etmekten uzak durmuşlardı. Cehennem onların hepsini kendine çağırıp içine çekecektir.
|
| Mustafa İslamoğlu |
Biz ise onu çok yakın görüyoruz.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(7-8) Halbuki, Biz onu pek yakın görürüz. O gün ki, (azabı vaki olur) gök erimiş maden gibi olacaktır.
|
| Ömer Öngüt |
Biz ise onu yakın görüyoruz.
|
| Şaban Piriş |
Biz ise onu yakın görüyoruz.
|
| Sadık Türkmen |
Biz ise onu yakın görüyoruz.
|
| Seyyid Kutub |
Biz ise onu yakın görüyoruz.
|
| Suat Yıldırım |
(6-7) Onlar, o günü çok uzakta zannediyorlar, ama Biz yakın olduğunu biliyoruz.
|
| Süleyman Ateş |
Biz ise onu yakın görüyoruz.
|
| Süleymaniye Vakfı |
oysa Biz yakın görüyoruz.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Biz ise, onu pek yakın görmekteyiz.
|
| Ümit Şimşek |
Biz ise yakın görüyoruz.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Biz ise onu çok yakın görüyoruz.
|