| Abdulbaki Gölpınarlı |
Ve tanığa ve görünene.
|
| Abdullah Parlıyan |
Kıyamet günü hazır olanlara ve o gün görülecek acaip şeylere veya peygambere ve ümmetine veya son peygamberin ümmetine ve diğer ümmetlere veya peygamberlerden her biri ve ümmetlerine andolsun ki;
|
| Adem Uğur |
(O günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki,
|
| Ahmed Hulusi |
Şahide ve şahit olunana!
|
| Ahmet Tekin |
Muhammed’e, peygamberlere, meleklere, Kur’ân’ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir, örnek önderlere, müslümanlara zulmeden zâlimlerin aleyhinde şahitlik yapanlara, denetlenen ümmetlere ve insanlara, delilleri, şâhitleri ortaya konarak, uğradıkları zulmün hesabı sorulacak olan mü’minlere yemin ederim.
|
| Ahmet Varol |
Şahide ve şahit olunana. [1]
|
| Ali Bulaç |
Şahid olana (görene) ve şahit olunana (görülene).
|
| Ali Fikri Yavuz |
Cumaya ve arefe gününe ki,
|
| Ali Ünal |
Ve şahit olana ve şahit olunan her şeye.
|
| Bayraktar Bayraklı |
(1-3) Burçlar sahibi göğe; vaad edilen o güne; tanık olan ve tanık olunana yemin olsun ki,
|
| Bekir Sadak |
sahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar oldukten sonra diriltileceklerdir.
|
| Celal Yıldırım |
Ve şâhid olana ve şâhid olunana da and olsun ki,
|
| Cemal Külünkoğlu |
(1-5) Kendinde burçlar (takımyıldızlar) taşıyan göğe, o vaad edilen güne (kıyamete), şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene) andolsun ki, (inananları yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolmuş ve lanetlenmiştir.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Şahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar öldükten sonra diriltileceklerdir.
|
| Diyanet Vakfi |
(1-7) Burçlara sahip gökyüzüne, geleceği bildirilmiş olan güne, (o günde) tanıklık edene ve edilene andolsun ki, ateşle dolu hendeğe atılanlar (yakılarak) öldürüldü. Onlar (yakanlar) da başlarına oturmuşlar, müminlere yapmakta oldukları işkenceyi seyrediyorlardı.
|
| Edip Yüksel |
Ve tanığa da tanık olunana da andolsun.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Ve şâhide ve meşhûda kasem olsun
|
| Erhan Aktaş |
Tanığa ve tanıklık edilene ant olsun,
|
| Gültekin Onan |
Şahid olana (görene) ve şahit olunana (görülene).
|
| Hakkı Yılmaz |
1-3 Kur’ân âyetlerini öğrenmiş iyi hesap bilenleri, ölüm anını, değişime, yıkıma uğratılan toplumların kalıntılarını ve bunları gözlemleyenleri 64 kanıt gösteririm ki,
|
| Harun Yıldırım |
Şahidlik edene ve şahidlik edilene,
|
| Hasan Basri Çantay |
şâhidle meşhûde ki,
|
| Hayrat Neşriyat |
Hem (o günde) şâhid olana ve şâhid olunana!
|
| İbni Kesir |
Şehadet edene ve şehadet edilene.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Ve şahit olana ve şahit olunana (görene ve görülene) (andolsun).
|
| Kadri Çelik |
Ve şahit olana (görene) ve şahit olunana (görülene).
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Üstüne şahitlik edilen şeye ve şahitlik edene yemin olsun.
|
| Mehmet Okuyan |
Şahit(ler)e ve şahitlik edilen(ler)e.
|
| Muhammed Celal Şems |
(1-3) Burçlara sahip göğü, vadolunan günü, tanık olan (birisini) ve (hakkında) tanıklık edileni şahit olarak gösteriyoruz.
|
| Muhammed Esed |
ve O (her şeye) tanıklık eden ile (O'nun tarafından) tanıklık edileni!
|
| Mustafa Çevik |
1-9 Yıldız kümeleri ile dopdolu gökyüzüne, mutlaka gelip çatacak olan Kıyamet
ve Hesap Günü’ne ve O Gün birbirlerine şahitlik edeceklere andolsun ki Allah’ın
davetine iman edenleri, içinde ateş yaktıkları çukurlara atarak işkenceyle öldüren
zalimler ve onlara seyirci kalanlar da birbirlerine şahitlik edecekler.
Mü’minler, “Biz yalnız Allah’ın bizi davet ettiği nizam ve ahlak ile yaşar, O’na
kulluk ederiz.” dedikleri için ateş çukuruna atıldılar. Allah da onlara yapılanlara şahittir.
Göklerde ve yerde hüküm vermek yalnızca Allah’a aittir.
|
| Mustafa İslamoğlu |
her bir tanık ve sanık şahit olsun (da şu gerçeği ünlesin):
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(3-4) Ve şehâdet eden ve şehâdet olunana. Hendeklerin sahipleri mel'un bulunmuştur.
|
| Ömer Öngüt |
Andolsun şâhitlik yapana ve şâhitlik edilene!
|
| Şaban Piriş |
Şahid olana ve şahid olunana..
|
| Sadık Türkmen |
ant olsun o şahide ve şahitlik edilene!
|
| Seyyid Kutub |
Şahitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki.
|
| Suat Yıldırım |
Şahid ile meşhûda kasem ederim ki:
|
| Süleyman Ateş |
(O gün) Şâhide ve şâhidlik edilene andolsun,
|
| Süleymaniye Vakfı |
şahit olan ve şahit olunan kişiler[1*] hakkı için![2*],
[1*] Ergenlik çağına ermiş her insan, kendini ve çevresini gözlemlemesi sonucu Allah’ın varlığını, birliğini ve kendinin rabbi yani sahibi olduğunu kesin olarak kavrar. Bazıları bu şahitliğin gereğini ölene kadar yapar ve başkasına kul olmaz.
“Rabbin, Âdem oğullarından, onların bellerinden nesillerini aldığında (erkeklerde meni, kadınlarda yumurta kanala girdiğinde) kendilerini bağlayacak şekilde şahit tutarak onlara: “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” der. Onlar da: “Evet Rabbimizsin. Biz buna şahidiz.” derler. Artık Kıyâmet günü; “biz bunun farkında değildik” diyemezsiniz. Şunu da diyemezsiniz: “Önceden ortak koşanlar babalarımızdı. Biz ise onlardan sonra gelen bir nesildik. O batıla sapanların işlediklerinden ötürü bizi yok mu edeceksin?” (Araf 7/172)
Âdemoğlunun belinden neslinin alınması, nesle sebep olan tohumun alınmasıdır. O da buluğla başlar.
[2*] Buraya kadar olan üç âyette Allah yemin etmektedir. Allah’ın bir şeye yemin etmesi, o şeyin önemine vurgu yapmak ve daha sonra gelen şeye dikkat çekmek içindir. Bu yüzden biz, bu anlama uygun meal verdik.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Şahid olana (görene) ve şahid olunana (görülene) .
|
| Ümit Şimşek |
Ve şahitlik edene ve hakkında şahitlik edilene.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Tanıklık edene, tanıklık edilene/seyredene, seyredilene,
|