| Abdulbaki Gölpınarlı |
Bir vakit şu şehre girin, nîmetlerinden, nerede dilerseniz orada bol-bol yiyin, kapısından secde ederek girin, burası yurttur deyin, yarlıganma dileyin de suçlarınızı örtelim; iyilikte bulunanların sevabını daha da arttıracağız demiştik.
|
| Abdullah Parlıyan |
Ve yine hatırlayın o günleri, biz şöyle demiştik: “Girin şu beldeye, yiyeceklerinden dilediğiniz kadar bol bol yiyin, fakat kapısından saygı göstererek, boyun eğerek girin ve günahlarımızın yükünü üzerimizden kaldır deyin ki, günahlarınızı bağışlayalım ve iyilik yapanlara daha fazlasını verelim” demiştik.
|
| Adem Uğur |
(İsrailoğullarına:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) "Hıtta!" (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik.
|
| Ahmed Hulusi |
Hani şunu demiştik onlara: "Şu karyeye (boyuta) girin ve orada dilediğiniz şekilde (o boyutun nimetlerini) yeyin. . . Kapısından da secde ederek (varlığınızın yokluğunu, yalnızca Allâh Esmâ'sının var olduğunu itiraf ederek) girin ve (benlik hissinizden dolayı) mağfiret dileyin. . . Ki (benliğinizin oluşturduğu) hatalarınızı mağfiret edelim. Kendisine bağışlananları başkalarıyla karşılıksız paylaşanlara (muhsinlere) daha da arttıracağız. "
|
| Ahmet Tekin |
Hani biz:'Bu şehre girip yerleşin. Buradaki nimetlerden Allah’ın sünneti düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde dilediğiniz şekilde bol bol yeyin. Kapılardan, şehrin giriş noktalarından birlikte, saygıyla secde ederek girin, girerken, ya Rabbi, bizi affet deyin ki, sizin hatalarınızı affedelim. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman kullarımıza nimetlerimizi daha da artıracağız.' demiştik.
|
| Ahmet Varol |
Hani, 'Şu kasabaya girin, orada istediğiniz yerden bolca yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve 'bizi bağışla' deyin ki, biz de sizin yanlışlıklarınızı bağışlayalım. İyilere olan lütuflarımızı ise artıracağız' demiştik.
|
| Ali Bulaç |
Ve hatırlayın, demiştik ki: "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnızca secde ederek kapısından girerken 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin; (biz de) hatalarınızı bağışlayalım; iyilik yapanların (ecirlerini) arttıracağız."
|
| Ali Fikri Yavuz |
Bir vakit de (Tîh sahrasından çıktıktan sonra): “- Şu Kudüs şehrine girin de nimetlerinden dilediğinizi, bol bol yeyin; kapısından secde ederek girin ve “Hıtta” deyin (günahınızdan istiğfar edin) ki, günahlarınızı afvedelim. Biz, ihsan (iyilik ve itâat) edenlere, sevabı daha artıracağız.” demiştik.
|
| Ali Ünal |
Hatırlayın, hani (çölde dolaşıp duruyordunuz da, nihayet sizi bir beldeye yönlendirmiş ve) şöyle buyurmuştuk: “Bu beldeye girin ve oradan dilediğiniz şekilde bol bol yiyin. Kapısından âdeta secde halinde, mütevazı ve emirlerimize boyun eğmiş olarak girin ve dua edin, mağfiret dilenin, sadakat gösterin (katiyen aşırılık, taşkınlık ve bozgunculuğa düşmeyin ve şımarmayın), Biz de, hatalarınızı, sürçmelerinizi bağışlayalım.” İyiliğe kilitlenmiş ve Bizi görmeseler de Bizim kendilerini gördüğümüzün şuuru içinde davrananlar için başka mükâfatlarımız da olacaktır.
|
| Bayraktar Bayraklı |
İsrâiloğulları'na, “bu kente giriniz, orada bulunanlardan bol bol yiyiniz; kapısından boyun eğerek giriniz; ‘Hıtta/hatalıyız' deyiniz ki hatalarınızı bağışlayalım. Çünkü biz, iyi davrananlara fazlasıyla vereceğiz” demiştik.
|
| Bekir Sadak |
«Bu sehre girin, orada dilediginiz gibi, bol bol yiyin, secde ederek kapisindan girin, bagisla! deyin, biz de yanilmalarinizi bagislariz, iyilere daha da artiririz» demistik.
|
| Celal Yıldırım |
Ve hatırlayın ki, bu şehre (Beytü'l-Makdis'e) girin, dilediğiniz yerde ondan (onun nimetlerinden) refah içinde bol bol yeyin. Kapısından da secde ederek (eğlip saygı göstererek veya baş yere koyup Hakk'a arz-ı şükranda bulunarak) girin ve «dileğimiz, günahlarımızın dökülmesidir» deyin. Biz de kusur ve suçlarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere (Allah'ı görürcesine davrananlara nimetlerimizi) daha da artıracağız, demiştik.
|
| Cemal Külünkoğlu |
Ve yine hatırlayın o günleri (Sina çölünü geçtikten sonra), “Bu beldeye (Kudüs ya da Eriha'ya) girin ve yiyeceklerinden dilediğiniz kadar bolca yiyin. Kapıdan tevazu içinde (şükür) secdesi ederek girin ve “Hıtta” (günahlarımızın yükünü üzerimizden kaldır!) diye dua edin ki, günahlarınızı bağışlayayım ve iyilik yapanlara sınırsız mükâfat vereyim” demiştik.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
'Şu şehre girin, orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin, secde ederek kapısından girin, 'bağışla!' deyin, Biz de yanılmalarınızı bağışlarız, iyilere daha da artırırız' demiştik.
|
| Diyanet Vakfi |
(İsrailoğullarına:) Bu kasabaya girin, orada bulunanlardan dilediğiniz şekilde bol bol yeyin, kapısından eğilerek girin, (girerken) «Hıtta!» (Yâ Rabbi bizi affet) deyin ki, sizin hatalarınızı bağışlayalım; zira biz, iyi davrananlara (karşılığını) fazlasıyla vereceğiz, demiştik.
|
| Edip Yüksel |
“Bu şehre girin. Orada dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan alçak gönüllü olarak girin ve dostça konuşun ki hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara daha fazlasını veririz“ demiştik.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Ve bir vakit «şu şehre girin de ni'metlerinden dilediğiniz veçhile bol bol yeyin ve secdeler ederek kapıya girin ve «hıtta» deyin ki size hatı'elerinizi mağfiret ediverelim, muhsinlere ise daha artıracağız» dedik
|
| Erhan Aktaş |
Hani: “ Şu şehre girin, orada dilediğinizden bol bol yiyin. O kapıdan secde1 ederek girin. Ve bizi bağışla deyin ki Biz de hatalarınızı bağışlayalım. İyilik yapanlara daha fazlasını vereceğiz.” demiştik.
1- Onların yasa ve kurallarını kabullenerek.
|
| Gültekin Onan |
Ve demiştik ki: "Şu şehre girin. Orada dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve "dileğimiz bağışlanmadır" deyin ki hatalarınızı bağışlayalım. Muhsinlerin (alacaklarını / karşılıklarını / ecirlerini) arttıracağız (seneziydülmuhsiniyn)".
|
| Hakkı Yılmaz |
Ve hani bir zamanlar Biz, “Şu kente girin de onun nimetlerinden dilediğiniz şekilde bol bol yiyin. O kapıdan da boyun eğip teslimiyet göstererek; onlara tebâ/uyruk olarak, taşkınlık, yanlış; kendi zararlarına iş yapmadan girin ve “Hıtta [bizi bağışla]!” deyin. Ki size, hatalarınızı bağışlayıverelim, iyilik-güzellik yapanlara nimetlerimizi daha da arttıracağız” demiş idik.
|
| Harun Yıldırım |
Hani:“Şu kasabaya girin ve orada dilediğiniz yerde bol bol yiyin, o kapıdan secde ederek girin ve "hıtta" (bizi affet) deyin ki size hatalarınızı bağışlayalım; muhsinlere daha da artıracağız…” demiştik.
|
| Hasan Basri Çantay |
Hani: («Tîh» den çıkdıkdan sonra) şu kasabaya girib dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yeyin, kapısından secde ederek (eğilerek, saygı göstererek) girin ve (dileğimiz) hıtta (dır, günahlarımızın dökülüp düşmesidir) deyin, (tevbe edin de o sayede) kusurlarınızı örtelim, iyilik (ve itaat) edenler (in ecrin) i ise daha artıracağız» demişdik.
|
| Hayrat Neşriyat |
Yine bir zaman (size) şöyle demiştik: 'Şu şehre (Kudüs’e) girin de ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin; (ama) kapıdan secde eden kimseler olarak girin ve 'حِطَّةٌ (Yâ Rab! Bizi affet!)’ deyin ki, size hatâlarınızı bağışlayalım!' Çünki (biz,) iyilik edenle re (mükâfâtla rı nı daha da)artıracağız.
|
| İbni Kesir |
Hani; şu kasabaya girin, dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yeyin, kapısından secde ederek girin, affet deyin, kusurlarınızı örtelim. İyilik
|
| İskender Evrenosoğlu |
Ve o zaman demiştik ki: “Bu kasabaya girin, böylece onun (ni'metlerinden) dilediğiniz yerden bol bol yeyin. Kapıdan secde ederek girin ve “hıtta” (günahlarımızın bağışlanmasını diliyoruz) deyin. Biz de sizin hatalarınızı mağfiret edelim (günahlarnızı sevaba çevirelim). Ve muhsinlere (ni'metlerimizi) artıracağız.”
|
| Kadri Çelik |
Hani, “Şu kasabaya girin, orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin, kapısından secde ederek girin, “Günahlarımızı bağışla” deyin ki böylece biz de hatalarınızı bağışlayalım, (şüphesiz biz) ihsan sahiplerine daha da artırırız” demiştik.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
"Rızıklanın, bol bol. İşte şu beldeye girin" demiştik, hatırlayın o zamanları, Ancak kapısında saygı ile secde ederek girerken deyin ki: Burası bağışlanmadır" Bağışlayalım Biz de hatalarınızı. Artıracağız iyilik yapanların mükafatlarını.
|
| Mehmet Okuyan |
Hani (İsrailoğulları’na) şöyle demiştik: “Şu şehre girip (yerleşin); onun (nimetlerinden) dilediğiniz gibi bolca yiyip (yararlanın)! Kapıdan eğilerek (saygıyla) girin ve “Hıttah! (Bizi bağışla!)” deyin ki sizin için hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananların (ödülünü) ileride daha da artıracağız.”
|
| Muhammed Celal Şems |
Hani “Şu kasabaya girin. Oradan dilediğiniz gibi bolca yiyin, tam itaat ederek kapısından, (yükümüzün) hafiflemesini (diliyoruz,) diyerek girin. Biz (de) hatalarınızı bağışlar, iyilik edenlere daha (da) veririz,” demiştik.
|
| Muhammed Esed |
Ve yine (hatırlayın o günleri), Biz, "Bu beldeye girin ve yiyeceklerinden dilediğiniz kadar bol bol yiyin; fakat kapıdan (tevazu içinde) boyun eğerek girin ve 'Günahlarımızın yükünü üzerimizden kaldır!' deyin ki, günahlarınızı bağışlayayım ve iyilik yapanlara sınırsız mükafat vereyim" demiştik.
|
| Mustafa Çevik |
58-59 İsrailoğullarına bu nankörlüklerinden sonra şöyle buyurduk: “Bulunduğunuz yerin yakınındaki şu şehre, halkına tevazu ile saygı göstererek girin, oradaki nimetlerden siz de yararlanın.” Bir yandan da affedilmeyi dileyerek; “Rabbimiz tevbemizi kabul et, bizleri bağışla.” diyerek doğru olana yönelin. Unutmayın ki Allah sözüne sadık olanları sever, bağışlar ve onlara ihsan ettiği nimetlerini de artırır. Fakat o nankör ve zalimler kendilerine söylenen bu sözün anlamını değiştirip tam tersi işler yaptılar.
|
| Mustafa İslamoğlu |
Bir zaman da demiştik ki: Girin şu şehre, canınızın çektiklerinden bol bol yiyin! Ama (şehre ait) kapıdan tevazu içerisinde iki büklüm girin ve "Bizi affet!" diyin! Böylece biz de sizin hatalarınızı affedelim. Sonuçta, Allah'ı görür gibi kulluk edenlere ikramımızı arttıracağız.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Ve hani demiştik ki: «Şu kasabaya girin, ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyiniz. Kapısından secde ederek giriniz ve 'hıtta' deyiniz, sizin için hatalarınızı setredelim. Ve iyilik edenlere mükâfaatı daha artıracağız.»
|
| Ömer Öngüt |
Bir vakit de: “Şu şehre girin, dilediğiniz yerde istediğinizi bol bol yiyin. Kapısından secde ederek girin ve: 'Hıtta=bizi affet' deyin, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım, kusurlarınızı örtelim. İyilik edenlere daha da artıracağız. ” demiştik.
|
| Şaban Piriş |
Hani: -Şu kasabaya girip, dilediğiniz yerden istediğinizi bol bol yiyin. Kapısından secde ederek girin ve “bağışla” deyin de sizi bağışlayalım. Güzel davrananların mükafatını da artıralım, demiştik.
|
| Sadık Türkmen |
HANİ, (şöyle) dedik: “Bu memlekete girin. Oradan dilediğiniz yerden bol bol yiyin ve kapısından büyük bir tevazu ile eğilerek girin.” Ve ‘hıtta’ (Ya Rabbi, bizi affet) deyin, Biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım… İyilik edenlere ise ileride daha da fazlasını vereceğiz.”
|
| Seyyid Kutub |
Hani «Şu kasabaya girin ve orada ne isterseniz bol bol yiyin, fakat kapıdan girerken secde ederek 'bizi bağışla' deyin ki, günahlarınızı affedelim. İyilik edenlere daha fazlasını vereceğiz» dedik.
|
| Suat Yıldırım |
Bir zaman da şöyle dedik: "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerden bol bol yiyin! Şehrin kapısından secde ederek, saygılı bir tavırla girin ve "Affet bizi ya Rebbenâ (hıtta)" deyin ki suçlarınızı affedelim; iyilik yapanların mükâfatlarını daha da artıracağız.
|
| Süleyman Ateş |
Demiştik ki: "Şu kente girin, oradan dilediğiniz yerde bol bol yeyin; secde ederek kapıdan girin ve "hitta (ya Rabbi, bizi affet)" deyin ki, biz de sizin hatâlarınızı bağışlayalım, güzel davrananlara daha fazlasını da veririz.
|
| Süleymaniye Vakfı |
Bir gün şöyle demiştik: “Şu şehre girin de beğendiğiniz yerden, çekinmeden[*] yiyin. Secde edip kapıdan girin ve ‘Hıtta!’ (Günah yükümüzü kaldır!) deyin ki günahlarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara ikramımız olacaktır.”
[*] Âyette geçen rağad رغد , güzellik ve bolluk demektir (Müfredât). Çekinmeden, sözü her iki anlamı da ifade eder.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Ve (yine) hatırlayın, demiştik ki: «Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnızca secde ederek kapısından girerken 'dileğimiz bağışlamandır' deyin; (biz de) hatalarınızı bağışlayalım; iyilik yapanların (ecirlerini) artıracağız.»
|
| Ümit Şimşek |
Yine hatırlayın ki, 'Şu beldeye girin ve dilediğiniz yerden bol bol yiyin,' demiştik. 'Ama şehrin kapısından secde ederek girin ve 'Hıtta' deyin ki, Biz de sizin günahlarınızı bağışlayalım. İyilik yapanları Biz ziyadesiyle ödüllendireceğiz.'
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Şöyle demiştik: "Girin şu kente; orada, dilediğiniz yerde bol bol yiyin. Kapıdan secde ederek girin ve 'Affet bizi!' deyin ki, hatalarınızı bağışlayalım. Biz güzel davranıp, güzellik üretenlere daha fazlasını da veririz."
|