| Abdulbaki Gölpınarlı |
Ve andolsun, onu, apaydın tanyerinde gördü.
|
| Abdullah Parlıyan |
Andolsun Muhammed vahiy getiren Cibrîl'î berrak bir ufukta gördü.
|
| Adem Uğur |
Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.
|
| Ahmed Hulusi |
Andolsun ki Onu apaçık ufuk olarak müşahede etti!
|
| Ahmet Tekin |
Andolsun o Cibril’i apaçık, ufukta gördü.
|
| Ahmet Varol |
Andolsun ki o, onu apaçık bir ufukta görmüştür.
|
| Ali Bulaç |
Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.
|
| Ali Fikri Yavuz |
And olsun ki, Peygamber, o Cebrâil’i açık ufukta gördü.
|
| Ali Ünal |
O, (vahyi getiren elçi Cebrail’i) apaçık ufukta gördü.
|
| Bayraktar Bayraklı |
(22-24) Sizin arkadaşınız Muhammed, kesinlikle deli değildir. O, meleği apaçık ufukta görmüştü. O, gaypten gelen bilgileri sizden esirgeyemez.
|
| Bekir Sadak |
And olsun ki, o, Cebrail'i apacik ufukta gormustur.
|
| Celal Yıldırım |
And olsun ki. O, onu (Muhammed, Melek Cebrail'i) açık ufukta gördü.
|
| Cemal Külünkoğlu |
Şüphesiz (Muhammed) onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
And olsun ki, o, Cebrail'i apaçık ufukta görmüştür.
|
| Diyanet Vakfi |
Andolsun ki, onu (Cebrail'i) apaçık ufukta görmüştür.
|
| Edip Yüksel |
Onu apaçık bir ufukta görmüştür.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Vallahi gördü onu açık ufukta
|
| Erhan Aktaş |
Ant olsun o, onu açık ufukta gördü.1
1- Allah’tan vahyedileni; Allah’ın büyük tecellisini, hiçbir kuşku olmaksızın, apaçık bir şekilde kavradı.
|
| Gültekin Onan |
Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.
|
| Hakkı Yılmaz |
Andolsun O, O'nu açık ufukta gördü.
|
| Harun Yıldırım |
Andolsun onu apaçık bir ufukta görmüştür.
|
| Hasan Basri Çantay |
Andolsun ki O (saahibiniz) onu apaçık ufukda görmüşdür.
|
| Hayrat Neşriyat |
And olsun ki, onu (Cebrâîl’i) apaçık, ufukta gördü.
|
| İbni Kesir |
Andolsun ki; onu, apaçık ufukta görmüştür.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Ve andolsun (resûl), O'nu (Cebrail A.S'ı) ufukta apaçık gördü.
|
| Kadri Çelik |
Şüphesiz o (Peygamber), onu (Cebrail'i) apaçık bir ufukta görmüştür.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Vasıl olup onu apaçık bir ufukta, andolsun ki o görmüştür.
|
| Mehmet Okuyan |
Yemin olsun ki onu (Cebrail’i) apaçık ufukta görmüştü.
|
| Muhammed Celal Şems |
Şüphesiz o, (gaip olanı) apaçık ufukta görmüştür.
|
| Muhammed Esed |
o gerçekten (meleği) gördü, berrak bir ufukta (gördü) onu;
|
| Mustafa Çevik |
21-24 O Peygamber, elçi meleğin ilettiği âyetler ile sizleri Allah adına yaratılışınızın sebebi olan hayat nizamına çağırmaktadır. Sakın ola sizler bu çağrıyı, Muhammed’in uydurduğu ya da tanımadığınız birilerinin (cinlerin) fısıldadığı sözler
sanmayın. Arkadaşınız Muhammed deli değildir.
Peygamber, kendisine Allah’ın mesajları olan âyetlerini getiren meleği apaçık bir
ufukta gördü. Hem sizler de onun yalancı olmadığını, doğru bildiklerini de söylemekten çekinmeyecek bir ahlaka sahip olduğunu da çok iyi bilirsiniz.
|
| Mustafa İslamoğlu |
Doğrusu o, meleği berrak bir ufukta görmüştür.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(23-25) Andolsun ki, onu apaçık ufukta gördü. Ve o, (peygamber) gaybe ait hususta behil değildir. Ve o, tardedilen bir şeytanın sözü değildir.
|
| Ömer Öngüt |
Andolsun ki onu apaçık ufukta görmüştür.
|
| Şaban Piriş |
Onu (Cebrail’i) apaçık ufukta görmüştür.
|
| Sadık Türkmen |
apaçık ufukta onu/Cebrail’i gördü.
|
| Seyyid Kutub |
Şüphesiz (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür.
|
| Suat Yıldırım |
O, vahyi getiren elçi Cebrail’i, apaçık ufukta görmüştü.
|
| Süleyman Ateş |
Andolsun (Muhammed) onu apaçık ufukta görmüştür.
|
| Süleymaniye Vakfı |
Cebrail’i, o açık ufukta (Hira dağında) görmüştür[*].
[*] Hira Dağı, Kabe’nin etrafında binalar yokken, kolayca görülürdü. Allah Teala şöyle buyurmuştur: (Muhammed) O sözleri kendi arzusuna göre söylemiyor. O söz, kendine gelen vahiyden başkası değildir. Bunu ona, çok güçlü olan (Cebrail) öğretti. Sağlam yapılı olan (Cebrail) ona, kendi yapısıyla göründü. Muhammed, (Kâbe’ye göre) en yüksek ufukta (Hira Dağında) idi. Sonra (Cebrail) yaklaştı ve aşağıya süzüldü. (Muhammed ile) İki yayın yarısı gibi oldular; hatta birbirlerine daha da sokuldular. (Cebrail, Allah’ın) kendine vahyettiğini, (Allah’ın) kuluna (Muhammed’e) vahyetti. (Muhammed’in) Gördüğünü gönlü yalanlamadı. Onun gördüklerine yine de kuşkuyla mı bakacaksınız? (Necm 53/3-12)
|
| Tefhim-ul Kuran |
Andolsun o (peygamber), onu apaçık bir ufukta görmüştür.
|
| Ümit Şimşek |
And olsun, onu apaçık ufukta gördü.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Yemin olsun ki, onu apaçık ufukta gördü.
|