2 - Bakara suresi 16. âyet meali

Fâtiha suresi 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 Sonraki Tümü Âl-i İmrân suresi
أُوْلَئِكَ الَّذِينَ اشْتَرُوُاْ الضَّلاَلَةَ بِالْهُدَى فَمَا رَبِحَت تِّجَارَتُهُمْ وَمَا كَانُواْ مُهْتَدِينَ
Ulâikellezîneşterevûd dalâlete bil hudâ, fe mâ rabihat ticâretuhum ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
  
ulâike işte onlar
ellezîne ki onlar
işterevû satın aldılar
ed dalâlete dalâlet
bi ile, ... e
el hudâ hidayet
fe o zaman, böylece
olmadı
rabihat kâr
ticâretu-hum onların ticareti
ve ve
mâ kânû değillerdi, olmadılar
muhtedîne hidayette olanlar, hidayete erenler
   
Abdulbaki Gölpınarlı Onlardır doğru yolu satıp azgınlığı alanlar. Alışverişlerinden faydalanmadıkları gibi bir kazanç yolu da tutmamışlardır.
Abdullah Parlıyan Onlar hidayete karşılık sapıklığı değişmişler, ama bu değişimleri onlara kâr getirmemiş ve onlar doğru yolu da bulamamışlardır.
Adem Uğur İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir.
Ahmed Hulusi İşte onlar hakikatlerini oluşturan gerçeğe (bilhüda) karşılık, dalâleti (kendi hakikatini fark edememe) satın almışlardır! Oysa bu ticaret onlara kâr getirmedi; gerçeğe de erdirmez!
Ahmet Tekin Onlar doğru yolun, Allah’ın kitap ve peygamberle gösterdiği yolun yerine, dalâleti başlarına belâ olarak satın alanlar, başlarına buyruk yaşamayı, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerdir. Onların ticaretleri kazançlı olmamıştır. Doğru yola gelmeye istekli de değiller.
Ahmet Varol Bu kimseler hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır. Ancak yaptıkları alışveriş bir kazanç sağlamamış, kendileri de doğru yolu bulamamışlardır.
Ali Bulaç İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır.
Ali Fikri Yavuz Bunlar, o kimselerdir ki, hidayete karşılık dalâleti (sapıklığı, cehennemi) satın almışlardır. Onların ticareti kâr etmemiş ve doğru yolu da bulamamışlardır.
Ali Ünal Onlar, hidayete bedel sapkınlığı satın almış kimselerdir ki, ticaretlerinden bir fayda görmedikleri gibi, (içinde yüzdükleri sapkınlıktan) kurtulmaya yol bulmaları da mümkün değildir.
Bayraktar Bayraklı İşte onlar, doğru yola karşılık sapıklığı satın alanlardır. Onların bu ticareti kazançlı olmayacak ve doğru yolu da bulamayacaklardır.
Bekir Sadak Onlar, dogruluk yerine sapikligi aldilar da alisverisleri kar getirmedi; dogru yolu bulamamislardi.
Celal Yıldırım İşte onlar öyle kimselerdir ki, doğru yola karşılık sapıklığı satın almışlardır. Bu alış verişleri kendilerine kâr sağlamamıştır; doğru yolu da bulmuş değillerdir.
Cemal Külünkoğlu Onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış olan kimselerdir ama ne bu ticaretleri onlara fayda sağlamış, ne de başka bir şekilde doğru yolu bulmuşlardır.
Diyanet İşleri (eski) Onlar, doğruluk yerine sapıklığı aldılar da alışverişleri kar getirmedi; doğru yolu bulamamışlardı.
Diyanet Vakfi İşte onlar, hidayete karşılık dalâleti satın alanlardır. Ancak onların bu ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girememişlerdir.
Edip Yüksel Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın aldı. Ticaretleri ne kâr bırakır, ne de onları gerçeğe ulaştırır.
Elmalılı Hamdi Yazır bunlar işte öyle kimselerdir ki hidayet bedeline dalâleti satın almışlardır da ticaretleri kâr etmemiştir yolunu tutmuş da değillerdir.
Erhan Aktaş Onlar, hidayete1 karşılık sapkınlığı satın almışlardır. Bu ticaretlerinde bir kazanç yoktur. Ve doğru yolu bulamamışlardır.

1- Doğru yola iletilmeye.
Gültekin Onan İşte bunlar hidayet karşılığında sapıklığı (dalaleti) satın almışlardır. Fakat bu ticaretleri bir yarar (kar) sağlamamış / getirmemiş, hidayeti de bulamamışlardır.
Hakkı Yılmaz İşte onlar, doğru yol karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir de onların ticaretleri kâr etmedi ve onlar kılavuzlandıkları doğru yolu bulan kimseler olmadılar.
Harun Yıldırım İşte onlar, hidâyete karşı sapıklığı satın almış kimselerdir. Alışverişleri kâr getirmemiş ve doğru yolu da bulanlardan olmamışlardır.
Hasan Basri Çantay Onlar o kimselerdir ki doğru yolu bırakıp sapkınlığı (eğri yolu) satın almışlardır. Demek, alış verişleri onlara kazanç sağlamamış, onlar doğru yolu da bulmamışlardır.
Hayrat Neşriyat İşte onlar, hidâyete karşılık dalâleti satın alanlardır. Fakat ticâretleri (onlara) kâr getirmemiştir. (Onlar, o zarardan kurtulmak için) doğru yolu bulmuş kimseler de değillerdir.
İbni Kesir Onlar; hidayet karşılığı sapıklığı satın almış kimselerdir. Ticaretleri kendilerine kar sağlamamıştır. Ve onlar hidayete ermişlerden değildirler.
İskender Evrenosoğlu İşte onlar, o kimselerdir ki, hidayet ile dalâleti satın aldılar. Fakat onların ticareti, onlara hiç kâr sağlamadı ve hidayete ermiş değillerdi.
Kadri Çelik Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir. Bu yüzden yaptıkları ticaretten kazanç elde edememişler ve hidayete ermişlerden de olamamışlardır.
Mehmet Ali Eroğlu Bunlar doğru yol olarak, hidayet yerine sapıtmayı satın almışlardır. Alışverişten fayda sağlayamamışlar ve hidayeti de bulamamışlardır.
Mehmet Okuyan İşte onlar hidayet karşılığında sapkınlığı satın alanlardır. Onların (bu) ticareti kazançlı olmamış ve kendileri de doğru yola girmemiştir.
Muhammed Celal Şems Doğruluk yerine sapıklığı benimseyenler, ancak bunlardır. Bunun sonucu alışverişleri onlara (bir) kâr getirmedi ve onlar hidayet bulanlar (da) olamadılar.
Muhammed Esed (Çünkü) onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlar, ama ne (bu) ticaretleri onlara fayda sağlamış, ne de (başka bir şekilde) hidayet bulmuşlardır.
Mustafa Çevik 8-16 Öyle kimseler de vardır ki, gerçekten inanmadıkları halde Allah’a, Rab ve ilah olarak inanıp Âhiret Günü’ne de iman ettiklerini söylerler. Böylece hem Allah’ı hem de mü’minleri aldattıklarını zannederler. Oysa onlar sadece kendilerini aldatırlar fakat bunun farkında değiller. Onların ikiyüzlülükleri sebebi ile kalplerine fitne ve nifak hastalığı yerleşmiştir. Yürekten inanıp teslim olmadıkları için Allah da onların o hastalıklarını artırmıştır. Cehennem azabı onları beklemektedir. Böyle kimselere “Yeryüzünde yozlaşmaya, çürümeye, bozgunculuğa sebep olacak işler yapmayın”, denildiğinde, “Biz bozguncu, yozlaştırıcı değil yapıcı, iyileştirici, ıslah edici kimseleriz.” derler. Hâlbuki onlar kesinlikle fesat çıkarmanın, insanları Allah’ın daveti olan hayat nizamını yaşamaktan uzaklaştırmanın peşindeler fakat yaptıklarının da doğru olduğuna inanırlar. Onlara: “Gelin siz de yürekten iman eden mü’minler gibi dosdoğru kimselerden olun, ikiyüzlü tavırlarınızdan vazgeçin.” denildiğinde ise; “Ne yani, biz de şu beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?” derler. Fakat gerçek şu ki asıl ahmak ve beyinsiz olan kendileridir ama bunun farkında değiller. Bunlar dünyevi çıkarlarının söz konusu olduğu yerlerde, mü’minlerle karşı karşıya geldiklerinde, “Biz de sizin gibi inanıyoruz.” demekten de geri durmazlar. Fakat işleri bitip de kendileri gibi olan şeytanın dostlarıyla bir araya gelince de, “Aslında bizim sizden olduğumuzu biliyorsunuz, biz onlarla alay etmek, işimizi gördürmek için bir araya geliyoruz.” derler. Allah şimdilik onların ikiyüzlü tavırları ve azgınlıkları için de bir süre daha bataklıklarında debelenmelerine izin vermekte. Günü gelince de hak ettikleri azap ile cezalandıracaktır. İşte bunlar Allah’ın daveti olan hidayete karşı, delaleti satın alanlardır ve bu ticaretin onlara hiçbir kârı olmamıştır. Zira bunlar fıtratlarına tek uygun olan hayat nizamının değerini kavramaya yanaşmadılar.
Mustafa İslamoğlu Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın aldılar, bu yüzden ticaretleri onlara kâr sağlamadı; zira onlar doğru yolda giden kimseler değiller.
Ömer Nasuhi Bilmen Onlar (o münafıklar) o kimselerdir ki, hidâyet mukabilinde dalâleti satın almışlardır. Onların bu ticaretleri bir kazanç temin etmemiştir. Ve onlar hidâyete ermiş kimseler değildir.
Ömer Öngüt İşte onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın almışlardır. Bu alış-verişleri kendilerine kâr sağlamamıştır, doğru yolu da bulamamışlardır.
Şaban Piriş Onlar, hidayet yerine sapıklığı satın aldılar da alışverişleri kar getirmedi ve doğru yolu bulanlar olmadılar.
Sadık Türkmen İşte bunlar o kimseler ki; hidayete (doğru hayat tarzına) karşılık, sapıklığı (yanlış hayat tarzını) seçtiler/satın aldılar. Bu yüzden alışverişleri onlara bir kâr sağlamadı. Ve hidayete/doğru yola da gitmediler.
Seyyid Kutub Onlar hidayet karşılığında sapıklığı satın alan kimselerdir. Bu yüzden yaptıkları ticaretten kazanç elde edememişler ve de hidayete erememişlerdir.
Suat Yıldırım İşte onlar hidâyeti verip, dalâlet satın aldılar. Ama bu, kârlı bir ticaret olmadı. Çünkü kâr yolunu tutmadılar.
Süleyman Ateş İşte onlar o kimselerdir ki, hidâyet karşılığında sapıklığı satın aldılar da ticaretleri kar etmedi, doğru yolu da bulamadılar.
Süleymaniye Vakfı Onlar, doğruyu (hidayeti) verip yanlışı (dalaleti) alanlardır. Doğru yolda olmadan[*] yaptıkları ticaret kazanç getirmez.

[*] Hidayet; doğru yola girme, rehberlik etme ve o yola kabul etme anlamlarına gelir. Dalalet ise kasıtlı veya kasıtsız yoldan çıkma, hedeften sapma, kaybolma, bir şeyi kaybetme vs. anlamlarına gelir.

 
Tefhim-ul Kuran İşte bunlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlardır; fakat bu alışverişleri bir yarar sağlamamış; hidayeti de bulmamışlardır.
Ümit Şimşek İşte onlar, hidayeti sapıklıkla değiştirmiş kimselerdir. Fakat ne bu ticaretlerinden bir kazanç sağlamışlar, ne de amaçlarına ulaşabilmişlerdir.
Yaşar Nuri Öztürk İşte bunlar, doğruluk ve aydınlığı verip karanlık ve sapıklığı satın aldılar da ticaretleri hiç bir kazanç sağlamadı. Bir yol yordama girebilmiş de değillerdir.

Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.