| Abdulbaki Gölpınarlı |
Artık sabret güzel bir sabırla.
|
| Abdullah Parlıyan |
O halde sen bütün sıkıntılara güzelce göğüs gererek sabret ve neticeyi bekle.
|
| Adem Uğur |
(Resûlüm!) Şimdi sen güzelce sabret.
|
| Ahmed Hulusi |
O hâlde güzel bir sabır ile sabret.
|
| Ahmet Tekin |
Şimdi sen, onların, seni ve Kur’ân’ı yalanlamalarına, olabildiğince, güzelce sabrederek mücadeleye devam et.
|
| Ahmet Varol |
Sen şimdi güzel bir sabırla sabret.
|
| Ali Bulaç |
Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret.
|
| Ali Fikri Yavuz |
O halde (Ey Rasûlüm, o kâfirlerin eziyetlerine) güzel bir sabır ile sabret; (çünkü azabın inme zamanı yaklaşmıştır).
|
| Ali Ünal |
Şu halde sen, (müşriklerin eziyetlerine) güzelce sabret.
|
| Bayraktar Bayraklı |
Şimdi sen güzelce sabret!
|
| Bekir Sadak |
Guzel guzel sabret;
|
| Celal Yıldırım |
Artık sen, güzelce sabret (de neticeyi bekle).
|
| Cemal Külünkoğlu |
(Ey Resulüm!) O halde, (sana yakışan) güzel bir şekilde (sıkıntılara) sabret.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Güzel güzel sabret;
|
| Diyanet Vakfi |
(Resûlüm!) Şimdi sen güzelce sabret.
|
| Edip Yüksel |
Şimdi sen güzelce sabret.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
O halde sabret biraz bir sabri cemîl ile
|
| Erhan Aktaş |
O halde, güzel bir sabır ile sabret.
|
| Gültekin Onan |
Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret.
|
| Hakkı Yılmaz |
O hâlde sen, güzel bir sabır ile sabret.
|
| Harun Yıldırım |
O halde güzel bir sabır ile sabret.
|
| Hasan Basri Çantay |
(Habîbim) sen (şimdilik) güzel bir sabr ile katlan.
|
| Hayrat Neşriyat |
(Ey Resûlüm!) Şimdi güzel bir sabırla sabret!
|
| İbni Kesir |
Öyleyse Sen, güzel güzel sabret.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Artık güzel bir sabırla sabret.
|
| Kadri Çelik |
O halde güzel bir sabır ile sabret.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
(5-6) Artık güzel bir sabırla sabret! Çünkü gerçekten onlar bunu oldukça uzak görüyorlar.
|
| Mehmet Okuyan |
Sen güzelce sabret!
|
| Muhammed Celal Şems |
Öyleyse güzel bir şekilde sabret.
|
| Muhammed Esed |
Bu nedenle, (sen ey iman eden), bütün sıkıntılara sabırla katlan!
|
| Mustafa Çevik |
5-18 Ey Peygamber ve beraberindeki mü’minler! Siz müşrik ve kâfirlerin alaylı sözlerine, saldırılarına sabırla göğüs gerip, direnerek mücadelenize devam edin. Onların geleceğine inanmadıkları Kıyamet ve Hesap Günü, Bize göre yakındır. O Gün geldiğinde, gök erimiş maden gibi olacak, dağlar da atılmış yün misali uçuşup dağılacaklar ve hiçbir kimse bir yakınını, dostunu soracak durumda olmayacak, herkes kendi derdine düşecek, birbirlerini görmelerine rağmen, görmezden gelecekler. O Gün her müşrik ve kâfir kendi canını ateşin azabından kurtarmak için çocuğunu, eşini, kardeşini, dünyada iken sahiplendiği soyunu sopunu, herkesi ve neyi varsa hepsini fidye olarak vermeye çoktan razıdır, yeter ki kendini kurtarabilsin. İşte O Gün dünya hayatlarını hakikate sırt dönerek tamamlamış olanları hiç kimse, hiçbir güç derileri kavurup soyan o elemli ateş azabından kurtaramaz. O nankör ve zalimler, Allah’ın davetini umursamayıp, O’nun bahşettiği serveti biriktirip üstüne oturmuş, Rabbine şükredip rızasını kazanmak uğrunda infak etmekten uzak durmuşlardı. Cehennem onların hepsini kendine çağırıp içine çekecektir.
|
| Mustafa İslamoğlu |
Artık (sen ey muhatap), güzel bir sabırla diren!
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(5-6) Artık güzelce bir sabr ile sabret. Şüphe yok ki, onlar onu uzak görürler.
|
| Ömer Öngüt |
Şimdi sen güzelce sabret.
|
| Şaban Piriş |
Öyleyse sen, güzel bir sabırla sabret.
|
| Sadık Türkmen |
Öyleyse sen güzelce sabret!
|
| Seyyid Kutub |
Şimdi sen güzelce sabret.
|
| Suat Yıldırım |
O halde sen, müşriklerin eziyetlerine güzelce sabret. Çünkü azabın inmesi yaklaşmaktadır.
|
| Süleyman Ateş |
Şimdi sen güzelce sabret.
|
| Süleymaniye Vakfı |
Sen güzelce sabır göster.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Şu halde, güzel bir sabır (göstererek) sabret.
|
| Ümit Şimşek |
Sen güzel bir sabırla sabret.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Artık güzel bir sabırla sabret!
|