| Abdulbaki Gölpınarlı |
Öylesine sırça ki incecik gümüşten ve hepsini de içecekleri miktara, susuzluklarına göre ölçmüşlerdir âdetâ.
|
| Abdullah Parlıyan |
Gümüş beyazlığında ve cam gibi parlak kadehlerdir ki, hepside cennetliklerin içecekleri ölçüye ve susuzluklarına göre ayarlanmıştır.
|
| Adem Uğur |
Gümüşten öyle kadehler ki onları istedikleri ölçüde tayin ve takdir etmişlerdir.
|
| Ahmed Hulusi |
Miktarlarını kendilerinin takdir ettiği gümüşten billur kadehlerdir!
|
| Ahmet Tekin |
Tasavvur ettikleri biçimde ve büyüklükte, hayal ettikleri dolulukta, gümüşten sırça taslar, billur kâseler dolaştırılır.
|
| Ahmet Varol |
Gümüşten kaseler ki ölçülerini (hizmetçiler) belirlemişlerdir.
|
| Ali Bulaç |
Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüyle tesbit etmişlerdir.
|
| Ali Fikri Yavuz |
Gümüşten billûrlar ki, (ehli cennet) onları türlü türlü biçime koymuşlardır.
|
| Ali Ünal |
Gümüşî renkte billûr kupalarla; içecekleri meşrubatın türünü ve miktarını ise bizzat kendileri tayin ederler.
|
| Bayraktar Bayraklı |
(15-16) Çevrelerinde gümüşten kaplar ve kristal kaseler dolaştırılacaktır. Sanki gümüşten yapılmış kristaller. Onları kendi arzularına göre belirleyeceklerdir.
|
| Bekir Sadak |
Billurlari gumus gibi parlaktir, onlari olcup olcup dagitirlar.
|
| Celal Yıldırım |
Gümüşten (işlemeli) billurları belli ölçülere göre takdîr etmişlerdir.
|
| Cemal Külünkoğlu |
Gümüşten kadehler ki, onları ihtiyaca göre ölçüp düzenlemişlerdir.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Billurları gümüş gibi parlaktır, onları ölçüp ölçüp dağıtırlar.
|
| Diyanet Vakfi |
(15-16) Yanlarında, gümüş kaplar ve billûr kâselerle, gümüş beyazlığında (billûr gibi) şeffaf kupalarla dolaşılır ki, sâkiler bunu (cennet şarabını) ölçüsünce tayin ve takdir ederler.
|
| Edip Yüksel |
Gümüşten yapılmış şeffaf bardaklar… Onları tam olarak haketmişlerdir.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Gümüşten billûrlar, onları türlü türlü biçime koymuşlardır
|
| Erhan Aktaş |
Miktarını kendilerinin belirledikleri gümüşten billur kadehler,
|
| Gültekin Onan |
Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüyle tesbit etmişlerdir.
|
| Hakkı Yılmaz |
(5-22) Şüphesiz, “iyi adamlar”, kâfur katılmış bir tastan içerler, fışkırtıldıkça fışkırtılacak bir pınardan ki ondan, verdikleri sözleri yerine getiren, kötülüğü yayılan bir günden korkan ve “Biz sizi, ancak Allah rızası için doyuruyoruz ve sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz; evet, biz asık suratlı ve çatık kaşlı bir günde Rabbimizden korkarız” diyerek Allah sevgisi için/sevmesine rağmen yiyeceği, yoksula ve öksüze ve tutsağa veren Allah'ın kulları içerler.
Allah da, bu yüzden onları, o günün kötülüğünden korur; onlara aydınlık ve sevinç rastlayacak, sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve ipekleri verecek; orada tahtlara kurulmuş olarak kalacaklar; orada bir güneş de, dondurucu bir soğuk da görmeyecekler ve bahçenin gölgeleri onların üzerlerine sarkacak ve alçaltıldıkça alçaltılacak. Ve aralarında gümüş bir kap ve billûr kâseler dolaştırılacak, -kendilerinin ayarladığı billûrları gümüştendir-.
Ve orada onlar, karışımı zencefil olan bir tastan sulanırlar, orada Selsebil denilen bir pınardan...
Ve aralarında büyümez, yaşlanmaz çocuklar dolaşır; onları gördüğünde, saçılmış birer inci sanacaksın! Orayı gördüğünde, mutluluk ve büyük bir mülk ve yönetim göreceksin; üzerlerinde ince, yeşil ipekli, parlak atlastan giysiler olacak; gümüş bileziklerle süslenmiş olacaklar; Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecek.
Şüphesiz ki bu, sizin için karşılıktır. Çalışmalarınız da karşılık ödenecek niteliktedir.
|
| Harun Yıldırım |
Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüyle tesbit etmişlerdir.
|
| Hasan Basri Çantay |
(Evet) gümüşden (yaratılmış) billurlar ki mıkdarını (sâkıyler) ta'yin etmişlerdir.
|
| Hayrat Neşriyat |
Gümüşten billûrlar ki, onları belli şekillere göre (Cennet ehli kendileri) takdîr etmiştir.
|
| İbni Kesir |
Billurları gümüş gibi parlaktır. Mikdarını onlar takdir etmiştir.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Gümüşten kadehler ki onların miktarını belirlemişlerdir.
|
| Kadri Çelik |
(İyilerin) Belli bir ölçüye (ihtiyaçlarına göre) tespit ettikleri gümüşten billur kaplar.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
İşte gümüşten kadehler istedikleri ölçüde ayarlanmıştır.
|
| Mehmet Okuyan |
Miktarını kendilerinin belirleyeceği o billur kupalar da gümüştendir.
|
| Muhammed Celal Şems |
(Onlar) cam (gibi görünürler, oysa) gümüştendirler. (Melekler) bunları, büyük bir ustalıkla hazırlamış olacaklar.
|
| Muhammed Esed |
-kristal benzeri, (ama) gümüşten- ve hacimlerini yalnız kendileri tesbit edecek.
|
| Mustafa Çevik |
5-19 Davet olundukları doğru yolda yaşamak için canla başla gayret edenlere ise, Rablerinin onlar için hazırladığı cennetlerde lezzetli ve hoş kokulu bitki özlerinden oluşan, kaynağı yalnızca cennette olan doyumsuz içecekler ikram edilecek. Bunlar Rablerine verdikleri sözlerinde duran ve Kıyamet Günü’nün dehşetini akıllarından çıkarmayıp, O’ndan çekinen kimselerdir. İşte böylesi mü’minler, Allah’ın rızasını kazanmak için, kendi isteklerini bastırıp, muhtaçlara yetimlere ve esirlere yedirip içirir, yardım ederler. Kendi kendilerine de, “Biz bu yardımları Rabbimizin rızasını kazanmak için yapıyoruz ve insanlardan bunun karşılığını beklemiyoruz” ardından da, “Biz, Rabbimizin herkes gibi bize de bahşettiği nimetleri, kim için ve ne için kullandığımızın hesabını soracağına iman ediyoruz.” derler. İşte bu imanları ve yaptıkları iyilikleri sebebiyle Allah onları Kıyamet Günü’nün dehşetinden koruyacak, yüzlerine nur, gönüllerine huzur ve sükûn bahşedecek, sonra da onları bu uğurda gayret ederken karşılaştıkları zorluklara, imanlarından taviz vermeden direnmeleri sebebi ile cennette tarifi imkânsız mükâfatlarla ödüllendirecek. Onlar orada ipekli giysileri içinde koltuklarına yaslanacak, ne can yakıcı sıcak ne de soğuktan etkilenmeden, cennet ağaçlarının altında gölgelenecekler. Meyve ağaçlarına kolayca ulaşabilecek, gümüş kaplarla yiyecek, billur kristal bardaklarla içecekler ikram edilecek. Sel sebil denilen pınarlardan içinde zencefil karışımı içecekler sunulacak ve onlar orada ölümsüz gençlikler yaşayacak, her biri etrafa serpilmiş inciler gibi gözükecekler. Cennette her nereye baksan, eşsiz güzellikte nimetler ve ihtişamlı saltanatların yaşandığını görürsün.
|
| Mustafa İslamoğlu |
öyle gümüşi billurlar ki, onların hacmini tamamen kendileri takdir edecek.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Gümüşten billûrlardır, onları muayyen miktarlarda takdir etmişlerdir.
|
| Ömer Öngüt |
Billurları gümüş gibi parlaktır. Onları türlü türlü biçimlere koymuşlardır.
|
| Şaban Piriş |
Gümüşten yapılmış billurlar.. Miktarlarını kendileri belirler.
|
| Sadık Türkmen |
Gümüşten öyle kadehler ki, onları istedikleri ölçüde tayin ve takdir etmişlerdir.
|
| Seyyid Kutub |
Bu gümüşten saydam kadehlerin büyüklükleri ihtiyaçlarına göre belirlenmiştir.
|
| Suat Yıldırım |
(15-16) Etraflarında hizmet edenler gümüş kaplar, billur kâseler, gümüşî parlaklıkta billur kupalarla dolaşır, onlara ikram ederler. Cennetlikler içeceklerini kendi iştahları ölçüsünce tayin ederler.
|
| Süleyman Ateş |
Öyle gümüş kadehler ki onları istedikleri ölçüde takdir etmişlerdir (istedikleri kadar içki alırlar).
|
| Süleymaniye Vakfı |
Her biri, gümüşten billurlaştırılmıştır. İçecekleri miktarı kendileri belirlerler.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Gümüşten billur kaplar ki, onları belli bir ölçüyle tesbit etmişlerdir.
|
| Ümit Şimşek |
Gümüşten kadehler ki, iştahlarına göre doldurulmuştur.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Gümüşten kupalar ki, tam diledikleri ölçüde belirlemişlerdir onları.
|