| Abdulbaki Gölpınarlı |
İşte budur gizliyi de bilen, açıktakini de bilen üstün ve hüküm ve hikmet sâhibi mâbut.
|
| Abdullah Parlıyan |
İşte O Allah, yaratılmışların kavrayış alanı ötesindeki şeyleri de, duyuları ve akıllarıyla kavrayabildiklerini de bilir. O güçlüdür, O'nun gücüne hiçbir güç erişemez, O merhametlidir.
|
| Adem Uğur |
İşte, görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak galip ve merhamet sahibi O'dur.
|
| Ahmed Hulusi |
İşte (Allâh) gaybı (algılanamayan) da şehâdeti (algılanan) de Bilen'dir; Aziyz'dir, Rahıym'dir.
|
| Ahmet Tekin |
İşte, duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini, görülen âlemi bilen O’dur. Kudretli ve hükümrandır. Engin merhamet sahibidir.
|
| Ahmet Varol |
İşte O, gizliyi de açığı da bilen, güçlü ve merhamet sahibi olandır.
|
| Ali Bulaç |
İşte gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O'dur.
|
| Ali Fikri Yavuz |
İşte budur, gaibi (insanların göremediklerini) ve hazırı (insanların gördüklerini) bilen Azîz, Rahîm...
|
| Ali Ünal |
İşte O’dur gaybı ve şahadeti (duyu ötesini de, duyuların algı sahasına gireni de) bilen; Azîz (mutlak izzet ve ululuk sahibi, her işte üstün ve mutlak galip) ve Rahîm (bütün yarattıklarına karşı hususî rahmet sahibi) olan.
|
| Bayraktar Bayraklı |
Allah, görülen ve görülmeyen her şeyi bilir; çok güçlüdür; çok merhametlidir.
|
| Bekir Sadak |
O, gorulmeyeni de goruleni de bilender, gucludur, merhametlidir.
|
| Celal Yıldırım |
İşte bu (Allah) görünmeyeni de, görüneni de bilendir. O çok üstündür, çok güçlüdür, çok rahmet edendir.
|
| Cemal Külünkoğlu |
O, yaratılmışların algı ve tasavvur alanının ötesindeki şeyleri de, duyuları ve akıllarıyla kavrayabildiklerini de bilen, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
O, görülmeyeni de görüleni de bilendir, güçlüdür, merhametlidir.
|
| Diyanet Vakfi |
İşte, görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak galip ve merhamet sahibi O'dur.
|
| Edip Yüksel |
Gizliyi de açığı da bilen, Üstün ve Rahim işte böyledir.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Odur işte gaybi de şehadeti de bilen, azîz rahîm
|
| Erhan Aktaş |
İşte O, görünmeyeni ve görüneni bilen Mutlak Üstün Olan’dır, Rahmeti Kesintisiz’dir.
|
| Gültekin Onan |
İşte gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O'dur.
|
| Hakkı Yılmaz |
İşte Allah, algılanabilenleri ve algılanamayanları, geçmişi, geleceği bilendir; en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün olmayan/mutlak galip olandır, engin merhamet sahibidir.
|
| Harun Yıldırım |
İşte, görülmeyeni de görüleni de bilen, mutlak galip ve merhamet sahibi O'dur.
|
| Hasan Basri Çantay |
İşte görünmeyeni de, görüneni de bilen, yegâne gaalib olan, (ehl-i tâatini) çok esirgeyen (Haalik-ı müdebbir) budur.
|
| Hayrat Neşriyat |
İşte O, gaybı ve şehâdeti (görünmeyeni ve görüneni) bilen, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhametli olan)dır.
|
| İbni Kesir |
Görülmeyeni de, görüleni de bilen, Aziz ve Rahim olan, O'dur.
|
| İskender Evrenosoğlu |
İşte O, gaybı (görünmeyeni) ve görüneni bilen Azîz'dir (yüce), Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli eden).
|
| Kadri Çelik |
İşte O; görülmeyeni de görüleni de bilendir, üstün güç sahibidir, merhametlidir.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Eh işte Allah böyledir! Gizliyi de aşikarı da bilen O'dur. O Aziz'dir, O Esirgeyen Rahim'dir.
|
| Mehmet Okuyan |
İşte, görünmeyeni de görüneni de bilen, güçlü, çok merhametli olan O’dur.
|
| Muhammed Celal Şems |
İşte bu, görünmeyeni (de,) görüneni (de) bilen, her şeyden üstün olan ve çok rahmet eden (Allah’tır.)
|
| Muhammed Esed |
Yaratılmışların kavrayış alanının ötesindeki şeyleri de, duyuları ve akıllarıyla kavrayabildiklerini de bilen O'dur; O, Kudret Sahibidir, Rahmet Kaynağıdır.
|
| Mustafa Çevik |
Allah görünen, görünmeyen ve insan idrakini aşan her şeyi bilir, O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır, merhamet ve rahmetin kaynağı O’dur, O’nun her şeye gücü yeter.
|
| Mustafa İslamoğlu |
İşte idraki aşan hakiketleri de, idrak ve tecrübe edilebilen gerçekleri de bilen; (hem) her işinde mükemmel olan, (hem de) merhamet kaynağı olan yalnızca O'dur.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
İşte O'dur, görünmeyeni de görüneni de bilen, izzetli, merhametli olan.
|
| Ömer Öngüt |
İşte O, görülmeyeni de görüleni de bilendir, Azîz'dir, merhamet edendir.
|
| Şaban Piriş |
İşte görülmeyeni de görüneni de bilen güçlü ve merhametli olan O’dur.
|
| Sadık Türkmen |
İşte, görülmeyeni ve görüleni bilen, herşeye gücü yeten, merhamet sahibi olan O’dur.
|
| Seyyid Kutub |
O görüleni de görülmeyeni de bilendir üstün ve merhametli olandır.
|
| Suat Yıldırım |
İşte gaybı ve şehadeti, görünmeyen ve görünen âlemleri bilen, mutlak galebe ve kudret, mutlak rahmet sahibi O’dur.
|
| Süleyman Ateş |
İşte görünmeyeni de, görüneni de bilen, güçlü ve esirgeyici olan O'dur.
|
| Süleymaniye Vakfı |
İşte o, görülmeyeni de görüleni de bilen, güçlü ve ikramı bol olan Allah’tır.
|
| Tefhim-ul Kuran |
İşte gaybı da, müşahede edilebileni de bilen, üstün ve güçlü olan, esirgeyen O'dur.
|
| Ümit Şimşek |
İşte bu, görüneni de, görünmeyeni de bilen, kudreti herşeye üstün olan, rahmeti herşeyi kuşatan Allah'tır.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
İşte budur Allah! Gaybı da görüneni de bilen O'dur. Azîz'dir o, Rahîm'dir.
|