| Abdulbaki Gölpınarlı |
Ve dişi develer bile başı boş bırakılınca.
|
| Abdullah Parlıyan |
doğurmak üzere olan dişi develer başı boş bırakıldığında,
|
| Adem Uğur |
Gebe develer salıverildiğinde,
|
| Ahmed Hulusi |
Işar (en gözde develer; zenginlik ve statü nesneleri) başıboş bırakılıp terk edildiğinde (dünya değerlerinden geçildiğinde),
|
| Ahmet Tekin |
Yavrulamak üzere olan gebe develer, kıyılmaz mallar salıverildiğinde, yağmur yüklü bulutlar işlevsiz bırakıldığında kişi öğrenip bilecektir.
|
| Ahmet Varol |
On aylık gebe develer [1] başıboş salıverildiği zaman,
|
| Ali Bulaç |
Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman,
|
| Ali Fikri Yavuz |
Kıyılmaz (canım) mallar terkedildiği zaman,
|
| Ali Ünal |
On aylık gebe develer (gibi en kıymetli mallar bile) terk edildiği zaman;
|
| Bayraktar Bayraklı |
Değerli mallar terkedildiğinde,
|
| Bekir Sadak |
(3-4) Dogurmasi yaklasmis develer basibos birakildigi zaman;
|
| Celal Yıldırım |
Gebe olan develer (kendi haline) bırakıldığında,
|
| Cemal Külünkoğlu |
Gebe develer, kendi başına terkedildiği,
|
| Diyanet İşleri (eski) |
(3-4) Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman;
|
| Diyanet Vakfi |
Gebe develer salıverildiğinde,
|
| Edip Yüksel |
En değerli mallar terkedildiği zaman,
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Ve kıyılmaz mallar bırakıldığı vakıt
|
| Erhan Aktaş |
Gebe develer başıboş bırakıldığı1 zaman,
1- Hiçbir malın öneminin kalmadığı zaman.
|
| Gültekin Onan |
Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman,
|
| Hakkı Yılmaz |
çıkarlar ve en iyi gelir kaynakları işe yaramaz olduklarında,
|
| Harun Yıldırım |
Doğumu yaklaşmış develer başıboş bırakıldığında,
|
| Hasan Basri Çantay |
Gebe develer (başı boş) salıverildiği zaman,
|
| Hayrat Neşriyat |
Ve yüklü develer, başıboş bırakıldığı zaman!
|
| İbni Kesir |
Gebe develer salıverildiği zaman;
|
| İskender Evrenosoğlu |
Ve yüklü develer salındığı (başıboş bırakıldığı), kıymetli dünya malları terkedildiği zaman.
|
| Kadri Çelik |
Ve kıyılmaz mallar terk edildiği zaman.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Vadesi gelmiş* develer, terk edildiği zaman,
|
| Mehmet Okuyan |
On aylık (değerli) gebe develer bırakıldığında,
|
| Muhammed Celal Şems |
On aylık hamile dişi develer (başıboş) bırakılacağı zaman;
|
| Muhammed Esed |
ve doğurmak üzere olan dişi develer başıboş bırakıldığında,
|
| Mustafa Çevik |
1-7 Güneşin görevini tamamlayıp, ışığı söndürülüp, işi bitirildiğinde, beraberinde
yıldızların sönüp döküldüğünde, dağların yerlerinden savrulup un ufak edildiğinde
ve dehşetinden üzerine titreyip gözünüzden sakındığınız gebe develerinizi, malınızı,
mülkünüzü görmez hale geleceğiniz o Son Saatte... Vahşi hayvanlar dahi korkudan
birbirlerine sokulup âdeta yardım dileyecekler. Üstelik O Gün denizlerin yapısı değişip fokur fokur kaynatılacak ve ardından da insanlar diriltilip dünya hayatlarındaki
tercih ettikleri hayat nizamlarına göre gruplandırılıp ellerine hesap defterleri verilecek.
|
| Mustafa İslamoğlu |
doğumu yakın develer terk edildiğinde,
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(4-6) Ve yüklü develer salıverildiği zaman. Vahşi hayvanlar toplanıldığı zaman. Ve denizler ateş ile dolduğu zaman.
|
| Ömer Öngüt |
Doğurması yaklaşmış develer başıboş bırakıldığı zaman.
|
| Şaban Piriş |
On aylık gebe develer başıboş bırakıldığı zaman..
|
| Sadık Türkmen |
gebe develer salıverilip başıboş bırakıldığında,
|
| Seyyid Kutub |
Gebeliğinin onuncu ayındaki develer kendi haline bırakıldığı zaman
|
| Suat Yıldırım |
Doğurmak üzere olan develer, kıyılmaz mallar terk edildiği zaman,
|
| Süleyman Ateş |
On aylık gebe develer başı boş bırakıldığı zaman,
|
| Süleymaniye Vakfı |
Birlikte yaşama şartları ortadan kaldırılmış[*],
[*] Gelenekte, işâr = الْعِشَارُ kelimesi, on aylık hamile deve anlamına gelen uşerâ = عشراء’nın çoğulu sayılarak âyete: “gebe develer salıverildiğinde” meali verilir. Güneşin dürüldüğü, yıldızların karardığı ve dağların yürütüldüğü bir ortamda bütün canlılar ölmüş olacağından bu anlam buraya uymaz. İşâr, âşere = عاشر fiilinin mastarı olduğundan ona muâşeret yani birlikte yaşama anlamını vermek gerekir. Çünkü Kıyamet günü “Kimse, üzerine titrediği bir yakınını bile sormaz. Bunlar onlara gösterilir. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için fidye olarak oğullarını vermek ister. Karısını, kardeşini; kendini barındırmış sülalesini de vermek ister. Hatta yeryüzünde kim varsa hepsini verip kendini kurtarmak ister.” (Meâric 70/10–14) Böylece birlikte yaşamanın bütün şartları ortadan kalkmış olur
|
| Tefhim-ul Kuran |
Gebe develer, kendi başına terkedildiği zaman,
|
| Ümit Şimşek |
Gebe develer başıboş kaldığında,
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
O bakmaya kıyılmayan develer kendi hallerine bırakıldığında,
|