| Abdulbaki Gölpınarlı |
İster şükretsin, ister nankör olsun, gerçekten de biz ona doğru yolu gösterdik.
|
| Abdullah Parlıyan |
Gerçek şu ki biz ona yolu yöntemi gösterdik. İmana gelerek şükredici ya da Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etme yolunu tercih ederek nankör olması artık kendisine bağlıdır.
|
| Adem Uğur |
Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.
|
| Ahmed Hulusi |
Muhakkak ki biz ona o yolu (aklını kullanarak iman etme yolunu) gösterdik. Ya şükredici olur (Rabbini değerlendirir), ya küfür (gerçeği ret) edici!
|
| Ahmet Tekin |
Biz ona yolu, yöntemi gösterdik, doğru yolu aydınlatıcı bilgiler verdik. Ya şükreden mü’min bir kul olacak, ya nankör bir kul, azılı bir kâfir olacak.
|
| Ahmet Varol |
Biz ona yolu gösterdik; artık ya şükredici olur, ya da nankör.
|
| Ali Bulaç |
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.
|
| Ali Fikri Yavuz |
Doğrusu biz ona, gerçek yolu gösterdik; ister şükreden (mümin) olsun, ister nankörlük eden (kâfir)...
|
| Ali Ünal |
Ona doğru olan yolu da gösterdik, artık ister şükreder ve doğru yolda gider, isterse nankörlük edip, başka yollara sapar.
|
| Bayraktar Bayraklı |
Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik. İster inanır, ister inkâr eder.
|
| Bekir Sadak |
suphesiz ona yol gosterdik; buna kimi sukreder, kimi de nankorluk.
|
| Celal Yıldırım |
Gerçekten biz, insana yol gösterdik ; o ya şükredici, ya da nankör inkarcı olur.
|
| Cemal Külünkoğlu |
Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük.
|
| Diyanet Vakfi |
Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.
|
| Edip Yüksel |
Ona yolu gösterdik ya şükredendir ya da nankör.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Her halde biz ona yolu gösterdik, ister şâkir olsun ister nankör kâfir
|
| Erhan Aktaş |
Ona doğru yolu gösterdik. Ama isterse şükreden1, isterse nankörlük eden biri olur.
1- Şükür, karşılık vermek demektir. Allah’a şükretmek demek; Allah’ın verdiği nimetlerin karşılığını, Allah’ın rızasına uygun şekilde kullanmak/harcamak demektir.
|
| Gültekin Onan |
Biz ona yolu gösterdik; (artık o) ya şükredici olur ya da (pek) kafir.
|
| Hakkı Yılmaz |
(2,3) Şüphesiz Biz, insanı karışık bir nutfeden oluşturduk. Onu yıpratacağız/yükümlülükler vereceğiz. Bu nedenle onu çok iyi işitici, çok iyi görücü yaptık; iyiyi kötüyü ayıracak bilgileri yollayarak bilgilendirdik. Şüphesiz Biz, ona yolu gösterdik, ister kendisine verilen nimetlerin karşılığını ödeyen biri olsun, ister nankör.
|
| Harun Yıldırım |
Gerçekten biz ona yolu gösterdik; ya şükredici olur ya da nankör.
|
| Hasan Basri Çantay |
Gerçek, biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici (olsun o), ister nankör (kâfir).
|
| Hayrat Neşriyat |
Şübhe yok ki biz, onu o (doğru) yola hidâyet ettik; (artık) ister şükredici (mü’min)olsun, ister nankör (kâfir)!
|
| İbni Kesir |
Gerçekten Biz; ona yolu gösterdik. Buna kimisi şükreder, kimisi de küfür.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Muhakkak ki Biz, onu (Allah'a ulaştıran) yola hidayet ettik. Fakat o, ya (Allah'a ulaşmayı diler) şükreden olur, ya da (Allah'a ulaşmayı dilemez) küfreden olur.
|
| Kadri Çelik |
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Nasıl ki, doğru yolu gösterdik. Artık ne isterse istesin, İster şükredici, isterse nankör olsun, tercih onun.
|
| Mehmet Okuyan |
Şüphesiz ki biz insana yol gösterdik. Ya şükredici (olur) ya da nankör.
|
| Muhammed Celal Şems |
Şüphesiz Biz ona (doğru) yol gösterdik. İster şükreden, ister nankörlük eden olsun.
|
| Muhammed Esed |
Gerçek şu ki, Biz ona yolu/yöntemi gösterdik; şükredici, ya da nankör (olması artık kendisine kalmıştır).
|
| Mustafa Çevik |
1-3 Biz insanı kendisinden insan olarak söz edilmeye değer bir varlık olmadan önce çeşitli safhalardan geçirerek, uzunca bir zaman diliminde yaratıp bunca özelliklerle donattık. Üreyip çoğalması için de, özü karışımdan oluşan bir damla suyu tohuma dönüştürdük ve onu da ana rahminde şekilden şekile dönüştürerek işitme, görme, anlayıp, kavrama ve diğer azaları, duyguları, kabiliyetleri ile de mamur hale getirdik. Sonra da ona, yaratılışının sebebini ve fıtratına en uygun nizam ve ahlak ile yaşamasının yolunu gösterdik. İnsan da tercihini ya Allah’ın daveti olan hayat nizamı ile yaşamak doğrultusunda kullanacak yahut kendisini yaratıp bunca nimetlerle donatan Allah’a nankörlük ederek şeytanla birlikte olanların kurdukları hayat nizamları doğrultusunda kullanacak.
|
| Mustafa İslamoğlu |
Elbet onu (amacına ulaştıracak olan) doğru yola Biz yönelttik: ya iman eden veya inkar eden biri olmayı (kendi tercihine bıraktık)
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
(1-3) Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun.
|
| Ömer Öngüt |
Biz ona hidayet yolunu gösterdik. İster şükredici olsun, isterse nankör olsun.
|
| Şaban Piriş |
Biz, ona yolu gösterdik. İster şükreder, ister nankörlük.
|
| Sadık Türkmen |
Şüphesiz Biz ona yolu gösterdik. İster şükredici olsun, ister nankör.
|
| Seyyid Kutub |
Biz ona yolu gösterdik. Artık ister şükreder isterse nankör olur.
|
| Suat Yıldırım |
Ona yolu da gösterdik: Artık ister şükreder, ister nankör ve kâfir olur.
|
| Süleyman Ateş |
Biz ona yolu gösterdik: Ya şükredici veya nânkör olur.
|
| Süleymaniye Vakfı |
Ona doğru yolu gösterdik; ister görevini yapar, isterse o yolu görmezlikten gelir (kâfir olur).
|
| Tefhim-ul Kuran |
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.
|
| Ümit Şimşek |
Ona yol da gösterdik. Artık ister şükreder, ister nankörlük eder.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Biz onu yola kılavuzladık. Artık ya şükredici olur ya nankör.
|