| Abdulbaki Gölpınarlı |
Sonra da andolsun ki gözlerinizle göreceksiniz.
|
| Abdullah Parlıyan |
Sonunda yani öteki dünyada keskin bir gözle o cehennemi mutlaka göreceksiniz.
|
| Adem Uğur |
Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz.
|
| Ahmed Hulusi |
Sonra yemin olsun onu (cehennemi) kesinlikle ayn-el yakîn - gözlerinizle göreceksiniz.
|
| Ahmet Tekin |
Onu, elbette, bir daha çıplak gözle görecektiniz.
|
| Ahmet Varol |
Sonra onu kesin görüşle (ayne'l-yakin) göreceksiniz.
|
| Ali Bulaç |
Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne'l Yakîn) görmüş olacaksınız.
|
| Ali Fikri Yavuz |
Yine and olsun, onu, muhakkak kesin bir görüşle göreceksiniz.
|
| Ali Ünal |
Nihayet gözlerinizle görecek (görmeye dayalı kesinlikle bilecek)siniz onu!
|
| Bayraktar Bayraklı |
(6-7) “Elbette cehennemi önceden görecektiniz. Evet onu çıplak gözle göreceksiniz.”
|
| Bekir Sadak |
And olsun ki onu gozunuzle kesin olarak goreceksiniz.
|
| Celal Yıldırım |
Yine de orayı gözlerinizle kesinlikle göreceksiniz !.
|
| Cemal Külünkoğlu |
Yine andolsun ki, onu kendi gözünüzle kesin olarak göreceksiniz!
|
| Diyanet İşleri (eski) |
And olsun ki, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.
|
| Diyanet Vakfi |
(5-8) Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız, (orada) mutlaka cehennem ateşini görürdünüz. Sonra ahirette onu çıplak gözle göreceksiniz. Nihayet o gün (dünyada yararlandığınız) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.
|
| Edip Yüksel |
Zaten, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Sonra kasem olsun onu çaresiz aynel yakîn göreceksiniz
|
| Erhan Aktaş |
Sonra onu gözlerinizle kesin olarak göreceksiniz.
|
| Gültekin Onan |
Sonra onu, gerçekten yakin gözüyle (Ayne'l Yakin) görmüş olacaksınız.
|
| Hakkı Yılmaz |
Bir süre sonra, onu, gözle görürcesine, gerçek olarak kesinlikle göreceksiniz.
|
| Harun Yıldırım |
Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle göreceksiniz.
|
| Hasan Basri Çantay |
Yine andolsun, onu ayn-ı yakıyn ile mutlak göreceksiniz.
|
| Hayrat Neşriyat |
Sonra (yine) and olsun, siz onu gözün(üzün) kat'î bilişiyle göreceksiniz!
|
| İbni Kesir |
Andolsun ki; yine onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Sonra mutlaka onu Ayn'el Yakîn ile (gözünüzle) göreceksiniz.
|
| Kadri Çelik |
Sonra onu gözünüzle kesin bir şekilde göreceksiniz.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
(7-8) Rızıklandığınız nimetlerin vereceksiniz hesabını.
|
| Mehmet Okuyan |
Sonra onu (ahirette) bizzat göreceksiniz.
|
| Muhammed Celal Şems |
Sonra sizler onu, gözle görülür kesin bilgi olarak göreceksiniz.
|
| Muhammed Esed |
Sonunda onu keskin bir gözle mutlaka göreceksiniz:
|
| Mustafa Çevik |
7-8 Gerçeğin kendi bildikleri gibi olmadığını yakînen görüp anlayacaklar. Allah her insanı bahşettiği nimetleri kullanış biçiminden günü gelince hesaba çekecek.
|
| Mustafa İslamoğlu |
(Tutun ki burada göremediniz), ama daha sonra (ahirette) onu zaten gözlerinizle göreceksiniz;
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Sonra onu elbette ki, ayne'l yakîn göreceksiniz.
|
| Ömer Öngüt |
Andolsun ki yine onu aynel-yakîn (bizzat baş gözü) ile göreceksiniz!
|
| Şaban Piriş |
Nitekim onu, yakın bir gözle göreceksiniz.
|
| Sadık Türkmen |
Sonra ant olsun, keskin bir gözle onu (cehennemi) göreceksiniz.
|
| Seyyid Kutub |
Andolsun ki onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.
|
| Suat Yıldırım |
Evet, evet onu mutlaka gözlerinizle göreceksiniz!
|
| Süleyman Ateş |
Sonra onu kesin olarak gözle göreceksiniz.
|
| Süleymaniye Vakfı |
Onu çıplak gözle zaten göreceksiniz.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Sonra onu, hiç tartışmasız yakîn gözüyle (Ayne'l Yakîn) görmüş olacaksınız.
|
| Ümit Şimşek |
Onu gözünüzle göreceksiniz.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Yine yemin olsun, onu gözünüzle apaçık göreceksiniz!
|