| Abdulbaki Gölpınarlı |
Kur'ân, kendisine tebliğ edildikten sonra kâfir olanlar; ve hem de şüphe yok ki bu Kur'ân, eşsiz ve üstün bir kitaptır ki;
|
| Abdullah Parlıyan |
Onlar ki, Kur'ân kendilerine geldiği zaman, O'nu tanımayıp, gerçekleri örtbas edip reddettiler. Halbuki O eşsiz, üstün, değerli bir kitaptır
|
| Adem Uğur |
Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.
|
| Ahmed Hulusi |
Gerçekten, kendilerine gelen hakikatlerini hatırlatıcıyı inkâr edenlerdir! Muhakkak ki O (hakikatlerini hatırlatıcı - zikir), Aziyz bir BİLGİdir!
|
| Ahmet Tekin |
Kendilerine okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur’ân geldiğinde, onu inkârda ısrar edenler, bunun sonuçlarına katlanacaklar. O, kudretli ve hükümran bir kitaptır.
|
| Ahmet Varol |
Onlar (ateşe atılacaklar) kendilerine Kur'an gelince onu inkar ettiler. Oysa o çok ulu bir kitaptır.
|
| Ali Bulaç |
Şüphesiz, kendilerine zikir gelince onu inkâr edenler (ateşin içine bırakılırlar); oysa o, aziz (şerefi yüksek, üstün) bir Kitaptır.
|
| Ali Fikri Yavuz |
Kendilerine Kur’an geldiği vakit, onu inkâr edenler, (azaba uğratılacaklardır). Muhakkak ki, o çok şerefli bir kitabdır.
|
| Ali Ünal |
Kendilerine gelen bu şânı yüce dersi (Kur’ân) inkâr edenler, (Ateş’e fırlatılanlar arasında olacaklardır). Oysa o, şerefli ve mağlûp edilemez bir kitaptır.
|
| Bayraktar Bayraklı |
Kendilerine geldiğinde Kur'ân'ı inkâr edenler de saklanamazlar. Çünkü o Kur'ân eşsiz bir kitaptır.
|
| Bekir Sadak |
(41-42) Kitap kendilerine gelince, onlar, onu inkar etmislerdir; oysa o, degerli bir Kitap'dir. Gecmiste ve gelecekte onu batil kilacak yoktur. Hakim ve ovulmege layik olan Allah katindan indirilmedir.
|
| Celal Yıldırım |
Onlar ki, Kur'ân kendilerine geldiği zaman onu tanımayıp reddettiler, (elbette bunun sonucuna katlanacaklardır). Çünkü O, aziz (şerefli, üstün, değerli) bir Kitap'tır.
|
| Cemal Külünkoğlu |
(41-42) Kur'an kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz o, çok değerli ve sağlam bir kitaptır. Geçmişte ve gelecekte batıl ona karışamaz (onu hiçbir şey bozamaz). O (Kur'an), her yaptığını bir hikmete göre yapan ve övülmeye layık olan (Allah) katından indirilmiştir.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
(41-42) Kitap kendilerine gelince, onlar, onu inkar etmişlerdir; oysa o, değerli bir Kitap'dır. Geçmişte ve gelecekte onu batıl kılacak yoktur. Hakim ve övülmeğe layık olan Allah katından indirilmedir.
|
| Diyanet Vakfi |
Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.
|
| Edip Yüksel |
Kendilerine mesaj ulaştıktan sonra onu inkâr edenler bilsin ki o üstün bir kitaptır.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Onlar: o zikir kendilerine geldiği vakıt ona körlük eden mülhidler, halbuki o misli bulunmaz azîz bir kitab
|
| Erhan Aktaş |
Onlar, kendilerine zikir1 geldiği zaman onu yalanladılar. Kuşkusuz O, yüce bir Kitap’tır.
1- Öğüt olan Kur’an.
|
| Gültekin Onan |
Şüphesiz, kendilerine zikir gelince ona küfredenler (ateşin içine bırakılırlar); oysa o, aziz (şerefi yüksek, üstün) bir Kitaptır.
|
| Hakkı Yılmaz |
(41,42) Şüphesiz Öğüt/Kur’ân kendilerine geldiğinde onu bilerek reddeden kimseler... Ve
şüphesiz o Öğüt/Kitap, en iyi yasa koyan, bozulmayı iyi engelleyen/sağlam yapan, övülen, övgüye
lâyık bulunan tarafından indirilmedir. Önünden ve ardından/ hiçbir tarafından kendisine bâtılın
gelmediği çok şerefli bir kitaptır.
|
| Harun Yıldırım |
Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkâr edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.
|
| Hasan Basri Çantay |
(Âyetlerimiz hakkında sapıklığa düşenler) o zikre (Kur'ana) — o, kendilerine gelince — küfredenler (dir ki işte bunlar şübhesiz bize gizli kalmazlar). Halbuki o, cidden sarp bir kitabdır.
|
| Hayrat Neşriyat |
Doğrusu o kimseler ki, kendilerine geldiğinde Kur’ân’ı inkâr ettiler. Hâlbuki şübhesiz o, gerçekten çok yüce bir Kitab’dır.
|
| İbni Kesir |
Kendilerine zikir gelince; onlar onu inkar etmişlerdir. Halbuki o, aziz bir kitabdır.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Gerçekten onlar, kendilerine zikir (Kur'ân) geldiği zaman (O'nu) inkâr ettiler. Ve muhakkak ki O, Azîz (yüce ve şerefli) bir Kitap'tır.
|
| Kadri Çelik |
Şüphesiz kendilerine hatırlatıcı (Kur'an) gelince, onu inkâr ettiler. Hâlbuki o üstün bir kitaptır.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Fevkalade olan Kitap kendilerine geldiğinde inkar ettiler! O Kitap aziz üstün bir Kitap’tır.
|
| Mehmet Okuyan |
Şüphesiz ki kendilerine zikr (Kur’an) geldiğinde onu inkâr edenler (kayıptadır). Şüphesiz ki o yüce bir kitaptır.
|
| Muhammed Celal Şems |
Bu Zikir kendilerine gelince, onu inkâr edenler mutlaka (ceza görecekler.) Şüphesiz o, yalnız üstün çıkacak hürmetli bir Kitap’tır.
|
| Muhammed Esed |
Gerçek şu ki, kendilerine gelen bu uyarıyı inkar edenler (var ya, işte onlar hüsrana uğrayanlardır); çünkü o yüce bir ilahi kelamdır.
|
| Mustafa Çevik |
41-42 Kur’an ile ulaştırılan mesajları yalan sayıp da, çağrısını inatla reddedenleri Biz bilmekteyiz. Oysa bu Kur’an, insanları doğru yola çağıran ve bildirdiği hükümlerle bozulmayı önleyen ilahi bir kitaptır ve âlemlerin Rabbi olan Allah tarafından indirilmiştir. Batıl onun önünde de ardında da barınamaz. Onda bir yanlışlık ve eksiklik de bulunamaz.
|
| Mustafa İslamoğlu |
Şüphesiz onlar, kendilerine ulaştığı halde bu ilahi uyarıyı inkar edenlerdendir: çünkü o, elbette pek yüce bir Kitaptır.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Şüphe yok (mülhidler) o kimselerdir ki, kendilerine geldiği zaman Kur'an'ı inkâr etmişlerdir ve muhakkak ki o, elbette azîz bir kitaptır.
|
| Ömer Öngüt |
Kendilerine Zikir (Kur'an) geldiğinde onu inkâr edenler, (mutlaka cezalarını çekeceklerdir). Halbuki o aziz bir Kitap'tır.
|
| Şaban Piriş |
Kitap kendilerine geldiğinde onu inkar ettiler. Oysa o, eşsiz bir kitaptır.
|
| Sadık Türkmen |
Onlar, kendilerine geldiği zaman Zikri/Kur’an’ı inkâr ettiler. Halbuki o; eşsiz, üstün bir Kitap’tır.
|
| Seyyid Kutub |
Kendilerine gelen Kur'ân'ı inkar ettiler. Halbuki o yüce bir Kitab'dır.
|
| Suat Yıldırım |
(41-42) Kendilerine gelen bu şanı yüce dersi inkâr edenler elbette cezadan kurtulamazlar. Halbuki o eşsiz ve pek kıymetli bir kitaptır. Öyle bir kitaptır ki batıl ona ne önünden, ne ardından, hiç bir taraftan yol bulamaz.(Tam hüküm ve hikmet sahibi, bütün hamdlerin ve övgülerin sahibi) o Hakîm ve Hamîd tarafından indirilmiştir.
|
| Süleyman Ateş |
Onlar, kendilerine gelen Kur'ân'ı inkâr ettiler. Halbuki o, öyle eşsiz bir Kitaptır,
|
| Süleymaniye Vakfı |
Bu Zikir[*] kendilerine gelince görmezlik edenler (ateşe atılacak olanlardır). Oysaki o, güçlü bir kitaptır.
[*] Tümüyle doğru olan bilgiyi.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Şüphesiz, kendilerine zikir gelince ona (karşı) küfre sapanlar (ateşin içine bırakılırlar); oysa o, aziz (şerefi yüksek, üstün) bir Kitaptır.
|
| Ümit Şimşek |
Kendilerine öğüt geldiğinde onu yalanladılar. Halbuki o aziz bir kitaptır.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Onlar, o zikiri/Kur'an'ı kendilerine geldiğinde inkâr ettiler. Halbuki o, eşsiz yücelikte bir Kitap'tır.
|