| Abdulbaki Gölpınarlı |
De ki: Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter; şüphe yok ki o, kullarından haberdardır, onları görür.
|
| Abdullah Parlıyan |
De ki: Benimle sizin aranızda, tanık olarak Allah yeter. Şüphesiz O, kullarından haberdardır, onları görür.
|
| Adem Uğur |
De ki: Benimle sizin aranızda gerçek şahit olarak Allah kâfidir. Zira O, kullarını hakikaten bilip görmektedir.
|
| Ahmed Hulusi |
De ki: "Benimle sizin aranızda şahit olarak, Esmâ'sıyla hakikatim olan Allâh yeterlidir! Muhakkak ki O, kullarıyla Habiyr'dir, Basıyr'dir. "
|
| Ahmet Tekin |
'Benimle sizin aranızdaki konularda, benim hak peygamber olduğum konusunda gerçek şâhit olarak Allah kâfidir. O, kullarının gizli-açık bütün davranışlarından haberdardır ve onları bilmekte, görmektedir.' de.
|
| Ahmet Varol |
De ki: 'Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz O kullarından haberdar olan, onları görendir.'
|
| Ali Bulaç |
De ki: "Benimle aranızda şahid olarak Allah yeter; kuşkusuz O, kullarından gerçeğiyle haberdardır, görendir."
|
| Ali Fikri Yavuz |
De ki: “- Allah, sizinle benim aramda şâhid yeter. Muhakkak ki o, kullarının yaptığından haberdardır, bütün hallerini görendir.
|
| Ali Ünal |
De ki: “Aramızda şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz O, kullarının her halinden hakkıyla haberdardır; onları her ne yapıyorlarsa hakkıyla görmektedir.”
|
| Bayraktar Bayraklı |
De ki: “Benimle sizin aranızda gerçek şâhit olarak Allah yeterlidir. Zira O, kullarını bilip görmektedir.”
|
| Bekir Sadak |
De ki: «Benimle sizin aranizda sahit olarak Allah yeter. Dogrusu O, kullarini gorur, haberdardir.»
|
| Celal Yıldırım |
De ki: Benimle sizin aramızda şâhid olarak Allah yeter. Şüphesiz ki O, kullarından haberlidir ve (onların her hâlini) görendir.
|
| Cemal Külünkoğlu |
De ki: “Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter. Çünkü O, kullarından hakkıyla haberdardır, onları hakkıyla görendir.”
|
| Diyanet İşleri (eski) |
De ki: 'Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Doğrusu O, kullarını görür, haberdardır.'
|
| Diyanet Vakfi |
De ki: Benimle sizin aranızda gerçek şahit olarak Allah kâfidir. Zira O, kullarını hakikaten bilip görmektedir.
|
| Edip Yüksel |
De ki: “Benimle sizin aranızda ALLAH tanıktır. O, kullarından haber alır, görür.”
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
De ki: Allah sizinle benim aramda şâhid yeter, her halde o, kullarına habîr basîr bulunuyor
|
| Erhan Aktaş |
De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter.” Kuşkusuz O, kulları için Her Şeyden Haberdar Olan’dır, Her Şeyi Gören’dir.
|
| Gültekin Onan |
De ki: "Benimle aranızda şahid olarak Tanrı yeter; kuşkusuz O, kullarından gerçeğiyle haberdardır, görendir."
|
| Hakkı Yılmaz |
De ki: “Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah yeter. Şüphesiz O, kullarına, her şeyin iç yüzünü, gizli taraflarını iyi bilendir, en iyi görendir.
|
| Harun Yıldırım |
De ki: Benimle sizin aranızda gerçek şahit olarak Allah kâfidir. Zira O, kullarını hakikaten bilip görmektedir.
|
| Hasan Basri Çantay |
De ki: «Benimle sizin aranızda hakıykî şâhid olarak Allah yeter. Çünkü O, kullarının (her şeyinden) cidden haberdârdır, kemâliyle görendir».
|
| Hayrat Neşriyat |
De ki: 'Benimle sizin aranızda şâhid olarak Allah yeter! Şübhesiz ki O, kullarından hakkıyla haberdardır, (onları) hakkıyla görendir.'
|
| İbni Kesir |
De ki: Şahid olarak, benim ve sizin aranızda Allah yeter. Muhakkak ki O; kulları için Habir'dir, Basir'dir.
|
| İskender Evrenosoğlu |
De ki: “Benimle sizin aranızda, Allah şahit olarak yeter.” Muhakkak ki O, kullarından haberdar olandır, (onları) görendir.
|
| Kadri Çelik |
De ki: “Benimle aranızda şahit olarak Allah yeter; kuşkusuz O, kullarından hakkıyla haberdardır, görendir.”
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
"Allah yeter elbette, benimle sizin aranızda bir şahit olarak" İşte böyle de: "Şüphesiz O kullarından haberdardır. O görür."
|
| Mehmet Okuyan |
De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, görendir.”
|
| Muhammed Celal Şems |
De ki: “Benimle aranızda şahit olarak Allah yeterlidir.” Şüphesiz O, kullarını çok iyi bilen ve görendir.
|
| Muhammed Esed |
De ki: "Benimle sizin aranızda Allah'tan başkası tanıklık edemez; kullarından (onların kalplerinde olanı bütün açıklığıyla) görerek haberdar olan O'dur".
|
| Mustafa Çevik |
De ki: “Benimle sizin aranızda olanlara karşı şahit olarak Allah yeter. O her şeyi görüp bilmekte her şeyden haberdar olmaktadır.”
|
| Mustafa İslamoğlu |
De ki: "Benimle sizin aranızda (bütün bu olan bitenlere) şahit olarak Allah yeter: Çünkü o kullarıyla ilgili her habere (daha kaynağında) vakıf olan, onların her halini bizzat görendir."
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
De ki: «Allah Teâlâ benimle sizin aranızda şahit olarak kifâyet eder. Şüphe yok ki, O, kullarından haberdardır (onları bihakkın) görücü bulunmaktadır.»
|
| Ömer Öngüt |
De ki: “Benimle sizin aranızda gerçek şâhit olarak Allah kâfidir. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları görmektedir. ”
|
| Şaban Piriş |
De ki: -Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O kullarından haberdardır.
|
| Sadık Türkmen |
De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Şüphesiz O; kullarından haberdardır, görendir.
|
| Seyyid Kutub |
De ki; «Benimle sizin aranızda Allah'ın şahitliği yeterlidir. O kullarının yaptıkları her işten haberdardır ve her şeyi görür.»
|
| Suat Yıldırım |
De ki: "Sizinle benim aramda şahit olarak Allah yeter! Doğrusu O kullarının bütün hallerini bilip görmektedir."
|
| Süleyman Ateş |
De ki: "Benimle sizin aranızda şâhid olarak Allâh yeter. O, kulları(nın halleri)ni haber alır, görür."
|
| Süleymaniye Vakfı |
De ki “Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. Allah kullarının içini bilir ve onları görür.”
|
| Tefhim-ul Kuran |
De ki: «Benimle aranızda şahid olarak Allah yeter; kuşkusuz O, kullarından gerçeğiyle haberdardır, görendir.»
|
| Ümit Şimşek |
De ki: Sizinle benim aramda şahit olarak Allah kâfidir. Çünkü O kullarından haberdardır ve onları görmektedir.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. O, kullarından haberdardır, onları görmektedir."
|