| Abdulbaki Gölpınarlı |
Senden ancak Allah'a ve son güne inanmayıp yürekleri şüpheye düşenler ve şüpheleri içinde tereddüde düşüp bocalayanlar izin isterler.
|
| Abdullah Parlıyan |
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya düşmüş ve şüpheleri içinde bocalayıp duranlar, savaştan geri kalmak için senden izin isterler.
|
| Adem Uğur |
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.
|
| Ahmed Hulusi |
Esmâ'sıyla hakikati olan Allâh'a ve yaşanacak sonsuz sürece iman etmeyen ve bilinçleri şüphe dolu kimseler (seninle sefere çıkmamak için) senden izin isterler. . . Onlar şüpheleri içinde tereddüt edip dururlar.
|
| Ahmet Tekin |
Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman etmeyecekler, kafaları, kalpleri şüphe içinde bocalayanlar, tebliğinde, teşriinde şüpheye düşürecek konular arayanlar, ithamlarda bulunanlar senden izin istiyorlar. Onlar şüpheleri içinde küfür ile iman arasında gidip geliyorlar.
|
| Ahmet Varol |
Senden sadece Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen ve kalplerinde şüphe olup da şüpheleri içinde bocalayıp duranlar izin isterler.
|
| Ali Bulaç |
Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.
|
| Ali Fikri Yavuz |
Senden ancak izin istiyenler, Allah’a ve âhiret gününe iman etmiyenler, kalbleri şüpheye düşenlerdir. Onlar, şüpheleri içinde bocalayıp dururlar.
|
| Ali Ünal |
Cihada katılmama hususunda senden izin isteyenler ancak, Allah’a ve Âhiret Günü’ne inanmayan ve kalbleri şüphe ile çalkalanan, dolayısıyla şüpheleri içinde yalpalayıp duranlardır.
|
| Bayraktar Bayraklı |
Senden, ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, gönüllerini şüpheye kaptıran kimseler geri kalmak için izin ister.
|
| Bekir Sadak |
Ancak Allah'a ve ahiret gunune inanmayan, kalbleri supheye dusup suphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
|
| Celal Yıldırım |
Senden ancak Allah'a ve Âhiret gününe imân etmiyenler; kalbleri şüpheyle çalkanıp şüpheleri içinde bocalayıp duranlar (savaşa çıkmamak için) izin isterler.
|
| Cemal Külünkoğlu |
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler (savaşa katılmamak için) senden izin isterler.
|
| Diyanet İşleri (eski) |
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri şüpheye düşüp şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
|
| Diyanet Vakfi |
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.
|
| Edip Yüksel |
Ancak ALLAH’a ve ahiret gününü onaylamayanlar senden izin ister. Kalpleri kuşku ile doludur. Onlar kuşkuları içinde bocalamaktadırlar.
|
| Elmalılı Hamdi Yazır |
Ancak o kimseler senden istizan ederler ki Allaha ve Âhıret gününe inanmazlar ve kalbleri işkillidir de işkilleri içinde çalkanır dururlar
|
| Erhan Aktaş |
Doğrusu, senden, ancak Allah’a ve Ahiret Günü’ne inanmayanlar ve kalpleri şüpheye düşüp, şüphe içinde bocalayanlar sefere çıkmamak için izin isterler.
|
| Gültekin Onan |
Senden, yalnızca Tanrı'ya ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.
|
| Hakkı Yılmaz |
Senden izin isteyenler, sadece Allah'a ve âhiret gününe inanmayan ve kalpleri şüpheye düşüp de şüphelerinin içinde bocalayıp duran kişilerdir.
|
| Harun Yıldırım |
Senden, yalnızca Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, kalpleri şüpheye düşüp de kendileri şüphelerinin içinde bocalayıp duran kimseler izin isterler.
|
| Hasan Basri Çantay |
Senden ancak Allaha ve âhiret gününe inanmaz, kalbleri şek ve şübheye düşüb de kendilerini o şübhelerinin içinde şaşırıb bocalar kimseler izin isterler.
|
| Hayrat Neşriyat |
Ancak Allah’a ve âhiret gününe îmân etmeyen ve kalbleri şübheye düşmüş olup da şübheleri içinde bocalayıp duranlar senden izin ister.
|
| İbni Kesir |
Senden; ancak, Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar ve kalbleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayanlar izin isterler.
|
| İskender Evrenosoğlu |
Senden sadece Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar ve kalpleri şüpheye düşmüş olanlar izin isterler. Artık onlar, kendi şüpheleri içinde tereddüt ederler (bocalarlar).
|
| Kadri Çelik |
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan ve kalpleri şüpheye düşüp şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
|
| Mehmet Ali Eroğlu |
Tereddüt olup kalplerinde Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp şüphede olanlar Elbet kararsızlığa düşüp bocalayanlar savaştan geri kalmak için izin isterler.
|
| Mehmet Okuyan |
Senden izin isteyenler yalnızca Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlardır.
|
| Muhammed Celal Şems |
Senden ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşmüş olanlar, (geride kalmak) üzere izin isterler. İşte onlar, şüpheleri içinde bir o yana, bir bu yana sendeleyip dururlar.
|
| Muhammed Esed |
Yalnızca, Allaha ve Ahiret Gününe (yürekten) inanmayanlar senden bağışıklık isterler; ve bir de kendilerini şüphe ve tereddüdün eline kaptırıp da kararsızlık içinde bir o yana bir bu yana gidip gelenler.
|
| Mustafa Çevik |
43-49 Allah seni affetsin ey Peygamber! Kimlerin doğru, kimlerin yalan söylediklerini iyice araştırmadan savaşa katılmak istemeyenlere neden müsaade ettin? Allah’ın davetine ve Âhiret Günü’ne yürekten inanıp iman edenler savaşa malları ve canlarıyla katılırlar, geride kalmak için senden izin istemezler. Allah, imanlarının gereklerini yerine getirmek için elinden geleni yapanları çok iyi bilmektedir. Allah’a ve âhirete iman konusunda kalplerindeki şüphe hastalığına yenik düşenler, Allah yolunda savaşmaktan kaçmanın yollarını arayıp bahaneler uydurur ve kararsızlık içinde bocalayıp dururlar. Kalplerinde hastalık olan bu kimseler hiçbir zaman göründükleri, söyledikleri gibi samimi olmadılar. Allah yolunda savaşmak için ne içten bir istek duydular ne de bir gayret gösterdiler. Allah da bu tutumlarını bildiği için onları savaştan alıkoydu ve âdeta “Kadınlar ve çocuklar gibi evlerinizde oturun” denildi. Şayet onlar sizinle birlikte savaşa katılmış olsalardı mutlaka aranızda fitne ve kargaşa çıkarmaktan başka hiçbir iş de yapmaz, ayrıca düşman hesabına da casusluk yaparlardı. Allah bu ikiyüzlü zalimleri çok iyi bilmektedir. Ey Peygamber! Onlar daha önce de mü’minler arasında fitne fesat çıkarmaya ve sana karşı da tuzaklar kurmaya çalışmışlardı. Onlar istemese de gerçekleşecek olan Allah’ın hükümleridir. Bu münafıklardan bir kısmı savaşa katılmamak için akla hayale gelmeyen bahaneler uyduruyorlardı. Tıpkı “Ben kendimi kontrol edemeyen biriyim, savaş sırasında kontrolümü kaybedip günaha girebilirim” diyenler gibi... Bunların hepsi kaypak, korkak, fitneci ve ikiyüzlü tutumları sebebiyle baştan aşağı küfre saplanmış, cehennemin yolunu tutmuşlardır.
|
| Mustafa İslamoğlu |
Yalnızca Allah'a ve Ahiret Günü'ne (yürekten) güvenip inanmayan kimseler senden (cihada) katılma izni isterler; zira onların kalpleri kuşkuya teslim olmuştur, bu yüzden (katılsak mı, katılmasak mı diye) derin tereddütler içerisinde bocalayıp dururlar.
|
| Ömer Nasuhi Bilmen |
Senden ancak o kimseler (cihada iştirak etmemek için) izin isterler ki, Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe inanmazlar ve onların kalpleri şekke düşmüştür. Artık onlar o şekk (ve şüphelerinde) mütereddit bulunur dururlar.
|
| Ömer Öngüt |
Senden ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar, kalpleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayıp duranlar izin isterler.
|
| Şaban Piriş |
Ancak Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, kalpleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
|
| Sadık Türkmen |
Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler, senden izin isterler.
|
| Seyyid Kutub |
Senden savaştan muaf tutulmaları yolunda izin isteyenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuya kapılıp bu kuşkuları içinde bocalayanlardır.
|
| Suat Yıldırım |
Senden katılmamak için izin isteyenler sadece Allah’ı ve âhireti tasdik etmeyenler, kalpleri şüphe ile çalkalanıp şüpheleri içinde bocalayıp duranlardır.
|
| Süleyman Ateş |
Ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya düşmüş ve şüpheleri içinde bocalayıp duranlar, (geri kalmak için) senden izin isterler.
|
| Süleymaniye Vakfı |
Senden izin isteyenler sadece Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenmeyenlerdir. Onların içleri kuşkuludur. Onlar kuşkuları içinde gidip gelmektedirler.
|
| Tefhim-ul Kuran |
Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya kapılıp da kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.
|
| Ümit Şimşek |
Sefere katılmamak için senden izin isteyenler, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşmüş kimselerdir ki, şüpheleri içinde bocalayıp dururlar.
|
| Yaşar Nuri Öztürk |
Ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuyla karışmış olup da işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler.
|