18 |
“(Onlar) sağırdır, tattır, kördür. Hem de onlar dönmezler.”
|
27 |
“Misâkından sonra ahdini bozan, Allâh’ın ulaşılmasını emrettiği şeyi de kesen, yerde de bozgunculuk yapan (fâsıklar). İşte bunlar, hüsrana uğrayanların tâ kendileridir.”
|
46 |
“(Onlar), şüphesiz Rablerine kavuşanlar olduklarını ve muhakkak onlar yalnız O'na dönenler olduklarını bilenlerdir.”
|
120 |
“(Rasûlüm!) Sen onların dinine uymadıkça, yahudiler ve hıristiyanlar kat’iyyen senden razı olmaz(lar). “Muhakkak Allâh’ın hidâyeti işte o hidâyettir.” de. Andolsun, sana ilimden (gelen) geldikten sonra onların havalarına uyarsan, sana Allâh’tan bir dost ve bir yardımcı yoktur.”
|
156 |
“Kendilerine bir musîbet geldiği zaman: “Muhakkak biz Allâh’ın (kullarıyız) ve şüphesiz biz ancak ona dönücüleriz” diyenler.”
|
157 |
“İşte bunlar, Rablerinden gelen mağfiretler ve rahmet üzerlerine olanlardır. Hem de onlar hidâyete erenlerin kendileridir.”
|
213 |
“İnsanlar (aslında) bir tek ümmet idi de Allâh (onlara) müjdeleyiciler ve uyarıcılar olarak Peygamberler gönderdi. Yanlarında da –insanlar arasında kendisinde anlaşamadıkları şeyler hakkında hükmetmek için– hak ile kitap indirdi. Onlara (nice) deliller geldikten sonra –aralarında taşkınlık olarak– kitap verilenlerden başka (kimse) ihtilaf da etmedi.(Kafirlerin) hakdan kendisinde ihtilaf ettikleri şeye (çözüm bulmak üzere) Allâh îman edenlere kendi izni ile hidâyet etti. Allâh dilediği kimseyi de dosdoğru yola iletir.”
|