ba'dın (ba'du-hum ba'dın) - bir kısmı (birbirlerinin)

  
Abdulbaki Gölpınarlı İnanıp yurtlarından göçenler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaşanlar, bunları yer-yurt sâhibi edip barındıranlar ve yardımda bulunanlarsa işte bunlar, mîrasta birbirlerinin velîleridir. İnandıkları halde yurtlarından göçmeyenlere gelince, göçünceye dek onların mîraslarında bir hakkınız yoktur. Dine ait bir hususta sizden yardım isterlerse, aranızda bir ahit bulunan topluluğa karşı olmamak şartıyla onlara yardım etmeniz gerektir ve Allah, ne yaparsanız hepsini de görür.
Abdullah Parlıyan Öte yandan iman edip, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla çaba gösterip duran kimselere ve hicret edenlere kol kanat açıp yardım edenlere gelince; işte bunlar gerçekten birbirlerinin dostudurlar. Fakat inanmış oldukları halde, sizin bölgenize göç etmemiş olan kimselere gelince; hicret edene kadar onların korunup gözetilmesinden siz hiçbir zaman sorumlu değilsiniz. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üstünüze borçtur, yeter ki bu yardım kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluluğa karşı olmasın. Çünkü Allah yaptığınız herşeyi görmektedir.
Adem Uğur İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir.
Ahmed Hulusi Onlar ki iman ettiler ve (bu uğurda) hicret ettiler; Allâh yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücahede ettiler ve hicret edenleri barındırdılar ve yardım ettiler; işte bunlar birbirlerinin velîleridir. . . İman edip hicret etmeyenlere gelince; hicret edinceye kadar onlara sahip çıkma konusunda bir sorumluluğunuz yoktur! Eğer Din'de sizden yardım isterler ise, yardım etmek sizin üzerinize borçtur. Ancak sizinle onlar arasında bir anlaşma olan kavmin aleyhine olmamak üzere. . . Allâh yapmakta olduklarınızı (B sırrınca) Basıyr'dir.
Ahmet Tekin İman edip baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketlerinden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edenler, Allah yolunda, İslâm uğrunda, mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve muhacirleri bağırlarına basıp yardım edenler, işte onlar birbirlerinin dostları, velîleridir. Birbirlerinin işlerini görürler, haklarını ve menfaatlerini korurlar. Kamu görevlerini icraya birbirlerini yetkili kılarlar. İman edip de, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için, hicret etmeyenlerin üzerinde, hicret edinceye kadar velâyet, hükümranlık hakkınızı kullanamaz, onların şeriatten doğan hakları ve sorumlulukları dolayısıyla onlara, iç hukuk işlemleri uygulayamazsınız. Dini yaşamada, şeriatı uygulamada, üzerlerindeki baskı ve işkencenin kaldırılması konularında sizden yardım isterlerse, devlet olarak da, şahsen de onlara yardım etmeniz üzerinize borçtur. Ancak, sizinle aralarında antlaşma olan kavimlerin aleyhlerine olmamak şartıyla yardım edebilirsiniz. Allah işlemekte olduğunuz amelleri biliyor, görüyor.
Ahmet Varol İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve onları barındırıp kendilerine yardım edenler işte bunlar birbirlerinin dostlarıdırlar (velileridirler). İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret etmedikleri sürece onların velayetlerinden size bir şey yoktur [11]. Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, kendileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluluğa karşı olmamak şartıyla onlara yardım etmeniz gerekir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.
Ali Bulaç Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiç bir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yaptıklarınızı görendir.
Ali Fikri Yavuz İman edenler, Allah için hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücahede edenler (ki bunlar Muhacirlerdir) , bir de Muhacirleri barındıranlar ve onlara yardım edenler var ya, işte onlar mirasta birbirlerinin velileridirler. (Bidâyette muhacirlerle Ensar birbirlerine mirasçı olurlardı. Sonra bu hüküm kaldırılmıştır). İman edip de hicret etmiyenlere gelince; hicretlerine kadar sizin için mirasda onlara hiç bir velâyetiniz yoktur. Bununla beraber eğer dinde yardımınızı isterlerse, onlara yardım etmekde üzerinize borçdur; ancak sizinle aralarında andlaşma (muahede) bulunan bir kavim aleyhine değil. (Bu takdirde bu müminlere yardım yapılmaz). Allah, yaptıklarınızı tamamıyla görücüdür.
Ali Ünal İman edip hicret edenler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad edenlerle onları barındıran ve onlara yardım edenler var ya: işte onlar birbirlerinin velîleri, yardımcıları, işlerini havale edebilecekleri vekilleri, (malda da birbirlerinin vârisleri)dirler. Buna karşılık, iman etmiş olmakla birlikte henüz hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret etmedikçe kendilerine karşı böyle bir velâyet borcunuz yoktur ve aranızda mirasçılık olmaz. Ancak, Din hususunda sizden yardım isterlerse, kendileriyle aranızda anlaşma bulunan bir ülke, bir topluluk aleyhinde olmamak kaydıyla onlara yardım etmeniz gerekir. Allah, her ne yapıyorsanız hepsini hakkıyla görendir.
Bayraktar Bayraklı İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve muhacirleri barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın, yardım etmeniz gerekir. Allah bütün yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.
Bekir Sadak Dogrusu inanip hicret edenler, Allah yolunda mallariyla canlariyla cihat edenler ve muhacirleri barindirip onlara yardim edenler, iste bunlar birbirinin dostudurlur. Inanip hicret etmeyenlerle, hicret edene kadar sizin dostlugunuz yoktur. Fakat din ugrunda yardim isterlerse, aranizda anlasma olmayan topluluktan baskasina karsi onlara yardim etmeniz gerekir. Allah islediklerinizi gorur.
Celal Yıldırım Onlar ki inanıp hicret ettiler ve mallariyle canlariyle Allah yolunda savaştılar ve onlar ki (hicret edenleri) barındırıp yardımda bulundular, işte bunlar birbirlerinin dostu ve yârıdır. Onlar ki inandılar ama hicret etmediler, üzerlerinde —hicret etmelerine kadar— lehlerine hiçbir velayetiniz yoktur. Bununla beraber dinde size yardım etmek isterlerse, sizinle aralarında kesin anlaşma bulunan bir cemaat dışında onlara yardım size gerekir. Allah yapageldiğiniz şeyleri görmektedir.
Cemal Külünkoğlu İman edip (Medine'ye) göçenler ve Allah yolunda canları ile malları ile cihad edenler ile bu göçmenlere barınak sağlayanlar ve yardım edenler (mirasta) birbirlerinin yandaşları, koruyucularıdır. İnandığı halde (Medine'ye) göç etmeyenlere gelince, bunlar göç etmedikçe kendilerine karşı hiçbir yandaşlık, koruyuculuk (miras bırakmak) yükümlülüğünüz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir.
Diyanet İşleri (eski) Doğrusu inanıp hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat edenler ve muhacirleri barındırıp onlara yardım edenler, işte bunlar birbirinin dostudurlar. İnanıp hicret etmeyenlerle, hicret edene kadar sizin dostluğunuz yoktur. Fakat din uğrunda yardım isterlerse, aranızda anlaşma olmayan topluluktan başkasına karşı onlara yardım etmeniz gerekir. Allah işlediklerinizi görür.
Diyanet Vakfi İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların mirasından hiçbir pay yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yapacaklarınızı hakkıyla görmektedir.
Edip Yüksel Gerçeği onaylayanlar, ALLAH yolunda göç edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihat edenler ve onları barındırıp onlara yardım edenler birbirlerinin dostudur. Gerçeği onayladığı halde sizinle birlikte göç etmeyenler göç edinceye kadar onlardan sorumlu değilsiniz. Ancak onlar, din bağından ötürü sizden yardım isterlerse, aranızda anlaşma bulunan bir topluma karşı olmaması koşuluyla kendilerine yardım etmelisiniz. ALLAH yaptıklarınızı Görendir.
Elmalılı Hamdi Yazır O kimseler ki iyman ettiler ve mühacir oldular ve mallariyle, canlariyle Allah yolunda mücahede eylediler ve o kimseler ki barındırdılar, ve yardıma koştular işte bunlar birbirlerinin velileridirler, iyman edib de hicret etmiyenler ise hicretlerine kadar sizin için onlara velâyet namına bir şey yoktur, bununla beraber eğer dinde yardımınızı isterlerse yardım etmek de üzerinize borcdur, ancak sizinle aralarında mîsak bulunan bir kavm aleyhine değil, Allah amellerinizi gözetiyor
Erhan Aktaş İman edip, hicret edenler, malları ve canları ile Allah yolunda cihat edenler, barındırıp yardım edenler; işte onlar birbirlerinin evliyalarıdırlar. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar onların velayetinden1 size bir şey yoktur. Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, onlara yardım etmek üzerinize borçtur. Ancak aranızda anlaşma bulunan bir toplumun aleyhine olursa, o bu hükmün dışındadır. Allah, yaptığınız her şeyi görmektedir.

1- Yakın olma, yanında olma, kollayıp gözetme.
Gültekin Onan Gerçek şu ki, inananlar, hicret edenler ve Tanrı yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İnanıp hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiç bir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Tanrı, yaptıklarınızı görendir.
Hakkı Yılmaz Kuşkusuz iman etmiş, yurtlarından göç etmiş, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşan ve barındırıp yardım eden şu kimseler; evet işte bunlar, bazısı bazısının yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakını olanlardır. İnanan ve hicret etmeyen kimselere gelince, hicret edene kadar, onlara yakınlık söz konusu değildir. Ve din uğrunda yardım isterlerse, aranızda antlaşma bulunan bir halk zararına olmaksızın, onlara yardım etmeniz gerekir. Ve Allah, yaptıklarınızı çok iyi görendir.
Harun Yıldırım İman edip hicret eden ve Allah yolunda canlarıyla ve mallarıyla cihad edenler ile barındırıp yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridirler. İman edip hicret etmeyenler de hicret edinceye kadar sizin için onların velayetlerinden hiçbir şey yoktur. Fakat din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek sizin üzerinize borçtur. Ancak sizinle kendileri arasında anlaşma bulunan bir toplum aleyhine olması müstesna. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
Hasan Basri Çantay İman edib hicret edenler, Allah yolunda bulunanlar, canlariyle cihâdda bulunanlar, (muhacirleri) barındırıb yardım edenler (yok mu?), işte onlar birbirinin (mîrasda) velîleridir îman getirib de hicret etmeyenlere ise, hicret edecekleri zamana kadar, sizin onlara hiç bir şey ile velayetiniz yokdur. (Bununla beraber) eğer onlar dîn hususunda sizden yardım isterlerse yardım etmek üstünüze borcdur. Şu kadar ki sizinle aralarında muaahede bulunan bir kavm aleyhinde değil. Allah yapacaklarınızı hakkıyle görücüdür.
Hayrat Neşriyat Doğrusu îmân edip hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihâd eden (Muhâcir)ler ve (onları) barındırıp yardım edenler (Ensâr) var ya, işte onlar birbirlerinin velîleri (vârisleri)dirler. Îmân edip de (henüz) hicret etmeyenler ise, hicret edinceye kadar onların velâyetinden(mîrasçılığından) size hiçbir şey yoktur. Fakat din husûsunda sizden yardım isterlerse, artık üzerinize (onlara) yardım etmek düşer; ancak aranızda kendileriyle andlaşma bulunan bir kavme karşı (yardım istemeleri) müstesnâ. Allah ise, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görücüdür.
İbni Kesir Muhakkak ki iman edip hicret eden, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler; barındırıp yardım edenler, işte onlar; birbirinin dostudurlar. İman edip de hicret etmeyenlere gelince; hicret edene kadar sizin onlarla bir dostluğunuz yoktur. Şayet onlar da din hususunda sizden yardım isterlerse; sizinle aralarında muahede bulunan bir kavim aleyhinde olmamak üzere onlara yardım etmek boynunuza borçtur. Allah yaptıklarınızı görendir.
İskender Evrenosoğlu Muhakkak ki; âmenû olan ve hicret eden (göç eden kimseler) ve mallarıyla ve nefsleriyle (canlarıyla) Allah yolunda cihad edenler (savaşanlar), (onları) barındıran (himaye eden) ve yardım edenler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. Onlar hicret edinceye kadar, onların velâyeti için, sizin üzerinizde bir şey (sorumluluk) yoktur. Ve eğer onlar dîn konusunda sizden yardım isterlerse, sizin ve onların arasında bir misak (durumu) olması hariç, o zaman yardım (etmek) üzerinizedir (üzerinize farzdır). Ve Allah, yapmakta olduğunuz şeyleri görendir.
Kadri Çelik Doğrusu iman edenler, hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat edenler, hicret edenleri barındıranlar ve onlara yardım edenler, işte bunlar birbirinin velisidirler. İman edip hicret etmeyenler (var ya), onlar hicret edinceye kadar, sizin onlar üzerinde herhangi bir velayet hakkınız yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında anlaşma bulunan bir kavim aleyhinde olmamak üzere onlara yardım etmek üzerinizde bir yükümlülüktür. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.
Mehmet Ali Eroğlu Lazım olduğunda, inanıp yurtlarından hicret edenler, canlarıyla savaşanlar, Emekleriyle mallarıyla mücadele edenler. Hicret edenleri barındıranlar, Nihayetinde yardım edenler birbirlerinin velisidirler. İman edip hicret etmeyenler, Fiilen hicret edinceye kadar, sizin onlarla ilgili hiç bir velayetiniz yoktur Ama dini hususlarda sizden destek isterlerse, yardım size bir borçtur. Lakin anlaşma yaptığınız topluluğun aleyhine olmasın. Allah yaptıklarınızı görür
Mehmet Okuyan Şüphesiz ki iman edip hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden (fedakârlık yapan muhacir)ler ve (onları) barındırıp yardım edenler (ensar) var ya, işte onlar birbirlerinin dostudur. İman edip hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar size onların sahiplenip korunmalarıyla ilgili hiçbir sorumluluk yoktur. Onlar din hakkında sizden yardım isterlerse, sizinle aralarında sözleşme bulunan bir toplum aleyhine olmaksızın (o müslümanlara) yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yapmakta olduğunuz her şeyi görendir.
Muhammed Celal Şems Şüphesiz iman edenler, hicret edenler, Allah yolunda malları ve canlarıyla cihat edenler, keza (hicret edenlere) yer verip, yardım edenler var ya, birbirlerinin (gerçek) dostu (da) onlardır. İman edip (de) hicret etmeyenlerle, onlar hicret etmedikçe dostluk kurmanız sizin için uygun değildir. Eğer onlar, din hususunda sizden yardım isterlerse, sizinle antlaşması olan bir kavime karşı olmamak şartıyla, onlara yardım etmek sizin görevinizdir. Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir.
Muhammed Esed Öte yandan imana erişen, zulmün egemen olduğu diyardan göç eden, Allah yolunda mallarıyla çaba gösterip duran kimselere ve (onlara) kol kanat açıp, yardım edenlere gelince; işte bunlar (sahiden) birbirlerinin dostu ve hamileridir. Fakat inanmış oldukları halde (sizin beldenize) göç etmemiş olan kimselere gelince; onların korunup gözetilmesinden hiçbir bakımdan siz sorumlu değilsiniz, ta ki (sizin yanınıza) göç edecekleri vakte kadar. Yine de, dinsel baskılara karşı sizden yardım isterlerse, (onlara) yardım elinizi uzatmaktır size düşen; yeter ki (bu yardım) kendileriyle aranızda andlaşma bulunan bir topluluğa karşı olmasın; çünkü Allah yaptığınız her şeyi görmektedir.
Mustafa Çevik Allah’ın davetine iman edip imanlarının gerektirdiği şekilde yaşamak uğrundaki gayretleri sebebi ile yurtlarından çıkarılıp, hicrete mecbur olan mü’minler ve onlara kucak açıp yer-yurt edinmelerini sağlayanlar birbirlerinin gerçek dostları ve yardımcılarıdır. Allah’ın davetine iman etmelerine rağmen, hicret etmeyip kalanlara gelince, bunlar müşriklerin arasında yaşamaktan vazgeçip, mü’minlerin yanına göç edinceye kadar onların korunup kollanması konusunda hicret etmiş Müslümanlar üzerine bir sorumluluk yoktur. Fakat müşrik ve kâfirlerin zulmünden kurtulmak için sizden yardım isterlerse onlara yardım etmelisiniz. Ancak bu yardım birbirinizle savaşmama ve iç işlerinize karışmama konusunda antlaşmanız olan bir toplumun aleyhine olmamalıdır. Unutmayın ki Allah, yapıp ettiklerinizi gören ve bilendir.
Mustafa İslamoğlu İmanda sebat eden, zulüm diyarından göç eden, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla çaba gösteren ve onlara kucak açıp yardım edenlere gelince: işte bunlar birbirlerinin (gerçek) dostudurlar. Ama iman etmiş fakat zulüm diyarından göç edinceye kadar korunup gözetilmeleri konusunda size hiçbir sorumluluk düşmez. Şu var ki, eğer dini baskıya karşı sizden yardım isterlerse, bu durumda size düşen yardım etmektir; yeter ki kendileriyle aranızda anlaşma bulunan bir topluluğa karşı olmasın: çünkü Allah yaptıklarınızın tümünü görmektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen O kimseler ki, imân ettiler ve muhâcerette bulundular ve Allah yolunda mallarıyla ve nefisleriyle mücâhedeye atıldılar ve o kimseler ki, yer verdiler ve yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin velîleridir. Ve o kimseler ki, imân ettiler de muhâcerette bulunmadılar. Hicret edinceye kadar onların velâyetinden hiçbir şey size ait değildir. Ve eğer din hususunda yardımınızı isterlerse yardım etmek üzerinize icab eder. Ancak sizinle aralarında bir muâhede bulunmuş olan bir kavim aleyhine değil! Ve Allah Teâlâ yapacaklarınızı tamamıyla görücüdür.
Ömer Öngüt İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler birbirlerinin dostlarıdırlar. İman edip hicret etmeyenlerle, hicret edinceye kadar sizin dostluğunuz yoktur. Şayet onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur. Ancak aranızda sözleşme bulunan bir kavim aleyhine olursa o, bu hükmün dışındadır. Allah yaptıklarınızı görmektedir.
Şaban Piriş İman eden, hicret eden, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat eden ve (muhacirleri) barındırıp, onlara yardım edenler. İşte onlar birbirlerinin velisidir. İman edip de hicret etmeyenler, onlar hicret edene kadar hiç bir velayetiniz yoktur. Fakat din hususunda sizden yardım isterlerse onlara -aranızda anlaşma olan toplumdan başkasına karşı- yardım etmeniz gerekir. Allah yaptıklarınızı görmektedir.
Sadık Türkmen İMAN EDİP hicret eden ve Allah’ın tavsiye ettiği şekilde mallarıyla, canlarıyla (saldırganlara karşı) cihat edenler ve (muhacirleri) barındırıp (onlara) yardım edenler var ya, işte onlar birbirlerinin velileridir/dostlarıdır. İman edip hicret etmeyenlere gelince hicret edinceye kadar, onların velayetleri (güvenlikleri) size ait değildir. Eğer din konusunda sizden (kültürel) yardım isterlerse, sizinle aralarında, sözleşme bulunan bir kavme karşı olmadıkça, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
Seyyid Kutub İman edip Medine'ye göçenler ve Allah yolunda canları ile malları ile cihad edenler ile bu göçmenlere barınak sağlayanlar ve yardım edenler birbirlerinin yandaşları, koruyucularıdırlar. İman edip Medine'ye göçetmeyenlere gelince, bunlar göçetmedikçe kendilerine karşı hiçbir yandaşlık, koruyuculuk yükümlülüğünüz yoktur. Eğer böyleleri sizden, aranızda saldırmazlık antlaşması bulunmayan bir topluma karşı din konusunda yardım isterlerse kendilerine yardım etmekte yükümlüsünüz. Allah yaptığınız her şeyi görür.»
Suat Yıldırım İman edip Allah yolunda hicret edenler, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenlerle onları barındıran ve onlara yardım eden Ensar var ya, işte bunlar birbirlerinin velileridir (malda da birbirlerinin vârisidirler). İman edip de hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret etmedikçe, sizin için mirasda onlara hiçbir velayet yoktur. Bununla beraber eğer din hususunda sizden yardım isterlerse sizinle aralarında sözleşme bulunan bir topluluk aleyhine olmamak şartıyla, onlara yardım etmeniz gerekir. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.
Süleyman Ateş Onlar ki inandılar, hicret ettiler, Allâh yolunda mallariyle, canlariyle savaştılar ve onlar ki (yurtlarına göçenleri) barındırdılar ve yardım ettiler; işte onlar, birbirlerinin velisi(dostu, koruyucusu)durlar. İnanıp da hicret etmeyenlere gelince, onlar hicret edinceye kadar, onların velâyetinden size bir şey yoktur (onları korumakla yükümlü değilsiniz). Fakat dinde yardım isterlerse (onlara) yardım etmeniz gerekir. Yalnız, aranızda andlaşma bulunan bir topluma karşı (yardım etmeniz) olmaz. Allâh, yaptıklarınızı görmektedir.
Süleymaniye Vakfı İnanıp güvenen, hicret[1*] eden ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla mücadele(cihad)[2*] edenler ile onları barındırıp yardım edenler; işte onlar birbirinden sorumludur (velidir)[3*]. İnanıp güvenenlerden hicret etmeyenlere gelince, hicret edinceye kadar hiçbiriniz, hiçbir konuda onlardan sorumlu (veli) değilsiniz. Eğer sizden dininizle ilgili yardım isterlerse, aranızda anlaşma bulunan bir topluluğa karşı olmadığı sürece, yardım etmek üzerinize borçtur. Allah, yaptığınız her şeyi görür.

[1*] Hicret: Göç etmek

[2*]  Bakınız Bakara 2/218 ve ilgili dip not

[3*]  Bu ayetteki velilik karşılıklı sorumluluğu, velayeti olan anlamındadır. Mekke’den göç eden göçmenler ve Medine’de onları barındıran ensarların birbirlerine karşı sorumlulukları olduğu özellikle belirtilmiştir. Ayet Bedir Savaşından sonra müslümanların Mekkeliler üzerinde açık bir üstünlük sağladığı askeri ve siyasi bir ortamda inmiştir. Bu esnada diğer müslümanlarla birlikte göç etmemiş, halen Mekke’de ikamet etmekte olan müslümanlar da vardı. Allah Teala onlar da göç edene kadar, bunlara karşı diğer müslümanların bir sorumluluğunun bulunmadığını bildirmektedir. Din konusunda ki yardım istediklerini bile aramızda anlaşma bulunan topluluklara karşı olmama şartına bağlamıştır. Sonraki ayette (73) bu emri yerine getirmediğimiz takdirde birbirine yakın dost olan kafirlerin henüz kendi yönetiminde olan müslüman azınlığa karşı çatışma ve fesat ortaya çıkaracakları açıkça belirtilmiştir. Dış politikada akıl odaklı ve ilkeli bu yaklaşıma tüm müslümanların dikkatini çekiyoruz.

Tefhim-ul Kuran Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır. İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiçbir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir.
Ümit Şimşek İman eden, hicret eden, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad eden kimseler ile onları barındıran ve onlara yardımcı olanlar birbirinin velisidirler. İman etmiş, fakat hicret etmemiş olanların ise, hicret edinceye kadar, velâyetleri size ait değildir. Ancak onlar din konusunda sizden yardım isterlerse, aranızda antlaşma bulunan bir kavme karşı olmamak şartıyla onlara yardım etmek üzerinize borç olur. Allah ise sizin bütün yaptıklarınızı görmektedir.
Yaşar Nuri Öztürk Onlar ki inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaştılar ve onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kader size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir.