Abdulbaki Gölpınarlı
|
Hani Allah'ım demişlerdi, bu, senin katındansa ve gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut da bize elemli bir azap ver.
|
Abdullah Parlıyan
|
Ve bir de şöyle derlerdi: “Ey Allah'ımız! Eğer bu gerçekten senin katından indirilen gerçeğin kendisi ise, o zaman gökten taş yağdır başımıza, yahut daha can yakıcı bir azap çıkar karşımıza.”
|
Adem Uğur
|
Hani (o kâfirler) bir zaman da: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi.
|
Ahmed Hulusi
|
Hani, "Ey Allâhım. . . Eğer bu senin indînden Hakk'ın kendisi ise, (o takdirde) gökten üstümüze taşlar yağdır! Yahut bize acı bir azap ver" demişlerdi.
|
Ahmet Tekin
|
Hani bir zaman da kâfirler:'Allah’ım, eğer bu senin katından gelmiş hak bir kitapsa, üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize can yakıp inleten müthiş bir ceza ver' demişlerdi.
|
Ahmet Varol
|
Bir zaman: 'Ey Allah'ım! Bu senin katından gönderilme bir gerçekse bizim üzerimize gökten taş yağdır veya bize acıklı bir azap gönder' demişlerdi.
|
Ali Bulaç
|
Bir de: "Ey Allah'ımız, eğer bu (Kur'an) bir gerçek olarak Senin katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya acı bir azab getir (bakalım)." demişlerdi.
|
Ali Fikri Yavuz
|
Bir vakit de, “- Ey Allah! Eğer bu senin tarafından gelmiş hak bir kitap ise, hemen üzerimize gökten taş yağdır, veya bize daha acıklı bir azap ver”, demişlerdi.
|
Ali Ünal
|
Hani bir zaman şöyle diyenler de olmuştu: “Artık bıkkınlık verdi bu! Allah’ım, (Rasûl’ün şu söyledikleri) eğer Sen’in katından buyurulmuş bir gerçek ise, hemen üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize başka türlü acı bir azap ver!”
|
Bayraktar Bayraklı
|
Hani yine onlar, “Allahımız! Eğer bu kitap senin katından gelen gerçek ise, gökten üzerimize taş yağdır veya bize elem verici bir azap ver!” demişlerdi.
|
Bekir Sadak
|
«Allah'imiz! Eger bu Kitap, gercekten Senin katindan ise bize gokten tas yagdir veya can yakici bir azab ver» demislerdi.
|
Celal Yıldırım
|
Hani bir zaman da onlar, «Ey Allahımız ! Eğer bu Kur'ân hakikaten senden ise, üzerimize gökten taş yağdır veya bize acıklı bir azâb getir» demişlerdi.
|
Cemal Külünkoğlu
|
Bir de: “Ey Allah'ımız, eğer bu (Kur'an) bir gerçek olarak senin katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya acıklı bir azap getir (de görelim bakalım)” demişlerdi.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
'Allah'ımız! Eğer bu Kitap, gerçekten Senin katından ise bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azab ver' demişlerdi.
|
Diyanet Vakfi
|
Hani (o kâfirler) bir zaman da: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi.
|
Edip Yüksel
|
Hatta, “Efendimiz, bu senden gelen bir gerçek ise, üstümüze gökten taşlar yağdır veya başımıza acıklı bir azap getir“ diyorlardı.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Bir vakıt da ey Allah, eğer bu, senin tarafından gelmiş hak kitâb ise durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha elîm bir azâb ver demişlerdi
|
Erhan Aktaş
|
Bir de dediler ki: “Allah’ım! Eğer bu Senin tarafından gelen bir gerçekse1, gökten üzerimize taş yağdır veya bize can yakıcı bir azap ver.”
1- Mademki Senden geldiği iddia ediliyor.
|
Gültekin Onan
|
Bir de: "Ey Tanrı'mız, eğer bu (Kuran) bir gerçek olarak Senin katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya acı bir azab getir (bakalım)" demişlerdi.
|
Hakkı Yılmaz
|
Bir vakit de onlar, “Ey Allah'ım! Eğer bu, Senin katından gelmiş bir hakkın/gerçeğin ta kendisi ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize çok acı veren bir azap ver” demişlerdi.
|
Harun Yıldırım
|
Hani bir zaman “Allah’ım, senin katından olan hak eğer bu ise hemen üzerimize gökten taş yağdır ya da bize daha acıklı bir azap gönder!?” demişlerdi.
|
Hasan Basri Çantay
|
Hani bir zaman da: «Ey Allah, eğer bu, Senin katından (gelmiş) hak (kitâb) ın kendisi ise durma bizim üstümüze gökden taş yağdır, yahud bize (daha) acıklı bir azâb getir» demişlerdi.
|
Hayrat Neşriyat
|
Bir vakit de: 'Ey Allah! Eğer bu (Kur’ân), senin katından hak (bir Kitab) ise, haydi üzerimize gökten taş yağdır veya bize elemli bir azab getir!' demişlerdi.
|
İbni Kesir
|
Hani demişlerdi ki: Ey Allah'ımız; eğer bu, gerçekten Senin katından ise; bize gökten taş yağdır, yahut acıklı bir azab getir.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve onlar: “Allah'ım şâyet bu (Kur'ân-ı Kerim), o hak olan (Kitap), Senin indinden ise o zaman üzerimize semadan taş yağdır veya bize acı azabı getir.” demişlerdi.
|
Kadri Çelik
|
Hani “Ey Allah! Eğer bu kitab, gerçekten senin katından ise bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azap ver” demişlerdi.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Farklı olmayan şekliyle bir de hani: "Ey Allahı'mız" dediler Azabını getir de bir bakalım, başımıza gökten taş yağdır Lahuti alem olan senin katından geliyorsa bu gerçekler."
|
Mehmet Okuyan
|
Hani (o kâfirler) bir zaman da şöyle demişlerdi: “Ey Allah’ım! Bu (Kur’an) senin katından ise üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem verici bir azap getir!”
|
Muhammed Celal Şems
|
Hani onlar, “Ey Allah! Senin tarafından hak olan ancak bu ise, üzerimize gökten taş yağdır veya bize acı bir azap gönder,” dediler.
|
Muhammed Esed
|
Ve bir de şöyle derlerdi: "Ey Allahımız, eğer bu gerçekten Senin katından (indirilen) hakkın kendisi ise, o zaman gökten taş yağdır başımıza, yahut (daha) can yakıcı bir azap çıkar karşımıza!"
|
Mustafa Çevik
|
30-33 Ey Peygamber! Müşrikler senin Allah merkezli hayata davetinin önünü kesmek, seni susturmak, öldürmek yahut yurdundan çıkarmak için sana tuzaklar kuruyor, Allah da onların tuzaklarını devamlı boşa çıkarıyordu. Allah tuzakları bozanların en hayırlısıdır. Onlara ne zaman âyetlerimiz okunup, yaratılış sebepleri olan hayat nizamı ile yaşamaya davet edilseler hep şöyle derler; “Biz bunları önceden de işitmiştik, istesek biz de bunların benzerini söyleyebiliriz, bunlar eskilerin masallarından başka şeyler değil.” Bu da yetmezmiş gibi bir de kalkıp “Allah’ım, bu Kur’an eğer senin katından gelmişse üzerimize taş yağdır ya da bize can yakıcı bir azap gönder de inanalım.” diyorlardı. Fakat sen onların aralarında iken ve gerçeği görüp kavrayabilmeleri için söylenmesi ve yapılması gerekenler tükenmeden, içlerinde de gerçeği görüp yönelecekler bulunurken Allah onlara azap edecek değildir.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Bir zaman da tuttular şöyle dediler: "Allah'ım! Bu eğer senin katından gelen bir hakikatse, o zaman gökten üzerimize taş yağdır; ya da bize can yakıcı bir azap gönder!"
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
Ve bir vakit dediler ki: «Ey Allah! Eğer senin tarafından hak olan bu ise hemen üzerimize gökten taşlar yağdır ve bize pek elemli bir azap getir.»
|
Ömer Öngüt
|
Hani bir zaman da onlar: “Ey Allah'ım! Eğer bu kitap gerçekten senin katından ise üzerimize gökten taş yağdır veya bize acıklı bir azap getir. ” demişlerdi.
|
Şaban Piriş
|
“Ve Allah’ım, eğer bu senin yanından gelmiş gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azap ver!”
|
Sadık Türkmen
|
Hani onlar; “Ey Allahım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş, hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize çok acıklı bir azap getir” demişlerdi.
|
Seyyid Kutub
|
Hani onlar «Allah'ımız, eğer bu Kur'an senin tarafından gönderilmiş gerçek bir kitap ise, başımıza gökten taş yağdır ya da bizi acıklı bir azaba çarptır» dediler.
|
Suat Yıldırım
|
Hani bir zaman da onlar: "Ya Rabbî, eğer bu Kur’ân senin tarafından gelmiş hak bir kitap ise hemen üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azap ver!" demişlerdi.
|
Süleyman Ateş
|
Ve: "Allâh'ım, eğer bu, senin yanından gelmiş gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azâb getir!" demişlerdi.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Bir zamanlar da şöyle demişlerdi: “Ey Allah! Eğer bu senin katından bir gerçek ise durma; gökten üstümüze taş yağdır, ya da bizi acıklı bir azaba çarptır.”
|
Tefhim-ul Kuran
|
Bir de: «Ey Allah'ımız, eğer bu (Kur'an) bir gerçek olarak Senin katından ise, gök yüzünden üstümüze taş yağdır veya acıklı bir azab getir (bakalım) .» demişlerdi.
|
Ümit Şimşek
|
Bir vakit de onlar 'Ey Allah, eğer bu Kur'ân Senin katından gelen hak kitap ise, üzerimize gökten taş yağdır veya bize acı bir azap ver' demişlerdi.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Şunu da söylemişlerdi: "Allahımız! Eğer bu, senin katından gelmiş gerçeğin kendisiyse, gökten üstümüze taş yağdır. Yahut bize korkunç bir azap musallat et."
|