ve zî - ve sahip

  
Abdulbaki Gölpınarlı Bir zaman İsrailoğullarından, Allah'tan başkasına tapmamak, anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik etmek üzere kesin söz almıştık. İnsanlara güzellikle söz söyleyin, iyi şeyler buyurun, namaz kılın, zekât verin demiştik. Sonra pek azınız müstesna, sözünüzden dönmüştünüz, hâlâ da dönmedesiniz zâten.
Abdullah Parlıyan Ey israiloğulları! Ve bir zaman sizden şu konularda kesin söz almıştık: Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere ve fakirlere iyilik yapacaksınız. Bütün insanlara güzel sözler söyleyecek, namazlarınızda dikkatli ve devamlı olacaksınız ve insanlara karşılıksız yardım olan zekatı vereceksiniz. Ama az bir kısmınız dışında, bu sözünüzden döndünüz. Zaten siz dönek kimselersiniz.
Adem Uğur Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve "İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin" diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.
Ahmed Hulusi Hani İsrailoğullarından söz almıştık; Allâh gayrını var kabul edip ona tapınmayın, ana-babanızın hakkını verin, yakınlarınıza, yetimlere, yoksullara ihsanda bulunun; insanlara güzel (Hakk'a erdirici) sözler söyleyin; namazı ikame edip zekâtı verin. (Onlardaki namaz ve zekât İslâm'dakinden farklıydı. ) Ancak bundan sonra, birazınız hariç, yüz çevirdiniz ve hâlâ da çevirmekte devam ediyorsunuz.
Ahmet Tekin Bizim İsrâiloğulları’ndan, yalnızca Allah’ı ilâh tanımaları, candan müslümanlar olarak Allah’ın hükmüne teslim olmaları, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet etmeleri, yalnız Allah’ın şeriatına bağlanmaları, Allah’a boyun eğmeleri, anaya-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, dullara, çevresi, çaresi olmayan yoksullara devamlı iyilik ve ihsanda bulunmaları konusunda kesin taahhüt aldığımızı ehl-i kitaba-yahudilere hatırlat:'Bütün insanların iyiliği için doğruları söyleyin. Namazları âdâbına riâyet ederek, aksatmadan kılın. Vicdanınızı, servetlerinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâtı verin.' demiştik. Çok azınız hariç sözünüzden döndünüz. Üstelik gücünüzü ve iktidarınızı kullanıp, peygamberin faaliyetlerine engel tedbirler alarak halkı yönlendirdiniz.
Ahmet Varol Hani, İsrailoğullarından; 'Allah'dan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilikte bulunacaksınız, insanlara güzel söz söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız ve zekatı vereceksiniz' diye kesin söz almıştık. Sonra az bir kısmınız müstesna, bu sözden döndünüz. Siz zaten yüz çevirenlersiniz.
Ali Bulaç Hani İsrailoğullarından, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hâlâ) yüz çeviriyorsunuz.
Ali Fikri Yavuz Ve bir vakit, İsrail Oğullarının şöyle ahd ve misakını aldık: “- Allah’dan başkasına tapınmayacaksınız, ana-babaya, akrabaya, yetimlere ve yoksullara iyilik yapın, insanlara güzellikle söyleyin, namazı kılın, zekât verin.” Sonra, pek azınız müstesna, verdiğiniz bu sağlam sözden yüzçevirdiniz ve hâlâ da sözünüzden dönmekte devamlısınız.
Ali Ünal Hatırlayın, yine bir zaman İsrail Oğulları’ndan “(İlâh, Rab ve Melik olarak) sadece Allah’a ibadet edecek ve annebabaya saygı, güzel muamele ve iyilikte kusur etmeyeceksiniz; akrabaya, yetimlere ve yeterli geçimlikten gerçekten mahrum düşkünlere de!” diye söz almış, ayrıca şöyle emretmiştik: İnsanlara güzel söz söyleyin (incitici ve kırıcı olmayın), namazı bütün şartlarına riayet ederek, vaktinde ve aksatmadan kılın ve zekâtı eksiksiz verin! Fakat az bir zaman sonra pek azınız müstesna sözünüzden döndünüz; zaten siz, bağlandığınız ahidlerden, verdiğiniz sözlerden sürekli yüz çeviren bir topluluksunuz.
Bayraktar Bayraklı Hani biz, İsrâiloğulları'ndan şöyle söz almıştık: Sadece Allah'a kulluk edeceksiniz; ana babaya, yakın akrabaya, yetimlere ve yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara doğru olanı söyleyiniz, namazı kılınız, zekâtı veriniz. Sonunda azınız müstesnâ, yüz çevirerek dönüp gittiniz.
Bekir Sadak Israilogullarindan, «Allah'tan baskasina kulluk etmeyin, anne babaya, yakinlara, yetimlere, duskunlere iyilik edin, insanlarla guzel guzel konusun, namazi kilin, zekati verin» diye soz almistik. Sonra siz pek aziniz mustesna, dondunuz. Sizler zaten doneksiniz.
Celal Yıldırım Hatırlayın ki, İsrail oğullarından, «Allah'tan başkasına tapmayın, ana-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilikte bulunun ; insanlara (hitap ederken, onlarla bir konu üzerinde fikir alışverişinde bulunurken) iyi söz söyleyin ; namazı vakitlerinde dosdoğru kılın, zekâtı verin» diye (bildirmiş ve bu hususta gereken) sözü almıştık. Sonra siz pek azınız müstesna olmak üzere yüzçevirdiniz. Sizler zaten dönek kimselersiniz!
Cemal Külünkoğlu Ve bir vakit İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: “Allah'tan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya, yakınlara, öksüzlere ve biçarelere de iyilik yapacaksınız. İnsanlarla güzellikle konuşacaksınız, namazlarınızda dikkatli ve devamlı olacaksınız ve zekâtı vereceksiniz.” Sonra pek azınız hariç, sözünüzden döndünüz. Hâlâ da yüz çevirmeye devam ediyorsunuz.
Diyanet İşleri (eski) İsrailoğullarından, 'Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anne babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin, insanlarla güzel güzel konuşun, namazı kılın, zekatı verin' diye söz almıştık. Sonra siz pek azınız müstesna, döndünüz; hala da yüz çevirip duruyorsunuz.
Diyanet Vakfi Vaktiyle biz, İsrailoğullarından: Yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve «İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin» diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz.
Edip Yüksel İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: ALLAH’tan başkasına hizmet etmeyecek, anaya babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlarla dostça konuşacaksınız. Namazı gözetecek, zekatı vereceksiniz. Fakat bundan sonra pek azınız hariç geri döndünüz.
Elmalılı Hamdi Yazır Ve bir vakit İsrail oğullarının şöyle misakını aldık: Allahdan başkasına tapmıyacaksınız; ebeveyne ihsan, yakınlığı olanlara da, öksüzlere de, biçarelere de; nasa güzellik söyleyin; namazı kılın; zekâtı verin; sonra pek azınız müstesna sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz
Erhan Aktaş Hani! Bir zaman İsrailoğulları’ndan, Allah’tan başkasına kulluk etmeyin; anne ve babaya, öksüzlere, düşkünlere iyilik yapın; insanlara güzel söz söyleyin, “salatı ikame edin, zekâtı verin1”, diye kesin söz almıştık. Sonra, içinizden pek azınız hariç sözünüzden döndünüz. Ve sizler, döneklik yapanlarsınız.

1- Çevirilerde ayette ki salat sözcüğüne namaz anlamı verilmektedir. Oysaki burada ki salat namaz değildir: ibadete layık yegane ilah olarak Allah’a inanmak; kulluğu, Allah’a yönelmeyi, dua e ibadeti şirkten arındırılmış bilinçle ve arınmış, temizlenmiş bir benlikle yapmak; yardımlaşmayı, destek olmayı canlı ve diri tutmak demektir. Salat, sözcük olarak namazın yanısıra Allah’a yönelmek, ibadet, dua, rahmet, destek, dayanışma, yardımlaşma, yakından ilgilenme ve din gibi anlamlara gelmektedir.
Gültekin Onan Hani İsrailoğullarından "Tanrı'dan başkasına kulluk etmeyin, anaya babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın (ihsanen), insanlara güzel söz söyleyin, namazı gözetin ve zekatı verin" diye misak almıştık Sonra siz pek azınız dışında döndünüz / yüz çevirdiniz (tevelleytüm) ve (hala) yüz çeviriyorsunuz.
Hakkı Yılmaz Ve hani Biz, İsrâîloğulları'nın ‘kesin söz’ünü almıştık: “Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, ana-babaya, yakınlığı olanlara, yetimlere, miskinlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzelliği söyleyiniz, salâtı ikame ediniz [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturunuz-ayakta tutunuz] ve zekâtı/vergiyi veriniz.” Sonra çok azınız müstesnâ olmak üzere yüz çevirdiniz. Ve siz yüz çeviren kimselersiniz.
Harun Yıldırım Hani İsrailoğullarından: “Allah’tan başkasına ibâdet etmeyeceksiniz, anababaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik yapacaksınız, insanlara en güzel sözü söyleyeceksiniz, namazı dosdoğru kılıp zekatı vereceksiniz” diye kesin söz almıştık. Sonra sizden pek azınız hariç döndünüz ve siz hala yüz çeviricisiniz.
Hasan Basri Çantay Hani İsrail oğullarından: «Allahdan başkasına ibâdet etmeyin, anaya, babaya, hısımlara, yetimlere, yoksullara iyilik yapın, insanlara güzellikle söyleyin, dosdoğru namaz kılın, zekât verin» diye (emretmiş), te'mînâtlı söz almışdık. Sonra (bu sağlam sözünüze karşı) içinizden birazınız hark olmak üzere arka döndünüz ve siz (de atalarınız gibi) haalâ yüz çevirmekde berdevamsınız.
Hayrat Neşriyat Yine bir vakit İsrâiloğullarından: 'Allah’dan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, ana-babaya, akrabâya, yetimlere ve yoksullara iyilik (edeceksiniz), insanlara da güzellikle söyleyin, namazı hakkıyla edâ edin ve zekâtı verin!' diye sağlam söz almıştık. Sonra sizden pek azı müstesnâ, (hepiniz o sözünüzden) döndünüz, zâten siz yüz çevirici kimselersiniz.
İbni Kesir Hani, İsrailoğullarından; Allah'tan başkasına ibadet etmeyin; anaya, babaya, akrabalara, yetimlere, yoksullara iyilik yapın. İnsanlara güzellikle söyleyin, namaz kılın zekat verin diye söz almıştık. Sonra pek azınız müstesna yüz çevirdiniz. Ve siz hala yüz çevirenlerdensiniz.
İskender Evrenosoğlu Biz, İsrailoğulları'ndan: “Allah'tan başkasına kul olmayın, ana-babaya, yakınlara (akrabaya), yetimlere ve miskinlere ihsanda bulunun, insanlara güzel söz söyleyin, namazı (hakkıyla) kılın, zekâtı verin.” diye misak almıştık. Sonra da sizden pek azınız hariç, (misakınızdan geri) döndünüz. Ve siz, yüz çeviren kimselersiniz.
Kadri Çelik Ve hani İsrail oğullarından, “Allah'tan başkasına ibadet etmeyin; anne babaya, yakınlara, yetimlere ve düşkünlere iyilik edin, insanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin” diye söz almıştık. Sonra siz pek azınız müstesna, (amelen ve kalben) yüz çevirenlersiniz.
Mehmet Ali Eroğlu Kesin bir söz almıştık hani İsrailoğullarından, Allah'tan başkasına tapmayacaklar, Anaya babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyi davranacaklardı onlar. Rast geldikleri insanlara iyi sözler söyleyecek, namazı dosdoğru kılacaklar, Ayrıca zekatı verecekler diye söz almıştık. Sonra, pek azınız hariç yüz çevirdiniz.
Mehmet Okuyan Hani biz, İsrailoğulları’ndan “Allah’tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz; ana babaya güzel davranacaksınız; yakınlara, yetimlere ve yoksullara (iyilik yapacaksınız)” diye söz almıştık. İnsanlara güzel söz söyleyin; namazı kılın ve zekâtı verin! Sonunda azınız hariç, yüz çevirerek dönüp gitmiştiniz.
Muhammed Celal Şems Hani İsrâiloğulların’dan, Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anne ve babaya, akrabaya, öksüzlere ve yoksullara iyilik edin, insanlarla güzellikle konuşun, namazı (dosdoğru) kılın, zekât verin, diye söz almıştık. Ancak aranızdan bir kaçınız hariç, (hepiniz sözünüzden) cayıp yüz çevirmiştiniz.
Muhammed Esed Ve bir zaman, (ey) İsrailoğulları, (sizden) şu (konularda) kesin taahhüt almıştık: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz; akraba ve ebeveyninize, yetimlere ve fakirlere iyilik yapacaksınız; bütün insanlarla güzellikle konuşacaksınız; namazlarınızda dikkatli ve devamlı olacaksınız ve karşılıksız yardımda bulunacaksınız." Ama, birkaçınız dışında bu sözünüzden döndünüz: zaten siz, inatçı, isyankar bir topluluksunuz!
Mustafa Çevik 83-86 Ey İsrailoğulları! Geçmişte sizin atalarınıza da “Yalnız Allah’ı ilah edinin, O’nun daveti olan doğru yolda yaşayın. Ana-babaya, akrabaya, yetime, yoksula yardım edip iyi davranın, namazı kılıp, zekâtı verin ve insanlara güzel sözlerle Allah’ın davetini ulaştırın.” diye emretmiş, buna uyacaklarına dair kendilerinden söz almıştık. Fakat çok azı hariç verdikleri sözlerinden döndüler, hiç olmazsa sizler onların peşinden gidip de, Allah’ın emirlerinden yüz çevirmeyin. Ayrıca sizin atalarınızdan birbirlerinin kanını dökmeyeceklerine ve birbirlerini yurtlarından çıkarmayacaklarına dair de söz almıştık. Buna şimdi elinizde gerçeklerden içinde pek azı kalmış kitabınız da şahitlik etmektedir. Verdikleri sözlere rağmen o günlerde atalarınız, bugün de sizler birbirinizi öldürüyor, bir kısmınız bir kısmınızı yurtlarından sürüp çıkarıyor, zulüm ve düşmanlıkta birbirinizle yardımlaşıyor, elinize esir olarak düştüklerinde de ancak fidye alarak serbest bırakıyorsunuz. Hâlbuki birbirinizi yurtlarınızdan çıkarmak da size haram kılınmıştı. Sizler kitabın hükümlerinden bir kısmına uyup bir kısmını da kendinize göre değiştiriyorsunuz. Böyle yapanların cezası, dünya hayatlarında rezillik ve zillete düşmek, âhirette ise azabın en şiddetlisine uğratılmak olacaktır. Allah yapıp ettiklerinizden habersiz değildir. İşte bunlar, âhiretteki cennet hayatına karşılık, geçici olan dünya hayatını ve ebedî kalacakları cehennemi tercih edenlerdir. Orada azapları hiç hafifletilmez, kendilerine yardım da edilmez.
Mustafa İslamoğlu Hani bir zaman İsrailoğullarından yalnızca Allah'a kulluk edeceksiniz, ana-babaya, yakınlara, kimsesizlere, yoksullara iyilik yapacaksınız, insanlara güzel söz söyleyeceksiniz, namazı istikametle kılacaksınız, zekatı vereceksiniz diye söz almıştık. Sizden birkaç istisna dışında hepiniz sözünüzden dönmüştünüz; ve siz pek dönek bir toplumsunuz.
Ömer Nasuhi Bilmen Ve Biz bir vakit İsrailoğullarının misakını almıştık ki, «Siz Allah'tan başkasına ibadet etmezsiniz, ananıza babanıza da (ihsanda bulunursunuz). Karabet sahibine, yetimlere, yoksullara da (ihsan edersiniz). Ve insanlara güzel söz söyleyin. Ve namazı doğruca kılın, zekâtı da verin.» Sonra siz, içinizden pek azınız müstesna olmak üzere yüz çevirdiniz ve siz hâlâ yüz çeviren kimselersiniz.
Ömer Öngüt Bir zamanlar biz İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: “Yalnızca Allah'a kulluk edin, ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik yapın. İnsanlarla güzel konuşun. Namazı kılın, zekâtı verin!” Sonra pek az kısmınız hariç döndünüz, hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz.
Şaban Piriş İsrailoğullarından: -Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, anaya, babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edin, insanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekatı verin! diye söz almıştık. Sonra siz pek azınız dışında sözünüzden döndünüz ve hala da dönmeye devam ediyorsunuz.
Sadık Türkmen VE BİR ZAMAN, İsrailoğulları’ndan: “Allah’tan başkasına kul olmayacaksınız; anne ve babaya ve en yakınlara (akrabalara) ve yetimlere ve yoksullara iyi davranacak/iyilik edeceksiniz, insanlara güzel sözler söyleyeceksiniz ve namazı gereği gibi kılacaksınız ve zekatı (çalışıp üreterek) vereceksiniz” diye söz almıştık. Bundan sonra pek azı hariç, yüz çevirerek sözlerinden döndüler.
Seyyid Kutub Hani biz İsrailoğullarından 'Allah'dan başka bir şeye tapmayınız, ana- babaya, akrabalara yetimlere ve yoksullara iyilik ediniz, namazı kılınız, zekâtı veriniz» diye söz almıştık. Fakat sonra küçük bir azınlık dışında bu sözünüzden döndünüz. Hâlâ da bu dönekliği sürdürüyorsunuz.
Suat Yıldırım Bir vakit İsrailoğullarından söz alıp: "Allah’tan başkasına ibadet etmeyin! Anneye babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara güzel muamele edin, İnsanlara tatlı söz söyleyin, namazı hakkıyla eda edin, zekâtı verin!" demiştik. Sonra pek azınız hariç, sözünüzden döndünüz. Hâlâ da yüz çevirmektesiniz.
Süleyman Ateş Biz İsrâil oğullarından şöyle söz almıştık: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, anaya-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin!" Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz; hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz.
Süleymaniye Vakfı Bir gün İsrailoğulları'ndan “Allah’tan başkasına kul olmayacaksınız; ananıza babanıza, yakınlarınıza, yetimlere ve çaresizlere[1*] iyi davranacaksınız. İnsanlarla güzel konuşacak, namazı düzgün ve süreklı kılacak ve zekâtı vereceksiniz.” diye söz almıştık. Sonra pek azı dışında hepsi yan çizerek sözlerinden dönmüşlerdi.[2*]

[1*] “Çaresiz” diye meâl verdiğimiz kelime miskindir; kök anlamı hareketin ardından durağanlaşmadır. Nebîmiz şöyle demiştir: “Miskin bir parça, iki parça yiyecek ile yetinen kişi değildir. İhtiyacını karşılayamadığı halde utanan veya ısrarla kimseden bir şey isteyemeyen kişidir.” (Buhârî, Zekât 53) Gemileri delinen kişilerle ilgili şöyle bir âyet vardır: “O gemi denizde çalışan miskinlere aitti, önlerinde her gemiye zorla el koyan bir kral vardı; bu sebeple onu hasarlı hale getirmek istedim.”(Kehf, 18/79) Çünkü gemi ellerinden alınınca işsiz kalacaklardır.

[2*] Arap edebiyatındaki iltifat sanatı bizde olmadığından meâlde bu sanat yok sayılmıştır. Bkz. (Bakara 2/49)'un dipnotu.

Tefhim-ul Kuran Hani İsrailoğullarından, «Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin» diye kesin söz almıştık. Sonra siz, az bir bölümünüz dışında yüz çevirdiniz ve (hâlâ) çevirmektesiniz.
Ümit Şimşek Yine hatırlayın ki, Biz İsrailoğullarından 'Allah'tan başkasına kulluk etmeyin; anne ve babaya, akrabaya, yetimlere ve yoksullara iyilik yapın; insanlara güzel söz söyleyin; namazı dosdoğru kılın; zekâtı verin' diye söz almıştık. Sonra, pek azınız müstesna, sözünüzden döndünüz; hâlâ da yüz çeviriyorsunuz.
Yaşar Nuri Öztürk İsrailoğulları'ndan şöyle bir söz de almıştık: Allah'tan başkasına ibadet etmeyin, anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik ve güzellikle davranın. İnsanlara güzeli ve güzelliği söyleyin. Namazı kılın, zekâtı verin. Bütün bunlardan sonra siz, pek azınız müstesna, sırt çevirdiniz. Hâlâ da yüz çevirip duruyorsunuz.