Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ve yemin ederek şüphe yok ki dedi, ben size öğüt verenlerdenim.
|
Abdullah Parlıyan
|
Ve onlara: “Ben gerçekten sizin iyiliğinizi isteyen biriyim” diye de yemin etti.
|
Adem Uğur
|
Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.
|
Ahmed Hulusi
|
Ve onlara: "Kesinlikle ben sizin hayrınızı isteyenlerdenim" diye de yemin etti.
|
Ahmet Tekin
|
Âdem ile eşine, yeminler ederek:'Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim' dedi.
|
Ahmet Varol
|
Ayrıca: 'Şüphesiz ki ben size öğüt verenlerdenim' diye onlara karşı yemin etti.
|
Ali Bulaç
|
Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
|
Ali Fikri Yavuz
|
Bir de onlara: “-Muhakkak ki, ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim”, diye yemin etti.
|
Ali Ünal
|
Bir de ardından, “Ben sizin ancak iyiliğinizi istiyor ve bu bakımdan size öğüt veriyorum!” diye yemin üstüne yemin etti.
|
Bayraktar Bayraklı
|
Onlara, “Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim” diye yemin etti.
|
Bekir Sadak
|
«Dogrusu ben size ogut verenlerdenim» diye ikisine yemin etti.
|
Celal Yıldırım
|
Ve «herhalde ben size öğüt verenlerdenim» diyerek onlara yemin etti.
|
Cemal Külünkoğlu
|
Bir de onlara: “Muhakkak ki, ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim” diye yemin etti.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
'Doğrusu ben size öğüt verenlerdenim' diye ikisine yemin etti.
|
Diyanet Vakfi
|
Ve onlara: Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim, diye yemin etti.
|
Edip Yüksel
|
Kendilerine yemin de etti: “Ben size öğüt veriyorum.”
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Ve her halde ben sizin hayrınızı istiyenlerdenim diye ikisine de yemin etti
|
Erhan Aktaş
|
Ve ikisine: “Ben gerçekten ikinizin de iyiliğini istemekteyim.” diye yemin etti.
|
Gültekin Onan
|
Ve: "Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
|
Hakkı Yılmaz
|
Ve “Elbette ben, size öğüt verenlerdenim” diye onlara yemin etti/ kanıtlar ileri sürdü.
|
Harun Yıldırım
|
Ayrıca: “Muhakkak ki ben size öğüt verenlerdenim!” diye ikisine de yemin etti.
|
Hasan Basri Çantay
|
Bir de onlara: «Şübhesiz ki ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim» diye yemîn etdi.
|
Hayrat Neşriyat
|
Ve onlara: 'Doğrusu ben size gerçekten (iyiliğiniz için) nasîhat edenlerdenim' diye de yemîn etti.
|
İbni Kesir
|
Ve; doğrusu ben size öğüt verenlerdenim, diye ikisine yemin etti.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve ikisine yemin etti: “Muhakkak ki ben, sizin ikinize nasihat edenlerdenim.”
|
Kadri Çelik
|
“Doğrusu ben sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim” diye ikisine yemin etti.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Ayrıca onlara yemin ederek: "Şüphesiz ben size öğüt verenlerdenim" demiştir.
|
Mehmet Okuyan
|
“Doğrusu ben sizin için öğüt verenlerdenim!” diye yemin etmişti.
|
Muhammed Celal Şems
|
İkisine (de) yeminler ederek, “Şüphesiz ben, iyiliğinizi isteyenlerdenim,” (dedi.)
|
Muhammed Esed
|
Ve onlara: "Ben gerçekten sizin iyiliğinizi isteyen biriyim" diye de and verdi.
|
Mustafa Çevik
|
20-22 Şeytan, Âdem ve eşine yaklaşıp, “Rabbinizin bu ağaca yaklaşmanızı yasaklamasının sebebi, melekler gibi ölümsüz ve hep burada yaşayanlardan olmanızı istemeyişinden dolayıdır.” diyerek, söylediklerinin doğruluğuna ve onların hayrına
olduğuna dair yeminler edip her ikisini de inandırdı ve böylece onları ağaca yaklaştırıp meyvesinden yedirdi. Bunun üzerine Âdem ve eşi hemen üzerlerindeki elbisenin sıyrılıp edep yerlerinin açıldığını fark ettiler, derhal cennetteki ağaç yapraklarından
toplayıp örtünmeye çalıştılar. Bu sırada Rableri de onlara şöyle seslendi: “Ben size o ağaca yaklaşmayı yasaklamış ve şeytanın da sizin düşmanınız olduğunu söyleyerek uyarmamış mıydım?”
|
Mustafa İslamoğlu
|
Ve her ikisine yeminler etti: "İnanın ki ben ikinizin de iyiliğini istiyorum."
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
Ve onlara, «Ben muhakkak sizin için elbette hayırhâh olanlardanım.» diye yemin etti.
|
Ömer Öngüt
|
Ve onlara: “Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim. ” diye yemin etti.
|
Şaban Piriş
|
Ben sizin, iyiliğinizi isteyen, size öğüt verenlerdenim, diye onlara yemin etti.
|
Sadık Türkmen
|
“Ben size nasihat edenlerdenim” diye de onlara yemin etti.
|
Seyyid Kutub
|
Onlara 'Ben gerçekten sizin iyiliğinizi istiyorum' diye yemin etti.
|
Suat Yıldırım
|
(20-21) Fakat şeytan onlara, gözlerinden gizlenmiş olan edep yerlerini açığa çıkarmak için vesvese verdi. Onlara şöyle telkinde bulundu: "Rabbinizin size bu ağacın meyvesini yasaklamasının tek sebebi, sizin meleklerden veya ölümsüz hayata kavuşanlardan olmanızı önlemektir" diyerek, kendisinin onların iyiliğini istediğine dair yemin üstüne yemin etti.
|
Süleyman Ateş
|
Ve onlara: "Elbette ben size öğüt verenlerdenim." diye de yemin etti.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Onlara yemin etti: “Ben ikinizin de iyiliğini istiyorum.”
|
Tefhim-ul Kuran
|
Ve: «Gerçekten ben size öğüt verenlerdenim» diye yemin de etti.
|
Ümit Şimşek
|
Sonra da 'Ben sizin iyiliğiniz için öğüt veriyorum' diye yemin etti.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Ve onlara, "ben size öğüt verenlerdenim" diye yemin de etti.
|