bi el be'sâi - azaba, fakirliğe, sıkıntıya

  
Abdulbaki Gölpınarlı Andolsun ki senden önceki ümmetlere de peygamberler yolladık da yalvarmaya düşsünler diye onları şiddetli sıkıntılara, kıtlığa ve hastalığa uğrattık biz.
Abdullah Parlıyan Ey Muhammed! Biz, senden önceki toplumlara da mesajlarımızı gönderdik, onları sıkıntı ve zorluklara uğrattık ki, böylece sadece bize yalvarıp, yakarsınlar.
Adem Uğur Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik. Ardından boyun eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara uğrattık.
Ahmed Hulusi Andolsun ki, senden önce de topluluklara (Rasûl) irsâl ettik. . . Belki boyun eğerek dua ederler diye onları azap ve hastalık ile yakaladık.
Ahmet Tekin Andolsun ki, senden önceki milletlere de özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberler gönderdik.Biz onları, fakirlik, geçim darlığı, hastalık ve âfetlerle, mallarına ve kendilerine gelen zararlarla sıktık.Düşkünlüklerini anlayıp, isyanlarına tevbe edip, affımıza sığınmaları için uyardık.
Ahmet Varol Senden önce de ümmetlere peygamberler gönderdik ve belki yalvarırlar diye kendilerini darlık ve sıkıntıya soktuk.
Ali Bulaç Andolsun, senden önceki ümmetlere (peygamberler) gönderdik de onları dayanılmaz zorluk (yoksulluk) ve sıkıntılarla çeviriverdik. Umulur ki yalvarırlar diye.
Ali Fikri Yavuz Andolsun ki, biz, senden önce bir takım ümmetlere peygamberler gönderdik; dinlemediler de, onları, şiddet ve zaruretlerle kıvrandırdık. Olur ki yalvarırlar, (tevbe ederler, diye).
Ali Ünal Andolsun, senden önce de pek çok topluluklara rasûller gönderdik de, (şirk, inkâr ve günahlarının affı için) boyun büküp yakarırlar (ve Hak’ka dönerler mi diye, gittikleri yolun neticeleri olarak) onları çetin musibetler, zorluk ve sıkıntılar içinde bıraktık.
Bayraktar Bayraklı Senden önce de milletlere peygamberler göndermiştik. Boyun eğsinler diye onları darlık ve sıkıntıya uğrattık.
Bekir Sadak suphesiz ki, senden once ummetlere peygamberler gondermistik; onlari yalvarsinlar diye darlik ve sikintiya sokmustuk.
Celal Yıldırım And olsun ki, senden önce (gelip geçen) ümmetlere peygamberler gönderdik, (muhalefet ettikleri için) onları —yalvarıp yakarsınlar diye— darlık ve bunaltıcı şeylerle yakaladık.
Cemal Külünkoğlu Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik. Ardından boyun eğsinler (tevbe etsinler) diye onları darlık ve hastalıklarla cezalandırdık.
Diyanet İşleri (eski) Şüphesiz ki, senden önce ümmetlere peygamberler göndermiştik; onları yalvarsınlar diye darlık ve sıkıntıya sokmuştuk.
Diyanet Vakfi Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de elçiler gönderdik. Ardından boyun eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara uğrattık.
Edip Yüksel Senden önceki toplumlara da elçiler gönderdik. Yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntılarla sınadık.
Elmalılı Hamdi Yazır Celâlim hakkı için senden önce bir takım ümmetlere Resuller gönderdik dinlemediler de onları şiddetler ve zaruretlerle sıktık gerek ki yalvarsınlar diye
Erhan Aktaş Ant olsun ki Biz, senden önceki ümmetlere de gönderdik.1 Belki yalvarırlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakaladık.2

1- Azap veya elçiler. 2- Bu ayet, 40, 41,42,43 ve 44. ayetlerle aynı konu bağlamında değerlendirilmelidir. Söz konusu ümmetler(toplumlar) kalpleri katılaşmış, azgınlaşmış ve iyice sapkınlaşmış toplumlardır.
Gültekin Onan Andolsun, senden önceki ümmetlere (elçiler) gönderdik de onları dayanılmaz zorluk (yoksulluk) ve sıkıntılarla çeviriverdik. Umulur ki yalvarırlar (tazarru) diye...
Hakkı Yılmaz Ve andolsun, senden önceki önderli toplumlara elçiler gönderdik de onları yalvarsınlar diye dayanılmaz zorluk; yoksulluk ve sıkıntılarla çeviriverdik.
Harun Yıldırım Andolsun ki senden önceki ümmetlere de gönderdik de belki yalvarırlar diye darlık ve sıkıntıya uğrattık.
Hasan Basri Çantay Andolsun ki biz, senden evvelki ümmetlere de peygamberler gönderdik de (küfr-ü inkârlarından dolayı) kendilerini çetin bir yoksullukla, çeşitli hastalıkla yakaladık, olur ki yalvarırlar, (tevbe ederler diye).
Hayrat Neşriyat And olsun ki, senden önceki ümmetlere de (peygamberler) gönderdik (fakat onlar yalanladılar); bunun üzerine onları sıkıntılar ve zorluklar ile yakaladık. Tâ ki (îmân etsinler ve) yalvarsınlar!
İbni Kesir Andolsun ki; Biz, senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Yalvarsınlar diye, onları darlık ve sıkıntıya soktuk.
İskender Evrenosoğlu Andolsun ki; Biz senden önce ümmetlere de (resûller) gönderdik.O zaman onları da sıkıntıya ve darlığa uğrattık, böylece yalvarırlar diye.
Kadri Çelik Şüphesiz senden önce ümmetlere (peygamberler) göndermiştik; onları yalvarıp yakarsınlar diye darlık ve sıkıntıya sokmuştuk.
Mehmet Ali Eroğlu (Ey Resul) andolsun ki senden önceki milletlere de gönderdik peygamberler. Nasıl da dayanılmaz zorluklara, sıkıntılara uğrattık. Umulur ki yalvarıp yakarırlar.
Mehmet Okuyan Yemin olsun ki senden önceki ümmetlere de elçiler göndermiştik. (Gerçeğe) boyun eğsinler diye onları çeşitli sıkıntı ve darlık ile denemiştik.
Muhammed Celal Şems Senden önceki kavimlere (peygamberler) gönderdik. Ağlayıp yalvarsınlar diye, (ceza olarak inkâr edenleri) mal ve beden sıkıntılarına uğrattık.
Muhammed Esed Biz, senden önceki toplumlara da mesajlarımızı gönderdik (ey Peygamber,) ve onları sıkıntı ve zorluklara uğrattık ki tevazu ile boyun eğsinler.
Mustafa Çevik 42-45 Biz sizden önceki toplumlara da peygamberler gönderdik, onlar da Allah adına yapılan çağrıyı reddettiler. Onları da sıkıntı ve zorluklarla imtihan ettik. Fakat başlarına gelen sıkıntılara musibetlere rağmen davet edildikleri hayat tarzına uymadılar. Şirk onların gözlerini köreltmiş, kalplerini taşlaştırmış, böylece şeytan da onlara yaptıklarını güzel ve doğru olarak göstermişti. Onlar, kendilerine öğüt ve uyarılarla yapılan daveti umursamayıp, sırtlarını döndüler. Biz de onlara her türlü nimet kapılarını ardına kadar açtık, kendilerine verilen nimetlerin sarhoşluğu ile şımarıp azgınlaştıklarında, ansızın hiç beklemedikleri bir anda onları azabımızla yakaladık. İşte o zaman bütün hayalleri, ümitleri, hevesleri boşa çıktı. Sonunda hak ettikleri azap ile helak edildiler. Şükredilmeye ve her türlü övgüye layık olan yalnızca Allah’tır.
Mustafa İslamoğlu Doğrusu Biz, senden önceki topluluklara da mesajlarımızı göndermiştik. Onları da şiddetli zorluğa ve darlığa düşürdük ki, acziyetlerini itiraf etsinler.
Ömer Nasuhi Bilmen Andolsun ki, senden evvel de ümmetlere peygamberler gönderdik, sonra o ümmetleri birtakım şiddetler ile, zorluklar ile yakaladık, ola ki yalvarıversinler diye.
Ömer Öngüt Resulüm! Senden önceki ümmetlere de peygamberler göndermiştik. (İnkârlarından dönüp boyun eğsinler), yalvarsınlar diye, onları yakalayıp darlık ve sıkıntılarla (çeşitli hastalıklarla) cezalandırmıştık.
Şaban Piriş Senden önceki toplumlara da (elçiler) göndermiş ve belki yalvarıp yakarırlar diye onları darlık ve sıkıntıya sokmuştuk.
Sadık Türkmen SENDEN ÖNCE DE toplumlara elçiler gönderdik. Onları çeşitli darlıklarla ve sıkıntılarla yakalayıverdik. Umulur ki, boyunlarını büker/tevazu gösterir yalvarırlar diye.
Seyyid Kutub Senden önceki birçok ümmetlere peygamberler gönderdik, dinlemediler. Bunun üzerine ola ki, bize yalvarırlar diye kendilerini sıkıntılara ve belâlara çarptırdık.
Suat Yıldırım Senden önce de birtakım ümmetlere resuller gönderdik. Dinlemediler: Hakka dönüş yapsın, suçlarının affı için niyaz etsinler diye onları çetin bir yoksulluk, hastalık ve sıkıntılarla cezalandırdık.
Süleyman Ateş Senden önce de ümmetlere elçiler gönderdik. (İnkârlarından dönüp bize) yalvarsınlar diye onları darlık ve sıkıntı ile yakalayıp cezâlandırmıştık.
Süleymaniye Vakfı Senden önceki toplumlara da (ümmetlere de) elçiler göndermiştik. Belki yalvarıp yakarırlar diye onları çeşitli baskılara ve zorluklara uğratmıştık.
Tefhim-ul Kuran Andolsun, senden önceki ümmetlere (peygamberler) gönderdik de onları dayanılmaz zorluk (yoksulluk) ve sıkıntılarla çeviriverdik. Umulur ki yalvarırlar diye.
Ümit Şimşek Senden önceki ümmetlere de Biz peygamberler gönderdik ve onları, olur ki yalvarırlar diye darlıklara ve zorluklara uğrattık.
Yaşar Nuri Öztürk Andolsun ki, senden önce de ümmetlere elçiler göndermiştik. O ümmetleri, bize yaklaşıp sığınsınlar diye zorluklar ve darlıklarla yakalamıştık.