fahzerû (fe ıhzerû) - o zaman, o taktirde kaçının, sakının

  
Abdulbaki Gölpınarlı Ey Peygamber, ağızlarıyla inandık diyen, fakat yürekleriyle inanmayanlardan ve Yahûdilerden, boyuna kâfirliğe koşuşanlar, seni mahzun etmesin. Onlar, sözleri, yalan söylemek için boyuna dinleyip dururlar, senin yanına gelmemiş olan bir başka kavim için dinlerler boyuna. Onlar, sözlerin bâzısının yerlerini değiştirirler de size şu tarzda fetva verilirse derler, kabul edin, verilmezse çekinin kabul etmekten ve Allah, kime azâb etmek isterse sen, Allah'ın isteğine karşı o adama hiçbir şey yapamazsın. Onlar, öyle kişilerdir ki Allah, yüreklerini temizlemeyi murâd etmemiştir. Onlar içindir dünya da horluk ve onlar içindir âhirette pek büyük bir azap.
Abdullah Parlıyan Ey peygamber! Kalpleriyle inanmadıkları halde, dilleriyle inandık diyen münafıklarla, Yahudilerden Allah'tan gelen gerçekleri örtbas etmede alabildiğine yarışanlar seni üzmesin. Onlar yalancılık etmek için dinlerler, seni kabullenmeyip bildirdiğin mesajlara karşı gelen diğer bir topluluktan yana da casusluk yaparlar. Vahyedilen sözleri asıl anlamlarından kopararak, kaydırıp değiştirirler. Ve “Eğer size şöyle şöyle bir hüküm verilirse alın; ama verilmezse uzak durun” derler. Allah bir kimseyi sapıklığa düşürmek isterse, sen onun kurtarılması için Allah'a karşı hiçbirşey yapamazsın. İşte onların kalplerini, Allah temizlemek istememiştir. Onları bu dünyada zillet, öteki dünyada da korkunç bir azap beklemektedir.
Adem Uğur Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.
Ahmed Hulusi Ey Rasûl! Kalpleriyle (şuurlu olarak - anlamını hissedip yaşayarak) iman etmedikleri hâlde, ağızlarıyla "İman ettik" diyenlerden küfürde koşuşanlar, seni mahzun etmesin. . . Yahudi olanlardan öylesi var ki, yalan uydurmak için veya sana gelmemiş bir topluluk adına (aracı olarak) dinleyendir. . . Yerli yerince söylenen Kelimeleri tahrif ederek, "Size şu verilirse alın, eğer o verilmez (Allâh hükmü ile hükmedilir) ise sakın yanaşmayın" derler. . . Allâh bir kimsenin dalâletini dilerse, artık onun için sen Allâh'tan bir şey bekleyemezsin. . . İşte onlar, Allâh'ın kalplerini arındırmayı dilemediği kimselerdir. . . Dünyada onlar için rezillik vardır. . . Sonsuz gelecek sürecinde de onlar için çok büyük azap vardır.
Ahmet Tekin Ey Allah’ın Rasulü, akılları yatarak, kalpleriyle iman etmedikleri halde, ağızlarıyla:'İnandık' diyenlerin ve yahudiliğin takipçilerinden küfür içinde yarışanların hali seni üzmesin. Onlar devamlı yalana kulak verirler. Senin yanına yaklaşmayan diğer bir kavmin sözlerine kulak kabartırlar.Kelimeleri, ifadeleri, aslî manalarını bozacak şekilde tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar, bâtıl tefsirler ve te’viller yapıyorlar. Bir de:'Eğer hakkınızda şu hükmü uygulamaya kalkarlarsa hemen kabul edin. O hükmü uygulamayıp başka hüküm uygulamak isterlerse, dikkatli olun, kendinizi savunun.' derler.Allah kimi dalâlete, sıkıntıya düşürmek isterse, sen Allah’a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini, kafalarını arındırmak istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rezillik vardır. Âhirette, ebedî yurtta da onlara büyük bir ceza var.
Ahmet Varol Ey Peygamber! Ağızlarıyla 'iman ettik' dedikleri halde kalpleri iman etmemiş olanlardan ve yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesinler. Onlar sürekli yalana kulak veren, sana gelmemiş bir topluluğun hesabına casusluk yapan kimselerdir. Bunlar sözlerin yerlerine konulmasından sonra onları değiştirirler. 'Size bu verilirse alın, bu verilmezse o zaman sakının' derler. [5] Allah birini şaşırtmak isterse sen onun için Allah'a karşı bir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini arındırmayı dilemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır. Onlara ahirette de büyük bir azap vardır.
Ali Bulaç Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudiler'den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiç bir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.
Ali Fikri Yavuz Ey şanlı Rasûl! Kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerle (münafıklarla) Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyenler ve senin huzuruna gelmiyen başka bir kavim için, casusluk edenlerdir. Yerli yerinde hak olarak söylenen kelimeleri sonradan değiştirirler: “- Eğer size şu (fetva) verilirse, onu kabul edin, verilmezse sakının” derler. Allah kimin fitneye düşmesini dilerse, asla sen onun lehine Allah’dan hiç bir şeye sahip olamazsın. Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir perişanlık, âhirette de büyük bir azab vardır.
Ali Ünal Ey (şanı çok yüce o en büyük) rasûl! Ağızlarıyla “inandık” deseler de, kalbleri asla iman etmemiş bulunan (münafık) lardan ve yahudi olanlardan küfürde birbirleriyle yarışırcasına koşturup duranlar seni mahzun etmesin. Onlar, (doğrudan hiç hoşlanmaz ve bilhassa hakkınızda) hep yalan, iftira ve propagandaya kulak verirler; (iman ve aydınlanma adına olsun, mesajının özünü öğrenme adına olsun) sana hiç gelmemiş, (yalanın ve iftiranın asıl kaynağı) başka bir topluluğu dinlerler (ve onlar adına casusluk yapıp, daima sizin açığınızı ararlar). (Allah’ın) Kelâmı’nı ve söylenen sözleri manâsı değişecek biçimde sürekli aslî şeklinden saptırır, gizler, değiştirir (ve böylece) tahrif ederler. (Hakkında senin hükmüne başvurdukları meselelerde,) “Size şöyle fetva verilirse kabul edin; o şekilde verilmezse aman, onu kabulden geri durun!” derler. (Böyledir onlar:) Allah, bir kimseyi özü ortaya çıksın diye bir imtihana tâbi tutmayı murat buyurmuş (ve o kimse de bu imtihanda kaybetmişse), artık Allah katında onun lehine olarak senin yapabileceğin bir şey yoktur. Onlar öyle kimselerdir ki, (küfürde koşuşturmaları ve fasıklıkları sebebiyle) Allah onların kalblerini arındırmayı dilememiştir. Onların hakkı, dünyada zillettir; Âhiret’te de onlar için çok büyük bir azap vardır.
Bayraktar Bayraklı Ey peygamber! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla “inandık” diyenlerden ve Yahudilerden inkârda yarışırcasına koşanlar seni üzmesin. Onlar daima yalana ve sana gelmeyenlere kulak verirler. Kelimeleri yerlerinden değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alınız, o verilmezse sakınınız” derler. Allah bir kimseyi fitneye düşürmek isterse, Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın, kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik, âhirette de büyük bir azap vardır.
Bekir Sadak Kalbleri inanmamisken, agizlariyle, «Inandik» diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve baska bir topluluk hesabina casusluk edenlerden inkara kosanlar seni uzmesin. Sozleri asil yerlerinden degistirirler de, «Boyle bir (fetva) size verilirse alin, verilmezse kacinin» derler. Allah'in fitneye dusmesini diledigi kimse icin Allah'a karsi senin elinden bir sey gelmez. Iste onlar Allah'in, kalblerini aritmak istemedigi kimselerdir. Dunyada rezillik onlaradir. Onlara ahirette de buyuk azab vardir.
Celal Yıldırım Ey Peygamber! Ağızlarıyla İnandık deyip kalbleri inanmayanlarla Yahudilerden küfre koşuşanlar seni üzmesin. Onlar yalana iyice kulak verir, sana gelmeyen bir topluluktan yana kulak kabartıp casusluk yaparlar ; kelimeleri yerine konulmuşken kaydırıp değiştirirler de, «size bu anlamda (bir hüküm) verirlerse alın, böyle vermezlerse kaçının !» derler. Allah kimin fitne içinde kalmasını dilerse artık onun için Allah'tan (doğru yolu bulmasına) hiçbir şey ile sahip olamazsın. İşte onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalblerini temizlemeyi dilememiştir. Dünya'da onlar için aşağılık ve rüsvaylık, Âhirette de onlara büyük bir azâb vardır.
Cemal Külünkoğlu Ey Resul! Kalpleri iman etmediği halde ağızdan “inandık” diyen (münafık)larla (Yahudilerden oluşmuş) küfür yarışçıları seni üzmesin! O Yahudilerden, sürekli yalan dinleyen ve senin karşına çıkmayan bir grubun sözlerini tutanlar vardır. Onlar kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını değiştirirler. “Size şu hüküm verilirse alın, o verilmezse kaçının” derler. Allah, (kötü niyet ve eylemlerinden dolayı) kimin düştüğü sapıklıkta kalmasını isterse, artık sen onu Allah'ın elinden kurtaramazsın. (Kendileri istemediği için) Allah da onların kalplerini temizlemek istememiştir. Dünyada onlar için bir rezillik, ahirette ise büyük bir azap vardır.
Diyanet İşleri (eski) Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, 'İnandık' diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, 'Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının' derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab vardır.
Diyanet Vakfi Ey Resûl! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle «inandık» diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. «Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!» derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.
Edip Yüksel Ey elçi, ağızlarıyla “Onayladık“ dedikleri halde kalpleriyle onaylamayanların inkârcılıktaki gayretleri seni üzmesin. Yahudilerin bir grubu var ki yalana kulak veriyor, seninle hiç karşılaşmamış bir topluluğu dinliyor. Kelimelerin anlamını kaydırıp: “Size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının“ diyorlar. ALLAH birini sınamak isterse ALLAH’a karşı kimse ona yardım edemez. İşte onlar, ALLAH’ın kalplerini temizlemeyi dilemediği kişiler. Onlar için dünyada aşağılanma ve ahirette de büyük bir azap var.
Elmalılı Hamdi Yazır Ey o şanlı Resul, seni mahzun etmesin o küfürde yarış edenler: gerek o ağızlariyle «amenna» deyib de kalbleri mü'min olmıyanlardan olsun ve gerek Yehudî olanlardan, onlar yalancılık etmek için dinlerler, sana gelmiyen diğer bir kavm için dinlerler, yerli yerinde söylenen kelimeleri sonradan tahrif ederler, size böyle fetva verilirse tutun verilmezse sakının derler, kim ki Allah onun fitneye düşmesini murad etmiştir sen, ihtimali yok, onun lehine Allahdan zerrece bir şey'e malik olamazsın; onlar öyle kimselerdir ki Allah kalblerini tathir etmek murad etmemiştir, onların Dünyada hakları bir zillet, Âhırette de hakları azîm bir azabdır
Erhan Aktaş Ey Rasul! Küfre koşuşanlar seni üzmesin. O kimseler ki ağızlarıyla inandık dedikleri halde, kalben inanmadılar. Ve bir de yalan uydurmak amacıyla kasıtlı dinleyen Yahudiler. Sana gelmeyen başka bir toplum adına casusluk yapmak için dinlerler. Sözleri bağlamlarından kopararak değiştiriyorlar: “Eğer bu size verilirse onu alın, eğer bu verilmezse sakının.” diyorlar. Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, onun için Allah’a karşı elinden hiçbir şey gelmez. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arındırmak istemediği kimselerdir.1 Onlar için dünyada aşağılanma, ahirette de büyük bir azap vardır.

1- Kalplerinin arındırılmasını hak etmeyen kimselerdir.
Gültekin Onan Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerle Yahudiler'den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar. "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Tanrı kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Tanrı'dan hiç birşeye malik olamazsın. İşte onlar, Tanrı'nın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azab vardır.
Hakkı Yılmaz Ey Elçi! Kalpleri iman etmediği hâlde ağızlarıyla “İnandık” diyen kimseler ve Yahudileşmişlerden, durmadan yalana kulak veren ve sana gelmeyen kimseler için dinleyen/ casusluk eden, küfür; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddediş içinde koşuşan şu kimseler seni üzmesin. Onlar, kelimeyi yerlerinden kaydırıp değiştirirler. “Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!” derler. Allah, bir kimseyi dinden çıkma ateşine düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve âhirette onlara çok büyük bir azap vardır.
Harun Yıldırım Ey Rasul! Küfür içinde koşuşturanlar seni mahzun etmesin. Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla “iman ettik.” diyenlerden ve yahudilerden küfür içinde koşanlar seni mahzun etmesin! Onlar yalancılık etmek için dinlerler ve sana gelmeyen başka bir kavmi dinlerler. Kelimeleri yerlerinden değiştirirler: “Şu verilirse onu hemen alın o verilmezse sakının.” derler. Allah her kimin fitnesini dilerse, sen onun için Allah’tan hiçbir şeye sahip olamazsın. İşte onlar o kimselerdir ki Allah onların kalplerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir rezillik, ahirette ise çok büyük bir azap vardır.
Hasan Basri Çantay Ey peygamber, kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlariyle «İnandık» diyen (münafık) larla Yahudilerden o küfr içinde (alabildiğine) koşuşanlar seni mahzun etmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyen, senin huzuruna gelmeyen diğer bir kavm hesabına casusluk eden (kimse) lerdir. Kelimeleri (Allah tarafından) yerlerine konuldukdan sonra (tutub) bir tarafa atarlar onlar, «Eğer size şu (fetva) verilirse onu alın, şayet o verilmezse onu (kabul etmekden) çekinin» derler, Allah kimin sapıklığını irâde ederse artık sen Allahın ona âid (meşiyyetini) önlemiye hiç bir vech ile muktedir olamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah, kalblerini temizlemek dilememişdir. Dünyâda hor ve hakıyr olmak onların hakkıdır. Âhiretde de onlara pek büyük bir azâb vardır.
Hayrat Neşriyat Ey Peygamber! Kalbleri îmân etmediği hâl de, ağızlarıyla 'Îmân ettik' diyenlerden ve ya hu di olanlardan küfürde koşuşanlar, seni üzmesin! (On lar sana, aslında sâdece)yalancılık etmek için çokça kulak verenlerdir; sana gelmeyen diğer bir kavim için (câsusluk yap mak üzere) can kulağıyla dinleyicidirler.(Kitab’daki) kelimeleri yerlerin(e ko nulduk)tan sonra değiştirirler. (Üste lik) 'Şâyet size bu(hüküm, değiştirdiğimiz gibi) verilirse onu hemen alın, eğer o verilmezse o hâlde (almaktan)sakının!' der ler. Böylece Allah kimin (ken di amelindeki ısrârı yüzünden) fit neye düşmesini isterse, artık sen Allah’(dan gelecek azâb)a karşı, onun le hine aslâ hiçbir şeye mâlik olamazsın!İşte onlar öyle kimselerdir ki, Allah (oisyanları sebebiyle) onların kalb lerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir rezillik vardır; âhi rette ise onlar için (pek) büyük bir azab vardır!
İbni Kesir Ey peygamber; ağızlarıyla inandık dedikleri halde kalbleriyle inanmayanlardan, yahudi olanlardan, yalan kulak verenler ve sana gelmeyen başka bir kavmin sözünü dnleyenlerden küfre koşanlar, sen, üzmesin. Sözlerin yerlerini değiştirirler de; size bu verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah, kimin de fitneye düşmesini isterse; onun için senin Allah'a karşı hiçbir şeye gücün yetmez. İşte onlar; Allah'ın kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Dünyada rüsvaylık, onlaradır. Ve onlar için ahirette, büyük bir azab vardır.
İskender Evrenosoğlu Ey Resûl! Ağızlarıyla îmân ettik deyip, kalpleri îmân etmeyenlerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Ve yahudilerden dinleyenlerin bir kısmı, sana gelmeyen başka bir kavme yalan söylemek için dinleyenlerdir. Kelimeleri sonradan yerlerinden kaydırıp, değiştirirler ve: “Eğer size bu verilirse o zaman onu alın, eğer (böyle) verilmezse o taktirde kaçının.” derler. Ve Allah, kimin fitne içinde kalmasını dilerse, artık sen, onun için Allah'tan bir şeye asla mani olacak değilsin. İşte onlar öyle kimselerdir ki Allah, onların kalplerini temizlemeyi dilemez. Onlar için, dünyada bir rezillik vardır, ahirette de onlara “büyük azap” vardır.
İstanbul Kuran Araştırmaları Grubu Onlar yerlerine konulmuş kelimeleri saptırırlar ve “Size bu verilirse alın, verilmezse sakının” derler...
Kadri Çelik Ey Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla “İman ettik” diyen münafıklar ile körü körüne yalana kulak veren ve senin karşına çıkmayan bir grubun (Hayber Yahudilerinin) sözlerini dinleyen Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar (Hayber Yahudileri) ise sözleri asıl yerlerinden çarpıtan ve “Size bu (recm dışında bir hüküm) verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının” diyen kimselerdir. Allah, kimin fitneye düşmesini dilerse, artık onun için Allah'tan hiç bir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette de onlar için büyük bir azap vardır.
Mehmet Ali Eroğlu Ağızlarıyla inandık diyen fakat kalpleriyle inanmayanlar ve yahudiler İçinden boyuna küfür içinde koşanlar seni hiç mahsun etmesin, ey peygamber! Doğrusu şu ki, onlar yalan söylemek için dinlerler. Sana gelmeyen diğer Emin olmayan topluluk için dinlerler. Onlar sözün bir kısmını değiştirir. Malumatı saptırırlar" Size şöyle hüküm verilirse alın, olmazsa kaçının" derler Allah kimi saptırıp azap murad ederse, artık o kimseye Allah'a karşı hiç bir İş yapamazsın. Öyle ki, Allah onların kalplerinin arınmasını istememiştir. Dünyada onlar için aşağılanma vardır. Ahirette ise çok büyük bir azap vardır.
Mehmet Okuyan Ey Elçi! Kalpleri iman etmediği hâlde ağızlarıyla “İnandık.” diyen kişilerden ve sürekli olarak yalana kulak veren, sana gelmeyen (bazı) kişileri can kulağıyla dinleyen yahudilerin bir kısmından küfürde koşuşanlar(ın hâli) seni üzmesin! Onlar, kelimelerin yerlerini değiştirirler. (Onlar) “Size şu verilirse hemen alın; o verilmezse sakının!” derler. Allah o kişinin fitnesini (azabını) isterse, sen Allah’a karşı onun için hiçbir şey yapamazsın. Onlar, kalplerini Allah’ın temizlemek istemediği kişilerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır; onlar için ahirette de büyük bir azap vardır.
Muhammed Celal Şems Ey Peygamber! Yalnız ağızlarıyla “İnandık,” deyip kalpleri daha inanmamış olanlar ve kâfirlikte çok aceleyle ilerleyenler, seni üzmesinler. Yahudiler’den (de,) yalana kulak veren pek çoktur. Onlar henüz sana gelmemiş olan, başka bir kavmin sözlerine kulak kesilirler. Onlar (Allah’ın) sözlerini, uygun yerlerine konduktan sonra değiştirirler. Onlar, “Size böyle (bir emir) verilirse, onu kabul edin. Eğer size böyle (bir emir) verilmezse, (kabul etmeyerek) ondan kaçının,” derler. Allah’ın fitneye sokmak istediği kimseyi (korumak için,) Allah’a karşı elinden bir şey gelmez. Allah’ın kalplerini tertemiz kılmak istemediği kimseler, işte bunlardır. Bu dünyada onlara rezillik, ahirette (de) büyük bir azap mukadderdir.
Muhammed Esed Ey Peygamber! Hakikati inkarda birbirleriyle yarışanlardan dolayı üzülme: şu, ağızlarıyla "Biz inanıyoruz!" diyen, halbuki kalben inanmayanlardan ve her türlü yalanı can kulağıyla dinleyen ve (aydınlanmak için) sana gelmek yerine başka insanlara kulak veren Yahudilerden. Onlar, (vahyedilen) sözleri asıl bağlamlarından kopararak anlamlarını çarpıtırlar ve "Eğer size şöyle şöyle (bir öğreti) verilirse onu kabul edin; ama verilmezse uzak durun!" derler. (Onlara bakıp üzülme,) çünkü Allah, bir kişinin kötülüğe meyletmesini dilemişse Allahın onun hakkındaki iradesine hiçbir şekilde mani olamazsın. İşte onlar kalplerini Allahın temizlemek istemedikleridir. Onları bu dünyada zillet, öteki dünyada da korkunç bir azap bekler;
Mustafa Çevik 41-43 Ey Peygamber! Gönülden inanmadıkları halde ağızlarıyla inandık diyen münafıklarla, senden duyduklarını çarpıtarak yalanlar uyduran Yahudiler seni üzmesin! Bunlar aynı zamanda Allah’ın davetine ve mü’minlere düşman olan başka topluluklara sizinle ilgili bilgiler taşırlar. Bir kısım Yahudiler sana gönderdikleri kimseleri uyarıp “Size Yahudi inancına uygun sözler söyler, hükümler bildirirse onlara inanın, fakat onlardan başka söylenenlere inanmaya ve hükümlerine uymaya davet ederse, sakın ona inanmayın” derlerdi. Böyle davranmaları sebebi ile Allah’ın sapmalarına izin verdiği kimseleri hiç kimse doğru yola iletemez. Bunlar, kalplerini Allah’ın temizlemek istemediği, kendilerini gerçeği inkâra şartlandırmış kimselerdir. Böylelerini dünyada zillet, âhirette de şiddetli bir azap beklemektedir. Bunlar aynı zamanda her türlü yalana kulak verir ve körü körüne inanırlar, gerçeklerden de yüz çevirirler. Ey Peygamber! Bunlar aralarındaki herhangi bir davanın çözümü için sana başvurduklarında, ister aralarında hüküm ver, istersen de onları kendi hallerine bırak. Kendi hallerine bırakacak olsan da sana hiçbir zarar veremezler ama hüküm verecek olursan da aralarında adaletle hüküm ver. Allah adaletle hükmedenleri/adaleti ayakta tutanları sever. Yahudiler, inandıklarını iddia ettikleri Tevrat yanlarında olduğu halde, sana işlerine gelebilecek hükümler verdirmek, tuzaklarına düşürüp, seni adaletten uzaklaştırmak istiyorlar, sonra da “Verdiğin adil hükümlere itiraz ederek dönüp gidiyorlar. Onlar aslında ellerindeki Tevrat’a da inanmıyorlar.
Mustafa İslamoğlu Ey Peygamber! Yürekten iman etmedikleri halde ağızlarıyla "iman ettik" diyen kimseler arasından inkarda birbirleriyle yarışanlar seni üzmesin; Yahudileşenler arasından yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana başvurmak yerine başka insanların laflarına kulak kesilenler de.. Onlar, sözleri asıl bağlamlarından kopararak manalarını çarpıtırlar, "Eğer size şu tür bir öğreti verilirse hemen alın; yok verilmezse sakın yaklaşmayın!" derler. Allah birini fitneye sokmayı dilemişse, Allah'ın onun hakkındaki iradesine hiçbir şekilde engel olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir; onları dünyada zillet, ahirette korkunç bir azap bekler.
Ömer Nasuhi Bilmen Ey Resûl! Küfr içinde yarış edenler seni mahzun etmesin. O kimselerdir ki, ağızlarıyla imân ettik dedikleri halde kalbleri imân etmemiştir. Ve Yahûdi olan kimselerden ki, bunlar pek ziyâde yalan dinleyicilerdir. Ve sana gelmeyen diğer bir kavmi de ziyâdesiyle dinleyicidirler. Kelimeleri, yerlerine konulduktan sonra tebdîl ederler. Derler ki: «Eğer size bu verilirse alıveriniz ve eğer size bu verilmezse sakınınız.» Ve Allah Teâlâ her kimin fitnesini murad ederse elbette sen onun için Allah Teâlâ tarafından bir şeye mâlik olamazsın. Onlar o kimselerdir ki Allah Teâlâ onların kalblerini temizlemek murad etmemiştir. Onlar için dünyada mezellet vardır ve onlar için ahirette de pek büyük bir azap vardır.
Ömer Öngüt Ey Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızları ile: “İnandık. ” diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler. Sana gelmeyen bir başka topluluk lehine kulak verip casusluk yaparlar. Kelimeleri yerlerinden tahrif ederek değiştirirler. “Bu (değişik şekliyle) size verilirse alın, verilmezse sakının!” derler. Allah bir kimsenin fitneye düşmesini isterse, senin Allah'a karşı yapacak hiçbir şeyin yoktur. İşte onlar Allah'ın, kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Dünyada onlar için rezillik, ahirette de büyük bir azap vardır.
Şaban Piriş - Ey peygamber, kalpleri inanmamışken, ağızlarıyla “iman ettik” diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenlerden ve sana gelmeyen başka bir toplum hesabına casusluk yapanlardan küfre koşturanlar seni üzmesin. Kelimeleri asıl anlamlarından saptıranlar da: - Bu fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının, derler. Allah’ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah’a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arındırmak istemediği kimselerdir. Onlara dünyada rezillik, ahirette de onlara büyük bir azap vardır.
Sadık Türkmen EY RASÛL! Kalpten inanmadıkları halde, ağızlarıyla: “İnandık” diyenler (münafıklar) ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar yalan uydurmak için (seni) dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra, yerlerini değiştirir ve şöyle derler: “Eğer size şu hüküm verilirse onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah kimin (suçluların) azaba uğramasını istemişse, artık sen onun için asla, Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar Allah’ın kalplerine mutluluk vermediği kimselerdir. Onlara dünyada bir rezillik, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır.
Seyyid Kutub Ey peygamber, kalpleri iman etmediği halde ağızdan «inandık» diyenler ile yahudilerden oluşmuş küfür yarışçılarının tutumu seni üzmesin. Bunlar körü körüne yalana kanarlar ve senin karşına çıkmayan bir grubun sözlerini tutarlar. Onlar da kelimelerin anlamlarını çarpıtan ve «size şöyle bir fetva verilerse ona uyun, eğer başka bir fetva verilirse ona kulak asmayın» diyen kimselerdir. Eğer Allah birini saptırmayı dilerse sen Allah'a karşı onun için hiç bir şey yapamazsın. İşte bunlar, Allah kalplerini arıtmayı dilememiştir. Onlar için dünyada perişanlık vardır, ahirette de onları ağır bir azap beklemektedir.
Suat Yıldırım Ey Peygamber! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyla "iman ettik." diyen münafıklarla, Yahudilerden kâfirlikte yarışanlar seni üzmesin. Zira onlar yalancılık etmek için dinlerler. Senin yanında olmayan bir grup hesabına casusluk için dinlerler. Kelimeleri konuldukları yerlerden çıkarıp tahrif ederler. "Size şu fetva verilirse onu kabul edin, o verilmezse onu kabul etmekten geri durun" derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun lehinde Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerini arındırmak istememiştir. Onların hakkı dünyada rüsvaylık olduğu gibi, âhirette de müthiş bir cezadır.
Süleyman Ateş Ey Elçi, ağızlariyle "inandık" dedikleri halde kalbleri inanmamış olanlar arasında küfürde yarış edenler seni üzmesin. yahûdiler arasında da yalana kulak veren, sana gelmemiş olan bir kavme kulak verenler vardır. Onlar kelimeleri yerlerinden kaydırırlar: "Eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının!" derler. Allâh birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah'a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allâh'ın, kalblerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyâda rezillik var ve yine onlar için âhirette de büyük bir azâb vardır.
Süleymaniye Vakfı Ey Elçi, içten güvenmedikleri halde ağızları ile “İnanıp güvendik!” diyenlerin ve Yahudilerin, ayetlerin üstünü örtmede yarışması seni üzmesin. Onlar yalan için kulak kesilir, sana gelmeyen bir topluluk için dinler, kelimelerin anlamlarını yerlerinden kaydırırlar. “Size şu verilirse alın, verilmezse almayın” derler. Allah, kimi bozguna uğratmak isterse sen onun için Allah’tan bir yardım alamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onların payına düşen dünyada rezil olmak, ahirette de şiddetli bir azaba çarpılmaktır.
Tefhim-ul Kuran Ey Peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla «inandık» diyenlerle Yahudiler'den küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar) dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, «Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının» derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah'tan hiç bir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette de onlar için büyük bir azab vardır.
Ümit Şimşek Ey Peygamber! Kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla 'İnandık' diyenlerden inkâra koşuşanlar da, Yahudilerden yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana gelmemiş bir topluluk hesabına casusluk edenler de seni üzmesin. Onlar kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını değiştirirler; 'Size şu hüküm verilirse alın, o verilmezse kaçının' derler. Allah birisini fitneye düşürmek isterse, artık sen onu Allah'ın elinden kurtaramazsın. Allah onların kalplerini temizlemek istememiştir. Dünyada onlar için bir rezillik, âhirette ise büyük bir azap vardır.
Yaşar Nuri Öztürk Ey resul! Kalpleri inanmamış olduğu halde ağızlarıyla "inandık" diyenlerin küfürde yarışırcasına koşanları seni üzmesin. Yahudilerden bazıları yalancılık etmek için dinlerler; huzuruna çıkmamış olan başka bir topluluk için dinlerler. Yerlerine oturmuş kelimeleri, yapılarını bozup değiştirirler. "Size şu verilirse alın, eğer o verilmezse çekinin." derler. Allah birini fitneye çarptırmak isterse sen onun için Allah karşısında hiçbir şey yapamazsın. Bunlar o kişilerdir ki, Allah kalplerini temizlemek istemiyor. Dünyada bir rezillik vardır onlar için; âhirette de büyük bir azap var onlara.