fesale - ayrıldı

  
Abdulbaki Gölpınarlı Tâlût, orduyla harekete geçince dedi ki: Allah sizi bir ırmakla sınayacak. Kim o ırmağın suyundan içerse benden değil, onu tatmayan benden. Yalnız eliyle bir avuç su alana söz yok. Irmağa gelince hemen hepsi içti, içlerinden pek azı içmedi. Tâlût ve onunla berâber bulunan inananlar, o ırmağı geçince, bizim bugün Câlût'la ordusuna karşı duracak takatimiz yok dediler. Allah'a kavuşacaklarını umanlarsa nice azlık taife vardır ki dediler, Allah'ın izniyle çokluk taifeye üst olmuştur, Allah sabredenlerledir.
Abdullah Parlıyan Ve Tâlût ordusuyla yola koyulduğunda dedi ki: “Allah sizi şimdi bir nehirle imtihan edecek, ondan içen benden değildir, ama onu tatmayan bendendir, ondan sadece bir avuç dolusu içen ise affedilmiş olacaktır.” İçlerinden pek azı hariç, hepsi ondan doya doya içtiler. Nihayet Tâlût ve kendisiyle beraber inananlar ırmağı geçince dediler ki: “Câlût ve kuvvetlerine karşı koyacak bugün hiç gücümüz yok.” Ama kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler: “Sayıca az nice topluluklar var ki; Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir. Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir” diye cevap verdiler.
Adem Uğur Tâlût askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve iman edenler beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler. Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.
Ahmed Hulusi Talut, ordusuyla yola çıktığında (askerlerine) dedi ki: "Muhakkak Allâh sizi bir nehir ile sınayacaktır. Kim ondan içerse benden değildir. Kim ondan tatmazsa o da bendendir. Eliyle bir avuç kadar alan müstesna". . . Fakat içlerinden pek azı hariç, ondan içtiler. Ne zaman ki O ve beraberindekiler nehrin karşı yakasına geçtiler, "Calut ve ordusuna karşı savaşacak gücümüz kalmadı" dediler. Allâh'a kavuşacaklarını (imanları sebebiyle) özlerinden gelen (yakîn) ile bilenler ise: "Pek çok defa, az bir topluluk Allâh'ın izniyle (biiznillah), kendilerinden çok fazla topluluğu yenmiştir. Allâh dayananlar ile beraberdir" dediler.
Ahmet Tekin Tâlût askerî erkânı ve ordusu ile hareket edince:'Allah sizi mutlaka bir nehirle imtihan edecek. Kim o nehirden su içerse benden değildir. Kim de o sudan tatmazsa işte o bendendir. Ancak herkes eliyle bir avuç su içebilir.' dedi.İçlerinden pek azı hariç, o nehre varır varmaz nehirden su içtiler. Tâlût ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde, nehri geçmeyenler:'Bizim bu gün Câlût ordusuna karşı duracak gücümüz yok' dediler. Allah’a kavuşacaklarına inanıp bilenler ise onlara:'Nice az topluluklar, Allah’ın iradesi, yardımı ve desteğiyle, nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah sabrederek savaşa devam edenlerle beraberdir.' dediler.
Ahmet Varol Talut askerlerle yola çıkınca: 'Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan tatmazsa işte o bendendir. Yalnız eliyle bir avuç avuçlayan müstesnadır' dedi. İçlerinden az bir kısım dışında hepsi ondan içtiler. O (Talut) ve onunla beraber bulunan iman etmiş kişiler ırmağı geçince, bunlar (emri tutmayıp ırmaktan su içenler): 'Bugün bizim Calut'a ve onun askerlerine karşı koyacak gücümüz yok' dediler. Kendilerinin Allah'a kavuşacakları kanaatini taşıyanlar ise: 'Nice az topluluk vardır ki, Allah'ın izniyle, kalabalık topluluğa üstün gelmiştir. Allah da sabredenlerle beraberdir' dediler.
Ali Bulaç Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."
Ali Fikri Yavuz Vaktaki Talût (Cihad yapmak için Kudüs’ten) askerleri ile ayrıldı, (ordusuna) şöyle dedi: “- Gerçekten Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan içmezse o benden (bana bağlı olanlardan) dır. Ancak eli ile alıp içenler müstesna (bu kadar içmelerine izin vardır). Nihayet nehire varır varmaz, askerlerden pek azı müstesna, ondan kana kana içtiler. Vaktaki Talût ile beraberindeki müminler o nehri geçtiler, beri tarafta kalıp nehri geçemiyenler: “- Bugün bizim Calût’a (zâlim düşman hükümdarına) ve ordusuna karşı koyacak tâkatımız yoktur” dediler. Ahirette Allah’ın rahmetine kavuşacaklarını kesin olarak bilen (o nehrin karşı tarafındaki Talût’a) bağlılar ise, şu cevabı verdiler: “- Allah’ın izniyle nice az bir topluluk, daha çok bir topluluğa üstün gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.”
Ali Ünal Nihayet Talût ordusuyla birlikte hareket etti ve (askerine hitaben şöyle) dedi: “Allah, sizi bir nehirle imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir; kim de ondan hiç tatmazsa, işte o bendendir; şu kadar ki, eliyle bir avuç dolusu alan da (kınanmayacaktır).” İçlerinden pek azı hariç, hepsi o nehirden içti. Derken Talût, evet O ve beraberinde bulunup (sudan hiç içmeyen ve pek az içen) mü’minler nehri geçince, (nehirden az da olsa tatmış bulunanlar), “Bugün Calut ve ordusuna karşı savaşacak takatımız yok!” dediler. Buna karşılık, kendilerini her an Allah’ın huzurundaymış gibi hisseden ve O’na kavuşacaklarına kesin inancı olanlar ise, “Nice küçük topluluklar vardır ki, Allah’ın izniyle çok büyük topluluklara galip gelmiştir!” diyerek, (inanç ve düşüncelerini dile getirdiler). Allah, sabredenlerle beraberdir.
Bayraktar Bayraklı Tâlût, kuvvetleriyle yola koyulduğunda, “Bakın” dedi; “Allah sizi bir nehirle imtihan edecek: Ondan içen benden olmayacak, onu tatmaktan sakınan ise benden olacaktır; ondan sadece bir avuç dolusu içen ise affa mazhar olacaktır.” Ancak birkaçı dışında hepsi ondan içtiler. O ve ona inananlar nehri geçer geçmez ötekiler, “Câlût ve askerlerine karşı bugün hiç gücümüz yok” dediler. Kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler ise, “Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir; zira Allah güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir” diye cevap verdiler.
Bekir Sadak Talut orduyla birlikte ayrildiktan sonra, «Dogrusu Allah sizi bir irmakla deneyecektir, ondan icen benden degildir, onu tatmayan eliyle sadece bir avuc avuclayan mustesna suphesiz bendendir» dedi. Onlardan pek azi haric, sudan ictiler. Kendisi ve kendisiyle olan inananlar irmagi gecince, «Bugun Calut ve ordusuna karsi koyacak gucumuz yok» dediler. Kendilerinin Allah'a kavusacagini bilenler ise: «Nice az topluluk cok topluluga Allah'in izniyle ustun gelmistir, Allah sabredenlerle beraberdir» dediler.
Celal Yıldırım T â I û t orduyla beraber (işleri düzene koyup şehirden) ayrılıp çıkınca dedi ki: «Şüphesiz Allah bir ırmakla sizi deneyecektir; ondan su içen benden değildir; sadece ondan tatmayan bendendir. Ancak eliyle bir avuç alanlar müstesnadır (onlara izin vardır). Onlardan pek azının dışında diğerleri o sudan (doyasıya) içtiler. Ne vakit ki T â I û t ve beraberindeki mü'minler ırmağı geçtiler, (sağlam bir imân ve irfan sahibi olmayanlar), «Bugün C â I û t 'a ve ordusuna karşı (durup savaşacak) gücümüz yoktur» dediler. Allah'a kavuşacaklarını kesinlikle bilenler ise, «Nice az topluluk, çok topluluğa —Allah'ın İzniyle— üstün gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir» diyerek (teslimiyet ve tevekkül gösterdiler).
Cemal Külünkoğlu Tâlût (cihad etmek için Kudüs'ten) askerleri ile ayrılınca, (ordusuna) şöyle dedi: “Gerçekten Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan (bolca) içerse benden değildir. Eliyle sadece bir avuç alanlar dışında kim ondan içmezse o bendendir (bana bağlı olanlardandır). İçlerinden pek azı dışında, hepsi ırmaktan bolca içtiler. Tâlût ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar) “Bugün bizim Calût'a (zalim düşman hükümdarına) ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yoktur” dediler. Ahirette Allah'ın rahmetine kavuşacaklarını kesin olarak bilen (o nehrin karşı tarafındaki Talût'a) bağlılar ise: “Nice az bir topluluk, Allah'ın izniyle daha çok olan bir topluluğa galip gelmiştir. (Unutmayın ki) Allah sabredenlerle beraberdir” dediler.
Diyanet İşleri (eski) Talut orduyla birlikte ayrıldıktan sonra, 'Doğrusu Allah sizi bir ırmakla deneyecektir, ondan içen benden değildir, onu tatmayan eliyle sadece bir avuç avuçlayan müstesna şüphesiz bendendir' dedi. Onlardan pek azı hariç, sudan içtiler. Kendisi ve kendisiyle olan inananlar ırmağı geçince, 'Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok' dediler. Kendilerinin Allah'a kavuşacağını bilenler ise: 'Nice az topluluk çok topluluğa Allah'ın izniyle üstün gelmiştir, Allah sabredenlerle beraberdir' dediler.
Diyanet Vakfi Tâlût askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı müstesna hepsi ırmaktan içtiler. Tâlût ve iman edenler beraberce ırmağı geçince: Bugün bizim Câlût'a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler. Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah'ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.
Edip Yüksel Talut ordunun kumandasını alınca şunları bildirdi: “ALLAH sizi bir ırmakla sınayacak. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmayıp sadece eliyle bir yudum alırsa bendendir.” Pek azı dışında hepsi ondan içti. O, beraberindeki gerçeği onaylayanlarla ırmağı geçince, “Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok“ dediler. ALLAH ile karşılaşacaklarını sananlar ise şöyle dediler: “Sayıca az nice bölük, ALLAH’ın izniyle kalabalık bölükleri yenmiştir. ALLAH sabredenlerle beraberdir.”
Elmalılı Hamdi Yazır Vaktaki Talut ordu ile hareket etti, muhakkak, dedi: Allah sizi bir nehrile imtihan edecek, kim ondan içerse benden değil, kim onu tatmazsa işte o benden, ancak eliyle bir avuc alan müstesna, derken varır varmaz ondan içtiler, ancak içlerinden pek azı müstesna kaldılar, derken Talut ve maiyetinde iman edenler nehri geçtiler, o vakıt de «bizim bu gün Calut ile ordusuna takatımız yok» dediler, Allaha mülâki olacaklarına kani' olanlar ise şu cevabı verdiler «nice az bir cemiyet, çok bir cemiyete Allahın izniyle galebe çalmışlar, Allah sabırlılarla beraberdir»
Erhan Aktaş Tâlût, askerleriyle yola çıkınca onlara: “Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek. Kim ondan bir avuç kadar tatmakla yetinirse o bendendir, kim de ondan doyasıya içerse benden değildir.” dedi. Çok azı hariç, ondan doyasıya içtiler. O ve yanında yer alan inananlar, nehri geçince: “Bugün Câlût’a ve askerlerine karşı savaşacak gücümüz kalmadı.” dediler. Allah’a kavuşacaklarına inananlar1 ise: “Nice az topluluklar, Allah’ın izni ile nice çok topluluklara galip gelmiştir. Allah, sabredenlerle beraberdir.” dediler.

1- Allah’a olan bağlılıklarında tam bir içtenlik ve sadakat içinde olanlar. (59 Haşr, 23)
Gültekin Onan Talut orduyla birlikte ayrıldığında (şöyle) dedi: "Doğrusu Tanrı sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tatmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber inananlarla (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Tanrı'ya kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice küçük topluluk, daha çok olan bir topluluğa Tanrı'nın izniyle galip gelmiştir. Tanrı sabredenlerle beraberdir."
Hakkı Yılmaz Sonra Tâlût, ordu ile ayrılınca dedi ki: “Şüphesiz Allah sizi kesinlikle bir nehirle imtihan edecek. Artık kim ondan içerse, benden değildir. Kim de, –ancak eliyle bir avuç alan başka– onu tatmaz ise, işte o bendendir.” Sonra da içlerinden pek azı hariç, ondan içtiler. Tâlût ve beraberindeki iman eden kimseler nehri geçtiklerinde İsrâîloğulları, “Bizim bugün, Câlût ile ordusuna karşı duracak gücümüz yok” dediler. Allah'a kavuşacaklarına kesinlikle inananlar, “Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle nice çok topluluklara gâlip gelmişlerdir. Allah, sabredenlerle beraberdir” dediler.
Harun Yıldırım Talut ordularla ayrıldığında dedi ki: "Şüphesiz Allah sizi bir nehirle imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir; kim de eliyle bir avuç aldığı dışında onu tatmazsa şüphesiz o bendendir." İçlerinden pek azı müstesna ondan içtiler. Nihayet o ve beraberindeki iman edenler onu geçince dediler ki: "Bugün Calut ve ordularına karşı gücümüz yoktur." Allah'a kavuşacaklarına kesin olarak inananlar ise: "Nice az olan topluluk Allah’ın izniyle çok olan topluluğu yenmiştir; çünkü Allah sabredenlerle beraberdir!..” dediler.
Hasan Basri Çantay Vaktaki Taalut ordusiyle ayrılıb çıkdı, dedi ki: «Şübhesiz Allah sizi bir ırmakla imtihan edicidir, işte kim ondan (kana kana) içerse benden değil, kim onu tutmazsa artık o benden. Eliyle bir avuç alanlar başka (onlara müsâade var)». Derken (ırmağa varır varmaz), içlerinden birazı müstesna olmak üzere ondan (bol bol) içdiler. Nihayet o (Taalut) ve mahiyyetindeki mü'minler vaktaki onu (ırmağı) geçdiler, (beri yanda kalanlar) dediler ki: «Bugün bizim Câluta ve ordusuna karşı (duracak) takatimiz yokdur». (Âhiretde) muhakkak Allâha kavuşacaklarını bilenler (ve itaatle ırmağı geçenler) ise «Nice az bir cem'iyyet, daha çok bir cem'iyyete Allanın izniyle galebe etmişdir. Allah sabır (ve sebat) edenlerle beraberdir» dediler.
Hayrat Neşriyat Böylece Tâlût ordu(su)yla (Kudüs’ten) ayrılınca (onlara) şöyle dedi: 'Muhakkak ki Allah, sizi bir nehirle (de) imtihân edicidir. Buna rağmen kim ondan içerse, artık benden değildir. Eliyle bir avuç alan müstesnâ, kim de ondan (izin verilenden fazlasını) tatmazsa, işte şübhesiz o bendendir!' Fakat içlerinden pek azı müstesnâ, (hepsi) ondan (kana kana) içtiler.Derken o ve berâberindeki îmân edenler onu (nehri) geçince, (sudan içenler): 'Bugün Câlût ve ordusuna karşı bizim tâkatimiz yoktur!' dediler. Gerçekten kendilerinin Allah’a kavuşacak kimseler olduklarını sezenler (yakinen inananlar) ise şöyle dediler: 'Nice az (sayıdaki)topluluk, (daha) çok (sayıdaki) cemâate Allah’ın izniyle galib gelmiştir!' Çünki Allah, sabredenlerle berâberdir.
İbni Kesir Talut orduyla birlikte ayrılıp çıktığı vakit dedi ki: Allah, sizi bir ırmakla deneyecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan tatmazsa şüphesiz ki bendendir. Eliyle bir avuç alanlar başka. Derken onlardan birazı müstesna olmak üzere hepsi de ondan içiverdiler. Talut ve beraberindeki mü'minler ırmağı geçtikleri vakit; bizim bugün Calut ve ordusuna karşı gücümüz yoktur, dediler. Mutlaka Allah'a kavuşacaklarını bilenlerse dediler ki: Nice az topluluk, Allah'ın izniyle pek çok topluluğu yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.
İskender Evrenosoğlu Böylece Talut, askerlerle (ordu ile) (Kudüs'ten) ayrıldığı zaman dedi ki: “Muhakkak ki Allah, sizi bir nehir ile imtihan edecek. Bundan sonra kim ondan içerse, artık (o kimse) benden değildir. Ve kim ondan (doyacak kadar) içmez ise sadece eliyle bir avuç avuçlayıp içen hariç, o taktirde muhakkak ki o bendendir.”Fakat onlardan ancak pek azı hariç, (o sudan doyasıya) içtiler. Nitekim o (Talut) ve îmân edenler birlikte (nehri) geçtikleri zaman: “Bugün bizim, Calut ve onun askerleri ile (ordusuyla) (savaşacak) takatimiz (gücümüz) yok.”dediler. O kendilerinin muhakkak Allah'a mülâki olacaklarını kesin olarak bilenler (yakîn hasıl edenler) ise şöyle dediler: “Nice az bir topluluk, Allah'ın izniyle çok bir topluluğa gâlip gelmiştir. Ve Allah, sabredenlerle beraberdir.”
Kadri Çelik Talut orduyla birlikte ayrıldıktan sonra, “Doğrusu Allah sizi bir ırmakla deneyecektir, ondan içen benden değildir, eliyle sadece bir avuç içen müstesna, kim ondan içmezse şüphesiz bendendir” dedi. Onlardan pek azı hariç, sudan içtiler. Kendisi ve beraberindeki iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar), “Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok” dediler. Allah'a kavuşacaklarını bilenler ise, “Nice az topluluk Allah'ın izniyle çok topluluğa üstün gelmiştir, Allah sabredenlerle beraberdir” dediler.
Mehmet Ali Eroğlu Ayrıldığında ordusuyla birlikte, Talut dedi ki: "Allah sizi bir ırmakla sınayacaktır. Benden olmayacaktır, kim o ırmağın suyundan içerseKim tatmazsa bendendir. Ancak bir avuç su alana söz yoktur." Irmağa gelince bir çoğu ondan içtiler Küçük bir kısmı içmedi. Talut, iman edenlerle beraber ırmağı geçince, onlar: Artık bugün bizim bu halimizle Calut'a ve ordusuna karşı bir gücümüz yok dediler (Rab olan) Allah'a bu vesileyle kavuşacağını uman kimseler ise şöyle dediler: Allah'ın izniyle nice az topluluk çok olana galip gelmiştir. Allah sabredenlerledir.
Mehmet Okuyan Talut askerlerle birlikte (savaş için) ayrılınca şöyle demişti: “Allah sizi bir ırmakla imtihan edecek. Ondan içen benden değildir, onu tatmayan bendendir; eliyle (sadece) bir avuç alan hariç.” İçlerinden azı hariç hepsi ırmaktan içmişlerdi. O (Talut) ve onunla birlikte iman edenler birlikte ırmağı geçince “Bugün bizim Calut’a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yoktur.” demişlerdi. Allah’(ın huzurun)a varacaklarına inananlar, “Sayıca az nice birlik(ler), Allah’ın izniyle sayıca çok birlik(ler)i yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.” demişlerdi.
Muhammed Celal Şems Tâlût, ordusuyla (şehirden) ayrıldığında, “Şüphesiz Allah, sizi bir ırmakla deneyecektir. Ondan (kana kana su) içen, bana içten (bağlı kalmayacaktır.) Onu tatmayan kimse (ise,) bana içtenlikle (bağlı kalacaktır.) Ancak avuç dolusu su içen, bundan müstesnadır.” dedi. Onların pek azından başka hepsi ondan içtiler. Kendisi ve onunla birlikte inananlar, ırmağı geçtikten sonra, “Bugün Câlût ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yoktur,” dediler. Allah’a kavuşacaklarına kesin olarak inananlarsa, “Nice küçük topluluklar, büyük topluluklara Allah’ın emriyle üstün gelmişlerdir. Allah sabredenlerle beraberdir. (Artık korkmaya gerek yok,)” dediler.
Muhammed Esed Ve Talut, kuvvetleriyle yola koyulduğunda "Bakın," dedi, "Allah sizi şimdi bir nehirle imtihan edecek: ondan içen benden olmayacak, onu tatmaktan sakınan ise benden olacaktır; ondan sadece bir avuç dolusu içen ise affa mazhar olacaktır." Ancak, birkaçı dışında hepsi ondan (dolu dolu) içtiler.O ve ona inananlar nehri geçer geçmez ötekiler: "Calut ve kuvvetlerine karşı (koymak için) bugün hiç gücümüz yok!" dediler.(Ama) kesin olarak Allah'a kavuşacaklarını bilenler: "Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle büyük kalabalıklara üstün gelmiştir! Zira Allah, güçlüklere karşı sabırlı olanlarla beraberdir." diye cevap verdiler.
Mustafa Çevik 249-250 Nihayet Talut oluşturduğu ordu ile savaşmak üzere yola çıkarken şöyle seslendi: “Allah sizi düşmanla karşılaştırmadan önce bir ırmak kenarında sınayacak, kimler o sudan kana kana içerse onların bana yürekten bağlı olmadıkları belli olacak, kimler sözümü dinleyip içmezlerse bana gönülden bağlılığını gösterip, benimle birlikte olacak, kimler de bir avuçtan fazla içmezse onlar da bana bağlı sayılacaklar. İçlerinden çoğu bu uyarılara rağmen ırmağın suyundan kana kana içtiler, sonunda Talut emrine itaat eden az bir ordu ile ırmağın karşı tarafına geçti. Geride kalanlar ise, “Zaten bugün bizim Calut’un ordusuna karşı koyacak gücümüz de yoktu.” dediler. Talut ile birlikte düşman üzerine yürüyenler, Allah’a güvenmenin ve öldükten sonra O’na kavuşacak olmanın mutluluğu ile şöyle dediler: “Geçmişte sayıca çok az olmalarına rağmen nice ordular, sayıca fazla olan ordulara karşı Allah’ın izni ve yardımıyla zaferler kazanmışlardır. Allah daveti uğrunda savaşan, düşman karşısında sabırla direnenlerle beraberdir.” Bu mü’minler düşmanla karşı karşıya gelince de şöyle dua ettiler. “Rabbimiz düşman karşısında bize direnme gücü ve sebat ver, kâfirler topluluğuna karşı yardımını esirgeme ve bize zafer nasip et.”
Mustafa İslamoğlu Ve Talut ordusuyla hareket geçtiği zaman dedi ki: "Bakın, Allah sizi bir ırmakla sınayacak; kim ondan içerse benden değildir, kim de ondan tatmazsa bendendir; ancak bir avuç içen bundan müstesnadır. Onlardan pek azı dışında, hepsi ondan (kana kana) içtiler. O ve ona inananlar ırmağı geçtikleri sırada, (ırmağın beri tarafında kalanlar) dediler ki: "Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok". (Fakat) Allah'a kavuşacaklarına kesin gözüyle bakanlar da dediler ki: "Nice sayıca az (örgütlü ve disiplinli) topluluk, Allah'ın izniyle nice sayıca çok (örgütsüz ve başı bozuk) topluluklara galip gelmiştir: Zira Allah direnenlerle beraberdir."
Ömer Nasuhi Bilmen Vaktâ ki Tâlut, ordusu ile hareket etti. Dedi ki: «Allah Teâlâ sizi bir ırmak ile imtihan edecektir. İmdi her kim ondan içerse benden değildir ve her kim ondan tatmazsa o şüphesiz bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan müstesna.» Fakat onlardan birazı müstesna olmak üzere hepsi de ondan içiverdiler. Vaktâ ki Tâlût ve maiyetindeki imân edenler ırmağı geçtiler. Dediler ki: «Bizim bugün Câlût ile ordusuna karşı takatimiz yok.» Allah Teâlâ'ya mülâki olacaklarına kani olanlar ise dediler ki: «Nice az bir fırka, nice çok fırkalara Allah'ın izniyle galip gelmiştir. Ve Allah Teâlâ sabredenler ile beraberdir.»
Ömer Öngüt Tâlut ordusuyla beraber ayrılınca: “Şüphesiz ki Allah sizi bir nehirle imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Ondan tatmayıp sadece eliyle bir avuç içenler bendendir. ” dedi. İçlerinden pek azı hariç olmak üzere hepsi o nehirden içtiler. Tâlut ve beraberindeki müminler nehri geçince: “Bugün bizim için Câlut ve ordusuna karşı koyacak hiç gücümüz yoktur. ” dediler. Allah'ın huzuruna varacaklarına inananlar ise: “Nice az bir topluluk Allah'ın izniyle pek çok topluluğu yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir. ” dediler.
Şaban Piriş Talut, ordusuyla birlikte ayrıldığında: -Allah, sizi bir ırmakla deneyecektir. Kim sudan içerse benden değildir, sadece eliyle bir avuç almasından başka ondan tatmayan bendendir, dedi. Onlardan pek azı hariç o sudan içtiler. Nihayet Talut ve kendisiyle beraber iman edenler ırmağı geçince, ötekiler: -Bugün Câlût’a ve onun ordusuna karşı koyacak gücümüz yok, dediler. Rablerine kavuşacaklarını düşünenler ise: -Nice sayıca az topluluklar, Allah’ın izni ile sayıca çok olan toplulukları yenmişlerdir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler.
Sadık Türkmen TALUT, ordu ile hareket edince; “Şüphesiz Allah sizi(n gerçeğinizi) bir ırmakla açığa çıkaracaktır. Kim ondan içerse benden değildir. Kim onu tatmazsa işte o bendendir. Ancak eliyle bir avuç alan başka!” dedi. İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler. Talut ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar): “Bugün bizim Calut’a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yok” dediler. Allah’a kavuşacaklarını kesin olarak bilenler (ırmağı geçenler) ise şu cevabı verdiler: “Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah sabredenlerle beraberdir.”
Seyyid Kutub Talut orduyla birlikte ayrılıp, çıktığı vakit dedi ki: “Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan tatmazsa şüphesiz ki bendendir. Yalnız eliyle bir avuç alanlar başka.” Derken onlardan birazı müstesna olmak üzere hepsi de ondan içiverdiler. Talut ve beraberindeki mü’minler ırmağı geçtikleri vakit dediler ki: “Nice az bir topluluk Allah’ın izniyle pek çok fırkaları mağlup etmişlerdir. Allah sabredenlerle beraberdir.”
Suat Yıldırım Talut ordusunu harekete geçirip sefere çıkınca askerlerine şöyle dedi: "Allah sizi, bir ırmakla imtihan edecektir: İmdi onun suyundan içen benden sayılmayacak; Sadece avucuyla aldığı miktar muaf olmak üzere, Kim onun suyunu içmezse o da benden sayılacaktır." Derken onların pek azı hariç, varır varmaz ondan içtiler. Talut ile yanındaki müminler ırmağı geçince O vakit beri yanda kalanlar "Bugün bizim Câlut ve ordusuna karşı duracak takatimiz yoktur" dediler. Ölümden sonra diriltilip Allah’ın huzuruna çıkacaklarını bilenler ise şöyle dediler:"Nice küçük topluluklar vardır ki, Allah’ın izniyle, büyük cemaatlere galip gelmiştir. Doğrusu Allah sabredenlerle beraberdir."
Süleyman Ateş Tâlût, askerleri(ni) yürütüp (ordugâhtan) çıkarınca dedi ki: "Allâh sizi bir ırmakla deneyecektir. Kim ondan içerse benden değildir. Ondan (kana kana) tadmayıp sadece eliyle bir avuç alan bendendir." İçlerinden pek azı hariç, hepsi ondan içtiler. Nihâyet Tâlût ve kendisiyle beraber inananlar, ırmağı geçince: "Bugün Câlût'a ve askerlerine karşı bizim gücümüz yok." dediler. Allah'a kavuşacaklarına kanâat getirenler ise: "Nice az bir topluluk var ki, Allâh'ın izniyle çok topluluğa gâlib gelmiştir. Allâh, sabredenlerle beraberdir." dediler.
Süleymaniye Vakfı Tâlût askerleriyle birlikte ayrılınca dedi ki “Allah bir ırmakla sizi ağır imtihandan geçirecektir. Kim ondan içerse benden değildir, eliyle bir avuç alan alabilir. Kim de yiyeceğine bile katmazsa bendendir.” Sonra pek azı dışında hepsi ondan içtiler. O ve beraberindeki müminler ırmağı geçince şöyle dediler: “Bugün Câlût’a ve askerlerine karşı koymayı göze alacak durumda değiliz.” Allah’ın huzuruna çıkacakları inancında olanlar ise şöyle dediler: “Nice küçük birlikler, Allah’ın izniyle, büyük birlikleri alt etmiştir. Sabredenlerin yanında olan Allah’tır.”
Tefhim-ul Kuran Talut, ordusuyla birlikte ayrıldığında dedi ki: «Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç avuçlayanlar hariç- onu tadmazsa o bendendir. Onlardan az bir bölümü dışında ondan içtiler. O, kendisiyle beraber iman edenlerle onu (ırmağı) geçince onlar (geride kalanlar) : «Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok.» dediler. (O zaman) Elbette Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: «Nice az bir topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galib gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir.»
Ümit Şimşek Tâlût ordusuyla sefere çıktığında onlara 'Allah sizi bir ırmakla sınayacak,' dedi. 'Ondan içen, benden değildir. Kim ondan içmezse işte o bendendir. Ancak bir avuç içen müstesna.' Pek azı hariç, hepsi ondan içti. Tâlût ve beraberindeki mü'minler ırmağı geçince, onlar, 'Bugün bizim Câlût ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok' dediler. Allah'a kavuşacaklarını bilenler ise dediler ki: 'Nice küçük topluluklar, Allah'ın izniyle nice kalabalık topluluklara üstün gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir.'
Yaşar Nuri Öztürk Tâlût, askerleriyle yola çıkınca dedi ki: "Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. O halde, ondan içen benden değildir. Ama onu tatmayan bendendir. Eliyle bir avuç alan kişi başka." Bunun ardından, pek azı müstesna olmak üzere ondan içtiler. Nihayet o ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçtiklerinde şöyle dediler: "Bugün bizim Câlût'a ve ordusuna karşı hiç bir gücümüz yoktur." Allah'a kavuşacaklarını düşünenler ise şöyle konuştular: "Sayıca az nice topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir."