min alakın - bir alaktan, bir yere bir noktadan bağlı olan şeyden, döllenmiş hücreden, embriyodan

  
Abdulbaki Gölpınarlı İnsanı da bir parça kan pıhtısından var etti.
Abdullah Parlıyan İnsanı da bir parça kan pıhtısından.
Adem Uğur O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.
Ahmed Hulusi İnsanı Alak'tan (kan pıhtısı; genlerden) yarattı.
Ahmet Tekin O, insanı aşk ve sevgiden, bir ilişkiden, rahim duvarına yapışıp yerleşen döllenmiş hücrelerden yarattı.
Ahmet Varol O insanı bir alakadan (embriyodan) yarattı.
Ali Bulaç O, insanı bir alak'tan yarattı.
Ali Fikri Yavuz İnsanı bir kan pıhtısından yarattı.
Ali Ünal O, insanı rahim duvarına yapışan yapışkan bir maddeden yarattı.
Bayraktar Bayraklı O, insanı bir yapışkan döllenmiş yumurta hücresinden yarattı.
Bekir Sadak O, insani pihtilasmis kandan yaratti.
Celal Yıldırım O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.
Cemal Külünkoğlu O, insanı bir kan pıhtısından/embriyodan yarattı.
Diyanet İşleri (eski) O, insanı pıhtılaşmış kandan (alak'tan) yarattı.
Diyanet Vakfi (1-2) Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı.
Edip Yüksel O, insanı bir embriyodan yarattı.
Elmalılı Hamdi Yazır İnsanı bir alaktan yarattı
Erhan Aktaş İnsanı alaktan1 yarattı.

1- Döl yatağına tutunan, döl yatağında asılı olan.
Gültekin Onan O insanı bir alaktan yarattı.
Hakkı Yılmaz 1-2 Oluşturan; insanı embriyondan oluşturan Rabbinin adına öğren-öğret!
Harun Yıldırım İnsanı bir kan pıhtısından yarattı.
Hasan Basri Çantay O, insanı bir kan pıhtısından yaratdı.
Hayrat Neşriyat (O,) insanı bir alak’dan yarattı.
İbni Kesir O; insanı pıhtılaşmış kandan yarattı.
İskender Evrenosoğlu İnsanı bir alaktan (embriyodan) yarattı.
İstanbul Kuran Araştırmaları Grubu O, insanı asılıp tutunandan yarattı.

(Ayetin çevirisinde “asılıp tutunan şey” olarak çevirdiğimiz kelimenin Arapçası “alak”tır. Bu kelimenin Arapça’daki temel anlamı “asılı duran, tutunan”dır. Bu yüzden ayeti bu temel anlamıyla çevirmek en doğru çeviridir.

... Rahime atılan küçük bir damlacık olan zigot, ilk dönemlerde rahim duvarına “asılıp tutunmaktadır”. İşte Kuran, bu “asılıp tutunma” olayını açıklayarak indiği dönemde bilinmeyen, yaratılışımızda geçirdiğimiz bir aşamayı açıklamaktadır. Bu yüzden “alak” kelimesini temel anlamının dışında “embriyo” şeklinde tercüme etmek, hem tercümenin yeterince aslına uygun olmaması, hem de ayetin ince işaretinin ortaya konamaması demektir. )
Kadri Çelik O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.
Mehmet Ali Eroğlu Lütfuyla yapışkan bir hücreden yarattı.
Mehmet Okuyan O, insanı ‘alaktan (embriyodan) yarattı.
Muhammed Celal Şems O, insanı kan pıhtısından yaratmıştır.
Muhammed Esed insanı bir yumurta hücresinden yaratan!
Mustafa Çevik 2-5 Allah, insanı bir damla pıhtıdan şekillendirerek yaratıp, hayatını devam et- tirebilecek nimetlerle donattı. Sonra da ona kalem kullanmayı, onun yazdıkları ile de insanlara bilmeleri gereken yaratılış sebeplerini ve ona uygun nasıl yaşamaları gerektiğini öğretti. Şüphesiz Allah sonsuz kerem sahibidir.
Mustafa İslamoğlu O insanı sevgi ve alakadan yarattı.
Ömer Nasuhi Bilmen (1-2) Oku, Rabbin ismiyle ki, o yaratmıştır. İnsanı bir uyuşmuş kandan yaratmıştır.
Ömer Öngüt O, insanı kan pıhtısından yarattı.
Şaban Piriş İnsanı alaktan yaratan..
Sadık Türkmen O insanı alaktan (embriyodan/bir hücreden)[**] yarattı. [**] Bkz. http://tr.wikipedia.org/wiki/Embriyo (İnternet Ansiklopedisi).
Seyyid Kutub O, insanı bir kan pıhtısından yarattı.
Suat Yıldırım İnsanı (rahim cidarına) yapışan bir hücreden yaratan.
Süleyman Ateş O, insanı alaktan (embriyodan) yarattı.
Süleymaniye Vakfı O, insanları birbirine bağımlı olarak[*] yaratmıştır.

[*] (علق)=alak'ın kök anlamı, bir şeyin üstteki şeyle ilişkilendirmesidir. Döllendikten sonra rahim cidarına yapışan yumurta, arzu, düşmanlık, ilgi ve alaka gibi bir çok anlamda kullanılır (Mekâyîs)

Buradaki alak kelimesi genellikle rahim cidarına yapışan döllenmiş yumurta diye tercüme edilir. Bize göre bu uygun değildir. Çünkü bütün canlılar döllenmiş yumurtadan yaratılır. Onun farklılaşıp insan haline gelmesi kendine ruhun üflenmesinden sonradır.

Oku! emri verilirken Nebîmizin okuyabileceği tek şey Allah’ın yarattığı âyetler yani varlıklardı. Hayatımız onlara bağlı olduğundan her insan, doğumundan ölümüne kadar onları öğrenmeye çalışır. Bu yüzden Allah Teâlâ, ilk insan olan Âdem’e, her şeyden önce varlıklardaki bilgiyi öğretmiştir. İlgili âyetler şöyledir:

“وَعَلَّمَ آدَمَ الأَسْمَاء كُلَّهَا

Âdem’e isimlerin hepsini öğretti”

İsim, bir şeyi tanımaya ve zihinde canlı tutmaya yarar. Varlıkların isimlerini öğretme, neye yaradıklarını öğretmedir. Arap dili bakımından isimleri gösteren zamir önce “hâ=ها iken Âdem’in öğrenmesinden sonra “hum=هم“a dönüştürülerek şöyle denmiştir:

ثُمَّ عَرَضَهُمْ عَلَى ٱلْمَلَٰٓئِكَةِ فَقَالَ أَنۢبِـُٔونِى بِأَسْمَآءِ هَٰٓؤُلَآءِ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ

Sonra Allah onları meleklere gösterdi:“İddianızda haklıysanız bana şunların isimlerini söyleyin!” dedi.”

Arapça’da “hâ=ها akılsız varlıklar için “hum=هم“a akıllı varlıklar için kullanılır. Akıl ise insanın yararlanacağı bilgi anlamına da geldiği için (Bkz. Müfredat) zamirin değişmesi Adem’e öğretilen şeyin varlıklardaki bilgi olduğunu gösterir. Melekler o varlıkları görüyor ama isimlerini yani neye yaradıklarını bilmiyorlardı. İşte bu bilgi Adem’i meleklerden üstün hale getirmişti.

O bilgi Âdem’e yazıyla öğretilmişti. Bunu bu surenin 4. âyetinden öğreniyoruz.

Allah Teala, birbirine bağımlı olarak yarattığı her insana farklı yetenekler vererek her birinin farklı mal ve hizmet üretmesinin önünü açmış ve bu bağımlılığı hayatın olmazsa olmazı yapmıştır. “Rabbinin (Sahibinin) ikramını onlar mı paylaştıracak? Oysa dünya hayatında yaşamalarına sebep olan şeyleri (farklı malları, farklı bölgelere) biz paylaştırdık. (İnsanlardan) Birini diğerinden bir kaç derece üste çıkardık ki biri diğerinin işinden yararlansın. Ama Rabbinin (Sahibinin) ikramı, onların birikimlerinden iyidir (Allah vermezse bir şey elde edemezler)”. (Zuhruf 43/32)

Sosyal yapının sağlıklı yürümesi için herkes, kendi kabiliyetlerini geliştirmeli, başkalarına imrenerek vakit kaybetmemelidir.Bir âyet şöyledir: “Allah'ın birinize diğerinden fazla olarak verdiği şeylere imrenmeyin. Erkeklere, kendi kazandıklarından belirli bir pay, kadınlara da kendi kazandıklarından belirli bir pay vardır. Siz, Allah’ın üstün saydığını isteyin. Her şeyi bilen Allah’tır.” (Nisa 4/32)

Görüldüğü gibi Allah, insanları ve bölgeleri farklı özelliklerde yaratmış ki her biri diğerine bağımlı olsun.

Tefhim-ul Kuran O, insanı bir alak'tan yarattı.
Ümit Şimşek O insanı bir kan pıhtısından yarattı.
Yaşar Nuri Öztürk İnsanı, embriyodan/ilişip yapışan bir sudan/sevgi ve ilgiden/husûmetten yarattı.