Abdulbaki Gölpınarlı
|
Öylesine yük ki çökertmişti belini.
|
Abdullah Parlıyan
|
Öyle bir yük ki, çökertmişti belini.
|
Adem Uğur
|
O senin belini büken yükü.
|
Ahmed Hulusi
|
Ki o (-nun ağırlığı), senin belini çatırdatmıştı!
|
Ahmet Tekin
|
Sırtındaki çok ağır, seni ezen yükü almadık mı?
|
Ahmet Varol
|
Ki o senin belini bükmüştü.
|
Ali Bulaç
|
Ki o, senin belini bükmüştü;
|
Ali Fikri Yavuz
|
Öyle ki, (o yük) sırtını çatırdatıb bükmüştü.
|
Ali Ünal
|
Belini çatır çatır çatırdatan?
|
Bayraktar Bayraklı
|
(1-3) Biz senin için göğsünü açmadık mı? Senin sırtını çatırdatan yükünü atmadık mı?
|
Bekir Sadak
|
(2-3) Belini buken yukunu uzerinden almadik mi?
|
Celal Yıldırım
|
(2-3) Belini (büküp) çatırdatan yükünü senden indirmedik mi ?
|
Cemal Külünkoğlu
|
(2-3) Senden, belini çatırdatıp bükmüş olan (peygamberliğin ağır) yükünü (“Sen sadece bir tebliğcisin” diyerek) hafifletmedik mi?
|
Diyanet İşleri (eski)
|
(2-3) Belini büken yükünü üzerinden almadık mı?
|
Diyanet Vakfi
|
(2-3) Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı?
|
Edip Yüksel
|
Ki belini bükmüştü.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Ki zâr etmişti bütün zahrını?
|
Erhan Aktaş
|
Belini büken yükünü?1
1- İnsanlığın içinde bulunduğu durumun sana verdiği üzüntüyü.
|
Gültekin Onan
|
Ki o, senin belini bükmüştü;
|
Hakkı Yılmaz
|
1-4 Biz, senin için, senin göğsünü açmadık mı? Senden ağır yükünü indirmedik mi? –Ki o, senin belini çatırdatmıştı.– Senin şanını da senin için yüceltmedik mi?
|
Harun Yıldırım
|
Ki o, belini bükmüştü.
|
Hasan Basri Çantay
|
(Öyle yükdü ki o) senin sırtına ağır gelmiş, (kemiklerini gıcırdatmış) dı.
|
Hayrat Neşriyat
|
(2-3) Ve sırtına çok ağır gelen yükünü, senden indirmedik mi?
|
İbni Kesir
|
Ki o senin belini bükmüştü.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ki o (yük) senin sırtını bükmüştü.
|
Kadri Çelik
|
O senin belini büken yükü.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
(2-3) Nasıl ki belini çatırdatan, yükünü hafifletmedik mi?
|
Mehmet Okuyan
|
2-3 Belini büken yükünü senden atmıştık.
|
Muhammed Celal Şems
|
(2-3) Belini bükmüş olan yükünü, üzerinden (alıp) indirmedik mi?
|
Muhammed Esed
|
o belini büken (yükü)?
|
Mustafa Çevik
|
1-3 Ey Peygamber! Sen içinde yaşadığın toplumun şirk ve küfür batağından nasıl
çıkacağını bilmez halde şaşırıp bunalmış, göğsün daralmışken kâinatın ve insanın
nasıl ve niçin yaratıldığının cevabını arayıp bulamamanın ağır yükü altında belin
çatırdayıp bükülmüşken, Biz âyetlerimizle göğsündeki düğümü açıp seni ferahlattık,
cevabını bulamadığın sorularını cevaplandırıp, yükünden kurtardık.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Ki o yük belini iki büklüm etmişti!
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
(2-3) Ve senden yükünü indirmedik mi? Öyle ki, senin sırtına pek ağırlık vermişti.
|
Ömer Öngüt
|
Ki o yük, ağırlığından dolayı belini bükmüştü.
|
Şaban Piriş
|
Ki o belini bükmüştü.
|
Sadık Türkmen
|
O yük, sırtını çatırdatmıştı.
|
Seyyid Kutub
|
Ki o belini bükmüştü,
|
Suat Yıldırım
|
(2-3) Senin belini çatırdatan o ağır yükünü indirmedik mi?
|
Süleyman Ateş
|
Ki (o, ağırlığından) sırtını çatırdatmıştı!
|
Süleymaniye Vakfı
|
belini büken yükü[*].
[*] O kafirler bir zamanlar, seni durdurmak, öldürmek ya da sürgün etmek için oyun kuruyorlardı. Allah da oyun kuruyordu. En iyi oyun kurucu Allah’tır. (Enfal 8/30) Sen sabret/duruşunu bozma. Senin sabırlı davranman ancak Allah’ın yardımı ile olur. Onlar için üzülme. Kurdukları tuzaktan dolayı da için daralmasın. Allah, kendini koruyanlarla ve iyi davranış gösterenlerle beraberdir. (Nahl 16/127-128)
|
Tefhim-ul Kuran
|
Ki o, senin belini bükmüştü;
|
Ümit Şimşek
|
Bir yük ki belini büküyordu.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Ki o, belini çatırdatmıştı senin.
|