Abdulbaki Gölpınarlı
|
Şüphe yok ki biz insanı, bir katre sudan, erkeklik suyuyla kadınlık suyunun rahîmde birleşmesinden yarattık sınamak için, derken onu, duyar, görür bir hâle getirdik.
|
Abdullah Parlıyan
|
Gerçekten biz insan soyunu erkek ve dişi sularıyla birleşik bir damla sudan yarattık ve onu imtihan etmekteyiz. Biz onu işitme ve görme duyularıyla donatılmış bir varlık kıldık.
|
Adem Uğur
|
Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.
|
Ahmed Hulusi
|
Muhakkak ki biz insanı, bir takım katkılarla (genetik kalıtımla) karışık bir spermden yarattık da; onu algılayan ve değerlendiren olarak meydana getirdik.
|
Ahmet Tekin
|
Biz insanı, sorumluluklar yükleyerek imtihan etmek, hayra ve şerre karşı tutumunu denemek için, muhtelif kanallardan dökülen sıvılarla karışık bir katre spermin, eşinin yumurtasıyla uyum halinde birleşmesinden yarattık. Sonra onu işiten, gören ve düşünen bir varlık haline getirdik.
|
Ahmet Varol
|
Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan etmekteyiz. Bu yüzden onu işitici ve görücü kıldık.
|
Ali Bulaç
|
Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
|
Ali Fikri Yavuz
|
Çünkü biz, insanı, (erkek ve dişi suları ile) karışık bir nutfeden yarattık; (üzerine mükellefiyyet yükliyerek) onu deneyeceğiz. Bunun için onu duygu ve görgü sahibi kıldık.
|
Ali Ünal
|
Biz insanı, (babadan ve anneden gelen ve) farklı bileşenlerden oluşan birkaç damla sıvıdan yarattık; onu imtihan etmek için (halden hale, merhaleden merhaleye geçirerek) nihayet işiten, gören bir canlı kıldık.
|
Bayraktar Bayraklı
|
Doğrusu biz, insanı imtihan etmek için, döllenmiş yumurtadan yarattık ve onu işiten ve gören bir varlık yaptık.
|
Bekir Sadak
|
Biz insani katisik bir nutfeden yaratmisizdir; onu deneriz; bu yuzden, onun isitmesini ve gormesini saglamisizdir.
|
Celal Yıldırım
|
Şüphesiz ki biz, insanı bileşik bir nutfeden yarattık da onu denemekteyiz. Bu sebeple onu işiten ve gören yaptık.
|
Cemal Külünkoğlu
|
Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Biz insanı katışık bir nutfeden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır.
|
Diyanet Vakfi
|
Gerçek şu ki, biz insanı katışık bir nutfeden (erkek ve kadının dölünden) yarattık; onu imtihan edelim diye, kendisini işitir ve görür kıldık.
|
Edip Yüksel
|
Biz insanı bir sıvı karışımdan yarattık ki onu sınayalım. Bu yüzden onu işiten ve gören yaptık.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Çünkü biz yarattık o insanı bir takım katgılarla mezcedilmiş (emşac) bir nutfeden, evire çevire mübtelâ kılmak üzerede onu bir semî' basîr yaptık
|
Erhan Aktaş
|
İnsanı karışık bir nutfeden1 yarattık. Onu sınava tabi tutacağız; bu nedenle onu duyan ve gören bir varlık yaptık.
1- “Ntf” kökünden türemiştir. Mastar olarak, “azar azar akmak, dökülmek, damlamak” anlamına gelmektedir. Meni/sperm bu kökten türemiştir.
|
Gültekin Onan
|
Şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
|
Hakkı Yılmaz
|
(2,3) Şüphesiz Biz, insanı karışık bir nutfeden oluşturduk. Onu yıpratacağız/yükümlülükler vereceğiz. Bu nedenle onu çok iyi işitici, çok iyi görücü yaptık; iyiyi kötüyü ayıracak bilgileri yollayarak bilgilendirdik. Şüphesiz Biz, ona yolu gösterdik, ister kendisine verilen nimetlerin karşılığını ödeyen biri olsun, ister nankör.
|
Harun Yıldırım
|
Şüphesiz biz insanı, karmaşık bir sudan yarattık ki kendisini deneyelim. Bu nedenle onu işiten ve gören yaptık.
|
Hasan Basri Çantay
|
Hakıykat, biz insanı birbiriyle karışık bir damla sudan yaratdık. Onu imtihan ediyoruz. Bu sebeble onu işidici, görücü yapdık.
|
Hayrat Neşriyat
|
Muhakkak ki biz, insanı karışık bir nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmüş hulâsadan) yarattık; onu imtihân ediyoruz. Onun için kendisini işitici ve görücü kıldık.
|
İbni Kesir
|
Doğrusu Biz; insanı katışık bir damla sudan yaratmışızdır. Onu deneriz. Bu sebeple onu, işitici ve görücü yaptık.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Muhakkak Biz, insanı (iki hücrenin) birleşimi olan bir nutfeden yarattık. Onu imtihan edeceğiz. Bu sebeple onu işiten, gören (bir varlık) kıldık.
|
İstanbul Kuran Araştırmaları Grubu
|
Gerçekten de insanı karışımlı bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bu yüzden onu işiten ve gören yaptık.
(...meninin, birçok ayrı merkezde üretilen ayrı maddelerin karışımı olduğu anlaşıldı. Meni; sperm kanallarından, seminal keseciklerden, prostat bezinden, idrar yollarına bağlı cooper ve mery bezleri gibi salgı bezlerinden salgılanan maddelerin bir birleşimidir. Meni diye adlandırdığımız sıvının detaylı analizi yapılırsa bu sıvının; sitrik asit, prostoglondinler, flavinler, askorbik asit, ergotionein, fruktoz, fosforilkolin, kolesterol, fosfolipidler, fibrinolizin, çinko, asit fosfataz, fosfaz, hiyalurinidaz ve spermler gibi birçok ayrı bileşenden oluştuğu görülür.)
|
Kadri Çelik
|
Hiç şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu halden hale (o su damlasından, kan pıhtısına, o kan pıhtısından da bir çiğnem et parçasına) aktarıp durduk. Sonra da onu işitici ve görücü kıldık.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Sadece bir damla katışık ( kadın-erkek) sudan, Ancak ören işiten can yarattık; gerekçe imtihan.
|
Mehmet Okuyan
|
Gerçek şu ki biz insanı katışık (döllenmiş) bir nutfeden (zigottan) yarattık. Onu imtihan edeceğiz; (bu yüzden) onu duyar ve görür kıldık.
|
Muhammed Celal Şems
|
Şüphesiz Biz, insanı sınamak üzere içinde çeşitli kuvvetler bulunan azıcık sudan yarattık. Sonra onu işiten ve gören kıldık.
|
Muhammed Esed
|
Şüphesiz, (sonraki hayatında) denemek için insanı katışık bir sperm damlasından yaratan Biziz. Biz, onu işitme ve görme (duyuları) ile donatılmış bir varlık kıldık.
|
Mustafa Çevik
|
1-3 Biz insanı kendisinden insan olarak söz edilmeye değer bir varlık olmadan önce çeşitli safhalardan geçirerek, uzunca bir zaman diliminde yaratıp bunca özelliklerle donattık. Üreyip çoğalması için de, özü karışımdan oluşan bir damla suyu tohuma dönüştürdük ve onu da ana rahminde şekilden şekile dönüştürerek işitme, görme, anlayıp, kavrama ve diğer azaları, duyguları, kabiliyetleri ile de mamur hale getirdik. Sonra da ona, yaratılışının sebebini ve fıtratına en uygun nizam ve ahlak ile yaşamasının yolunu gösterdik. İnsan da tercihini ya Allah’ın daveti olan hayat nizamı ile yaşamak doğrultusunda kullanacak yahut kendisini yaratıp bunca nimetlerle donatan Allah’a nankörlük ederek şeytanla birlikte olanların kurdukları hayat nizamları doğrultusunda kullanacak.
|
Mustafa İslamoğlu
|
İnsanoğlunu katmerli bir karışım olan hayat tohumundan Biz yarattık; sınava tabi tutmayı (diledik) ve ardından ona işitme ve görme yeteneği verdik.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
(1-3) Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun.
|
Ömer Öngüt
|
Biz insanı imtihan etmek için, erkek ve dişi suları ile karışık bir nutfeden yarattık. Onu işitici ve görücü kıldık.
|
Şaban Piriş
|
Biz, insanı katışık bir damladan yarattık. Onu imtihan edelim diye onun işitmesini ve görmesini sağladık.
|
Sadık Türkmen
|
Gerçek şu ki; Biz insanı bir sıvı karışımından yarattık. Özgür iradeleri ile yapacakları şeyler ortaya çıksın diye; kendisini işitir ve görür kıldık.
|
Seyyid Kutub
|
Biz insanı sınavdan geçirmek amacı ile karışım nitelikli bir sıvı damlasından yarattık. Bunun için onu işitme ve görme yetenekleri ile donattık.
|
Suat Yıldırım
|
Biz insanı katışık bir meniden yarattık. Onu denemek istiyoruz; bu sebeple de kendisini işiten ve gören bir varlık yaptık.
|
Süleyman Ateş
|
Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden yarattık da onu işitici, görücü yaptık.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Biz insanı, çok bileşenli döllenmiş yumurtadan[1*] yarattık. Yıpratıcı bir imtihandan geçireceğiz; o nedenle onu dinleyen ve gören[2*] bir varlık haline getirdik.
[1*] Döllenmiş yumurta diye tercüme ettiğimiz kelime nutfe = ‘dir. Nutfe az su, çocuğu oluşturan şey anlamlarına gelir. emşâc kelimesi ise, karışımlar anlamına gelir. (Lisan’ul-Arab) Arapçada çoğul, en az üç olduğundan nutfetun emşâc ; üç veya daha fazla karışımı olan sıvı demek olur.
İnsan ile ilgili ilk bilgi, bu sırada oluşmaya başlar. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Analarınızın rahminde sizi, kendi tercihine göre biçimlendiren O’dur. O’ndan başka ilah yoktur. O üstündür, doğru kararlar verir.” (Al-i İmrân 3/6)
[2*] Basiretli: Hayvanlarda görürler ama basiretli değillerdir. Oysa insanların görme engellileri bile basiretlidir. Görme anlamı verdiğimiz basiret kelimesi, arka planını görme, vizyon sahibi olma anlamlarına gelir. Örneğin koyunlardan birini keserken, diğer koyunlar otlamaya devam ederler. Bu, görmediklerinden değil basiretli olamadıklarındandır. Gözleri olan bedeni basiretli yapan Ruh’tur (Bkz. Secde 32/9). Kendisine verilen basiret ve dinleme özelliklerini kullanmayan insanlar Allah Teala tarafından yerilmiştir (Bkz. Araf 7/79, Furkan 25/44)
|
Tefhim-ul Kuran
|
Hiç şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
|
Ümit Şimşek
|
Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık; sınamak için de onu işitir ve görür hale getirdik.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Doğrusu, biz insanı karışım olan bir spermden yarattık. Halden hale geçiririz onu. Sonunda onu işitici, görücü yaptık.
|