Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ve baldır, baldıra dolaşınca.
|
Abdullah Parlıyan
|
Bacak bacağa dolaşıp kımıldayamayacak hale geldi mi,
|
Adem Uğur
|
Ve bacak bacağa dolaşır.
|
Ahmed Hulusi
|
Ayaklar dolanmıştır!
|
Ahmet Tekin
|
Dünyadan ayrılışın sıkıntısı ile ebedî âleme girişin tedirginliği içinde, bacaklar birbirine dolaşırken kefene sarılır.
|
Ahmet Varol
|
Ve bacak bacağa dolaşır,
|
Ali Bulaç
|
(Ölüm korkusundan) Ayaklar birbirine dolaştığında;
|
Ali Fikri Yavuz
|
(Ölümün şiddetinden de) bacak bacağa dolanmıştır.
|
Ali Ünal
|
Ölüm acısıyla kıvranır, bacağı bacağına dolaşır.
|
Bayraktar Bayraklı
|
(26-30) Hayır! Can köprücük kemiğine dayandığında, “Kim tedavi edecektir?” dendiğinde, onun kesin ayrılış olduğunu anladığında, bacaklar birbirine dolaştığında, o gün sevk yeri yalnızca Rabbinin huzurudur.
|
Bekir Sadak
|
Bacaklar birbirine dolasir.
|
Celal Yıldırım
|
Bacaklar birbirine dolaşır.
|
Cemal Külünkoğlu
|
(28-29) Artık (dünyaya veda etmek için sırası gelen) ayrılma vaktinin geldiğini anlar ve (ölüm heyecanıyla) bacaklar(ı) birbirine dolaşır.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Bacaklar birbirine dolaşır.
|
Diyanet Vakfi
|
Ve bacak bacağa dolaşır.
|
Edip Yüksel
|
Bacakları birbirine dolaşmıştır.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Ve dolaşır el ayak, bacağa bacak
|
Erhan Aktaş
|
Ve ayakları bir birine dolaşır.
|
Gültekin Onan
|
(Ölüm korkusundan) Ayaklar birbirine dolaştığında;
|
Hakkı Yılmaz
|
26-30 Kesinlikle onların düşündüğü gibi değil! Köprücük kemiklerine dayandığı, “Çare bulan kimdir!” denildiği ve can çekişen kişi bunun o ayrılık anı olduğunu anladığı ve bacak bacağa dolaştığı zaman; işte o gün sürülüp götürülmek, sadece Rabbinedir.
|
Harun Yıldırım
|
Bacak, bacağa dolaştığında,
|
Hasan Basri Çantay
|
Bacak da bacağa dolaşdı mı,
|
Hayrat Neşriyat
|
Ve bacak bacağa dolaşır!
|
İbni Kesir
|
Bacak da bacağa dolaşır.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve ayakları birbirine dolaşmıştır.
|
Kadri Çelik
|
(Ölüm korkusundan) Ayaklar da birbirine dolaştığında.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Eh artık bacağın diğer bacağa dolaştığı zaman gelmiştir.
|
Mehmet Okuyan
|
26-30 Doğrusu (can), köprücük kemiğine dayanıp “Tedavi edebilecek kimdir?” dendiğinde, bunun gerçek bir ayrılık olduğunu anlayıp bacak(lar) birbirine dolaştığında, işte o gün varılacak yer sadece Rabbinin huzuru olacaktır.
|
Muhammed Celal Şems
|
(28-29) (Herkes) ayrılık (saatinin) geldiğine kesin olarak inanacak ve bacak bacağa sürtecek.
|
Muhammed Esed
|
ve ölüm sancıları ile örülmektedir:
|
Mustafa Çevik
|
26-33 Dünya hayatını Allah’ın davetine sırtını dönüp O’na başkaldırmış olarak yaşamış insanın canı boğazına gelip dayandığında ve etrafındakilerin bunu kurtaracak biri yok mu diye çırpınıp durduğunda, işte o zaman kendisi de ayrılık vaktinin gelip çattığını iyice kavrar, son çırpınışla ayakları birbirine dolaşır ve ancak o zaman bu gidişin Rabbin huzuruna gidiş olduğuna inanıp iman eder fakat son pişmanlık fayda etmez.
O, yaşadığı sürece Allah’ın peygamber ve kitaplarla davet ettiği yaratılışının sebebi olan hayat nizamına uymayı kabul etmedi. Ona karşı kibirlenip böbürlendi,
çalım satarak kendine göre bir hayat nizamı kurmaya ya da kendi gibilerin kurduğu nizamlara yönelip sarıldı.
|
Mustafa İslamoğlu
|
ayaklar birbirine dolaşmıştır:
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
(29-30) Ve bacak da bacağa dolaşmış olacaktır. O günde sevk olunmak yalnız Rabbinedir.
|
Ömer Öngüt
|
Ve bacak bacağa dolaşır.
|
Şaban Piriş
|
Bacaklarından can çekilmiş.
|
Sadık Türkmen
|
Bacak bacağa dolaşmıştır.
|
Seyyid Kutub
|
Çırpınırken ayakları birbirine dolaşır.
|
Suat Yıldırım
|
Bacağı bacağına dolaşır, ölüm acısıyla kıvranır.
|
Süleyman Ateş
|
Ve bacak bacağa dolaşır.
|
Süleymaniye Vakfı
|
ve ayakları birbirine dolaşır[*].
[*] Kelime kelime anlamı şöyledir: “Bacağı bacağına dolaşmıştır.” Türkçe’de bacağın dolaşmasından değil ayakların dolaşmasından söz edilir.
|
Tefhim-ul Kuran
|
(Ölüm korkusundan) Ayaklar da birbirine (ayak ayağa) dolaştığında;
|
Ümit Şimşek
|
Ayaklar birbirine dolaşır.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Dolaşmıştır el ayak/kol bacak.
|