Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ve gerçekten de doğru yolu gösteren Kur'ân'ı duyunca inandık ona; kim Rabbine inanırsa artık ne mükâfâtın azalmasından korkar, ne de zulümden ve kötülükten.
|
Abdullah Parlıyan
|
Ve gerçektende biz doğru yolu gösteren Kur'ân'ı dinleyince, O'na inandık. Artık kim Rabbine inanırsa, hiçbir zaman ziyana ve haksızlığa uğrama korkusu duymaz.”
|
Adem Uğur
|
Doğrusu biz, o hidayeti (Kur'an'ı) işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne bir (ecrinin) eksikliğe uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar.
|
Ahmed Hulusi
|
"Biz hüdayı (Kurân'ı) işittiğimizde, Onun hakikat olduğuna iman ettik. . . Kim Rabbine hakikati olarak iman ederse, (artık o) ne hakkının eksik verilmesinden korkar ve ne de zillete düşürülmekten!"
|
Ahmet Tekin
|
'Biz hidayet rehberi olan Kur’ân’ı, peygamberi işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, amellerinin değerinin düşürülmesinden, mükâfatının eksik verilmesinden, haklarına tecavüzden, zulüm ve haksızlık edilmesinden korkmaz.'
|
Ahmet Varol
|
Ve biz doğruluğa ileten (Kur'an)'ı duyunca ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse (sevabının) eksik verilmesinden de, haksızlığa uğratılmaktan da korkmaz.
|
Ali Bulaç
|
"Elbette biz, o yol gösterici (Kur'an'ı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından."
|
Ali Fikri Yavuz
|
Gerçekten biz, O Kur’an’ı dinlediğimiz zaman ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne mükâfatının azalacağından, ne de bir haksızlığa uğrıyacağından korkmaz.
|
Ali Ünal
|
‘Ne zaman ki o dupduru hidayet kaynağını işittik, hemen ona inandık. Kim Rabbisine iman ederse, (imanının ve onun gerektirdiği amellerinin karşılığında) artık ne mükâfatını eksik almaktan endişesi olur, ne de bütün bütün mahrum bırakılmaktan.
|
Bayraktar Bayraklı
|
“Biz o Kur'ân'ı dinleyince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa, artık ne bir ödül eksikliğine uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar.”
|
Bekir Sadak
|
«Şuphesiz, dogruluk rehberi olan Kuran'i dinledigimizde ona inandik; kim Rabbine inanirsa, o, ecrinin eksiltileceginden ve kendisine haksizlik edileceginden korkmaz.»
|
Celal Yıldırım
|
Şüphesiz ki, biz doğru yolu gösteren (Kur'ân)ı kulak verip dinlediğimizde ona imân ettik. Artık kim Rabbına imân ederse, ne (ecrinin) eksileceğinden, ne de haksızlığa uğrayacağından korkusu olmaz..
|
Cemal Külünkoğlu
|
“Hiç şüphesiz biz, o yol gösterici (Kur'an'ı) işitince, ona inandık. Artık kim Rabbine inanırsa, o ne (mükâfatının) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından.”
|
Diyanet İşleri (eski)
|
'Şüphesiz, doğruluk rehberi olan Kuran'ı dinlediğimizde ona inandık; kim Rabbine inanırsa, o, ecrinin eksiltileceğinden ve kendisine haksızlık edileceğinden korkmaz.'
|
Diyanet Vakfi
|
Doğrusu biz, o hidayeti (Kur'an'ı) işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artık ne bir (ecrinin) eksikliğe uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar.
|
Edip Yüksel
|
“Biz, yol gösteren (Kuran)ı işitir işitmez onu onayladık. Efendisini onaylayan hiçbir haksızlığa ve sıkıntıya uğramaz.”
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Ve doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iyman ettik, her kim o rabbına iyman ederse artık ne hakkı yenmek ne de istiylâ olunmak korkusu kalmaz
|
Erhan Aktaş
|
“Yol gösteren rehberi1 dinlediğimizde ona inandık. Artık kim Rabb’ine iman ederse, bundan sonra hakkının verilmemesinden veya haksızlığa uğramaktan endişe etmez.”
1- Kur’an’ı.
|
Gültekin Onan
|
"Elbette biz, o yol gösterici (Kuran'ı) işitince, ona inandık. Artık kim rabbine inanırsa, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından."
|
Hakkı Yılmaz
|
Ve biz o kılavuzu/ Kur’ân'ı dinlediğimizde ona iman ettik. Onun için kim Rabbine inanırsa, o hakkının eksik verilmesinden ve haksızlığa uğramaktan/ aptal yerine konmaktan, kendisine aşırı yük yüklenilmesinden korkmaz.
|
Harun Yıldırım
|
“Gerçekten biz hidayeti işittiğimizde ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse o, eksiltilmesinden de kendisine zulmedilmesinden de korkmaz.”
|
Hasan Basri Çantay
|
«Doğrusu, biz o hidâyeti (Kur'ânı) dinleyince ona îmân etdik. Kim de Rabbine îmân ederse o, ne bir (ecrinin) eksileceğinden, ne de bir haksızlığa uğrayacağından korkmaz».
|
Hayrat Neşriyat
|
'Ve gerçekten biz, o hidâyeti (Kur’ân’ı) dinleyince ona îmân ettik. O hâlde kim Rabbisine îmân ederse, artık ne (alacağı sevabda) bir noksanlıktan, ne de bir haksızlığa uğramaktan korkar!'
|
İbni Kesir
|
Doğrusu biz, hidayeti işittiğimizde ona inandık. Kim Rabbına iman ederse; o, ecrinin eksiltilmesinden ve kendisine haksızlık edilmesinden korkmaz.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve gerçekten biz, hidayeti işittiğimiz zaman O'na îmân ettik. Artık kim Rabbine îmân ederse, bundan sonra hakkının verilmemesinden ve zulme uğrayacağından korkmaz.
|
Kadri Çelik
|
“Elbette biz, o hidayeti (Kur'an'ı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından.”
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Nakledileni ( Kur'an) işitince iman ettik, Kim ki; iman eder, Canı emindir! Ne haksızlıktan, ne de gadre düşmekten korkar.
|
Mehmet Okuyan
|
Şüphesiz ki artık biz o rehberi (Kur’an’ı) duyunca ona iman ettik. Rabbine güvenen kişi, kendisine herhangi bir zarar verilmesinden de haksızlığa uğratılmaktan da korkmaz.
|
Muhammed Celal Şems
|
“Hidayet sözünü duyduğumuzda, ona inandık. O halde, kim Rabbine inanırsa, o ne bir kayıptan, ne (de) bir zulümden korkmayacaktır.”
|
Muhammed Esed
|
Bu nedenle, (Allah'ın) rehberliği(ne çağrıyı) duyar duymaz ona inanmaya başladık. Rabbine inanan kimse hiçbir zaman ziyana veya haksızlığa uğrama korkusu duymaz.
|
Mustafa Çevik
|
1-14 Ey Peygamber! De ki: Tanıyıp bilmediğimiz bir kısım kimselerin okunmakta
olunan Kur’an’ı dinledikten sonra kendi toplumlarına gidip şöyle dedikleri bana
vahyolundu. “Biz insanı doğruya, yaratılışının amacına davet eden olağanüstü
güzellikte harikulade, bir Kur’an dinledik ve duyduklarımıza da iman ettik. Bundan
böyle asla Rabbimize ortak koşmayacak ve O’ndan başkasını da ilah edinmeyeceğiz.
İçimizdeki şeytan yandaşlarının uydurduğu gibi Rabbimiz ne bir eş ne de bir evlat
edinmiştir. Rabbimizin şanı çok yücedir. Bizlere bundan önce bir kısım insanların
yaratılışları farklı, görünmez yaratıklardan olan cinlerle temas halinde oldukları
söylenmiş, onlardan gayba dair haberler alabilecekleri bildirilmiş ve yardımlarına
sığınılabileceği öğretilmişti. Bizler, insanların ve cinlerin Allah hakkında yalanlar
uydurup iftiralar atacaklarına da inanmazdık, ama şimdi dinlediğiniz Kur’an’dan
öğrendik ki gerçek böyle değilmiş. Önceleri, Allah’ın hiç kimseyi öldükten sonra tekrar dirilteceğine de inanmazdık.
Şayet Allah, Hz. Muhammed’i peygamber olarak gönderip bu gerçekleri bildirmese
yine de öğrenemeyecektik. Ayrıca daha önce inandırıldığımız gibi gökyüzünden medet umuyor, haberler
bekliyorduk. Şimdi oralardan haberler alınmasının mümkün olmadığını, dahası
buna inananların peşlerini cehennem ateşinin bırakmayacağını da öğrendik. İşte bu
Kur’an’ın âyetleri böylesi asılsız, karanlık inançları ışığıyla yok ediyor. İçimizde doğrudan hayırdan yana yaşamak arzusunda olanlar olduğu gibi, dünyevi çıkarlarını her şeyin üstünde tutup doğru yanlış demeden ona uyan zalimler de
var. Kur’an’ı dinleyinceye kadar yeryüzünde böyle yaşamakta olanlar için Rabbimizin neyi murad ettiğini, hükmünün ne olacağını da bilmiyorduk. Artık şunu çok iyi anladık ki Allah’ın belirlediği sınırların dışına çıkan hiç kimsenin, Allah’tan kaçıp kurtulması mümkün değildir. Biz, Kur’an’ı dinleyip gerçeği işitince duyduklarımıza iman ettik. Rabbine iman
edip güvenen kimse, Allah’ın izni olmadan kendisine herhangi bir zarar verilmesinden ve haksızlığa uğratılmaktan korkmaz. İçimizde dinlediğimiz Kur’an ile davet edildiğine iman edip Rabbine teslim
olanlar da, daveti kabul etmeyip müşrik kalmakta direnenler de var!”
|
Mustafa İslamoğlu
|
İşte tam da bu yüzden biz, ilahi rehberliği işitir işitmez ona inandık; artık kim Rabbine inanırsa, o ne bir ziyana uğrar, ne de gazaba.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
«Doğrusu biz vaktâ ki, o rehber-i hidâyeti dinledik, O'na imân ettik. İmdi kim de Rabbine imân ederse artık ne noksaniyetten ve ne de bir zillete uğramadan korkmaz.»
|
Ömer Öngüt
|
"Biz hidayet rehberi olan Kur'an'ı dinlediğimizde, ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse; o artık ne mükâfatın azalacağından, ne de haksızlığa uğrayacağından korkmaz.
|
Şaban Piriş
|
Biz, yol göstericiyi işittiğimiz zaman ona inandık. Kim Rabbine iman ederse, (ecrinin) eksilmesinden ve haksızlık edilmesinden korkmaz.
|
Sadık Türkmen
|
Hidayeti işitince O’na iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, (hak ettiği konuda) eksik verilmesinden ve zillete düşmekten korkmaz artık.
|
Seyyid Kutub
|
Biz doğru yola ileten Kur'ân'ı işitir işitmez ona inandık. Kim Rabbine inanırsa ne haksızlığa uğramaktan ve ne zora koşulmaktan korkar.
|
Suat Yıldırım
|
Biz hidâyet Rehberini dinleyince onu tasdik ettik. Kim Rabbine iman ederse, ne hakkının eksik verilmesinden, ne de gadre uğramaktan asla endişesi kalmaz."
|
Süleyman Ateş
|
Biz, yol gösteren (Kur'ân)ı işitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa (ne hakkının) eksik verilmesinden, ne de kendisine kötülük edilmesinden korkar.
|
Süleymaniye Vakfı
|
O Rehberi (Kur’an’ı) dinleyince biz ona inandık. Artık iyice anladık ki kim Rabbine inanıp güvenirse ne zarar etme ne de haksızlığa uğrama korkusu içine girer.
|
Tefhim-ul Kuran
|
«Elbette biz, o yol gösterici (Kur'an'ı) işitince, ona iman ettik. Artık kim Rabbine iman ederse, o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de haksızlığa uğrayacağından.»
|
Ümit Şimşek
|
'Doğru yolu gösteren Kur'ân'ı işitir işitmez biz ona iman ettik. Rabbine iman eden kimse ne ecrinin eksilmesinden korkar, ne zulme uğramaktan.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
"Biz, doğruya ve güzele kılavuzlayanı dinleyince, ona inandık. Rabbine inanan kişi ne hakkının eksik verilmesinden korkar ne de tecavüze uğrayıp kuşatılmaktan."
|