Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ve gerçekten de iyice anladık ki yeryüzünde Allah'ı âciz bırakmamıza imkân yok ve kaçmakla da aslâ onu acze düşüremeyiz.
|
Abdullah Parlıyan
|
Ve sonunda anladık ki, yeryüzünde hayat sürerken Allah'a asla üstün gelemeyiz ve yine anladık ki, kaçarak da O'nun hükmünden kurtulamayız.
|
Adem Uğur
|
(Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.
|
Ahmed Hulusi
|
"Biz anladık ki, arzda Allâh hükmünü geçersiz kılamayız ve kaçarak da O'nun hükmünün yerine gelmesini önleyemeyiz!"
|
Ahmet Tekin
|
'Biz yeryüzünde Allah’ı âciz bırakamayacağımızı, koyduğu kanunların dışına çıkarak yakamızı kurtaramayacağımızı kaçarak da elinden kurtulamayacağımızı, anladık.'
|
Ahmet Varol
|
Biz, yeryüzünde Allah'ı aciz bırakamayacağımızı, (göğe) kaçmakla da O'nu aciz bırakamayacağımızı anladık.
|
Ali Bulaç
|
"Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık."
|
Ali Fikri Yavuz
|
Gerçekten biz anladık ki, Allah’ı yeryüzünde acze düşürmemize asla imkân yok, kaçmakla da hiç bir zaman O’nu âciz bırakamayız.
|
Ali Ünal
|
‘Ama artık iyice kanaatimiz geldi ki, yeryüzünde Allah’ın iradesine karşı koyamayacağımız gibi, O’nun hükmünden kaçmamız da asla mümkün değildir.
|
Bayraktar Bayraklı
|
“Biz, yeryüzünde Allah'ı asla âciz bırakamayacağımızı ve kaçarak da O'ndan kurtulamayacağımızı kesin olarak anladık.”
|
Bekir Sadak
|
«Yeryuzunde kalsak da Allah'i aciz birakamiyacagimiz, baska yere kacsak da, O'nu aciz kilamayacagimiz gercegini suphesiz anladik.»
|
Celal Yıldırım
|
Ve biz elbette Allah'ı yeryüzünde de, başka bir yere kaçsak da âciz bırakamıyacağımızı kesinlikle anladık..
|
Cemal Külünkoğlu
|
“Biz (Kur'an'ı dinleyince) anladık ki yeryüzünde (kalsak da) Allah ile baş edemeyeceğiz, (göğe) kaçmakla da O'nu asla aciz bırakamayacağız.”
|
Diyanet İşleri (eski)
|
'Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık.'
|
Diyanet Vakfi
|
(Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.
|
Edip Yüksel
|
“Biz, yeryüzünde ALLAH’ı aciz bırakamayacağımızı, kaçmakla da O’nu atlatamayacağımızı anladık.”
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Ve doğrusu biz anladık ki Allahı Arzda acze düşürmemize ihtimal yok, kaçmakla da onu asla âciz bırakamayız
|
Erhan Aktaş
|
“Yeryüzünde Allah’ı asla aciz bırakamayacağımızı; kaçmakla da O’ndan asla kurtulamayacağımızı anladık.”
|
Gültekin Onan
|
"Biz şüphesiz, Tanrı'yı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamayacağımızı anladık."
|
Hakkı Yılmaz
|
Ve kesinlikle, Allah'ı yeryüzünde asla âciz bırakamayacağımızı, kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağımızı iyice anladık.
|
Harun Yıldırım
|
“Şimdi düşünüyoruz ki, Allah’ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağız, kaçmak suretiyle de O’nu hiç bir şekilde aciz bırakamayacağız.”
|
Hasan Basri Çantay
|
«Şu hakıykatı da şübhesiz anladık ki: Yer (yüzün) de (bulunsak) da Allâhı asla aaciz bırakamayız, (göğe) kaçmakla da Onu asla aaciz kılamayız».
|
Hayrat Neşriyat
|
'Artık şübhesiz ki biz, yeryüzünde Allah’ı aslâ âciz bırakamayacağımızı, (hem)kaçmakla da O’nu aslâ âciz bırakamayacağımızı (O’ndan kurtulamayacağımızı) sezdik (iyice anladık)!'
|
İbni Kesir
|
Doğrusu biz, yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımızı, kaçsak da O'nu asla aciz bırakamayacağımızı anladık.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve gerçekten biz, yeryüzünde Allah'ı asla aciz bırakamayacağımızı anladık ve (O'ndan) kaçarak da O'nu asla aciz bırakamayız.
|
Kadri Çelik
|
“Biz şüphesiz Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de onu hiç bir şekilde aciz kılamayacağımızı anladık.”
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Cephe her taraf! Allah'ı aciz bırakma mümkün değildir. İşte anladık ki; kaçsak da O'ndan kurtulma olmayacaktır.
|
Mehmet Okuyan
|
Allah’ı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı ve başka yere kaçmakla da (kurtulamayacağımızı) iyice anladık.
|
Muhammed Celal Şems
|
“(Şüphesiz) Biz, yeryüzünde Allah’ı aciz kılamayacağımızı biliriz. (Ayrıca) koşuşturarak (da,) O’nu aciz kılamayacağımızı biliriz.”
|
Muhammed Esed
|
Ve sonunda anladık ki yeryüzünde (hayat sürerken) Allah'a asla üstün gelemeyiz ve (yine anladık ki) (hayattan) kaçarak da O'nun hükmünden kurtulamayız.
|
Mustafa Çevik
|
1-14 Ey Peygamber! De ki: Tanıyıp bilmediğimiz bir kısım kimselerin okunmakta
olunan Kur’an’ı dinledikten sonra kendi toplumlarına gidip şöyle dedikleri bana
vahyolundu. “Biz insanı doğruya, yaratılışının amacına davet eden olağanüstü
güzellikte harikulade, bir Kur’an dinledik ve duyduklarımıza da iman ettik. Bundan
böyle asla Rabbimize ortak koşmayacak ve O’ndan başkasını da ilah edinmeyeceğiz.
İçimizdeki şeytan yandaşlarının uydurduğu gibi Rabbimiz ne bir eş ne de bir evlat
edinmiştir. Rabbimizin şanı çok yücedir. Bizlere bundan önce bir kısım insanların
yaratılışları farklı, görünmez yaratıklardan olan cinlerle temas halinde oldukları
söylenmiş, onlardan gayba dair haberler alabilecekleri bildirilmiş ve yardımlarına
sığınılabileceği öğretilmişti. Bizler, insanların ve cinlerin Allah hakkında yalanlar
uydurup iftiralar atacaklarına da inanmazdık, ama şimdi dinlediğiniz Kur’an’dan
öğrendik ki gerçek böyle değilmiş. Önceleri, Allah’ın hiç kimseyi öldükten sonra tekrar dirilteceğine de inanmazdık.
Şayet Allah, Hz. Muhammed’i peygamber olarak gönderip bu gerçekleri bildirmese
yine de öğrenemeyecektik. Ayrıca daha önce inandırıldığımız gibi gökyüzünden medet umuyor, haberler
bekliyorduk. Şimdi oralardan haberler alınmasının mümkün olmadığını, dahası
buna inananların peşlerini cehennem ateşinin bırakmayacağını da öğrendik. İşte bu
Kur’an’ın âyetleri böylesi asılsız, karanlık inançları ışığıyla yok ediyor. İçimizde doğrudan hayırdan yana yaşamak arzusunda olanlar olduğu gibi, dünyevi çıkarlarını her şeyin üstünde tutup doğru yanlış demeden ona uyan zalimler de
var. Kur’an’ı dinleyinceye kadar yeryüzünde böyle yaşamakta olanlar için Rabbimizin neyi murad ettiğini, hükmünün ne olacağını da bilmiyorduk. Artık şunu çok iyi anladık ki Allah’ın belirlediği sınırların dışına çıkan hiç kimsenin, Allah’tan kaçıp kurtulması mümkün değildir. Biz, Kur’an’ı dinleyip gerçeği işitince duyduklarımıza iman ettik. Rabbine iman
edip güvenen kimse, Allah’ın izni olmadan kendisine herhangi bir zarar verilmesinden ve haksızlığa uğratılmaktan korkmaz. İçimizde dinlediğimiz Kur’an ile davet edildiğine iman edip Rabbine teslim
olanlar da, daveti kabul etmeyip müşrik kalmakta direnenler de var!”
|
Mustafa İslamoğlu
|
Ve nihayet aklımız kesti ki, yeryüzünde asla Allah'a üstün gelemeyiz ve O'ndan asla kaçıp kurtulamayız.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
«Ve muhakkak anladık ki, Allah'ı yerde acze düşüremeyiz ve kaçmakla da onu aciz bırakamayız.»
|
Ömer Öngüt
|
"Gerçekten biz anladık ki, Allah'ı yeryüzünde acze düşürmemize aslâ imkân yok. Başka yere kaçmakla da hiçbir zaman onu âciz bırakamayız. "
|
Şaban Piriş
|
İyice anladık ki yeryüzünde Allah’tan kaçamayız. Kaçarak ondan kurtulamayız.
|
Sadık Türkmen
|
Doğrusu biz, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakamayacağımızı anladık. Ve kaçsak da O’ndan asla kurtulamayacağımızı anladık.
|
Seyyid Kutub
|
Yeryüzünde Allah ile baş edemeyeceğimizi ve O'ndan kaçıp kurtulamayacağımızı kesinlikle anladık.
|
Suat Yıldırım
|
Şunu da anladık ki, biz yerde Allah’ın iradesine karşı koyamayacağımız gibi, kaçmaya teşebbüs etmekle de O’nun elinden yakamızı kurtaramayız.
|
Süleyman Ateş
|
Biz yeryüzünde Allâh'ı âciz bırakamayacağımızı (yerden) kaçmakla da O'nu âciz bırak(ıp O'ndan kurtul)amayacağımızı anladık.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Yeryüzünde Allah’tan gizli bir şey yapamayacağımızı anladık. Başka yere de kaçsak yapamayız.
|
Tefhim-ul Kuran
|
«Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de onu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık.»
|
Ümit Şimşek
|
'Şunu da anlamış bulunuyoruz ki, biz ne dünyada Allah'ı âciz bırakabiliriz, ne de Ondan kaçıp kurtulabiliriz.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
"Ve biz şunu sezdik: "Biz yeryüzünde Allah'ı asla âciz bırakamayız; kaçarak da onu âciz bırakamayız."
|