Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ve gerçekten bizden temiz kişiler de vardı, içimizde, böyle olmayanlar da vardı; ayrı ayrı yollar tutmuştuk.
|
Abdullah Parlıyan
|
Ve doğrusu bizden iyi yararlı kişiler de var ve onlardan aşağıda olan kişiler de vardır. Bizler ayrı ayrı yollar tutmuşuzdur.
|
Adem Uğur
|
Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk.
|
Ahmed Hulusi
|
"Bizden sâlihler vardır; yine bizden, ondan (Sâlihlik mertebesinden) aşağı olanlar da vardır. . . Biz çok çeşitli tarîkler (türleri - yapıları anlayışları farklı, kozmopolit halk) olduk. "
|
Ahmet Tekin
|
'Bizden bir kısmı dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi, mü’min, sâlih kimseler. Bir kısmı da bunlardan aşağıda olmak üzere, muhtelif cemaatler halindeyiz.'
|
Ahmet Varol
|
Gerçek şu ki, bizden salih olanlar da var, bunun aşağısında olanlar da. Biz, çeşit çeşit yollara ayrılmış gruplardık.
|
Ali Bulaç
|
"Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz."
|
Ali Fikri Yavuz
|
Doğrusu, biz cinlerin içinde, mümin olanlar da var, içimizden bundan aşağı (kâfirler) olan da var. (Allah’a iman etmezden önce) çeşit çeşit mezheplere ayrılmış idik.
|
Ali Ünal
|
‘İçimizde (inanmaya açık) iyi kimseler bulunduğu gibi, başka türlü olanlar da var. Farklı farklı yollar tutmuş gidiyoruz.
|
Bayraktar Bayraklı
|
“Bizden iyiler de vardır, iyi olmayanlar da. Biz çeşitli gruplara ayrıldık.”
|
Bekir Sadak
|
«Dogrusu aramizda iyiler de vardir, bundan asagi bulunanlar da vardir. Biz, turlu turlu yolda olan topluluklardik.
|
Celal Yıldırım
|
Ve doğrusu bizden iyi-yararlı kişiler de var ve onların ötesinde alçaklar da vardır. Bizler ayrı ayrı yollar tutmuşuzdur.
|
Cemal Külünkoğlu
|
“Aramızda iyiler de var, bu düzeye erişememiş olanlar da var. Biz farklı yollara ayrılmışız.”
|
Diyanet İşleri (eski)
|
'Doğrusu aramızda iyiler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz, türlü türlü yolda olan topluluklardık.'
|
Diyanet Vakfi
|
Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kişiler, kimimiz ise bunlardan aşağıda olmak üzere- türlü türlü yollar tutmuştuk.
|
Edip Yüksel
|
“Aramızda erdemliler de var, bunun aşağısında olanlar da var; biz çeşitli tarikatlara(yollara) ayrıldık.“
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Ve doğrusu bizler: bizlerden salih olanlar da var, olmıyanlar da var dilim dilim tarikatler olmuşuz
|
Erhan Aktaş
|
“Bir kısmımız salihlerdeniz1, bir kısmımız da bunun dışındadır. Biz, ayrı ayrı yollar tuttuk.”
1- Arı, saf, temiz, iyi, erdemli, dürüst.
|
Gültekin Onan
|
"Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz.
|
Hakkı Yılmaz
|
Şüphesiz bizler; bizlerden bir kısmı sâlihlerdendir, bizden bazıları da bunun aşağısındandır. Biz, çeşit çeşit yollarda idik.
|
Harun Yıldırım
|
“Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardı, başkaları da. Biz türlü türlü yollarda olmuştuk.”
|
Hasan Basri Çantay
|
«Hakıykaten biz, kimimiz salâha ermiş (iyi kişi) leriz, kimimiz ise bunlardan aşağıdır. Çeşid çeşid yollar (a saahib) olmuşuz».
|
Hayrat Neşriyat
|
'Doğrusu biz ise, bizden sâlih olanlar da vardır ve bizden bundan aşağıda olanlar(böyle sâlih olmayanlar) da vardır. Farklı farklı yollar(da gider) olmuşuz.'
|
İbni Kesir
|
Gerçekten aramızda salihler de vardır ve bundan aşağı olanlar da. Biz, türlü türlü yollara ayrılmışız.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve gerçekten biz, bir kısmımız salihleriz ve bizden bir kısmımız bunun dışında. Biz ayrı ayrı yollarda (olan topluluklar) olduk.
|
Kadri Çelik
|
“Şüphesiz bizden salih olanlar da vardır ve bizden böyle (Salih) olmayanlar da. Biz, türlü türlü yollara ayrılmışız.”
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Netice ise biz ayrı ayrıyız, bizde iyiler de, kötüler de var
|
Mehmet Okuyan
|
İçimizden iyiler de başkaları (kötüler) de var. Hepimiz türlü türlü yollar tutmuştuk.
|
Muhammed Celal Şems
|
“Aramızda iyi olanlar vardı. Bazılarımız (da,) onlardan farklıydı. Bizler, değişik yollar üzerindeydik.”
|
Muhammed Esed
|
tıpkı, içimizden bazıları (nasıl) dürüst ve erdemli olurken bazılarımızın da bunun (çok çok) aşağısında kaldı(ğını bilmediğimiz gibi). Biz her zaman birbirinden çok farklı yollar/yöntemler izledik.
|
Mustafa Çevik
|
1-14 Ey Peygamber! De ki: Tanıyıp bilmediğimiz bir kısım kimselerin okunmakta
olunan Kur’an’ı dinledikten sonra kendi toplumlarına gidip şöyle dedikleri bana
vahyolundu. “Biz insanı doğruya, yaratılışının amacına davet eden olağanüstü
güzellikte harikulade, bir Kur’an dinledik ve duyduklarımıza da iman ettik. Bundan
böyle asla Rabbimize ortak koşmayacak ve O’ndan başkasını da ilah edinmeyeceğiz.
İçimizdeki şeytan yandaşlarının uydurduğu gibi Rabbimiz ne bir eş ne de bir evlat
edinmiştir. Rabbimizin şanı çok yücedir. Bizlere bundan önce bir kısım insanların
yaratılışları farklı, görünmez yaratıklardan olan cinlerle temas halinde oldukları
söylenmiş, onlardan gayba dair haberler alabilecekleri bildirilmiş ve yardımlarına
sığınılabileceği öğretilmişti. Bizler, insanların ve cinlerin Allah hakkında yalanlar
uydurup iftiralar atacaklarına da inanmazdık, ama şimdi dinlediğiniz Kur’an’dan
öğrendik ki gerçek böyle değilmiş. Önceleri, Allah’ın hiç kimseyi öldükten sonra tekrar dirilteceğine de inanmazdık.
Şayet Allah, Hz. Muhammed’i peygamber olarak gönderip bu gerçekleri bildirmese
yine de öğrenemeyecektik. Ayrıca daha önce inandırıldığımız gibi gökyüzünden medet umuyor, haberler
bekliyorduk. Şimdi oralardan haberler alınmasının mümkün olmadığını, dahası
buna inananların peşlerini cehennem ateşinin bırakmayacağını da öğrendik. İşte bu
Kur’an’ın âyetleri böylesi asılsız, karanlık inançları ışığıyla yok ediyor. İçimizde doğrudan hayırdan yana yaşamak arzusunda olanlar olduğu gibi, dünyevi çıkarlarını her şeyin üstünde tutup doğru yanlış demeden ona uyan zalimler de
var. Kur’an’ı dinleyinceye kadar yeryüzünde böyle yaşamakta olanlar için Rabbimizin neyi murad ettiğini, hükmünün ne olacağını da bilmiyorduk. Artık şunu çok iyi anladık ki Allah’ın belirlediği sınırların dışına çıkan hiç kimsenin, Allah’tan kaçıp kurtulması mümkün değildir. Biz, Kur’an’ı dinleyip gerçeği işitince duyduklarımıza iman ettik. Rabbine iman
edip güvenen kimse, Allah’ın izni olmadan kendisine herhangi bir zarar verilmesinden ve haksızlığa uğratılmaktan korkmaz. İçimizde dinlediğimiz Kur’an ile davet edildiğine iman edip Rabbine teslim
olanlar da, daveti kabul etmeyip müşrik kalmakta direnenler de var!”
|
Mustafa İslamoğlu
|
Nitekim bizden iyi olanlar var, ama bizden öyle olmayanlar da var: zaten öteden beri biz hep birbirine aykırı yollar izlemişiz.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
«Ve şüphe yok ki bizden sâlih kimseler vardır ve bizden onun dûnunda olanlar da vardır. Biz müteferrik cemaatler olmuşuzdur.»
|
Ömer Öngüt
|
"Biz cinlerin içinde sâlih müminler de vardır, bundan aşağı bulunanlar da vardır. Biz çeşit çeşit fırkalara ayrılmış topluluklardık. "
|
Şaban Piriş
|
İçimizden iyi olanlar da var, olmayanlar da var. Biz, türlü türlü yollara ayrılmışız.
|
Sadık Türkmen
|
ŞÜPHESİZ bizden salihler de var, bundan aşağı olanlar da var. Biz çeşit çeşit tarikatlara/yollara ayrılmışız.
|
Seyyid Kutub
|
Aramızda iyiler de var, bu düzeye erişememiş olanlar da var; farklı yollara ayrıldık.
|
Suat Yıldırım
|
"Bizden iyi kimseler olduğu gibi, iyi olmayanlar da var. Biz türlü türlü yollar tutmuşuz.
|
Süleyman Ateş
|
Bize gelince, bizden iyiler de var ve bizden başka türlü olan da var. Biz çeşitli yollara ayrıldık.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Bizim içimizde iyiler de var, yanlış yapanlar da. Her birimiz ayrı ayrı yollardayız.
|
Tefhim-ul Kuran
|
«Gerçek şu ki, bizden salih olanlar da vardır ve bizden bunun dışında (ya da aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz.»
|
Ümit Şimşek
|
'İçimizden iyi kimseler de var, iyi olmayanlar da. Biz de bölük bölük olup çeşitli yollar tutmuşuzdur.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
"Şu da bir gerçek ki, bizden hayra yönelenler/barışçılar vardır; ama bizden, başka türlü olanlar da vardır. Dilim dilim yollar olmuşuz biz."
|