Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ve bizse şüphe yok ki ne insanlar, ne de cinler, Allah hakkında yalan şeyler söylemez sanıyorduk.
|
Abdullah Parlıyan
|
Ve gerçekten biz insanların ve cinlerin Allah'a karşı yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.
|
Adem Uğur
|
Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık.
|
Ahmed Hulusi
|
"Biz gerçekten, ins ve cin Allâh hakkında asla yalan söylemez, diye zannetmiştik. "
|
Ahmet Tekin
|
'Biz, insanların ve cinlerin Allah adına asla yalan uydurmayacağını, Allah’a iftira etmeyeceğini biliyorduk.'
|
Ahmet Varol
|
Oysa biz insanların ve cinlerin Allah'a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.
|
Ali Bulaç
|
"Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemiyeceklerini sanmıştık."
|
Ali Fikri Yavuz
|
Hakikaten biz, insan ile cin, Allah’a karşı asla yalan söylemez sanmışız.
|
Ali Ünal
|
‘Biz ise, insanlar da cinler de Allah hakkında asla yalan söylemezler zannediyorduk.
|
Bayraktar Bayraklı
|
“Biz, insanları ve cinleri Allah hakkında asla yalan söylemezler sanmıştık.”
|
Bekir Sadak
|
«Dogrusu insalarin ve cinlerin Allah'a karsi yalan uydurabileceklerini sanmazdik.»
|
Celal Yıldırım
|
Ve gerçekten biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı yalan söylemiyeceklerini sanıyorduk.
|
Cemal Külünkoğlu
|
“Doğrusu biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.”
|
Diyanet İşleri (eski)
|
'Doğrusu insanların ve cinlerin Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık.'
|
Diyanet Vakfi
|
Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler, sanmıştık.
|
Edip Yüksel
|
“İnsanların ve cinlerin ALLAH’a karşı yalan uyduramayacaklarını sanmıştık.”
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Ve doğrusu biz, İns ü Cinn Allaha karşı asla yalan söylemez sanmışız
|
Erhan Aktaş
|
Doğrusu biz “ins”in ve “cinn”in1 Allah’a karşı asla yalan söylemeyeceklerine inanıyorduk.
1- Yerli- yabancı, tanıdık- tanımadık, bilinen-bilinmeyen kimselerin.
|
Gültekin Onan
|
"Oysa biz, insanların ve cinlerin Tanrı'ya karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık."
|
Hakkı Yılmaz
|
Doğrusu biz, bildik-bilmedik her kişinin Allah'a karşı asla yalan söylemeyeceğine inanıyorduk.
|
Harun Yıldırım
|
“Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah’a karşı asla yalan söylemeyeceklerini düşünmüştük.”
|
Hasan Basri Çantay
|
«Gerçek biz de insan (olsun), cin (olsun) Allaha karşı (hiçbiri) asla yalan söylemez, sanmıştık.»
|
Hayrat Neşriyat
|
'Hâlbuki biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında aslâ yalan söylemeyeceklerini sanmıştık!'
|
İbni Kesir
|
Doğrusu öyle zannettik ki; insanlar ve cinnler Allah'a karşı asla yalan söylemezler.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve gerçekten biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemediğini zannettik.
|
Kadri Çelik
|
“Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık.”
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
“Nasıl da sanırdık ki; ins ve cin Allah’a karşı yalan söylemeyecekler”
|
Mehmet Okuyan
|
Biz hiçbir insan ve cinin Allah hakkında yalan söylemeyeceğini sanmıştık.
|
Muhammed Celal Şems
|
“Biz, insanlar ve cinlerin Allah’a karşı (asla) yalan uyduramayacaklarını zannederdik.”
|
Muhammed Esed
|
ve ne insanın ne de (hiçbir) görünmez gücün Allah hakkında yalan uydurmayacağını düşün(mekte yanılmış)tık.
|
Mustafa Çevik
|
1-14 Ey Peygamber! De ki: Tanıyıp bilmediğimiz bir kısım kimselerin okunmakta
olunan Kur’an’ı dinledikten sonra kendi toplumlarına gidip şöyle dedikleri bana
vahyolundu. “Biz insanı doğruya, yaratılışının amacına davet eden olağanüstü
güzellikte harikulade, bir Kur’an dinledik ve duyduklarımıza da iman ettik. Bundan
böyle asla Rabbimize ortak koşmayacak ve O’ndan başkasını da ilah edinmeyeceğiz.
İçimizdeki şeytan yandaşlarının uydurduğu gibi Rabbimiz ne bir eş ne de bir evlat
edinmiştir. Rabbimizin şanı çok yücedir. Bizlere bundan önce bir kısım insanların
yaratılışları farklı, görünmez yaratıklardan olan cinlerle temas halinde oldukları
söylenmiş, onlardan gayba dair haberler alabilecekleri bildirilmiş ve yardımlarına
sığınılabileceği öğretilmişti. Bizler, insanların ve cinlerin Allah hakkında yalanlar
uydurup iftiralar atacaklarına da inanmazdık, ama şimdi dinlediğiniz Kur’an’dan
öğrendik ki gerçek böyle değilmiş. Önceleri, Allah’ın hiç kimseyi öldükten sonra tekrar dirilteceğine de inanmazdık.
Şayet Allah, Hz. Muhammed’i peygamber olarak gönderip bu gerçekleri bildirmese
yine de öğrenemeyecektik. Ayrıca daha önce inandırıldığımız gibi gökyüzünden medet umuyor, haberler
bekliyorduk. Şimdi oralardan haberler alınmasının mümkün olmadığını, dahası
buna inananların peşlerini cehennem ateşinin bırakmayacağını da öğrendik. İşte bu
Kur’an’ın âyetleri böylesi asılsız, karanlık inançları ışığıyla yok ediyor. İçimizde doğrudan hayırdan yana yaşamak arzusunda olanlar olduğu gibi, dünyevi çıkarlarını her şeyin üstünde tutup doğru yanlış demeden ona uyan zalimler de
var. Kur’an’ı dinleyinceye kadar yeryüzünde böyle yaşamakta olanlar için Rabbimizin neyi murad ettiğini, hükmünün ne olacağını da bilmiyorduk. Artık şunu çok iyi anladık ki Allah’ın belirlediği sınırların dışına çıkan hiç kimsenin, Allah’tan kaçıp kurtulması mümkün değildir. Biz, Kur’an’ı dinleyip gerçeği işitince duyduklarımıza iman ettik. Rabbine iman
edip güvenen kimse, Allah’ın izni olmadan kendisine herhangi bir zarar verilmesinden ve haksızlığa uğratılmaktan korkmaz. İçimizde dinlediğimiz Kur’an ile davet edildiğine iman edip Rabbine teslim
olanlar da, daveti kabul etmeyip müşrik kalmakta direnenler de var!”
|
Mustafa İslamoğlu
|
Halbuki biz, ne insanların ne de cinlerin Allah'a iftira edeceğine asla ihtimal vermezdik."
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
«Ve doğrusu biz sanmış idik ki, insan ve cin, Allah'a karşı bir yalan söyler değildir.»
|
Ömer Öngüt
|
"Biz, insanların ve cinlerin, Allah'a karşı yalan uydurabileceklerini sanmazdık. "
|
Şaban Piriş
|
Biz de, insanların ve cinlerin Allah hakkında yalan söylemeyeceklerini zannederdik.
|
Sadık Türkmen
|
Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında; yalan söylemeyeceklerini sanmışız.
|
Seyyid Kutub
|
Oysa biz insanların ve cinlerin Allah katında yalan sözler söyleyebileceklerine ihtimal vermiyorduk.
|
Suat Yıldırım
|
(1-7) De ki: Bana vahyolunduğuna göre bir cin cemaati Kur’ân’ı dinledikten sonra şöyle dediler: "Biz gerçekten, doğru yolu gösteren harikulade bir Kur’ân dinledik. Bundan böyle Rabbimize asla bir şerik tanımayacağız. Rabbimizin şanı çok yücedir, O ne eş, ne de çocuk edinmiştir. Meğer içimizden birtakım cahiller, Allah hakkında gerçek olmayan sözler söylüyormuş! Biz de saf saf, insanları ve cinleri, Allah hakkında yalan söylemez sanmışız! Meğer bir kısım insanlar cinlerden bazılarına sığınıp, böylece onları daha da azgın hale getirmişler! Onlar da, sizin zannettiğiniz gibi, Allah’ın ölen hiçbir kimseyi diriltmeyeceğini zannetmişler.
|
Süleyman Ateş
|
Biz insanların ve cinlerin, Allah'a karşı yalan söylemeyeceklerini sanmıştık (onun için o beyinsizin sözüne uymuştuk),
|
Süleymaniye Vakfı
|
Biz sanıyorduk ki insanlar ve cinler, Allah’a karşı yalan söyleyemezler.
|
Tefhim-ul Kuran
|
«Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah'a karşı asla yalan söylemiyeceklerini sanmıştık.»
|
Ümit Şimşek
|
'Oysa biz ne insanların, ne de cinlerin Allah hakkında yalan söylemeyeceklerini sanırdık.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
"Biz sanmıştık ki, ne insanlar ne de cinler Allah hakkında asla yalan söylemezler."
|