Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ve kendilerini, yoksulları men etmeye güçleri yeter sanarak erkenden gittiler.
|
Abdullah Parlıyan
|
Ve kendilerini yoksullara birşey vermemeye güçleri yeter zannederek erkenden bahçelerine gittiler.
|
Adem Uğur
|
(Evet yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
|
Ahmed Hulusi
|
Yoksulları engellemeye güçleri yeterek gittiler.
|
Ahmet Tekin
|
Yoksullara yardıma güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve kararı ile erkenden yola düştüler.
|
Ahmet Varol
|
(Yoksulları) engellemeye güç yetirecekleri zannıyla erkenden gittiler.
|
Ali Bulaç
|
(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
|
Ali Fikri Yavuz
|
Hem zanlarınca, miskinleri mahrum etmeğe güçleri yeterek erkenden gittiler...
|
Ali Ünal
|
(Yanlarına herhangi bir fakirin girmesine izin vermeme) kararlılığı içinde ve hasattan emin olarak yollarına devam ettiler.
|
Bayraktar Bayraklı
|
(25-28) Amaçlarına ulaşacaklarından emin olarak erkenden gittiler. Harap olmuş bostanı gördüklerinde kimileri, “Biz yanlış yere geldik” dediler. Kimileri de, “Hayır, biz mahvolmuşuz” dediler. İçlerinden en feraset sahibi, “Ben size, niçin Allah'ı anmıyorsunuz, dememiş miydim?” dedi!”
|
Bekir Sadak
|
Yoksullara yardim etmeye gucleri yeterken boyle konusarak erkenden gittiler.
|
Celal Yıldırım
|
(Yoksulu) engellemeye güçleri yeter halde sabah erkenden gittiler.
|
Cemal Külünkoğlu
|
(25-26) (Yoksulları) engellemeğe güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler. Fakat bahçeyi o halde görünce: “Biz mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız (yanlış geldik)!” dediler.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Yoksullara yardım etmeye güçleri yeterken böyle konuşarak erkenden gittiler.
|
Diyanet Vakfi
|
(Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.
|
Edip Yüksel
|
Sonuçtan emin bir halde erken vardılar.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Sırf bir men'a güçleri yeterek erkenden gittiler.
|
Erhan Aktaş
|
İhtiyaç sahiplerini göz ardı ederek erkenden gittiler.
|
Gültekin Onan
|
(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
|
Hakkı Yılmaz
|
25-29 Sadece engelleme gücüne sahip/şiddete güçleri yeten bir tavırla erkenden gittiler. Ama çiftliği gördüklerinde: “Biz şüphesiz biz şaşırmışız/ yanlış yere gelmişiz; yok yok, biz yoksun bırakılmışız; Allah bizi cezalandırmış!” dediler. En hayırlı olanları: “Ben size ‘Allah'ı noksanlıklardan arındırmıyor musunuz?’13 dememiş miydim?” dedi. Onlar: “Rabbimiz Seni tenzih ederiz, doğrusu bizler yanlış; kendi zararlarına iş yapan, haksız davranan kimselermişiz!” dediler.
|
Harun Yıldırım
|
Güçleri yetebilirmiş gibi erkenden çıktılar.
|
Hasan Basri Çantay
|
(Fakirleri) men'e (sanki) gücleri yetecek adamlar tavriyle erkenden gitdiler.
|
Hayrat Neşriyat
|
Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan)mahrûm etmek üzere erkenden gittiler.
|
İbni Kesir
|
Güçleri yetermiş gibi erkenden gittiler.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve (yoksulları) men etmeye güçleri yetecek (diye) sabah erkenden gittiler.
|
Kadri Çelik
|
(Azabı değil, sadece yoksulları) Engellemeye güç yetirenler olarak erkenden gittiler.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Azmettikleri yoksulları engelleme içinde oraya gittiler.
|
Mehmet Okuyan
|
Her şeye güçleri yetermiş (gibi) çok erken davranıp (bahçeye gelmişlerdi).
|
Muhammed Celal Şems
|
Onlar daha şafak sökmeden, (kimseye bir şey) vermeme planlarını kurdular.
|
Muhammed Esed
|
ve amaçlarına ulaşmaya kararlı bir şekilde erkenden kalkıp gittiler.
|
Mustafa Çevik
|
17-25 Kendilerini bahçe sahibi yapıp da verdiğimiz nimetlere rağmen, bizi hiç
hesaba katmayan kimseleri denediğimiz gibi, bu müşrikleri de deneyeceğiz. Hani
bahçe sahibi yaptığımız o kimseler, kendilerinden çok emin bir vaziyette birbirleriyle
ürünlerini toplamaya gitmek üzere sözleşmiş, Allah izin verirse demeye gerek duy-
mamış, her şeyin gerçek sahibinin Allah olduğunu akıllarına bile getirmemişlerdi.
Onlar uykuda iken, Rabbin de onların sahibi olduklarını sandıkları bahçelerini bir
afetle kupkuru, kapkara çer çöpe çevirdi. Onlar da bundan habersiz sabah erkenden
birbirlerine, “Haydin, hasat için erkenden bahçelerimize gitmeliyiz.” diyerek seslenip
yola koyuldular, yol boyunca da fakir fukara başımıza üşüşmeden şu işimizi bitirelim
diye konuşuyorlardı.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Sabah erkenden, güçleri her şeye yetermiş havasıyla yola koyuldular.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
(24-25) «Sakın bugün aranızda bir yoksul o bostana girivermesin,» diyorlardı. Ve yoksulları men'e kâdir oldukları halde erkenden gidiverdiler.
|
Ömer Öngüt
|
(Yoksullara yardım etmeye) güçleri yettiği halde, böyle konuşarak erkenden gittiler.
|
Şaban Piriş
|
Varlıklı oldukları halde (muhtaçları) engellemek için erken yola çıktılar.
|
Sadık Türkmen
|
MAHSULÜ toplayacaklarına emin olarak, erkenden gittiler.
|
Seyyid Kutub
|
Ürünleri toplayacaklarından emin olarak erkenden gittiler.
|
Suat Yıldırım
|
Yoksulları engelleme azmi içinde ilerlediler.
|
Süleyman Ateş
|
Devşirebileceklerini umarak erkenden gittiler.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Karar verdikleri gibi erkenden hırsla oraya vardılar.
|
Tefhim-ul Kuran
|
(Yoksulları) Engellemeğe güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.
|
Ümit Şimşek
|
Erkenden vardılar, yoksula engel olmak ellerindeymiş gibi.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.
|