|
| |
Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ayıp arayan, kovucu ve söz getirip götürücüyle.
|
Abdullah Parlıyan
|
ayıp arayan kovuculukla söz getirip götürenlere,
|
Adem Uğur
|
(Herkesi) kötüleyen, söz götürüp getiren,
|
Ahmed Hulusi
|
Alaycı, ayıplayan, laf taşıyan;
|
Ahmet Tekin
|
Devamlı kusur arayan, laf götürüp getirenlere boyun eğme.
|
Ahmet Varol
|
(Herkesi) ayıplayan, söz taşıyan,
|
Ali Bulaç
|
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan),
|
Ali Fikri Yavuz
|
Çok ayıplayanı, koğuculukla gezeni...
|
Ali Ünal
|
Başkalarını aşağılayan, insanların şerefiyle oynayan, söz getirip götüren,
|
Bayraktar Bayraklı
|
İğrenç dedikodular yapan iftiracıya da uyma!
|
Bekir Sadak
|
(10-14) Diliyle igneleyen, kovuculuk eden, iyiligi daima onleyen, asiri giden, suc isleyen, cok yemin eden alcak zorbaya, butun bunlar disinda bir de soysuzlukla damgalanmis kimseye, mal ve ogullari vardir diye aldiris etmeyesin.
|
Celal Yıldırım
|
(10-11-12-13-14) Çok yemin eden, değersiz alçak, kusur araştırıp leke süren, ikiyüzlülük edip söz götürüp getiren, hayra hep engel olan, saldırgan olup hakları çiğneyen, günah işleyen, kaba ve şerefsiz ve sonra da soysuz olan hiçbir kimseye —mal ve oğullar sahibi de olsa— boyun eğme.
|
Cemal Külünkoğlu
|
Ayıp arayıp kınayanlara, söz ve haber nakliyeciliği yapanlara,
|
Diyanet İşleri (eski)
|
(10-14) Diliyle iğneleyen, kovuculuk eden, iyiliği daima önleyen, aşırı giden, suç işleyen, çok yemin eden alçak zorbaya, bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış kimseye, mal ve oğulları vardır diye aldırış etmeyesin.
|
Diyanet Vakfi
|
(10-14) (Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, mütecâviz, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme.
|
Edip Yüksel
|
İftiracı, söz götürüp getiren,
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Gammaz, koğuculukla gezer
|
Erhan Aktaş
|
Devamlı kusur arayıp laf taşıyan iftiracılara,
|
Gültekin Onan
|
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan),
|
Hakkı Yılmaz
|
9-16 Onlar arzu ettiler ki, sen onlara yağ çekesin, onlar da hemen sana yağ çeksinler. Çok yemin eden, aşağılık, alaycı, gammaz; arkadan çekiştiren, arabozucu, kovuculuk için gezip duran, mal ve oğulları var diye hayrı engelleyen, saldırgan, günaha batmış, kaba/obur, sonra da kötülükle damgalı şu asalakların hiçbirine itaat etme. Âhireti yalanlayan o kişi, âyetlerimiz kendisine okunduğu zaman: “Daha öncekilerin masalları” dedi. Yakında Biz onun burnunu sürteceğiz.
|
Harun Yıldırım
|
Ayıplayıp duran, laf getirip götürene,
|
Hasan Basri Çantay
|
(10-11-12-13) (Doğruya da, eğriye de) alabildiğine yemîn eden, izzet-i nefsi bulunmayan, (ötekini berikini) dâima ayıblayan, (gammazlıkla) lâf getirib götürmiye koşan, (insanları) hayırdan durmayıb men'eyleyen aşırı zaalim, çok günahkâr, kaba, haşin, bütün bunlardan başka da kulağı kesik (damgalı soysuz) olan her kişiyi tanıma (onlara boyun eğme)!
|
Hayrat Neşriyat
|
(10-14) (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme!
|
İbni Kesir
|
Daima ayıplayan ve laf getirip götürene.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Devamlı kusur arayanlara, lâf taşıyanlara (itaat etme).
|
Kadri Çelik
|
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyene, söz getirip götürene.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Ayıp arayıp, kovuculukla uğraşan, söz getirip götüren.
|
Mehmet Okuyan
|
10-13 Sürekli (yalan yere) yemin edip duranlara, aşağılıklara, (herkesi) kötüleyenlere, söz götürüp getirenlere, iyiliğe engel olanlara, saldırganlara, günaha gömülenlere, kaba olanlara, ardından da kötülükle damgalı olanlara itaat etme!
|
Muhammed Celal Şems
|
(10-13) Çok yemin eden ve aşağılık olana itaat etme. O, kusur arayan, (sağa sola) gidip (insanların) arkasından konuşan, hep iyilikten alıkoyan, haddi aşan (ve) çok günah işleyendir. (Keza o,) çok sert konuşan (ve bunlara) ilaveten Allah’ın bir kulu olduğu halde, şeytan ile ilişki kurandır.
|
Muhammed Esed
|
(yahut) iğrenç dedikodular yapan iftiracıya,
|
Mustafa Çevik
|
10-16 İnsanları yanıltmak adına durmadan yalan yere yemin edenlere; hayra engel olan, fesat çıkaran arabozucuya; nezaketsiz, çıkarcı, hak-hukuk gözetmeyen; dünya malına pervasızca meyleden adama sakın boyun eğme. Bunların bir kısmı da mal
ve oğullarının çokluğu sebebiyle övünen ve kendilerini kudretli gören zalimlerdir.
Kendilerine Allah’ın âyetleri okunduğunda, “Bunlar eskilerin masallarıdır.” derler. Yakında bu küstah, zorba ve kibirlilerin burunlarını sürtüp, onları zelil edeceğiz.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Arkadan çekiştirmek için mekik dokuyan arabozucuya (da)!
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
(10-12) Ve itaat gösterme her çok yemîn edene, âdî fikirli olana. Daima kusur arayana. Lâf götürüp getirene. Hayırdan men'e çalışıp durana, haddi tecavüz edene, çok günahkâr olana.
|
Ömer Öngüt
|
Daima kusur arayıp kınayana, söz götürüp getirene.
|
Şaban Piriş
|
Ayıp arayana ve laf götürüp getirene..
|
Sadık Türkmen
|
işi gücü birilerini çekiştirmek olan dedikoducuya.
|
Seyyid Kutub
|
Herkesi kınayan, söz götürüp getiren.
|
Suat Yıldırım
|
(10-16) Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız.
|
Süleyman Ateş
|
Kötüleyip duran, söz götürüp getiren,
|
Süleymaniye Vakfı
|
Arkadan çekiştirenleri, söz getirip götürenleri,
|
Tefhim-ul Kuran
|
Alabildiğine ayıplayıp kötüleyen, söz getirip götüren (gizlilik içinde söz ve haber taşıyan).
|
Ümit Şimşek
|
Başkasını çekiştirene, söz taşıyana,
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Alaycı/gammaz, koğuculuk için dolaşıp duran,
|
|