Abdulbaki Gölpınarlı
|
Hayır, biz mahrûm olduk.
|
Abdullah Parlıyan
|
Hayır mahrum kaldık derdiniz.
|
Adem Uğur
|
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık" (derdiniz).
|
Ahmed Hulusi
|
"Hayır, biz (geçinmekten) mahrumlarız" (derdiniz).
|
Ahmet Tekin
|
'Daha doğrusu yoksul kaldık.' derdiniz.
|
Ahmet Varol
|
Daha doğrusu biz yoksun bırakıldık.'
|
Ali Bulaç
|
"Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık."
|
Ali Fikri Yavuz
|
Daha doğrusu (beklediğimiz mahsule karşılık) büsbütün mahrumuz.”
|
Ali Ünal
|
“Bundan da öte, sefalete düçar olduk!”
|
Bayraktar Bayraklı
|
(63-67) Düşündünüz mü ektiklerinizi? Siz mi onları ekin haline getiriyorsunuz yoksa biz mi? Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. “Doğrusu borç altına girdik, daha doğrusu biz yoksul kaldık” derdiniz.
|
Bekir Sadak
|
(65-67) Dilersek Biz onu cercop yapariz, sasar kalirsiniz da soyle dersiniz: «Dogrusu borc altina girdik, hatta yoksun kaldik".
|
Celal Yıldırım
|
(66-67) Ve «doğrusu borç altına girdik, hattâ büsbütün mahrum kaldık» (dersiniz).
|
Cemal Külünkoğlu
|
(65-67) Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşkınlık içinde (şöyle) geveleyip dururdunuz: “Muhakkak biz çok ziyandayız (emeklerimiz boşa gitti). Hatta büsbütün yoksun bırakıldık!”
|
Diyanet İşleri (eski)
|
(65-67) Dilersek Biz onu çerçöp yaparız, şaşar kalırsınız; 'Doğrusu borç altına girdik, hatta yoksun kaldık'.
|
Diyanet Vakfi
|
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık» (derdiniz).
|
Edip Yüksel
|
“Doğrusu, yoksun bırakıldık.”
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!..
|
Erhan Aktaş
|
Doğrusu, yoksun bırakıldık.
|
Gültekin Onan
|
"Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık."
|
Hakkı Yılmaz
|
(65-67) Dileseydik Biz, kesinlikle onu kuru bir çöp yapardık da siz, “Şüphesiz biz borç altına girmiş kimseleriz! Daha doğrusu, biz her şeyi elinden alınmış yoksun bırakılmış kimseler imişiz!” diyerek şaşar kalırdınız:
|
Harun Yıldırım
|
“Hayır, doğrusu biz mahrum bırakıldık.”
|
Hasan Basri Çantay
|
«Daha doğrusu biz (umduğumuzdan) mahrum kalmışlarız».
|
Hayrat Neşriyat
|
'Daha doğrusu biz mahrum bırakılanlarız!' (derdiniz.)
|
İbni Kesir
|
Daha doğrusu biz mahrumlarız.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Hayır, biz mahsulden (üründen) mahrum bırakılanlarız (derdiniz).
|
Kadri Çelik
|
“Hayır, biz büsbütün (rızıktan) mahrum kılınmışlarız.”
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
(66-67) "Ah emeklerimiz boşa gitti. Hayır, büsbütün mahrum bırakıldık bizler"
|
Mehmet Okuyan
|
65-67 Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da “Şüphesiz ki borçlandık (zarardayız); dahası biz (üründen) mahrum bırakıldık!” diyerek şaşar kalırdınız.
|
Muhammed Celal Şems
|
“Aslında bizler, (çabalarımızın meyvesinden) mahrum bırakıldık.”
|
Muhammed Esed
|
Yok yok, aslında (geçinme imkanlarımızdan) mahrum bırakıldık!" (diyerek).
|
Mustafa Çevik
|
63-67 Şu toprağa attığınız tohuma dönüp bir bakıp da düşünün bakalım, o tohumu orada yeşertip büyüten siz misiniz, yoksa Biz miyiz? Dileseydik suyu gökten indirmeyip, onu kuru çer çöpe döndürürdük. O zaman siz de çaresizlik içinde, “Eyvah! Mahvolduk” diye sızlanıp dururdunuz ve elinizden hiçbir şey de gelmezdi.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Daha beteri, mahrum kalan da biz olduk!"
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
(66-68) «Şüphe yok ki, biz çok ziyana uğramışlarız (derdiniz). Belki biz mahrum kimseleriz (diye söylenirdiniz).» Şimdi gördünüz mü, içer olduğunuz suyu?
|
Ömer Öngüt
|
"Hatta umduğumuzdan mahrum kaldık. "
|
Şaban Piriş
|
(66-67) -Borca battık, hayır biz mahrum bırakıldık, dersiniz.
|
Sadık Türkmen
|
ama şimdi mahrum edilenleriz!” (diye sızlanırdınız).
|
Seyyid Kutub
|
Daha doğrusu her şeyimizi kaybettik.
|
Suat Yıldırım
|
Hatta doğrusu biz rızıktan mahrum kaldık, sefalete mahkûm olduk." derdiniz.
|
Süleyman Ateş
|
"Doğrusu, biz yoksun bırakıldık!" (derdiniz).
|
Süleymaniye Vakfı
|
Artık yoksul kimseleriz” dersiniz.
|
Tefhim-ul Kuran
|
«Hayır, biz büsbütün yoksun bırakıldık.»
|
Ümit Şimşek
|
'Biz mahrum kaldık' diye.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
"Doğrusu mahrum bırakıldık biz."
|