Abdulbaki Gölpınarlı
|
Belki de ben, onları da, atalarını da, onlara bir gerçek ve apaçık bir peygamber gelinceye dek geçindirmedeydim.
|
Abdullah Parlıyan
|
Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine gerçekleri içeren kitap ve onu açıklayan peygamber gelinceye kadar yaşattım.
|
Adem Uğur
|
Doğrusu bunları da atalarını da kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.
|
Ahmed Hulusi
|
Bunları ve onların atalarını, kendilerine Hak ve apaçık bir Rasûl gelinceye kadar dünyadan yararlandırdım.
|
Ahmet Tekin
|
Doğrusu ben bunları da, babalarını da, kendilerine gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça düzeni gerçekleştirecek hak kitap Kur’ân ve hakkı açıklayan bir Rasul gelinceye kadar, dünya nimetlerinden faydalandırdım.
|
Ahmet Varol
|
Gerçek şu ki, onları ve atalarını kendilerine gerçek ve açıklayıcı peygamber gelinceye kadar geçindirdim.
|
Ali Bulaç
|
Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar metalandırdım, yaşattım.
|
Ali Fikri Yavuz
|
Doğrusu şu (Mekke’li) kâfirleri ve atalarını, kendilerine kitab ve elçiliği (mucizelerle) aşikâr bir peygamber gelinceye kadar faydalandırıp yaşattım.
|
Ali Ünal
|
Doğrusu, kendilerine hak ve onu apaçık ortaya koyacak bir rasûl geleceği âna kadar şu (Mekke halkının da), atalarının da hayatta kalmalarına müsaade ettim ve kendilerine geçimlikler verdim.
|
Bayraktar Bayraklı
|
Doğrusu ben, bunları ve babalarını, bu gerçek ve onu açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim.
|
Bekir Sadak
|
Hayir; Ben bunlari ve babalarini gercek ve onu aciklayan bir peygamber gelene kadar gecindirdim.
|
Celal Yıldırım
|
Fakat bunları ve babalarını, kendilerine hakk ve (onu) açıklayan peygamber gelinceye kadar bir süre geçindirip yararlandırdık.
|
Cemal Külünkoğlu
|
Doğrusu ben, bunları da babalarını da kendilerine hak olan (Kitap) ve (onu) açıklayan bir peygamber gelinceye kadar faydalandırıp geçindirdim.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Hayır; Ben bunları ve babalarını gerçek ve onu açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim.
|
Diyanet Vakfi
|
Doğrusu bunları da atalarını da kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.
|
Edip Yüksel
|
Doğrusu, kendilerine gerçek ve apaçık bir elçi varıncaya kadar şunlara ve atalarına imkan tanıdım.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Fakat şunları ve atalarını ta kendilerine hakk ve bir Resuli mübîn gelinciye kadar müstefid edip yaşattım
|
Erhan Aktaş
|
Doğrusu bunları ve atalarını, kendilerine Hakk ve onu açıklayıcı bir rasul gelinceye kadar yaşattım.
|
Gültekin Onan
|
Hayır; ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar metalandırdım, yaşattım.
|
Hakkı Yılmaz
|
Tam tersi, Ben bunları da babalarını da kendilerine hak/gerçek ve açıklayıcı bir elçi gelinceye kadar kazançlandırdım.
|
Harun Yıldırım
|
Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir rasul gelinceye kadar faydalandırdım.
|
Hasan Basri Çantay
|
Daha doğrusu ben onları da, atlarını da, kendilerine hak (ve şerîat hükümlerini) açıklayan bir peygamber gelinceye kadar, fâidelendirdim (yaşatdım).
|
Hayrat Neşriyat
|
Daha doğrusu bunları da atalarını da kendilerine o hak (olan Kur’ân) ve (onu)açıklayan bir peygamber gelinceye kadar (yaşatarak dünya ni'metlerinden) faydalandırdım.
|
İbni Kesir
|
Hayır. Ben, onları da, atalarını da hakkı açıklayan bir peygamber gelene kadar geçindirdim.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Hayır, ben onları ve babalarını, onlara Hakk (Kur'ân) ve O'nu açıklayan bir resûl gelinceye kadar metalandırdım.
|
Kadri Çelik
|
Doğrusu bunları da babalarını da, kendilerine hak (din) ve hakikati açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
(Umut üzere); Ben bunları ve atalarını hakkı açıklayan elçi gelinceye kadar yaşatmışımdır.
|
Mehmet Okuyan
|
Doğrusu, bunları da atalarını da kendilerine gerçek ve onu apaçık (tebliğ eden) bir elçi gelinceye kadar barındırdım.
|
Muhammed Celal Şems
|
Aslında Ben onlara (da,) atalarına (da,) geçici (dünya) faydaları sağladım. Sonunda kendilerine hak ve (bunu) açıkça anlatan Peygamber (de) geldi.
|
Muhammed Esed
|
Şimdi, (İbrahim'den sonra yaşamış olanlara gelince,) onlara -ve atalarına- her şeyi apaçık ortaya seren bir elçi aracılığıyla hakikati gönderinceye kadar istedikleri gibi yaşamalarına izin verdim:
|
Mustafa Çevik
|
26-29 Vaktiyle İbrahim de babasına ve kavmine şöyle demişti: “Ben sizlerin ve izinden gittiğiniz atalarınızın ilahlarına asla değer verip, itaat edip tapınmam. Ben yalnızca beni de sizi de yaratan Allah’a itaat ederek O’nu ilah edinir, O’nun davetine iman edip yönelirim. Çünkü tek doğru yol Rabbim daveti olan yoldur.” İbrahim bu sözlerini miras olarak kendinden sonra doğru yolu arayanlar için, en temel ilkeler olarak bıraktı. Lakin insanların birçoğu İbrahim’in uyarı niteliğindeki bu öğüdüne rağmen, ibret alıp ders çıkarmazlar. Buna rağmen Allah kendisine nankörlük eden insanları, dünya nimetlerinden yararlandırır ve onları yaratılış amaçlarını tebliğ eden bir elçi ve kitap göndermeden sorumlu tutmaz.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Ama nerde! Ben, işte şunların ve atalarının, hakikat ve (o hakikat) apaçık ortaya koyan bir elçi gelinceye kadar safa sürmelerine izin verdim.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
Fakat onları ve atalarını kendilerine o hak ve apaçık resûl gelinceye kadar fâidelendirdim.
|
Ömer Öngüt
|
Doğrusu ben bunları da atalarını da, kendilerine hak ve onu açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.
|
Şaban Piriş
|
Evet, onları ve atalarını kendilerine hak ve apaçık bir elçi gelinceye kadar nimetlendirdim.
|
Sadık Türkmen
|
Doğrusu bunları ve babalarını kendilerine apaçık gerçeği ortaya koyan, bir elçi gelinceye kadar yaşatıp geçindirdim.
|
Seyyid Kutub
|
Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine hak ve hakikatı açıklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.
|
Suat Yıldırım
|
Doğrusu, Ben bunları da, babalarını da kendilerine hakikat ve onu açıklayan peygamber gelinceye kadar yaşattım.
|
Süleyman Ateş
|
Doğrusu bunları da, babalarını da kendilerine gerçek söz ve (onu) açıklayan elçi gelinceye dek yaşattım.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Aslında bunlara da atalarına da nimetler verdim, sonunda bu gerçek ve onu açıklayan elçi geldi.
|
Tefhim-ul Kuran
|
Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir peygamber gelinceye kadar metalandırıp yaşattım.
|
Ümit Şimşek
|
Bunları ve atalarını da, kendilerine hak ve onu açıklayıcı peygamber gelinceye kadar nimetlerimden nasiplendirdim.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Ben, şunlar ve atalarını, kendilerine hak ve açık kanıtlı resul gelinceye kadar nimetlendirdim.
|