Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ve ateşte, birbirleriyle çekişmeye başladıkları zaman düşkünler, ululuk satanlara diyecekler ki: Gerçekten size uymuştuk, sizin adamlarınızdık biz, ateşin bir miktârını olsun defedebilir misiniz bizden?
|
Abdullah Parlıyan
|
Dünya hayatında Allah'tan gelen gerçekleri inkâr edenler, ahirette ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar büyüklük taslayanlara diyecekler ki: “Biz size uymuştuk, şimdi siz şu ateşten bize düşen payı, bizden savabilir misiniz?”
|
Adem Uğur
|
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
|
Ahmed Hulusi
|
Hani (o vakit) Nâr içinde birbirleriyle tartışırlar da, zayıf olanlar büyüklük taslayanlara der ki: "Doğrusu biz sizin tâbilerinizdik. . . Şimdi siz ateşi biraz olsun bizden uzaklaştırabilir misiniz?"
|
Ahmet Tekin
|
Kâfirler ateşin içinde birbirlerinden davacı olup, deliller getirerek tartışırlarken, zavallılar, büyüklük taslayan zorba iktidar sahiplerine:'Biz size uymuştuk. Şimdi siz, biraz olsun, bizi ateşten kurtarabilir misiniz?' derler.
|
Ahmet Varol
|
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıflar büyüklük taslayanlara derler ki: 'Doğrusu biz size uyanlardık. Şimdi, ateşten bir parçayı bizden savabilir misiniz?'
|
Ali Bulaç
|
Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: "Gerçekten biz, size uymuş (teb'anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?"
|
Ali Fikri Yavuz
|
Hatırla o vakti ki, (kâfirlerin önderleri ile ayak takımları) ateşde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, büyüklük taslıyanlara (önderlerine) şöyle diyecekler: “- Biz (dünyada) size itaatkâr idik. Şimdi siz, bizden ateşin bir kısmını savabiliyor musunuz?”
|
Ali Ünal
|
Ateş’in içinde birbirleriyle tartışırlar ve dünyada iken zayıf (ve dolayısıyla körü körüne güçlülere tâbi olanlar), büyüklük ve hakimiyet iddiasıyla diğerlerini ezenlere, “Biz, sizin peşinizde bir topluluktuk. Şimdi, Ateş azabının hiç olmazsa bir kısmını bizden savabilir misiniz?” derler.
|
Bayraktar Bayraklı
|
Kâfirler, o gün ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara, “Biz size uymuştuk: Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz?” diyecekler.
|
Bekir Sadak
|
Atesin icinde birbirleriyle tartisirlarken, gucsuzler, buyukluk taslayanlara: «Dogrusu biz size uymustuk, simdi atesin bir parcasini olsun bizden savabilir misiniz?» derler.
|
Celal Yıldırım
|
Ateşte karşılıklı delil getirip tartışırlarken, zayıflar, büyüklük taslayanlara: «Şüphesiz biz size uymuş kimselerdik. Şu anda bizden ateşin bir kısmını olsun savmaz mısınız ?» derler.
|
Cemal Külünkoğlu
|
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: “(Dünyada iken) biz size uymuş kimselerdik. Şimdi şu ateşin bir kısmını üzerimizden kaldırabilir misiniz?” derler.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, güçsüzler, büyüklük taslayanlara: 'Doğrusu biz size uymuştuk, şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?' derler.
|
Diyanet Vakfi
|
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
|
Edip Yüksel
|
Ateşte tartışırlarken, güçsüzler, büyüklük taslamış olanlara, “Biz sizin izleyicileriniz idik, öyleyse bu ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?“ derler.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Ve hele ateş içinde biribirlerine (ıhticac) protesto ederlerken: o vakıt zuafa kısmı o büyüklük taslıyanlara diyorlardır: hani bizler sizin tebeanız idik, şimdi siz bizden bir ateş nevbetini savabiliyor musunuz?
|
Erhan Aktaş
|
Ateşin içinde birbirlerini suçlarlar; güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara: “Biz size uyduk, şimdi siz ateşin bir kısmını bizden savabilir misiniz?” derler.
|
Gültekin Onan
|
Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: "Gerçekten biz, size uymuş (tebanız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?
|
Hakkı Yılmaz
|
Ve onlar, ateş içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: “Şüphesiz bizler size uyan kimseler idik. Şimdi siz bizden, ateşten bir bölümü savabiliyor musunuz?” derler.
|
Harun Yıldırım
|
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, o büyüklük taslayanlara: Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz? derler.
|
Hasan Basri Çantay
|
(Kâfirler) ateşin içinde birbiriyle hüccetler göster (erek çekiş) irlerken zaîf olanlar o büyüklük taslayanlara «Biz, sizin tebeanızdık. Şimdi siz ateşden bir cüz'ünü olsun bizden savabilir misiniz?» der(ler).
|
Hayrat Neşriyat
|
O vakit (Cehennem ehli) ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar o büyüklük taslayanlara der ki: 'Gerçekten biz (dünyada iken) size tâbi' olanlar idik. Şimdi siz ateşin birazını olsun, bizden def' edebilir kimseler misiniz?'
|
İbni Kesir
|
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken güçsüzler, büyüklük taslayanlara derler ki: Doğrusu biz, size uymuştuk. Şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve onlar ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar kibirlenenlere: "Gerçekten biz size tâbî olduk. Şimdi siz, ateşten nasibimizi bizden giderebilir misiniz?" derler.
|
Kadri Çelik
|
Ateşin içinde, karşılıklı tartışırlarken zayıf bırakılanlar, büyüklenenlere derler ki: “Gerçekten biz, size uymuş olan kimselerdik. Şimdi siz ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?”
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Nasıl da ateşin içinde bir birleriyle tartışırlarken zayıflar. Dünyadayken büyüklük taslayanlar Münakaşalarında "Biz size tabi olmuş kimseleriz. Şu ateşin bir parçasını uzaklaştırın" derler.
|
Mehmet Okuyan
|
(Kâfirler) ateşin içinde birbirleriyle çekişirlerken zayıf olanlar, (saptıran) kibirlilere “Şüphesiz ki biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını bizden savabilir misiniz?” diyecekler.
|
Muhammed Celal Şems
|
Hani onlar ateşin içinde tartışacakları zaman, (aralarında) zayıf olanlar kibirlenenlere, “Şüphesiz biz size tâbi olanlardık. Siz (de bugün) ateşin bir kısmını bizden uzak tutabilir misiniz?” diyecekler.
|
Muhammed Esed
|
Onlar, (hayatta iken hakikati inkar etmiş olanlar, içine atıldıkları öteki dünyanın) ateşi ortasında birbirleriyle tartışacaklar; ve zayıf olanlar küstahça böbürlenenlere: "Doğrusu biz sadece size uymuştuk, o halde, şu ateşten (bize düşen) payı hafifletebilir misiniz?" diyeceklerdir.
|
Mustafa Çevik
|
47-50 Kendilerine yapılan öğüt ve uyarıları reddedenler ateşin içinde birbirleriyle tartışırken zayıf olanlar, küstahça kibirlilik taslamış olan yöneticilerine şöyle diyecekler: “Bizler, dünya hayatımızda sizlere uyduk. Sorunlarımızı çözme ve bize yardım etme sözleri vermiştiniz. Haydi şimdi şu azabı biraz olsun hafifletip bizden uzaklaştırın.” Büyüklük taslamış olan o kibirli önderleri de onlara: “Hepimiz aynı ateşin içindeyiz, elimizden ne gelir ki? Artık Allah hepimiz hakkında hükmünü verdi ve iş işten çoktan geçti.” diyecekler. Sonra da hep birlikte cehennem görevlerine, “Ne olur Rabbimize yalvarıp yakarın da ateşin azabını birazcık hafifletsin.” diyecekler. Cehennem görevlileri de onlara: “Sizi peygamberler ve kitaplar, apaçık âyetler ve delillerle uyarmadılar mı? Bizim Rabbimizden böyle bir talepte bulunma yetkimiz yok, sizler yalvarıp yakarın fakat biz biliyoruz ki bugün yalvarıp yakarmalar boşunadır.” diyecekler.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Hani ateşin bağrında karşılıklı tartışırken onları (bir görmelisin): Nitekim zayıflar büyüklük taslayanlara: "Bizim sizin peşinize takıldığımız kesin; şu halde ateşin üzerimizdeki etkisini bir parça olsun hafifletemez misiniz?" diye yalvaracaklar.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
Hatırla o vakti ki, ateş içinde birbirleriyle muhasemede bulunurlar. O vakit zayıf olanlar, ululanmış bulunanlara derler ki: «Şüphe yok, biz size tâbi olmuş idik, şimdi siz bizi bir miktar ateşten kurtarabilir misiniz?»
|
Ömer Öngüt
|
Ateşin içinde birbirleriyle çekişip tartışırlarken; güçsüz ve zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara: "Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin birazını olsun bizden savabilir misiniz?" derler.
|
Şaban Piriş
|
-Ateşte tartışırlar. Zayıf bırakılanlar, büyüklük taslayanlara şöyle derler: -Biz size uymuştuk. Şimdi ateşin bir kısmını bizden uzaklaştırabilir misiniz?
|
Sadık Türkmen
|
O VAKİT onlar, ateşin içinde çekişip dururlarken; horlanan zayıf kesim büyüklük taslayan kesime şöyle der: “Biz, size tâbi olanlar idik. Şimdi siz ateşin ufak bir kısmını bizden uzak tutabilir misiniz?”
|
Seyyid Kutub
|
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki: «Biz size uymuştuk. Şimdi siz şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?»
|
Suat Yıldırım
|
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken zayıflar, dünyada büyüklük taslayanlara: "Biz bunca zaman size tâbi olduk, bari ateş azabının bir kısmını olsun kaldırabilir misiniz?"
|
Süleyman Ateş
|
Ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara dediler ki: "Biz size uymuştuk. Şimdi siz, şu ateşin ufak bir parçasını bizden savabilir misiniz?"
|
Süleymaniye Vakfı
|
Ateşin içinde birbirlerine baskın gelmeye çalışırlarken, güçsüzler, büyük saydıkları kişilere şöyle derler: "Biz size uyan kimselerdik. Şimdi ateşin bir parçasını olsun bizden savarsınız değil mi?"
|
Tefhim-ul Kuran
|
Ateşin içinde, iddialar öne sürüp karşılıklı tartışırlarken zayıf olanlar, büyüklenen (müstekbir)lere derler ki: «Gerçekten biz, size uymuş (teb'anız) olan kimselerdik. Şimdi siz, ateşten bir parçasını olsun, bizden uzaklaştırabilir misiniz?»
|
Ümit Şimşek
|
Ateşte çekişip dururlarken, güçsüz olanlar, büyüklük taslayanlara derler ki: 'Biz size uymuştuk. Şimdi bizden ateşin birazını olsun savabiliyor musunuz?'
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
O vakit onlar ateş içinde çekişir dururlar. Horlanan takım, böbürlenen takıma şöyle der: "Biz sizin uydularınız olmuştuk. Şimdi şu ateşin bir kısmını olsun bizden uzak tutabilir misiniz?"
|