Abdulbaki Gölpınarlı
|
Ve onları, yaklaşmakta olan o günle korkut, o gün, korkudan yürekler, ağızlara gelir, gönüller, dertle dolar, zâlimlere ne yardımı dokunacak bir dost bulunur, ne şefâati kabûl edilecek bir şefâatçi.
|
Abdullah Parlıyan
|
Onları yaklaşmakta olan kıyamet günü ile korkut. O gün yürekler gırtlaklara dayanır, o gün yaratılış gayesi dışında yaşantı sürdürenler ne bir dost bulacaklar, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.
|
Adem Uğur
|
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.
|
Ahmed Hulusi
|
Yaklaşan ölüm süreci ile onları uyar! O zaman gamla dolu olarak yürekleri gırtlaklarına dayanmıştır! Zâlimlerin ne bir dostu ve ne de itaat ederse (kurtaracak) bir şefi vardır.
|
Ahmet Tekin
|
Yaklaşmakta olan gün dolayısıyla onları uyar. O an, yürekler gırtlaklara dayanır. Dehşet içinde yutkunup dururlar. İnkâr ile, isyan ile baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen zâlimlerin ne dostu, ne de sözü dinlenen bir aracısı, bir şefaat edeni vardır.
|
Ahmet Varol
|
Onları yaklaşan güne karşı uyar ki, (o zaman) yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimlerin ne bir dostları ne de sözü dinlenir şefaatçileri olur.
|
Ali Bulaç
|
Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyar; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne sözü yerine getirebilir bir şefaatçi yoktur.
|
Ali Fikri Yavuz
|
(Ey Rasûlüm, o müşrikleri gelmesi yakın) kıyamet günü ile korkut. O vakit kalbler, hüzünle dolu olarak gırtlaklara çıkmış yutkunur dururlar. Kâfirlerin ne bir yakını var, ne de şefaatı makbul bir şefaatçisi...
|
Ali Ünal
|
Onları yaklaşan o müthiş güne karşı uyar! O gün yürekler ağza gelir ve insanı boğacak gibi olur. Zalimler için ne bir dost bulunur, ne de sözüne itibar edilir bir şefaatçi.
|
Bayraktar Bayraklı
|
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Yürekler gırtlaklara dayanacaktır, habire yutkunacaklar. Zâlimlerin ne bir dostu, ne de sözü dinlenir yardımcıları olacaktır.
|
Bekir Sadak
|
Onlari, yureklerin agiza gelecegi, tasadan yutkunacaklari yaklasan kiyamet gunu ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sozu dinlenecek sefaatcisi olur.
|
Celal Yıldırım
|
Onları yaklaşmakta olan gün (Kıyamet) ile uyar. Yürekler yutkuna yutkuna gırtlaklara dayanır o gün. Zâlimler için ne sıcak bir dost, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi vardır.
|
Cemal Külünkoğlu
|
Yaklaşmakta olan (kıyamet) günü konusunda onları uyar! O gün yürekler gırtlaklara kadar gam ve tasa ile dolmuştur. Zalimlerin (onları azaptan kurtaracak) ne yakın bir dostu, ne de (sözü) dinlenir bir şefaatçisi vardır.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Onları, yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları, yaklaşan kıyamet günü ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek şefaatçisi olur.
|
Diyanet Vakfi
|
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.
|
Edip Yüksel
|
Onları yaklaşan gün hakkında uyar, o zaman yürekler gırtlaklara dayanmıştır, yutkunurlar. Zalimler için ne bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçi vardır.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Hem haber ver onlara o yaklaşan felâket gününü: O dem ki yürekler gırtlaklara dayanmış yutkunur da yutkunurlar; zalimler için ne ısınacak bir hısım vardır, ne dinlenecek bir şefi.
|
Erhan Aktaş
|
Yaklaşan gün hakkında onları uyar. O gün korkudan yürekler ağızlara gelir. Zalimler için ne samimi bir dost ne de sözü dinlenir bir şefaatçi vardır.
|
Gültekin Onan
|
Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyar; o zaman kalpler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne sözü yerine getirebilir bir şefaatçi yoktur.
|
Hakkı Yılmaz
|
Yaklaşan gün hakkında da onları uyar. O zaman kalpler yutkunarak; dehşetten ürpererek gırtlaklara dayanmıştır. Şirk koşmak suretiyle yanlış; kendi zararlarına iş yapan kimse için ne sıcak bir dost vardır, ne de itaat edilecek bir destekçi, yardımcı, iltimasçı...
|
Harun Yıldırım
|
Yaklaşan gün hususunda onları uyar! Çünkü o onda dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelmiştir. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenir şefaatçısı vardır.
|
Hasan Basri Çantay
|
Onlara o yakın günün tehlikesini anlat. O zaman yürekleri — gamla dolu ve herkes ebsem olarak — ta gırtlakların yanındadır. Zaalimlerin ne müşfik bir yakın, ne de (şefaati) dinlenebilecek bir aracısı yokdur.
|
Hayrat Neşriyat
|
(Ey Resûlüm!) Onları o yaklaşan gün ile korkut! Çünki (amellerin ortaya saçılacağı o gün) yürekler, kederle yutkunan kimseler olarak gırtlaklara dayanmıştır! Zâlimler için ne bir dost, ne de (himâyesi) kabûl edilir bir şefâatçi bulunur!
|
İbni Kesir
|
Onları yaklaşan gün ile uyar. O zaman ki; yürekler ağızlara gelecek, tasadan yutkunacaklar. Zalimlerin ne dostu, ne de dinlenecek şefaatçısı olur.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve yaklaşan gün (kıyâmet günü) konusunda onları uyar. O zaman kalpler, korku ile hançerelere gelir (can boğaza gelir). Zalimler için yakın bir dost ve şefaati kabul edilir bir şefaatçi yoktur.
|
Kadri Çelik
|
Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyarıp korkut; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne de sözü yerine getirebilir bir şefaatçi vardır.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
(Münkirleri) yaklaşan güne karşı uyar. Zira (o gün) yürekler gırtlaklarına dayanmıştır. (Ürkünç) şekilde yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu, ne de sözü tutulur bir aracıları vardır.
|
Mehmet Okuyan
|
Yaklaşan gün hakkında onları uyar! Çünkü (o anda) dehşet içinde yutkunurken yürekleri ağızlarına gelecektir. Zalimlerin hiçbir dostu ve sözü dinlenir hiçbir şefaatçisi yoktur.
|
Muhammed Celal Şems
|
Onları gittikçe yaklaşan, yüreklerin üzüntüyle (dolup) ağızlara geleceği (azap) günü hakkında uyar. O gün zalimlerin ne bir dostu, ne (de) sözü geçen bir şefaatçisi olacaktır.
|
Muhammed Esed
|
Bu sebeple, onları yüreklerin boğulurcasına gırtlağa dayanacağı o yaklaşan Gün'e karşı uyar! (o Gün) zalimler ne bir dost bulacaklar, ne de sözü dinlenecek bir şefaatçi.
|
Mustafa Çevik
|
16-20 İnsanlar diriltilip kabirlerinden çıkartılıp da Allah’ın huzuruna getirildiklerinde, dünya hayatlarında gizli ya da açık yapıp ettikleri her şey ortaya konacak ve kulları üzerindeki hüküm ve hükümranlık yetkisinin, yalnız Allah’a ait olduğu bir kez daha gösterilecektir. Ve O Gün her insana yaptıklarının karşılıkları verilecek, hiç kimseye haksızlık edilmeyecektir. Allah hesabı en adil ve en çabuk görendir. Allah’ın elçisi Kur’an ile, yüreklerin boğulurcasına gırtlağa dayanacağı O Gün ile insanları uyarmaktadır. O Gün müşrik ve kâfir olarak dünya hayatlarını tamamlamış olanlar ne bir dost ne de bir yardımcı (şefaatçi) bulamazlar. Çünkü gizli açık bütün suçlar ortaya dökülmüş ve kimsenin kimseye diyecek sözü de kalmamıştır. O Gün Allah’ın adaleti bir kez daha tecelli edecektir. Allah’la birlikte ilah edinilenlerin hiçbir yetkilerinin olmadığı ve hiçbir şeye de hükmedemedikleri apaçık ortaya çıkacaktır. Allah her şeyi işiten ve kalplerde gizlenenleri de bilendir.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Ve onları yüreklerin sahibini boğarcasına gırtlağa dayanacağı dehşet gününe karşı uyar: o gün zalimler ne samimi bir dost, ne de sözü geçen bir şefaatçi bulacaktır.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
Ve onları o yakın gün ile korkut. O vakit ki, yürekler gırtlağa dayanmış olarak korku ile dolmuş bulunur. Zalimler için ne bir yakın dost vardır, ne de itaat olunacak bir şefaatçi vardır.
|
Ömer Öngüt
|
Resulüm! Onları o yaklaşan güne karşı uyar. Öyle bir gün ki, yürekleri ağızlarına gelir ve kederlerinden yutkunur dururlar. Zâlimlerin ne bir dostu ne de sözü dinlenecek bir şefaatçısı vardır.
|
Şaban Piriş
|
Onları, iyice yaklaşan, korkudan yüreklerin ağza geldiği, gün ile uyar. Zalimler için bir koruyucu ve sözü dinlenen bir şefaatçi de yoktur.
|
Sadık Türkmen
|
YAKLAŞAN felâket gününe karşı onları uyar, korkut! O vakit, yürekler gırtlaklara dayanmıştır yutkunup dururlar! Zalimler için ne bir dost, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi/şahit vardır!
|
Seyyid Kutub
|
Ey Muhammed! Onları yüreklerin ağıza geleceği, tasadan yutkunacakları yaklaşan Kıyamet günü ile uyar. Zalimlerin ne dostu ne de sözü dinlenecek şefaatçisi olur.
|
Suat Yıldırım
|
Onları, yaklaşan müthiş güne karşı uyar! Yürekler ağıza gelir, yutkunur da yutkunurlar. O zalim kâfirlerin ne dostları, ne de sözüne itibar edilir şefaatçileri olmaz.
|
Süleyman Ateş
|
Onları yaklaşan güne karşı uyar. Zira (o gün) yürekler, (korkudan âdetâ yerinden sökülüp) gırtlaklara dayanmıştır; (kederlerini) yutkunur dururlar. Zâlimlerin ne bir dostu, ne de sözü tutulur bir aracıları yoktur.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Çok yakında gelecek olan o gün konusunda onları uyar. O, yüreklerin ağza geleceği, boğazların düğümleneceği gündür. Yanlış yapanların ne bir can yoldaşı olacak ne de sözü dinlenecek bir şefaatçısı[*]
[*] Şefaat ile iligli baknız: Bakara 2/48 ve dipnot
|
Tefhim-ul Kuran
|
Onları, yaklaşmakta olan güne karşı uyarıp korkut; o zaman yürekler gırtlaklara dayanır, yutkunur dururlar. Zalimler için ne koruyucu bir dost, ne de sözü yerine getirebilir bir şefaatçi yoktur.
|
Ümit Şimşek
|
Onları o yakın gün hakkında uyar ki, o vakit yürekler ağızlara gelir, yutkunur dururlar. Artık zalimler için ne bir candan dost bulunur, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Onları, yaklaşan felaket günü hakkında uyar! Yürekler gırtlaklara dayanmıştır; habire yutkunurlar. Zalimlerin ne bir dostu vardır ne de sözü dinlenir bir şefaatçıları.
|