te'tûne-nâ - bize geliyorsunuz

  
Abdulbaki Gölpınarlı Gerçekten de derler, siz sağımızdan çıkagelir, iyilik ediyor görünürdünüz bize.
Abdullah Parlıyan Onlardan bir kısmı: “Bakın” diyecek. “Siz bize ayartma niyetiyle, sağdan yaklaşır, bizi şaşırtırdınız.”
Adem Uğur (Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sûreti haktan görünürdünüz) derler.
Ahmed Hulusi "Muhakkak ki siz bize sağdan (sanki hakikati bildirirmiş gibi) gelirdiniz?"
Ahmet Tekin Güç ve iktidar sahiplerine uyanlar:'Siz sûreti haktan görünerek etkili usullerle bize yaklaşır, inkâra cür’et ettirir ve bizi hak yoldan uzaklaştırırdınız' diyorlar.
Ahmet Varol Derler ki: 'Doğrusu siz bize sağdan geliyordunuz.' [1]
Ali Bulaç "Gerçekten sizler bize sağdan (sağduyudan ve haktan) yana gelip yanaşıyordunuz." derler.
Ali Fikri Yavuz (Yardakçılar, öncülerine şöyle) diyecekler: “- Siz, bize sağdan (en sağlam taraftan) gelirdiniz.”
Ali Ünal (Dünyada iken tâbi olanlar, lider edindiklerine), “Siz” derler, “sanki iyiliğimizi istiyormuşçasına bize yaklaşır ve bâtılı hak göstererek, bizi ona çağırırdınız.”
Bayraktar Bayraklı Uyanlar, uyduklarına: “Siz, bize sağdan geliyordunuz” diyecekler.
Bekir Sadak Ileri gelenlerine: «Dogrusu siz bize sureti hakdan gorunurdunuz» derler.
Celal Yıldırım Siz bize sağ taraftan (dinî açıdan) geliyordunuz, derler.
Cemal Külünkoğlu (27-28) (Onlarda) birbirlerine dönüp sitem etmeye kalkışırlar. (Kötülükte kendilerine uyanlar, uydukları kimselere:) “Siz bize sağdan (en sağlam taraftan) gelirdiniz (bize haktan yana görünürdünüz).”
Diyanet İşleri (eski) İleri gelenlerine: 'Doğrusu siz bize sureti hakdan görünürdünüz' derler.
Diyanet Vakfi (Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sûreti haktan görünürdünüz) derler.
Edip Yüksel “Siz bize sağ yanımızdan yaklaşıyordunuz“ derler.
Elmalılı Hamdi Yazır Siz diyorlardır: bize sağdan gelir dururdunuz
Erhan Aktaş “Gerçek şu ki siz bize, hep sağ taraftan1 geliyordunuz.” derler.

1- Sağ taraf, deyim olarak; gücü, güç kullanmayı ifade etmektedir. Siz bizi gücünüzle etki altına alarak ve iyi niyetli görünerek yönlendiriyordunuz, denmektedir.
Gültekin Onan "Gerçekten sizler bize sağdan (sağduyudan ve haktan) yana gelip yanaşıyordunuz" derler.
Hakkı Yılmaz Onlar: “Şüphesiz siz bize sağ elden/hak yoldan/iyi konumdan/güçten-kuvvetten gelir dururdunuz” derler.
Harun Yıldırım Siz bize sağdan gelirdiniz derler.
Hasan Basri Çantay «Hakıykat siz, derler, biz sağdan (suret-i hakdan) gelirdiniz».
Hayrat Neşriyat (Tâbi' olanlar, elebaşlarına:) 'Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz (hayrımıza çalışır görünürdünüz)!' derler.
İbni Kesir Ve derler ki: Doğrusu siz, bize sağdan gelirdiniz.
İskender Evrenosoğlu "Gerçekten siz bize, sağ taraftan (Allah taraftarıymış gibi) geliyordunuz." dediler (derler).
Kadri Çelik “Doğrusu siz, bize sağdan (nasihat edercesine) gelirdiniz” derler.
Mehmet Ali Eroğlu (27-28) Artık bir birine dönüp sorarlar: "Gerçekten bize sağdan gelip yanaşıyordunuz" derler
Mehmet Okuyan (Uyanlar, uyduklarına) “Şüphesiz ki siz bize (hep) sağdan gelirdiniz!” diyeceklerdir.
Muhammed Celal Şems “Siz daima sağımızdan bize gelirdiniz,” diyecekler. (Yani, din yönünden bizi aldatırdınız.)
Muhammed Esed (Onların) bir kısmı: "Bakın" diyecek, "Siz bize (ayartma niyetiyle) sağdan yaklaşırdınız!"
Mustafa Çevik 22-35 O Gün onlara şöyle seslenilecek, “İşte yalanlayıp inanmadığınız, öyle şey mi olur? dediğiniz ve Allah’ın davetine uyanlarla, uymayanların birbirlerinden ayırt edileceği gün.” bu gündür. Allah O Gün görevli meleklere, “Toplayın bütün inkârcıları! Müşrikleri ve onlar tarafından ilah kabul edilenleri! Hepsine birden cehennemin yolunu gösterin, cehennemin kapısına geldiklerinde orada durdurun çünkü orada onlara sorulacak: “Şimdi söyleyin bakalım neden dünyada olduğu gibi burada da birbirinize yardım etmiyorsunuz?” Artık gerçek karşısında başlarını eğip teslim olmaktan başka yapacakları hiçbir şey de kalmamıştır. Ancak buraya gelmemize, sizler sebep oldunuz diye birbirlerini suçlayacaklar ve peşlerinden gittikleri önderlerine, “Siz hep doğrudan yana olduğunuzu söyleyerek bize yaklaşıp aldattınız.” diyecekler. Önderleri de onlara, “Hayır, aslında siz de peygamber ve kitaplarla, Allah adına yapılan davete inanmak istemediniz, bizim bu konuda sizin üzerinizde zorlayıcı bir gücümüz yoktu. Sizler zaten azgın, nankör, kibre kapılmış, gerçeği inkâra hazır kimselerdiniz. Artık şimdi kalkıp da birbirimizi suçlamamızın kimseye bir faydası yok, Rabbimizin azap hükmü sizin için de, bizim için de kesinleşti, hep birlikte hak ettiğimiz azabı çekeceğiz. Evet, sizi de isyana, azgınlığa teşvik ettik çünkü biz de azmış kimselerdik.” diyecekler ve o gün hepsi birlikte azapta ortak olacaklar. Davet edildikleri Allah merkezli hayat nizamından yüz çevirip, müşrik ve kâfir olmayı tercih edenleri işte böyle cezalandırırız.
Mustafa İslamoğlu (Bir kısmı) şöyle diyecek: "Siz bize hep suret-i haktan görünerek yanaşırdınız."
Ömer Nasuhi Bilmen (Tâbi olanlar) Derler ki: «Şüphe yok, siz bize sağdan gelir olmuştunuz.»
Ömer Öngüt "Siz bize sağdan gelir, suret-i haktan görünürdünüz!" derler.
Şaban Piriş - Siz bize sağdan geliyordununuz, derler.
Sadık Türkmen Derler ki: “Gerçekten bize ‘iyilik yapıyoruz’ diye gelenler sizdiniz.”
Seyyid Kutub «Doğrusu siz bize sağdan gelirdiniz» derler.
Suat Yıldırım Tâbi olanlar önderlerine: "Siz, derler, bize (en çok önem verdiğimiz taraftan), sağ cihetten gelir, ısrarla size tâbi olmamızı isterdiniz?"
Süleyman Ateş (Uyanlar, uydukları adamlara) Dediler ki: "Siz bize sağdan gelir (güvendiğimiz yandan bize sokulup vesvese verir)diniz."
Süleymaniye Vakfı “Sizler bize güç gösterisiyle gelirdiniz” derler.
Tefhim-ul Kuran «Gerçekten sizler bize sağdan (sağduyudan ve haktan) yana gelip yanaşıyordunuz» derler.
Ümit Şimşek 'Siz iyiliğimizi ister görünüyordunuz' derler.
Yaşar Nuri Öztürk Dediler: "Siz bize sağ taraftan geliyordunuz."