sadednâ-kum - biz sizi engelledik, mani olduk

  
Abdulbaki Gölpınarlı Ululuk satanlarsa aşağılık sanılanlara biz mi derler, sizi doğru yoldan çıkardık, o doğru yol, size bildirildikten sonra? Hayır, siz suçlusunuz.
Abdullah Parlıyan Büyüklük taslayanlar, aciz ve zayıf sayılanlara: “Nasıl olur, doğru yol size açıkça gösterildikten sonra, biz mi sizi zorla ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!” diyecekler.
Adem Uğur Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler.
Ahmed Hulusi Kibirli önderleri de, kendilerine tâbi olan zavallılara: "Size gelen hakikatten sizi biz mi alıkoyduk? Hayır, siz suçlusunuz!"
Ahmet Tekin Diğer taraftan, büyüklük taslayan zorba, güç ve iktidar sahipleri, temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen halka:'Size hidayet rehberi, Kur’ân ve peygamber geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hidayete ermenize engel tedbirler mi aldık? Bilâkis siz de, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçuna iştirak eden, küfürde ısrar eden kimselersiniz.' derler.
Ahmet Varol Büyüklenenler de zayıf düşürülenlere derler ki: 'Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi alıkoyduk? Hayır siz kendiniz suçlular idiniz.'
Ali Bulaç Büyüklük taslayanlar, za'fa uğratılan (müstaz'af)lara dediler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu, günahkarlardınız."
Ali Fikri Yavuz Büyüklük taslıyanlar, düşüklere (cevab olarak şöyle) derler: “- Size hidayet geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçlu idiniz.”
Ali Ünal Diğerleri üzerinde haksız yere hakimiyet kurup onları ezenler, zillet içinde onlara itaat eden ezilmişlere, “Hidayet size geldikten sonra biz sizi ondan zorla mı geri çevirdik? Hayır, asıl siz kendiniz günahkâr suçlulardınız.” diye cevap verirler.
Bayraktar Bayraklı Büyüklük taslayanlar, güçsüz durumda olanlara, “Size, doğru geldikten sonra sizi biz mi ondan çevirdik? Tam tersine, siz suç işliyordunuz” diye cevap verecekler.
Bekir Sadak Buyukluk taslayanlar, gucsuz sayilanlara: «Size dogruluk rehberi geldikten sonra ondan sizi biz mi alikoyduk? Hayir; zaten suclu kimselerdiniz» derler.
Celal Yıldırım Büyüklük taslayanlar, âciz ve zayıf olanlara, «size doğru yolu gösteren geldikten sonra biz mi sizi alıkoyduk ? Hayır, siz esasen suçlu günahkârlar idiniz,» derler.
Cemal Külünkoğlu Büyüklük taslayanlar, güçsüzlere: “Nasıl olur? Doğru yol size açıkça gösterildikten sonra biz mi sizi (zorla) ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!” derler.
Diyanet İşleri (eski) Büyüklük taslayanlar, Güçsüz sayılanlara: 'Size doğruluk rehberi geldikten sonra ondan sizi biz mi alıkoyduk? Hayır; zaten suçlu kimselerdiniz' derler.
Diyanet Vakfi Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler.
Edip Yüksel Büyüklenenler, güçsüzleştirilen izleyicilerine, “Size hidayet geldikten sonra biz mi sizi saptırdık? Hayır, suçlu olanlar sizdiniz“ derler.
Elmalılı Hamdi Yazır Diğer taraftan büyüklük taslıyanlar o zebûn edilenlere şöyle demektedir: ya... Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik, hayır siz kendiniz mücrimdiniz
Erhan Aktaş Büyüklük taslayanlar, güçsüz bırakılmışlara: “Size doğru yol gösterildiğinde, sizi o yoldan biz mi alıkoyduk? Hayır! Siz zaten suçlu kimselerdiniz.”1 dediler.

1- Asıl suçlu siz kendinizsiniz.
Gültekin Onan Büyüklük taslayanlar, zaafa uğratılan (müstezaf)lara dediler ki: "Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu, günahkarlardınız."
Hakkı Yılmaz Büyüklük taslayan kimseler, zayıf düşürülen kimselere: “Size kılavuz geldikten sonra, sizi ondan biz mi çevirdik? Tam tersi, siz kendiniz suçlular oldunuz” derler.
Harun Yıldırım Büyüklük taslayanlar, zayıf sayılanlara (kıyamet gününde): Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Bilakis siz suç işliyordunuz, derler.
Hasan Basri Çantay Büyüklük taslayanlar zâif sayılanlara: «Size hidâyet geldikden sonra, biz mi sizi ondan çevirdik? Hayır, siz kendiniz suçlu idiniz» der (ler).
Hayrat Neşriyat (O gün) büyüklük taslayanlar, o zayıf düşürülenlere der ki: 'Size geldikten sonra sizi hidâyetten biz mi çevirdik? Bil'akis (siz kendiniz) günahkâr kimseler idiniz.'
İbni Kesir Büyüklük taslayanlar da güçsüz sayılanlara dediler ki: Size hidayet geldikten sonra biz mi sizi ondan alıkoyduk? Bilakis siz, suçlular idiniz.
İskender Evrenosoğlu Kibirlenenler, zaafa uğratılanlara: "Sizlere hidayet geldikten sonra, hidayetten sizleri biz mi engelledik? Hayır, siz (kendiniz) mücrimlerdiniz (suçlulardınız)." dedi(ler).
Kadri Çelik Büyüklük taslayanlar, zaafa uğratılanlara derler ki: “Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu günahkârlardınız.”
Mehmet Ali Eroğlu Ezilenlere diğer taraftan kibirlenenler: "Size hidayet geldikten sonra biz mi alıkoyduk? Hayır. Bizim bu konuda bir suçumuz yok. Bu sizin tercihiniz. Siz zaten günahkarsınız."diyecekler.
Mehmet Okuyan Kibirlenenler zayıf bırakılanlara (kıyamet gününde) “Size hidayet geldikten sonra sizi ondan biz mi çevirdik? Aksine siz suç işliyordunuz!” diyeceklerdir.
Muhammed Celal Şems Kibirlenenler zayıf bırakılanlara, “Hidayet size geldikten sonra (ona inanmaktan,) biz mi sizi alıkoyduk? Aksine siz kendiniz suçluydunuz,” diyecekler.
Muhammed Esed Küstahça böbürlenenler ise güçsüzlere: "Nasıl olur? Doğru yol size açıkça gösterildikten sonra biz mi sizi (zorla) ondan alıkoyduk? Hayır, suçlu olan sizdiniz!" diyeceklerdir.
Mustafa Çevik 31-33 Kendilerini hakikati inkâra şartlandırmış olanlar, “Biz bu Kur’an’ın da, ondan önceki kitapların da Allah katından gönderilmiş olduklarına inanmıyoruz.” diyorlar. Şimdi böyle diyenleri Hesap Günü Rabbinizin huzurunda el pençe divan durup da birbirlerini suçlarken bir görsen. O Gün dünya hayatlarında zayıf ve yönetilen durumunda olanlar, gücü elinde bulunduran müşrik önderlerine “Bizi buraya ve bu duruma siz düşürdünüz. Bizi saptırmasaydınız biz de mü’min kimselerden olurduk.” diyecekler. Kibirli ve azgın yöneticileri de onlara: “Sizler Allah adına yapılan davete uymak istediniz yahut uydunuz da, biz mi zorla vazgeçirdik? Hayır, sizler de inkâra yatkındınız, bu yüzden de seçiminizi bu doğrultuda kullandınız, onun için suçu kendinizde arayın.” diyecekler. Bunun üzerine güçsüzler, bu defa küstahça kibirlenip büyüklük taslayan önderlerine şöyle diyecekler: “Sizler gece gündüz, bizleri Allah’tan uzaklaştırmak ve kendinize kul köle yapmak için tuzaklar kurdunuz.” Nihayet her iki topluluk da kendilerini bekleyen cehennem azabını gördüklerinde, Allah adına yapılan davete uymamanın pişmanlığını yüreklerinin derinliğinde duyacaklar fakat O Gün pişmanlıklarının onlara hiçbir yararı olmayacak. Biz o müşrik önderlerin ve onlara uyanların boyunlarına kızgın demirden halkalar geçireceğiz. Bu ceza onların Allah’a nankörlük edip başkaldırmalarının adil olan karşılığıdır.
Mustafa İslamoğlu Büyüklük taslayanlar mustaz'aflara "Ne! Ayağınıza kadar gelen hidayetten sizi Biz mi mahrum ettik yani? Asla! Siz zaten günahı hayat tarzı haline getirmiştiniz!" diye cevap verecekler.
Ömer Nasuhi Bilmen Kendilerini büyük görmüş olanlar da zayıf sayılmış olanlara der ki: «Biz mi sizi hidâyetten alıkoyduk, size geldiği vakit? Hayır. Siz günahkârlar idiniz.»
Ömer Öngüt Büyüklük taslayanlar ise zayıf sayılanlara (kendilerine tâbi olanlara): "Size hidayet geldi de, sizi ondan biz mi çevirdik? Hayır, kendiniz suçlu idiniz. " derler.
Şaban Piriş Büyüklük taslamış olanlar da; sömürülenlere: -Size, doğruluk rehberi geldikten sonra biz mi engel olduk? Hayır, siz zaten suçlular idiniz, derler.
Sadık Türkmen Büyüklük taslayanlar da horlanıp zayıf düşürülenlere dediler ki: “Size geldikten sonra, hidayetten (doğru yoldan) sizi, biz mi çevirdik/engelledik? Zaten kendiniz suçlular idiniz.”
Seyyid Kutub Kendini beğenmiş elebaşları da güdülenlere derler ki; «Size doğru yola ilişkin mesaj geldikten sonra biz mi sizleri o yoldan alıkoyduk? Aslında siz kendiniz suça girdiniz»
Suat Yıldırım Öte yandan dünyada iken kibirlenenler o zebûn edilenlere, ezilenlere: "Size hidâyet geldikten sonra, biz mi sizi ondan uzaklaştırdık. Bilakis, siz zaten suçlu kimselerdiniz!"
Süleyman Ateş Büyüklük taslayanlar da zayıf düşürülenlere dediler ki: "Size hidâyet geldiği zaman sizi ondan biz mi engelledik? Hayır, zaten siz kendiniz suç işliyordunuz."
Süleymaniye Vakfı Büyüklük taslayanlar da güçsüzleştirilmişlere şu cevabı verirler: "O rehber (Kitap) geldikten sonra sizi ondan biz mi engelledik? Aslında siz, suça dalıp giden kimselerdiniz.”
Tefhim-ul Kuran Büyüklük taslayanlar, za'fa uğratılan (müstaz'af)lara dediler ki: «Size hidayet geldikten sonra, sizi biz mi ondan alıkoyduk? Hayır, siz (zaten) suçlu günahkarlardınız.»
Ümit Şimşek Büyüklük taslayanlar da güçsüzlere derler ki: 'Siz doğru yolu buldunuz da biz mi sizi yoldan çevirdik? Siz kendiniz mücrim olup çıkmıştınız.'
Yaşar Nuri Öztürk Büyüklük taslayanları ise basit görülüp horlananlara şöyle derler: "Hidayet size geldikten sonra, sizi ondan biz mi geri çevirdik? Hayır, siz kendiniz günahkârlardınız!"