Abdulbaki Gölpınarlı
|
Biz, belki dönerler diye pek büyük azaptan önce de onlara yakın bir azâbı tattıracağız mutlaka.
|
Abdullah Parlıyan
|
Biz, belki dönerler diye pek büyük bir azap olan, kıyamet azabından önce, onlara daha yakın olan, dünya felaketleri ve yenilgisini tattıracağız.
|
Adem Uğur
|
En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.
|
Ahmed Hulusi
|
Belki dönerler diye onlara, en büyük (sonsuz) azaptan önce en yakın (dünyalarından) bir azaptan mutlaka tattıracağız.
|
Ahmet Tekin
|
En büyük azaptan, cehennem azâbından önce, onlara korku, esâret, zillet, açlık, hastalık, deprem, âfet gibi en yakın felâketlerden tattıracağız. Olur ki, şirkten ve isyandan vazgeçip imana dönerler.
|
Ahmet Varol
|
Andolsun ki onlara en büyük azaptan önce yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki dönerler.
|
Ali Bulaç
|
Andolsun, biz onlara belki (inkarcılıktan) dönerler diye o büyük (uhrevi) azabdan önce, yakın (dünyevi) azabtan da taddıracağız.
|
Ali Fikri Yavuz
|
Şu da muhakkak ki, o kâfirlere, o en büyük azabdan (cehennem azabından) önce, yakın azabdan (dünyadaki esaret, ölüm, açlık gibi felâketlerden) taddıracağız. Olur ki, (küfürlerinden) dönerler, tevbe ederler.
|
Ali Ünal
|
Gittikleri yoldan dönerler mi diye, onlara bu büyük azaptan önce (dünyada) ondan daha hafif azap türlerinden mutlaka tattıracağız.
|
Bayraktar Bayraklı
|
Andolsun ki, biz onlara o büyük azaptan önce pek yakın/dünya azabı da tattıracağız. Belki dönerler!
|
Bekir Sadak
|
Belki yollarindan donerler diye and olsun onlara buyuk azabdan once dunya azabindan tattiririz.
|
Celal Yıldırım
|
And olsun ki biz onlara —belki dönerler diye— o en büyük azâbdan önce yakın azabı mutlaka tattıracağız.
|
Cemal Külünkoğlu
|
Belki dönüp yola gelirler diye onlara (ahiretteki) büyük azaptan önce mutlaka daha yakın azabı da (dünyada açlık, musibet, esaret gibi) tattıracağız.
|
Diyanet İşleri (eski)
|
Belki yollarından dönerler diye and olsun onlara büyük azabdan önce dünya azabından tattırırız.
|
Diyanet Vakfi
|
En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.
|
Edip Yüksel
|
Belki (ibret alıp) dönerler diye büyük azaptan önce biz onlara yakın (dünya) azabı tattırırız.
|
Elmalılı Hamdi Yazır
|
Şu da muhakkak ki onlara o en büyük azâbdan beride o yakın azabdan da tattıracağız, gerek ki rücu' edeler
|
Erhan Aktaş
|
Onlara, büyük azaptan1 önce, daha yakın2 olan azaptan tattıracağız. Belki dönerler.3
1- Ahiret. 2- Dünya. 3- Belki akıllarını başlarına alırlar, gerçeği kavrarlar.
|
Gültekin Onan
|
Andolsun, biz onlara belki (inkarcılıktan) dönerler diye o büyük (uhrevi) azabdan önce, yakın (dünyevi) azabtan da tattıracağız.
|
Hakkı Yılmaz
|
(20,21) Ve yoldan çıkanlara gelince, onların varacağı yer de Ateş'tir. Her çıkmak istediklerinde oraya yeniden çevrilecekler ve onlara, “Yalanlayıp durduğunuz Ateş'in azabını tadın” denilecektir. Hiç kuşkusuz, dönerler diye onlara, büyük cezanın biraz hafifinden, en yakın cezadan da tattıracağız.
|
Harun Yıldırım
|
En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler.
|
Hasan Basri Çantay
|
Biz, o en büyük azâbdan önce de onlara mutlakaa yakın azâbdan tatdıracağız. Tâki ric'et etsinler.
|
Hayrat Neşriyat
|
(Âhiretteki) en büyük azabdan ayrı olarak, daha yakın azabdan (dünya azâbından)da onlara mutlaka tattıracağız; tâ ki (isyankâr hâllerinden) dönsünler.
|
İbni Kesir
|
Belki dönerler diye andolsun ki onlara büyük azabdan önce de mutlaka yakın azabdan tattıracağız.
|
İskender Evrenosoğlu
|
Ve Biz, mutlaka büyük azaptan önce, daha yakın olan azaptan onlara elbette tattıracağız. Umulur ki, böylece onlar (Allah'a ulaşmayı dileyerek, Allah'a) dönerler.
|
Kadri Çelik
|
Şüphesiz biz onlara, belki dönerler diye o büyük (uhrevi) azaptan önce, yakın (dünyevi) azaptan da tattırırız.
|
Mehmet Ali Eroğlu
|
Elbette dönerler ümidiyle, büyük azaptan önce, dünyada peşin, tattıracağımız azap vardır.
|
Mehmet Okuyan
|
(Gerçeğe) dönsünler diye en büyük azaptan önce onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız.
|
Muhammed Celal Şems
|
Ancak (tevbe edip yaptıklarından vazgeçsinler ve hidayete) geri dönsünler diye, büyük azap gelmeden önce Biz onlara, (bu dünyada da) daha küçük azabı tattıracağız.
|
Muhammed Esed
|
Fakat o şiddetli azab(a onları mahkum etme)den önce belki (pişman olup) yollarını düzeltirler diye hemen yanı başlarındaki azabı tattıracağız.
|
Mustafa Çevik
|
Biz insanları akıllarını kullanıp, düşünüp de doğru olana yönelsinler diye âhiretteki o büyük cehennem azabından önce, dünyada küçük çaplı sıkıntılar ve sarsıntılarla uyarırız.
|
Mustafa İslamoğlu
|
Ama onlara, daha büyük mahrumiyeti tattırmadan önce daha yakın (dünya) mahrumiyetini kısmet elbette tattıracağız; umulur ki (yol yakınken) dönerler.
|
Ömer Nasuhi Bilmen
|
Ve elbette onlara o en büyük azaptan önce o yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki, onlar ric'at ediverirler.
|
Ömer Öngüt
|
Andolsun ki biz onlara, en büyük azaptan öncede mutlaka yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki dönerler.
|
Şaban Piriş
|
Belki dönerler diye onlara büyük azaptan önce daha yakın bir azap tattıracağız.
|
Sadık Türkmen
|
O büyük azabın dışında onlara, en yakın (dünyadaki belâ/müsîbet gibi) azaptan da tattıracağız, belki dönerler diye!
|
Seyyid Kutub
|
Belki dönüp yola gelirler diye onlara büyük azapdan önce mutlaka daha yakın azabı da tattıracağız.
|
Suat Yıldırım
|
O kâfirlerin dönüş yapmaları ümidiyle, onlara en büyük azaptan önce, dünyada açlık, musîbet, esaret, ölüm gibi peşin bir azap tattıracağız.
|
Süleyman Ateş
|
Belki dön(üp yola gel)irler diye, mutlaka onlara o büyük azâbdan ayrı olarak, daha yakın azâbı da taddıracağız.
|
Süleymaniye Vakfı
|
Belki vazgeçerler diye büyük azaptan önce onlara kesinlikle küçük azaptan[*] da tattıracağız.
[*] Bu ceza insanlara hayattayken, belki dönerler diye verilen iç huzursuzluğu, ilham ve buhrandır. İlgili diğer ayetler:
(Şunları bilmeniz çok önemlidir:) Allah kişiye davranışlarındaki yanlışlığı da doğruluğu da ilham eder. Kim kendini geliştirirse umduğuna kavuşur, kim de kendini pis işlere sokarsa kaybeder. (Şems 91/8-10)
Allah, kimin yola geldiğini onaylamak isterse gönlünü İslam’a açar. Kimin de sapıttığını onaylamak isterse onun da içini daraltır; sanki göğe yükseliyor gibi olur. Allah, kendisine inanıp güvenmeyenlerdeki ızdırapları işte böyle oluşturur. En'am 6/125
Firavun hanedanına, belki akıllarını başlarına alırlar diye yıllar yılı kuraklık ve gelir darlığı yaşattık. Araf 7/130
Gösterdiğimiz her bir mucize diğerlerinden büyüktü. Belki dönerler diye onları sıkıntılara (krizlere, azaplara) soktuk. Zuhruf 43/48
|
Tefhim-ul Kuran
|
Andolsun, biz onlara belki (küfürden İslam'a) dönerler diye o büyük (uhrevi) azabtan önce, yakın (dünyevi) azabtan da taddıracağız.
|
Ümit Şimşek
|
Belki vazgeçerler diye, Biz onlara en büyük azaptan önce, dünyada da bazı azapları tattıracağız.
|
Yaşar Nuri Öztürk
|
Belki dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka tattıracağız.
|